Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Kent kurduran kehanet
Antik kaynaklarda Apollon adına
kehanetlerin verildiği Klaros’un
yalnızca bireylerin değil, kent
devletlerinin de yolunu belirlediği
biliniyor. Büyük İskender’in gördüğü
ünlü rüyanın burada yorumlanması,
Smirni’nin yeni yerleşim yerinin
seçilmesine bile yön vermişti. Bu
yüzden Klaros, yalnızca taşların değil,
bir uygarlığın hafızasını taşıyor.
Bugün hafta sonu okurları için
belki uzak bir isim gibi görünse de
Klaros, aslında İzmir’in geleceğinde
yeniden söz sahibi olmaya
hazırlanıyor. Kazılar derinleştikçe
yalnızca arkeologlar değil,
turizmciler, ekonomistler ve şehir
plancıları da bu sessiz vadide neler
olupbittiğini daha yakından izliyor.
30 KASIM 2025
6
Zihnin haritası:
Teknoloji ile kaybolan
yön duygusu
‘Sekizinci Aile’ veya
abah işe gitmek üzere
yola çıkan genç mühendis
YAŞAM
araç navigasyonunun
GÜNLÜĞÜ
yedinci sanatın seyir
çalışmadığını fark ettiğinde
S bir an durdu. Aynı yoldan
yüzlerce kez geçmişti ama birden
alışkanlıklarına dair
bütün kavşaklar birbirine benzemeye
başladı. Gözleri panikle sağa sola
eyirci hem hazır olduğu
AY’A SEYAHAT kaydı, direksiyonu sıktı. O anda anladı:
hem de kendini hazır
Yolunu değil, ekranı takip ediyordu.
hissetmediği şeyi
Harita sessiz kalınca, kendi yön
bekler. İcatların kitleler
duygusu da susmuştu.
ÖMÜR
“S üzerindeki büyüsünün bir
Harita uygulamaları, yön bulmayı
nedeni de budur: Beklenmeyeni beklemek.
TANYEL
kolaylaştırarak modern yaşamın
Zaten seyircinin merakının tümüyle hazır
vazgeçilmez bir parçası haline geldi.
olmamasından kaynaklandığını belirtelim;
Ancak beynin kendi iç navigasyon ağı,
acaba hazırlıksız yakalanacakları, onları gafil
özellikle de hipokampus ve entorhinal
avlayacak olan şey nedir? Ercüment Ekrem’in
BAŞAK BIÇAK
korteks yapıları kullanılmadığında işlevsel olarak köreliyor.
anısında özetlediği, ‘Fotoğrafın canlısı gibi bir
Londra taksi şoförlerinde yapılan araştırmalar, yıllar içinde
şeymiş’ seyir tecrübesinin nasıl şekillenmesi
basakbicak
sokakları ezbere öğrenen sürücülerin hipokampus hacminin
gerektiğine ilişkin yeterince ipucu veriyor: @gmail.com
belirgin biçimde arttığını göstermiştir. Aynı bölgeler, yön bulma
Tanıdık ama bir o kadar yabancı. Merak
uygulamalarına aşırı bağımlı bireylerde ise daha düşük aktivite
unsuru buydu: Seyircinin tam bilemediği ve
göstermektedir.
tam hazır olmadığı bir seyri vaat ediyordu.”
Nezih Erdoğan’ın, “Sinemanın İstanbul’da İlk Yılları”na
KULLANILMAYINCA UNUTULUYOR kaldığında telefon ekranına bakıp kalanlar… Bu durum,
ilişkin serüvenini seyir ve seyirci üzerinden anlattığı kitabındaki
nörolojik olduğu kadar psikolojik bir sorundur. İnsan, mekânda
Bu olgu nörobilimde “disuse atrophy” yani “kullanılmama
bu cümleler, yıllar sonra bile izleme alışkanlıklarımıza ilişkin
yönünü bulduğu kadar, yaşamda da yönünü bu karmaşık ağlarla
kaynaklı gerileme” olarak bilinir. Kasların çalışmadığında
bazı ipuçları veriyor: Belki tanıdık olan ancak bütünüyle “aşina
tayin eder. Bunalmış bir kişiden duyduğumuz “kaybolmuş
zayıflaması gibi zihinsel devreler de kullanılmadığında
olmayacağımız”, bazı anlarda “gafil avlanacağımız” ve mümkünse
hissediyorum” sözü biyolojik bir metafor değil, beynin gerçek
küçülür. İşin trajik yanı ise bu durum yalnızca yön duygusuyla
“hazırlıksız yakalanacağımız” bir izleme deneyimi. Bugün hâlâ,
durumunu yansıtan bir ifadedir.
sınırlı değildir. Yakın zamandan bir örnek verirsek pandemi
her hafta sinemada ve dijital platformlarda gösterime giren içerik Dijital yönlendirmelerin dış dünyada yolumuzu bulmayı
döneminde uzun süre ameliyat yapmayan cerrahların el-göz
“çılgınlığı” arasında, izleyeceğimiz film ve dizileri seçerken
koordinasyonunda belirgin yavaşlama gözlenmiştir. Beyindeki kolaylaştırırken içsel yönümüzü silikleştirdiği açıktır. Mekânla
aradıklarımız, beklediklerimiz, “ilkel” izleme deneyimlerimizden
motor korteks yani hareketi sağlayan bölgedeki bağlantıların kurulan organik bağ yok oluyor. Oysa yön bulma yalnızca coğrafi
beri pek de değişmemiş gibi görünüyor. Nezih Erdoğan’ın,
geçici olarak zayıflaması buna neden olarak gösterilir. bir beceri değildir. Dünyaya yerleşme, aidiyet kurma ve hafızayı
İstanbul’daki ilk gösterimlerde, “Programa damgasını vuranın Sürekli klavye kullanan gençlerde ise el yazısı ile ilişkili örgütleme biçimimizdir. Tıpkı atalarımızın izlediği yollar gibi.
Lumiére Kardeşler değil, Georges Méliès olduğunu öğrendiğimde, alanların (özellikle premotor korteks) artık eskisi kadar etkin
Beynimiz hem dışarıda hem içeride haritalar, krokiler, kısa yollar
sinemanın İstanbul’da Méliès ile başladığı sonuna ulaştım” olmadığı da ispatlanmıştır. Bu durumun “yazarken düşünme”
çizerek yaşamı anlamlandırır.
demesinden bile hâlâ bizi bu dünyadan çekip çıkaracak ve “Ay’a sürecini de etkilediği açıktır. Bir başka çalışma sonucuna göre
BİYOLOJİK PUSULA
ise uzun süre kullanılmayan ikinci dil, beyindeki artikülasyon
Seyahat” etmemizi kolaylaştıracak tecrübeler aradığımız gerçeğine
Esen rüzgârın yönü, gölgelerin açısı, burnunuza gelen kahve
(seslerin eklemlenmesi) ve hatırlama merkezlerinde aktivite
ulaşabiliriz. Sonuçta önemli olan “inanmamız”, öykünün ne
kokusu... Bu ve benzerleri, binlerce yıldır bizi yönlendiren
kaybına neden olmaktadır. Yaşlılarda unutkanlığı önlemek için
kadar fantastik veya gerçeküstü olduğu değil, bizim ona ne denli
“biyolojik pusula”nın parçasıdır. Milyonlarca yıl önce
sudoku ve benzeri egzersizler önerilmesinin altındaki temel amaç
inandırıldığımız kıymetli.
evrimleşmeye başlayan insanı bugüne getiren kılavuzlarıdır. Bize
da bu sonuçlara dayanmaktadır.
Peki, bize bu en eski seyir alışkanlıklarımızın, en azından “bir
bu doğuştan gelen yön bulma yeteneğini tam olarak neyin verdiği,
Beyin, enerji açısından pahalı bir organdır. Gereksiz ve işlevsiz
kısmını” sunabilen ne kadar içerik var? Elbette, çok az... Her
nasıl geliştiği bilim insanlarının uzun süredir aklından çıkmıştı.
devreleri kapatarak tasarruf yapmak en iyi bildiği uygulamadır.
hafta perdeye ve dijital ekrana gelen onlarca hikâye arasında biz
Sonrasında konu hakkında yapılan çalışmalar 2014’te Nobel
Yani yön bulmak için navigasyona, dil kurmak için çeviri
neyi seçeceğimizi düşünüp duralım; “hikâye anlatıcılarının” asıl
ödülüne değer görülmüştür.
uygulamasına, hatırlamak için buluta güvenmek aslında zihnimizi
meselesinin, -çoğu zaman kabul edilebilir bir şekilde sinemanın
Teknoloji bize yolu gösterir ama yolu anlamlandırmak hâlâ
“kullanılmayan kaslar”a dönüştürür.
ticari yönünden ötürü- artık “Nasıl olsa onca içerik arasında
beyine yani bize aittir. Belki de kaybolduğumuzda hatırlamamız
Birçok kişi, bu durumu kendi yaşamında fark etmeden
kaybolur gider”, “Belki diğer ülkelerde çok izlenirse yeni bir
deneyimler. Navigasyon kapandığında paniğe kapılanlar, not gereken tek yön şudur: “Sağa dön, sonra kalbine bak, zihnini
projeye vesile olur” ekseninden öteye geçmek “istemiyor oluşu”
defterini kaybedince ne yapacağını bilemeyenler, çevrimdışı dinle... Yolu orada göreceksin.”
bizi şu andaki izleme deneyimlerimizle buluşturuyor. Evet, kabul
etmeliyiz ki gerçekten artık mevzubahis hikâye anlatmak değil
ve yaratıcı olmak da değil. Dahası ve belki de en fenası inandırıcı
İzmir Menderes’te antikçağın “kehanet şehrinde” kazılar sponsorlukla hızlanacak
olmak da.
GAFİL AVLANMA BEKLENTİSİ
Homeros’un doğduğu
Bunları niye anlatıyorsun diyeceksiniz, açıklayayım: Disney+’ın
yeni yerli dizisi “Sekinci Aile”nin ilk kısmını izledikten sonra
Nezih Erdoğan’ın seyir alışkanlıklarına dair yukarıdaki satırları
aklıma geldi. Bir seyirci olarak gafil avlanmadım çünkü -ne yazık
topraklar canlanıyor
ki- yıldızlarla dolu kadrosuna karşın tamamen içgüdüsel bir şekilde
gafil avlanmayı da beklemiyordum. Yer yer gerçekten kahkahalara
Klaros 13. yüzyılda kurulmuş bir kent. İlyada ve
boğuldum ancak mizahı oluşturması beklenen skeçlerin ekseriyeti,
Odysseia’nın ünlü yazarı Homeros’un da doğduğu
hâlâ neden olduğunu anlamadığım bir biçimde küfür üzerine
yer olduğu düşünülen bölge sadece kehanetle değil
kurulu olduğu için arta kalan zamanlarda
önemli bir kültür ve sanat merkezi olarak da biliniyor.
hikâyede bana “yabancı olması beklenen” bir
unsur aramaya başladım. Yani “fotoğrafın
zmir’in Menderes ilçesinden dinliyoruz.
canlısı gibi bir şey” kavramında olduğu gibi
Selçuk’a giderken mandalin ve Klaros’un
pek tabii aşina olacağım fakat merakımı ve
JALE
zeytin ağaçları arasında binlerce yalnızca bir
inancımı besleyecek küçük kırıntılara da
ÖZGENTÜRK
yıllık bir sırrı taşıdığına inanılan arkeolojik alan
ihtiyacım vardı.
İ bir vadi var: Klaros. olmadığını
Öykü anlatımında inandırıcılığı zedeleyen
Ahmetbeyli Mahallesi sınırları vurgulayarak “Klaros, Apollo’nun
mantık hatalarının iki ayağı vardır: İlki,
içerisinde yer alan kent, antikçağın en bilgeliğiyle geçmişi bugüne
göz ardı edilebilenler; ikincisi, üstesinden
önemli kehanet merkezlerinden biri taşıyan bir hafıza mekânı. Her
gelemeyeceğimiz derecede göze batanlar.
olarak biliniyor. Apollon’un kutsal alanı buluntu insanlık tarihine yeni bir
sürdürülebilir olması için turizmin
“Sekizinci Aile”, ortaya koyduğu ve bizi
olarak kabul edilen bu antik kent, MÖ pencere açıyor. Klaros tarih boyunca
kültürel derinlikle beslenmesi şart.
“inandırmaya çalıştığı” anlatıyla o kadar çok
13. yüzyılda kurulmuş. Yaklaşık 1500 yıl insanların kaderine yön veren bir karar
Klaros gibi sembolik anlamı ve mitolojik
ikinci ayağa yaslanıyor ki ve dahası bunu o
boyunca önemini korumuş. merkeziydi. Bu alanın korunması,
arka planı güçlü alanlar ise bu açıdan en
kadar umursamıyormuş gibi görünüyor ki
Geçen hafta bir grup gazeteci ile araştırılması ve dünyaya anlatılması
değerli kaynaklar.
artık inandırıcılığı değil, gerçekleştirmeye
gezdiğimiz Klaros, antik dönemde sadece büyük bir emek istiyor. Saya Holding’in
çalıştığı mizahın gücünü ve etkisini de paramparça ediyor.
bir kehanet merkezi değil, aynı zamanda desteği bizim için bilimsel olduğu kadar
Başka bir deyişle, komedinin beni “ele geçiremediği” yerde
önemli bir kültür ve sanat merkezi olarak kültürel bir güvence” diyor.
öyküye tutunacağım en ufak bir parçacık dahi bırakmıyor. Beni
da ön plana çıkıyor.
okuyanlar bilir, izlediğimiz her şeyden, herkesin “alacaklarının” İZMİR’İN GELECEĞİNE YATIRIM
Klaros’a gidiş nedenimiz 1907’de
farklı olduğuna yönelik inancım nedeniyle basmakalıp bir şekilde Gayrimenkul, ilaç gibi yatırımlarıyla
başlayan, savaşlar ve maddi
asla “izlemeyin” demem. Ve evet, “Sekizinci Aile” de birkaç İzmir’in önemli yatırımcıları arasında
imkânsızlıklarla kesintiye uğrayan,
bölümlük “pür eğlence” vaadiyle pek çok kişiye “yeteri miktarda yer alan Saya Holding için Klaros
2001’den bu yana Türk ekipleri
seyir tatmini” yaşatacaktır. Ancak ben yine de şunu sormakta beis desteği çok anlamlı. Yönetim kurulu
tarafından süren kazılara verilen yeni bir
başkanı Cem Mengi, Roma ve Atina’nın
görmüyorum: Bu kadar güçlü bir kalemin, bu denli harikulade
nefes...
kültürel geçmişini deneyim ekonomisine
bir oyuncu kadrosunun hikâye anlatıcılığının kadim zamanlardan
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın
dönüştürme başarısını hatırlatarak,
beri en temel meselesi olan “inandırıcılık” unsurunu hiçe sayması
izni, Ege Üniversitesi’nin bilimsel
“Biz de Klaros’la yalnızca bir kazıya
ve seyir alışkanlıklarımızın en erken aşamalarından birini dahi
koordinasyonu ile süren kazıların yeni
değil, İzmir’in kültürel ve ekonomik
öncelememesini “olağan” mı kabul etmeliyiz? Sonuçta, “Her şey
ana sponsoru Saya Holding.
geleceğine yatırım yapıyoruz. İzmir
sponsorların varlığı ile ilişkili ve seyircinin önüne ne koyarsan
Antik şehri birlikte gezdiğimiz Saya
artık sadece güneş ve denizle değil,
izler” sisteminin arkaik ve yerleşik gücüyle mi ilgili? Georges
Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem
geçmişin hikâyeleriyle de anılacak” diye
Sadoul, “Endüstriyel özelliklerine değinmeden, sinema tarihini salt
Mengi, kültürel mirasa yapılan yatırımın
konuşuyor.
sanat olarak incelemek imkânsızdır” der. Sanırım artık bu devir, yalnızca bir sponsorluk değil, uzun
Bu vizyon boş değil. İzmir, 2024’te
endüstriyel özellikler dışında başka bir şeyin konuşulmadığı bir vadeli bir kalkınma stratejisi olduğunu
1.6 milyon yabancı turist ağırladı.
çağ. Ve benim gibi en ilkel seyir arzusuyla ekrana yansıyan da savunuyor.
Bu yılın ilk dört ayında ise artış oranı
yedinci sanatın ya da basit tabirle hikâye anlatıcılığının “en temel” Kentin tarihini ise kazıların bilimsel
yüzde 37. Mengi’ye göre bu yükselişin
danışmanı Doç. Dr. Onur Zunal’dan
parçacıklarını arayanların en büyük yanılgısı da buradan geliyor.
otanyel@yahoo.com

