26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Ankara 254/15 Mayıs 2009 ÇocukveGençlikGünlerisöyleşiler,paneller,dinletiler,tiyatrooyunlarıylasürüyor NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gazetemiz Ankara Temsilciliği tarafından, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağanı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile gençlere armağanı 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nın önemini en iyi şekilde genç kuşaklara aktarmak amacıyla düzenlenen “Çocuk ve Gençlik Günleri”nde coşku devam ediyor. Konserlerin verildiği, tiyatro oyunlarının çocukların beğenisine sunulduğu, çeşitli sergilerin açıldığı etkinlikler kapsamında geçen hafta, eski DevGenç Başkanı Atilla Sarp, “Gençlik ve Bağımsızlık” adlı söyleşiye katıldı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve devrimlerini, Atatürk’ün bağımsızlığa olan tutkusunu konu edinen konuşmasında Sarp, Atatürk’ün henüz 12, 13’lü yaşlarda, önceki yüzyıllarda gerçekleşen siyasal olayları araştırdığını ve bu siyasal olaylardan ülke coğrafyasının nasıl etkileneceği konusunda derinlemesine inceleme yaptığını anlattı. Sarp, Atatürk’ün bu bilinç etrafında, Türk halkıyla birlikte Milli Mücadele’yi gerçekleştirdiğini belirterek, “Osmanlı İmparatorluğu’nun toprakları Yemen’den Balkanlar’a çok geniş bir alanı kaplıyordu. Dünyanın her yerinde Osmanlı ordusu da bir dönem, ‘yenilmez güç’ olarak biliniyordu. Ancak daha sonra imparatorluk çöküşe geçti. Gün geçtikçe çürüdü. Ordu da savaşlarda yenilmeye başladı. İşte bu dönemde Mustafa Kemal ve arkadaşları bir karar verdiler: Ya yıkılan bir imparatorlukta, başka ulusların egemenliği altında yaşamlarını sürdüreceklerdi, ya da bu çöküşün içinden çıkarak kendi bağımsız ülkelerini kuracaklardı. Yani ya yok olmayı tercih edeceklerdi ya da bağımsızlığı. Tarih ve edebiyat bir arada A Mustafa Kemal ve arkadaşları elbette bağımsızlığı tercih etti. Bu amaç doğrultusunda Milli Mücadele’yi gerçekleştirdiler” dedi. Farklı siyasal görüşleri savunan insanların tek bir amaçla Milli Mücadele’ye sarıldığını anlatan Sarp, “Farklı siyasal fikirleri savunan kişilerin bağımsızlık tutkusu, onları aynı çatı altında toplamaya, Mustafa Kemal’in yanında olmaya çağırmıştır. Türk ulusunun o dönemde tek bir amacı vardı. Tam bağımsızlık” görüşünü dile getirdi. ‘İşitmeEngelliÇocuklar FotoğrafSergisi’açıldı etKİNLİKLeRDe, Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği (AFSAD) tarafından organize edilen ve işitme engelli yurttaşların çektiği fotoğraflardan oluşan “İşitme Engelli Çocuklar Fotoğraf Sergisi” açıldı. Başkentli sanatseverleri buluşturan sergide, 36 fotoğraf yer alıyor. Sergi, 19 Mayıs’a dek CKM Sergi Salonu’nda görülebilecek. Etkinliklerde ayrıca 4 Mayıs Pazartesi günü, AFSAD tarafından “Engelsiz Yaşam ve Sanat” konulu bir panel gerçekleştirildi. Panelde engelli yurttaşların da sanatla iç içe bir yaşam sürebileceği konuşuldu. Bunun yanı sıra etkinlikler kapsamında, 6 Mayıs Çarşamba günü, “Gençlerle 70’lere Yolculuk” isimli plak dinletisi gerçekleştirildi. İlker Gökbulut tarafından gerçekleştirilen dinletide, Ayla Algan’dan Tanju Okan’a, 1970’li yıllarda öne çıkan müzik eserleri taş plak aracılığıyla yurttaşların beğenisine sunuldu. Bunun yanı sıra 9 Mayıs Cumartesi günü, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi İlköğretim Okulu öğrencisi Yener Gökbudak, CKM’de çocuklarla ve gençlerle buluştu. Gökbudak, piyano dinletisi gerçekleştirdi. Aynı gün Tiyatro Pembe Kurbağa oyuncuları da, 312 yaş arası çocuklar için “Bahçıvan Tavşan” isimli oyunu sahnelediler. Ardından palyaçolardan oluşan “Palyaço Orkestrası” da çocuklar için şarkılar söyledi. ‘Öncelikle eğitim’ Milli Mücadele döneminin ardından, Mustafa Kemal’in öncülüğünde, ülkede çeşitli devrimlerin gerçekleştirildiğini anlatan Sarp, bu devrimlerden en önemlilerinden birinin “eğitim” olduğunu vurguladı. Türkiye’de bu amaçla Köy Enstitüleri’nin ve Halkevleri’nin kurulduğunu dile getiren Sarp, “Bu eğitim yuvaları sayesinde Türk çocukları artık kendi coğrafi bölgelerini kendileri kalkındırıyorlardı. Bu sayede Osmanlı döneminde tekke ve zaviyeler aracılığıyla verilen eğitim yerine Türk çocukları modern bir eğitim anlayışıyla tanıştılar. Bu eğitim kurumlarında amaç çocuklara modern Türkiye’yi anlatmaktı. Çünkü salt savaşlarda başarılı olmak yetmiyordu. Devlet olarak da Türkiye, bağımsızlığı kabul etmeliydi. Bu bağımsızlık ruhu da eğitimden geçiyordu” diye konuştu. Kurtuluş Savaşı’ndan başarıyla çıkan Türkiye’nin dış politikada da bağımsızlığı savunduğuna dikkat çeken Sarp, “Modern Türkiye’nin dış politikasını Mustafa Kemal Atatürk çok net bir şekilde ifade etmiştir: ‘Yurtta barış, dünyada barış.’ Bu ilke doğrultusunda Türkiye, dış politikasını sürdürmüştür. Tüm emperyalist güçler, ABD’den İngiltere’ye değin, Türkiye’nin bu politikasını benimsemek zorunda kalmıştır” görüşünü kaydetti. FerhundeÖktemilesöyleşi Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhunde Öktem, gençlerle “Sınırlar ve Egemenlik Üstüne” konulu söyleşi gerçekleştirdi. Kişisel gelişimin nasıl gerçekleştiği ve insanların kendilerine olan güvenlerinin nasıl biçimlendiği üzerine bir konuşma yapan Öktem, “İnsanlardaki sınır ve egemenlik olgusunun bebeklikten itibaren belirmeye başladığını” söyledi. Öktem, “İnsanların içinde bulunduğu ortamı, bu ortamda yaşananları anlayabilmek için önce aile kavramının iyi anlaşılması gerektiğine inanıyorum. Çünkü bir kişi ailesinde ne yaşıyorsa, çevresini de o paralellikte inşa ediyor. Demokrasi, egemenlik gibi kavramlar daha bebeklikten itibaren insan zihninde oluşmaya başlıyor” dedi. Bir bebeğin gelişim evresinde, anne ve babasıyla kurduğu yüz yüze iletişimin çok önemli olduğunu dile getiren Öktem, şunları söyledi: “Bebek, anne ve babasının yüzüne bakarak iletişim kuruyor. İlk aylarda anne ve babasının sözlerinden bir şey anlamıyor belki ama onların hareketlerinden anlam çıkarıyor. Anne ya da baba mutlu bir ifadeyle bebeğe yaklaşıyorsa bebek, ‘Bende iyi bir şeyler gördüler ki bana bu şekilde davranıyorlar’ diye düşünmeye başlıyor. Yok eğer anne ya da baba bebeğe mutsuz bir ifadeyle bakıyorsa bebek bu kez ‘Bende iyi şeyler görmüyorlar’ diye düşünüyor. İletişim güçlendikçe bebekteki sınırlar ve egemenlik duygusu da gelişmeye başlıyor. Örneğin bebekler için ağlamak önemli bir güçtür. Çünkü bebek her ağladığında isteklerinin yerine geldiğini görüyor. Ağlamayı bir güç olarak görüyor. Bir yaşına geldiğinde de yürümeye başlıyor. Yürürken önce bir iki adım atıyor, bu bir iki adım sonrasında ardına bakıyor ve annebabayı görüyor. Fazla uzaklaşmıyor. Geri dönüyor. İşte bu noktada bebek kendi sınırlarının ne olduğunu anlıyor. ” 12
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear