26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Ankara 243/27 Şubat 2009 ANKARA ANKARA Talât HALMAN 30 Mart’a 30 gün kaldı. Yerel seçimlerin sonucu, AKP iktidarı için bir yeni sınav da olacak: Yüzde 47’yi aşarsa zafer... *** O düzeyde kalırsa, sil baştan... *** Eksilirse epey bir uyarı... *** Çok düşerse sonun başlangıcı (mı?) Sonuç ne olursa olsun, AKP iktidarı için güçlü mesajlar söz konusudur: Son genel seçimlerde yüzde 47’ye ulaşan AKP, partiyi değil de milleti, memleketi baş tacı etseydi tarihi bir hizmet yapmış olacaktı. Ne yazık ki o fırsatı göz göre göre heba etti. Şimdi, bir ikinci fırsatı olacaktır. AKP’yi yeni gücüyle, memlekete hizmete davet etmek milletin hakkıdır. *** Yine yüzde 47 kadar oy kazanırsa, evet, yola devam, ama partizanlık haram, memleketi ihya etmek gerek vesselam. *** AKP’nin oy oranı düşerse demek ki seçmen onu uyarıyor “Yola gel”, “Yolsuzlukları sona erdir”, “Yeni bir hizmet çığırı aç” diye. Yoksa! *** Oy orantısı çok düşerse halkın AKP’den, eski deyimle “sıtkı sıyrılmıştır” denilebilir; ergeç, herhalde, belki gelecek genel seçimlerde bambaşka bir iktidar yaratacaktır. Tarihi bir görev bekliyor AKP’yi: Türkiye’ye hizmet Yoksa hezimet! TUNCELİ’DE ver beyaz araçları, al oyları... Sözde demokrasinin gözde rüşvetleri köy köy dağıtılıyor – sadakat dilenen sadaka... TV’lerde ve basında yaman görüntüler: Yoksulların evlerine çamaşır ve bulaşık makineleri taşınıyor, buzdolapları vs. Bu dağıtımın siyasal anlamı, sakıncalı oy avcılığı yönünden ne denli tartışılırsa tartışılsın, beşerî açıdan yanlış bir görüntüsü var. Beyaz eşya kamyonlardan, kamyonetlerden indirilince taşıyanların sırtına yükleniyordu. O ağır araçların, bel kırması işten değil. On yıllardır büyükşehirlerde, za Zehirsolumak 30Mart? BAŞKENTİN orta yerinde her soluk aldığımızda ciğerlerimizi kirli hava, hatta zehir dolduruyor mu? ODTÜ’nün yeni yaptığı bir araştırmaya göre, 1993’te metreküp başına 2.2 nanogram olan arsenik oranı, 15 yıl sonra 3 kat kadar yükselerek 6.4’e çıkmış. Nasıl olmuş bu artış? Kalitesi düşük kömür yakıldığı için. Kükürt oranı düşük kömür kullanıldığı için. Ankaramızın havası KİRLİ ve ZEHİRLİ. Lamı, cimi yok bunun. Zehir soluyor Başkent. Siyasal havamız da kirli. Kalleşçe şantaj... hileli avantaj... Karşılıklı hakaretler... Haksız akaretler... Rant, rüşvet, madrabazlık... Havamız zehirle(n)dikçe zehirliyor. Yandıkça kötü kömür Kısalıyor ömür. AKKARA İstifa Haysiyetli bir ortamda istifa onurlu bir harekettir. Hele şaibeli bir durumda görevi bırakmak, tartışılması abes olan bir zorunluluktur. Siyasette, devlet yönetiminde her birey, hem kişisel, hem kollektif sorumluluk anlayışıyla davranmalıdır. Yakın zamanlarda bunun en çarpıcı örneklerinden birini Almanya’nın eski Başbakanı Helmut Schmidt vermişti. Başarısının, popülerliğinin ve uluslararası prestijinin dorukta olduğu bir anda, bir Alkışlarlauğurlananlar I AYHAN AYDAN: İlâhi bir sesti, iftira karşısında gür ve berrak, trajedilerde soylu bir sessizlik... I ORHAN DURU: Öykülerde ve yaşamında dört başı mamur bir yaratıcı centilmen... I TÜRKEL MİNİBAŞ: Aydınlık bir baş, derya bir gönül, zengin bir kişilik, örnek bir kadın... I YAVUZ ÖNDERMAN: Mert bir vatandaş, eşsiz bir arkadaş ve aile reisi, unutulmaz bir hiciv ustası... I GAZANFER ÖZCAN: Türk tiyatrosunun “Öz Can”ıydı o. Sahnede büyüleyici, ülkede büyüktü. I TURGUT CANSEVER: Mimari estetiğimize şan ve şeref taşımış olan bir yaratıcımızdı. Değeri ömrü boyunca bilindi, adı gelecekte de takdirle anılacak. Alkışlarla uğurladık. Alkışlar hiç susmayacak, eksilmeyecek. özel kalem memurunun Batı Almanya’dan Doğu Almanya’ya bilgi sızdırması yüzünden, düşünülebilecek azami duyarlığı göstererek bir çırpıda istifa etmişti. Birçokları, bunun gereksiz olduğunu ileri sürdüydü. Ama, onur ve izzeti nefs her şeyin üstündedir. Yüzsüzlük, bir erdem değildir. Vurdumduymazlık diye bir meziyet yoktur. Şerefle istifa edenleri alkışlamalıyız. Kimileri, baskı altında istifa ediyor; onlar, demek ki, geç de olsa, gerçekleri görüp kabul ediyorlar. İstifa etmeleri gerekirken direnenler var, yazıklar olsun. Kiminborcu? 4 milyar 72 milyon 324 bin TL borç! Ankara Anakent Belediyesi’nin birikmiş borcunun tutarı bu. 15 senelik Başkan Melih Gökçek, bozuk plak gibi, aynı şeyi söyleyip duruyor: Bu borç, Murat Karayalçın döneminden kalmış. 15 yıldır niçin ödenmemiş? Karayalçın mı ödetmemiş? Gökçek’in isnadının doğru olup olmadığının incelenip kamuoyuna açıklanması, medyanın asli ve acil bir ödevidir. Ankaralı seçmenler, ne zaman bilgilendirilecek bu konuda? Sırttataşınanoyavcılığı vallı hamallar neler yüklenip taşırlardı – piyanoya varıncaya kadar. Turistler –ilkellik mazarası olarak– bunların fotoğrafını çekerdi. Şimdi, Tunceli’de koskocaman çamaşır ve bulaşık makinelerini, buzdolaplarını sırtta taşıyanlar var. İnsanın yüreğini burkan bir manzara. Böyle ağır araçları taşımak için basit ve ucuz el arabaları vardır. Seçim rüşvetlerini onlara yüklemek mümkün değil mi? Muhtaçlardan oy kazanmak için dağıtılan sadaka/rüşvetlerin zavallı yoksul taşıyıcıların belini büktüğünü görmek nasıl da acıklı. Efendim...Falan TELEVİZYONDA ve radyoda çok düzgün konuşan insanlarımız var. Yirmi, otuz yıl önce bocalamayanların, kem küm etmeyenlerin sayısı azdı. Şimdi rahat ve akıcı konuşanlar çoğunlukta. Ama, doldurma sözlerle idare etmeye çalışanlara da rastlanıyor. Tanınmış bir hoca, geçenlerde, 50 dakikalık bir programda, cümlelerinin ortasına, hiç gerek yokken, “efendim”ler sokuşturdu – hiç değilse 250 kere. Bir başka ünlü hoca, iki üç cümlesinin her birini “falan”la bitirdi uzun bir TV programında. Bu kadar önemli dil ustaları, nasıl böyle özensiz, savruk, dikkatsiz olabiliyor? 19
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear