11 Aralık 2025 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kent kurduran kehanet Antik kaynaklarda Apollon adına kehanetlerin verildiği Klaros’un yalnızca bireylerin değil, kent devletlerinin de yolunu belirlediği biliniyor. Büyük İskender’in gördüğü ünlü rüyanın burada yorumlanması, Smirni’nin yeni yerleşim yerinin seçilmesine bile yön vermişti. Bu yüzden Klaros, yalnızca taşların değil, bir uygarlığın hafızasını taşıyor. Bugün hafta sonu okurları için belki uzak bir isim gibi görünse de Klaros, aslında İzmir’in geleceğinde yeniden söz sahibi olmaya hazırlanıyor. Kazılar derinleştikçe yalnızca arkeologlar değil, turizmciler, ekonomistler ve şehir plancıları da bu sessiz vadide neler olupbittiğini daha yakından izliyor. 30 KASIM 2025 6 Zihnin haritası: Teknoloji ile kaybolan yön duygusu ‘Sekizinci Aile’ veya abah işe gitmek üzere yola çıkan genç mühendis YAŞAM araç navigasyonunun GÜNLÜĞÜ yedinci sanatın seyir çalışmadığını fark ettiğinde S bir an durdu. Aynı yoldan yüzlerce kez geçmişti ama birden alışkanlıklarına dair bütün kavşaklar birbirine benzemeye başladı. Gözleri panikle sağa sola eyirci hem hazır olduğu AY’A SEYAHAT kaydı, direksiyonu sıktı. O anda anladı: hem de kendini hazır Yolunu değil, ekranı takip ediyordu. hissetmediği şeyi Harita sessiz kalınca, kendi yön bekler. İcatların kitleler duygusu da susmuştu. ÖMÜR “S üzerindeki büyüsünün bir Harita uygulamaları, yön bulmayı nedeni de budur: Beklenmeyeni beklemek. TANYEL kolaylaştırarak modern yaşamın Zaten seyircinin merakının tümüyle hazır vazgeçilmez bir parçası haline geldi. olmamasından kaynaklandığını belirtelim; Ancak beynin kendi iç navigasyon ağı, acaba hazırlıksız yakalanacakları, onları gafil özellikle de hipokampus ve entorhinal avlayacak olan şey nedir? Ercüment Ekrem’in BAŞAK BIÇAK korteks yapıları kullanılmadığında işlevsel olarak köreliyor. anısında özetlediği, ‘Fotoğrafın canlısı gibi bir Londra taksi şoförlerinde yapılan araştırmalar, yıllar içinde şeymiş’ seyir tecrübesinin nasıl şekillenmesi basakbicak sokakları ezbere öğrenen sürücülerin hipokampus hacminin gerektiğine ilişkin yeterince ipucu veriyor: @gmail.com belirgin biçimde arttığını göstermiştir. Aynı bölgeler, yön bulma Tanıdık ama bir o kadar yabancı. Merak uygulamalarına aşırı bağımlı bireylerde ise daha düşük aktivite unsuru buydu: Seyircinin tam bilemediği ve göstermektedir. tam hazır olmadığı bir seyri vaat ediyordu.” Nezih Erdoğan’ın, “Sinemanın İstanbul’da İlk Yılları”na KULLANILMAYINCA UNUTULUYOR kaldığında telefon ekranına bakıp kalanlar… Bu durum, ilişkin serüvenini seyir ve seyirci üzerinden anlattığı kitabındaki nörolojik olduğu kadar psikolojik bir sorundur. İnsan, mekânda Bu olgu nörobilimde “disuse atrophy” yani “kullanılmama bu cümleler, yıllar sonra bile izleme alışkanlıklarımıza ilişkin yönünü bulduğu kadar, yaşamda da yönünü bu karmaşık ağlarla kaynaklı gerileme” olarak bilinir. Kasların çalışmadığında bazı ipuçları veriyor: Belki tanıdık olan ancak bütünüyle “aşina tayin eder. Bunalmış bir kişiden duyduğumuz “kaybolmuş zayıflaması gibi zihinsel devreler de kullanılmadığında olmayacağımız”, bazı anlarda “gafil avlanacağımız” ve mümkünse hissediyorum” sözü biyolojik bir metafor değil, beynin gerçek küçülür. İşin trajik yanı ise bu durum yalnızca yön duygusuyla “hazırlıksız yakalanacağımız” bir izleme deneyimi. Bugün hâlâ, durumunu yansıtan bir ifadedir. sınırlı değildir. Yakın zamandan bir örnek verirsek pandemi her hafta sinemada ve dijital platformlarda gösterime giren içerik Dijital yönlendirmelerin dış dünyada yolumuzu bulmayı döneminde uzun süre ameliyat yapmayan cerrahların el-göz “çılgınlığı” arasında, izleyeceğimiz film ve dizileri seçerken koordinasyonunda belirgin yavaşlama gözlenmiştir. Beyindeki kolaylaştırırken içsel yönümüzü silikleştirdiği açıktır. Mekânla aradıklarımız, beklediklerimiz, “ilkel” izleme deneyimlerimizden motor korteks yani hareketi sağlayan bölgedeki bağlantıların kurulan organik bağ yok oluyor. Oysa yön bulma yalnızca coğrafi beri pek de değişmemiş gibi görünüyor. Nezih Erdoğan’ın, geçici olarak zayıflaması buna neden olarak gösterilir. bir beceri değildir. Dünyaya yerleşme, aidiyet kurma ve hafızayı İstanbul’daki ilk gösterimlerde, “Programa damgasını vuranın Sürekli klavye kullanan gençlerde ise el yazısı ile ilişkili örgütleme biçimimizdir. Tıpkı atalarımızın izlediği yollar gibi. Lumiére Kardeşler değil, Georges Méliès olduğunu öğrendiğimde, alanların (özellikle premotor korteks) artık eskisi kadar etkin Beynimiz hem dışarıda hem içeride haritalar, krokiler, kısa yollar sinemanın İstanbul’da Méliès ile başladığı sonuna ulaştım” olmadığı da ispatlanmıştır. Bu durumun “yazarken düşünme” çizerek yaşamı anlamlandırır. demesinden bile hâlâ bizi bu dünyadan çekip çıkaracak ve “Ay’a sürecini de etkilediği açıktır. Bir başka çalışma sonucuna göre BİYOLOJİK PUSULA ise uzun süre kullanılmayan ikinci dil, beyindeki artikülasyon Seyahat” etmemizi kolaylaştıracak tecrübeler aradığımız gerçeğine Esen rüzgârın yönü, gölgelerin açısı, burnunuza gelen kahve (seslerin eklemlenmesi) ve hatırlama merkezlerinde aktivite ulaşabiliriz. Sonuçta önemli olan “inanmamız”, öykünün ne kokusu... Bu ve benzerleri, binlerce yıldır bizi yönlendiren kaybına neden olmaktadır. Yaşlılarda unutkanlığı önlemek için kadar fantastik veya gerçeküstü olduğu değil, bizim ona ne denli “biyolojik pusula”nın parçasıdır. Milyonlarca yıl önce sudoku ve benzeri egzersizler önerilmesinin altındaki temel amaç inandırıldığımız kıymetli. evrimleşmeye başlayan insanı bugüne getiren kılavuzlarıdır. Bize da bu sonuçlara dayanmaktadır. Peki, bize bu en eski seyir alışkanlıklarımızın, en azından “bir bu doğuştan gelen yön bulma yeteneğini tam olarak neyin verdiği, Beyin, enerji açısından pahalı bir organdır. Gereksiz ve işlevsiz kısmını” sunabilen ne kadar içerik var? Elbette, çok az... Her nasıl geliştiği bilim insanlarının uzun süredir aklından çıkmıştı. devreleri kapatarak tasarruf yapmak en iyi bildiği uygulamadır. hafta perdeye ve dijital ekrana gelen onlarca hikâye arasında biz Sonrasında konu hakkında yapılan çalışmalar 2014’te Nobel Yani yön bulmak için navigasyona, dil kurmak için çeviri neyi seçeceğimizi düşünüp duralım; “hikâye anlatıcılarının” asıl ödülüne değer görülmüştür. uygulamasına, hatırlamak için buluta güvenmek aslında zihnimizi meselesinin, -çoğu zaman kabul edilebilir bir şekilde sinemanın Teknoloji bize yolu gösterir ama yolu anlamlandırmak hâlâ “kullanılmayan kaslar”a dönüştürür. ticari yönünden ötürü- artık “Nasıl olsa onca içerik arasında beyine yani bize aittir. Belki de kaybolduğumuzda hatırlamamız Birçok kişi, bu durumu kendi yaşamında fark etmeden kaybolur gider”, “Belki diğer ülkelerde çok izlenirse yeni bir deneyimler. Navigasyon kapandığında paniğe kapılanlar, not gereken tek yön şudur: “Sağa dön, sonra kalbine bak, zihnini projeye vesile olur” ekseninden öteye geçmek “istemiyor oluşu” defterini kaybedince ne yapacağını bilemeyenler, çevrimdışı dinle... Yolu orada göreceksin.” bizi şu andaki izleme deneyimlerimizle buluşturuyor. Evet, kabul etmeliyiz ki gerçekten artık mevzubahis hikâye anlatmak değil ve yaratıcı olmak da değil. Dahası ve belki de en fenası inandırıcı İzmir Menderes’te antikçağın “kehanet şehrinde” kazılar sponsorlukla hızlanacak olmak da. GAFİL AVLANMA BEKLENTİSİ Homeros’un doğduğu Bunları niye anlatıyorsun diyeceksiniz, açıklayayım: Disney+’ın yeni yerli dizisi “Sekinci Aile”nin ilk kısmını izledikten sonra Nezih Erdoğan’ın seyir alışkanlıklarına dair yukarıdaki satırları aklıma geldi. Bir seyirci olarak gafil avlanmadım çünkü -ne yazık topraklar canlanıyor ki- yıldızlarla dolu kadrosuna karşın tamamen içgüdüsel bir şekilde gafil avlanmayı da beklemiyordum. Yer yer gerçekten kahkahalara Klaros 13. yüzyılda kurulmuş bir kent. İlyada ve boğuldum ancak mizahı oluşturması beklenen skeçlerin ekseriyeti, Odysseia’nın ünlü yazarı Homeros’un da doğduğu hâlâ neden olduğunu anlamadığım bir biçimde küfür üzerine yer olduğu düşünülen bölge sadece kehanetle değil kurulu olduğu için arta kalan zamanlarda önemli bir kültür ve sanat merkezi olarak da biliniyor. hikâyede bana “yabancı olması beklenen” bir unsur aramaya başladım. Yani “fotoğrafın zmir’in Menderes ilçesinden dinliyoruz. canlısı gibi bir şey” kavramında olduğu gibi Selçuk’a giderken mandalin ve Klaros’un pek tabii aşina olacağım fakat merakımı ve JALE zeytin ağaçları arasında binlerce yalnızca bir inancımı besleyecek küçük kırıntılara da ÖZGENTÜRK yıllık bir sırrı taşıdığına inanılan arkeolojik alan ihtiyacım vardı. İ bir vadi var: Klaros. olmadığını Öykü anlatımında inandırıcılığı zedeleyen Ahmetbeyli Mahallesi sınırları vurgulayarak “Klaros, Apollo’nun mantık hatalarının iki ayağı vardır: İlki, içerisinde yer alan kent, antikçağın en bilgeliğiyle geçmişi bugüne göz ardı edilebilenler; ikincisi, üstesinden önemli kehanet merkezlerinden biri taşıyan bir hafıza mekânı. Her gelemeyeceğimiz derecede göze batanlar. olarak biliniyor. Apollon’un kutsal alanı buluntu insanlık tarihine yeni bir sürdürülebilir olması için turizmin “Sekizinci Aile”, ortaya koyduğu ve bizi olarak kabul edilen bu antik kent, MÖ pencere açıyor. Klaros tarih boyunca kültürel derinlikle beslenmesi şart. “inandırmaya çalıştığı” anlatıyla o kadar çok 13. yüzyılda kurulmuş. Yaklaşık 1500 yıl insanların kaderine yön veren bir karar Klaros gibi sembolik anlamı ve mitolojik ikinci ayağa yaslanıyor ki ve dahası bunu o boyunca önemini korumuş. merkeziydi. Bu alanın korunması, arka planı güçlü alanlar ise bu açıdan en kadar umursamıyormuş gibi görünüyor ki Geçen hafta bir grup gazeteci ile araştırılması ve dünyaya anlatılması değerli kaynaklar. artık inandırıcılığı değil, gerçekleştirmeye gezdiğimiz Klaros, antik dönemde sadece büyük bir emek istiyor. Saya Holding’in çalıştığı mizahın gücünü ve etkisini de paramparça ediyor. bir kehanet merkezi değil, aynı zamanda desteği bizim için bilimsel olduğu kadar Başka bir deyişle, komedinin beni “ele geçiremediği” yerde önemli bir kültür ve sanat merkezi olarak kültürel bir güvence” diyor. öyküye tutunacağım en ufak bir parçacık dahi bırakmıyor. Beni da ön plana çıkıyor. okuyanlar bilir, izlediğimiz her şeyden, herkesin “alacaklarının” İZMİR’İN GELECEĞİNE YATIRIM Klaros’a gidiş nedenimiz 1907’de farklı olduğuna yönelik inancım nedeniyle basmakalıp bir şekilde Gayrimenkul, ilaç gibi yatırımlarıyla başlayan, savaşlar ve maddi asla “izlemeyin” demem. Ve evet, “Sekizinci Aile” de birkaç İzmir’in önemli yatırımcıları arasında imkânsızlıklarla kesintiye uğrayan, bölümlük “pür eğlence” vaadiyle pek çok kişiye “yeteri miktarda yer alan Saya Holding için Klaros 2001’den bu yana Türk ekipleri seyir tatmini” yaşatacaktır. Ancak ben yine de şunu sormakta beis desteği çok anlamlı. Yönetim kurulu tarafından süren kazılara verilen yeni bir başkanı Cem Mengi, Roma ve Atina’nın görmüyorum: Bu kadar güçlü bir kalemin, bu denli harikulade nefes... kültürel geçmişini deneyim ekonomisine bir oyuncu kadrosunun hikâye anlatıcılığının kadim zamanlardan Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın dönüştürme başarısını hatırlatarak, beri en temel meselesi olan “inandırıcılık” unsurunu hiçe sayması izni, Ege Üniversitesi’nin bilimsel “Biz de Klaros’la yalnızca bir kazıya ve seyir alışkanlıklarımızın en erken aşamalarından birini dahi koordinasyonu ile süren kazıların yeni değil, İzmir’in kültürel ve ekonomik öncelememesini “olağan” mı kabul etmeliyiz? Sonuçta, “Her şey ana sponsoru Saya Holding. geleceğine yatırım yapıyoruz. İzmir sponsorların varlığı ile ilişkili ve seyircinin önüne ne koyarsan Antik şehri birlikte gezdiğimiz Saya artık sadece güneş ve denizle değil, izler” sisteminin arkaik ve yerleşik gücüyle mi ilgili? Georges Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem geçmişin hikâyeleriyle de anılacak” diye Sadoul, “Endüstriyel özelliklerine değinmeden, sinema tarihini salt Mengi, kültürel mirasa yapılan yatırımın konuşuyor. sanat olarak incelemek imkânsızdır” der. Sanırım artık bu devir, yalnızca bir sponsorluk değil, uzun Bu vizyon boş değil. İzmir, 2024’te endüstriyel özellikler dışında başka bir şeyin konuşulmadığı bir vadeli bir kalkınma stratejisi olduğunu 1.6 milyon yabancı turist ağırladı. çağ. Ve benim gibi en ilkel seyir arzusuyla ekrana yansıyan da savunuyor. Bu yılın ilk dört ayında ise artış oranı yedinci sanatın ya da basit tabirle hikâye anlatıcılığının “en temel” Kentin tarihini ise kazıların bilimsel yüzde 37. Mengi’ye göre bu yükselişin danışmanı Doç. Dr. Onur Zunal’dan parçacıklarını arayanların en büyük yanılgısı da buradan geliyor. otanyel@yahoo.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear