26 Ekim 2025 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

19 EKİM 2025 5 İsyankâr bir sinemanın peşinde: Yeni Dalga Merve ve YENİ OYUN merikalı yazar James AY’A SEYAHAT GELİYOR Monaco, Yeni Dalga’nın beş yönetmeni üzerine u Önümüzdeki günlerde yazdığı kitabına şöyle neler yapıyor olacaksınız? Tiyatro. Önünüzdeki A bir giriş yapar: “Eğer günlerde kendi Aliye Yeni Dalga’nın ilk günleri üzerine bir yazdığımız, kendi film yapılsaydı, ilk sahne kesinlikle hayatlarımızdan 1940’ların sonlarında Fransız hareketle yola çıkıp Sinemateki’nin bulunduğu Avenue de Beyazperdede bu yılın en “kurmacayla gerçeğin BAŞAK BIÇAK Messine’deki küçük gösterim odasında iç içe geçtiği”, “Uyku, dikkat çeken isimlerinden geçerdi. Görüntü iri grenli siyah beyaz Ölüm, Dondurma, basakbicak olurdu. İlk iki sırada üç genç yer alırdı. olan Merve Asya Özgür’ü Ülke” isimli oyunumuzu @gmail.com En solda oturan gencin yakın çekimine oynayacağız. Bunu yakından tanıyalım. kesme. Bu gencin güneş gözlükleri buradan duyurabilmek var. Işıklar sönüp film başlayınca iki de önemli benim için. genç daha koşarak salona girerdi” ve ekliyor yazar: “Jacques Rivette’e göre, 1949 ya da 1950 yılında onun Jean-Luc Godard ve François Truffaut ile tanışması gerçekten de böyle olmuştur. Çünkü onları bir araya getiren sinemaya yönelik ortak tutkuydu.” * Richard Linklater’in, Filmekimi’nde gösterilen filmi Yeni Dalga’yı (Nouvelle Vague) izlediğimde, elin Esmer’in Adana tiyatro bölümü öğrencisiydim. Monaco’nun bu devrimci genç sinemacıları anlatan Altın Koza Film DENIZ ÜLKÜTEKIN u Pelin Esmer ile yollarınız kitabının giriş sözlerini hatırladım. Gerçekten de filmin Festivali’nde tam nasıl kesişti? Audition ve filmin açılışı, Yeni Dalga’yı ve onu yaratanların karakterini sekiz ödül kazanan hazırlık süreci nasıldı? en doğru temsil edecek yerde, bir sinema salonunda P “O da Bir Şey mi?” filminin O zaman tiyatro son sınıf hikâyecidir de hayalperesttir de. Travmalara gerçekleşiyor. Siyah beyaz bir karede, François Truffaut, başrolü ve yıldızıydı Merve Asya Özgür. öğrencisiydim. Pelin Esmer’de film için dair nokta nedensellikten çok sonuca dair Claude Chabrol, Suzanne Schiffman ve evet, güneş Bu onun ilk filmiydi ve Aliye rolüyle, konservatuvarlardan oyuncu arıyordu. bir çıktı gibi geliyor bana. gözlükleriyle Jean-Luc Godard film izliyorlar. Bir film Türkan Şoray Umut Veren Genç Kadın Tıpkı filmde de olduğu gibi bir tanıtım galasındalar ancak ve takvim, 1959’u işaret ediyor. 50’ler Oyuncu ödülüne layık görüldü. Cuma günü u Timuçin Esen ve Nur Sürer gibi videosu yollamamız istenmişti. Tanıtımı boyunca Cahiers du Cinéma’nın sayfalarında geliştirdikleri gösterime giren filmde adında söz ettiren oyuncularla birlikte rol aldınız. Bu durum sizin yolladıktan bir süre sonra yüz yüze sinema kuramı ve dili tartışmalarından sonra bu genç bir performans ortaya koyan Özgür ile için farklı bir heyecan unsuru oldu mu? görüşmeye çağırıldım. İlk kez bir seçmeye eleştirmenler yavaş yavaş ilk filmlerini çekmeye ve keyifli bir sohbet yaptık. Heyecanladım ama onların bana gideceğim için çok heyecanlıydım. Daha adlarından “Yeni Dalga” diye söz ettirmeye başlamışlar. yaklaşımlarıyla her şey daha kolay oldu. çok stresliydim. Benden ne beklediğinden u Aliye ile örtüşen bir tarafınız var Ancak Godard hâlâ ilk uzun metraj filmini çekememiş Setteki hallerinden, karaktere bakışlarından, sanırım. Siz de onun gibi bir düşün peşinde tutun da “Ne giyinsem daha uygun ve bunun sancılarıyla ilk filmine finansman bulmaya, sordukları sorulardan ya da problem yaşama tutunarak karşımıza çıktınız diye olur”a kadar okuldaki hocalarıma yapımcıyı ve oyuncuları ikna etmeye çalışıyor. düşünüyorum. Bilmem yanılıyor muyum? ettikleri noktalardan çok şey öğrendim. danıştım. Onlar da benimle bu heyecanı Elbette. Aslında her birimizin birbiriyle Zaten sete dair sanki bir sinema okuluna paylaşarak, sırtımı sıvazlayarak yolladılar GODARD’IN ILK FILMI örtüşen pek çok yanı var tabii. Benim gitmiş gibi hissediyorum. oraya. Pelin Hoca’yla İşte salt Yeni Dalga sineması ve yönetmenleri için değil, Aliye’yle, Aliye’nin benimle görüşmelerimiz oldukça modern sinemanın mihenk taşlarından biri haline gelecek, ‘TOPUKLULARLA DÜŞMEDIĞIM veya Aliye’nin sizinle... sakin ve öğreticiydi. kendisinden sonra gelen jenerasyonları etkileyecek, IÇIN MUTLUYUM’ Bu yüzden de başkalarının Kast direktörümüz Richard Linklater’ın, Godard’a, üslubuna, yarattığı tekniğe hikâyeleri dinlenebilir Erengül Öztürk’ün adını u Altın Koza’da Türkan Şoray Umut ve elbette Yeni Dalga’nın asi tavrına aşkla, övgüyle, veya hissedilebilir oluyor da anmam gerekiyor. Veren Genç Kadın Oyuncu ödülüne layık hayranlıkla yarattığı filmine ilham olacak bu yılda sanırım. İnsana dair bu büyük O da seçme süreci görüldünüz. Bu sizin için şaşırtıcı mıydı? Godard, nihayet ilk filmini çekiyor. Linklater, kısa bir resimden hareketle detaylara boyunca yakından Güzel bir duyguydu. Heyecanı girizgahın ardından anlatısının tamamını, modern sinema doğru ilerlemek daha ilgi ilgilendi benimle. yönetebilmek düşünsel olarak bayağı dilinin yönünü değiştiren, geleneksel sinema anlatımını çekici. Gerçeğin ağırlığına katlanabilmek Bütünüyle; sektörel anlamda “Güvenli alan vaktimi aldı. Topuklu ayakkabılarla ve kurallarını yerle bir eden eserlerinin başında gelen ya da başımıza geleni anlamlandırabilmek nedir” sorusunun cevabını öğrendiğim, düşmeden yürüyebildiğim için mutluyum. Serseri Aşıklar’a (À Bout de Souffle) vakfettiği filmiyle bu için hayal dünyasına, kurmacalara, mitlere gözetildiğim ve bundan sonrası için elimde Şaşırtıcı mıydı bilmiyorum. Ödül mühim klasiğin yapım sürecini, onu yeniden canlandırarak sığınmamız da yine Aliye ile ortaklaşa önemli bir kıyas bilgisini oluşturan olumlu ihtimalinin olabileceğini düşünürken seyirciye ulaştırmak istiyor. peşine düştüğümüz taraflardan belki de. ve korunaklı bir deneyim yaşadım seçme ve olumlu bir taraftan düşündüm istemsizce. Elbette bu, Linklater için tümüyle kişisel bir girişim ve hazırlık sürecinde. Bu yüzden olmasaydı üzülürdüm tabii. u İlk olarak Serdar Biliş’in yönettiği maksadı, filmin adına rağmen daha ziyade Yeni Dalga’nın, mezuniyet oyununuz “Anne” oyunu ile u Aliye hakkındaki ilk düşünceniz neydi? Godard ayağı üzerinde durmak. Onun, sinema sanatının u Son zamanlarda okuduğunuz ve profesyonelliğe adım attınız. Bu yıl da “O Karaktere girdikçe bu düşüncelerinizde bir yerleşik kurallarına karşı ikon kırıcı tavrı, yarattığı okuyucularımıza önereceğiniz bir kitap var mı? değişim veya dönüşüm oldu mu? da Bir Şey mi?” ile kamera önünde ilk sinemasal darbenin etkileri ve dahi sonuçları, en çok En son bitirdiklerim arasında “Savaş ve İlk düşüncelerim metnin bütününü oyunculuk deneyiminizi yaşadınız. Bunlar bilinen ve bir roman yazarının noktalı virgülü gibi övülen Barış”ın son cildi var. Dünya edebiyatının görmeden oluştu. Bütünü metinsel olarak bizim bildiklerimiz ama ardında büyük bir öykü filmsel noktalamayı (jumpcut) kullanması, devamlılığa en başarılı örneklerinden birini önermek gördükten sonra da karakter, mekânsal olmalı. karşı oluşu gibi geleneksel sinema için “yıkıcı” pek çok okurlar için ne ifade eder bilemiyorum olarak Söke’yle buluştuktan sonra da Öğretmeni olmayan küçük bir dağ yaklaşımı gösterebilmek. Fakat bununla birlikte, çok fazla ama yine de gerçek ve kurmaca üzerine kafamda pek çok şey değişti, evet. Ama köyünde doğup büyüdüm. Bu öğretmen “felsefi sohbete dalmanın risklerini” öngören Linklater’ın, konuştuğumuz için belki sohbetimizi de bu değişim, zihnimdeki resmin tepe taklak meselesi sebebiyle çoğunlukla parasız Godard’ı ve onu inşa eden, “büyüten” yapıları ve kişileri bu yönüyle besleyebilecek bir örnek olur. olup yön değiştirdiği bir farklılık gibi değil yeteri kadar açıklığa kavuşturmadığını düşünüyorum. yatılı öğrenim görmem gerekti. Aslında Tolstoy, Napolyon’un Rusya’yı işgalinin de bulanık bir görüntünün yavaş yavaş Evet, Roberto Rossellini, Yeni Dalga’nın “vaftiz bu vesileyle köyün dışında bir dünyayla yarattığı savaşın gölgesinde karakterlerini belirginleştiği bir imaj gibiydi. babasıydı” ancak Yeni Dalga’nın “manevi babası”, da tanışabildim. Daha sonra öğretmen öyle derinlikli bir incelikle anlatmış ki Sinematek’in kurucusu Henri Langlois’nın tek bir başlık olmak idealiyle Eskişehir’e üniversite anlatısında hiç yaşamadığı bir dönemi bütün u Sizce Aliye bir hayalperest mi, hikâye kartıyla dahi olsa filmin herhangi bir yerinde yer alması; okumak için gittim. Orada, bize tarif edilen çelişkileriyle aktarabildiği zengin bir resim anlatıcısı mı, düzenbaz mı yoksa travmalarını filmin çekildiği tarihten bir yıl önce ölen “asıl baba” geleneksel mesleklerin yanı sıra sanatın aşmaya çalışan bir karakter mi? çiziyor. Belki o dönemi, zamanında yaşayan André Bazin’in isminin, benim gibi pek çok kişinin zevkle olgusal varlığıyla, insanın, başka türlü Hepsi. Yalnız düzenbaz kelimesini pek çok insandan daha katmanlı yaşatıyor izleyebileceği, birkaç dakikalık sürebilecek kuramsal düşünüp, yaşayıp, üreterek de hayatını bağlamından koparıp fonetik bir zihninde. Bu da gerçeği kurmacadan tartışmaların arasında geçmesi ya da Alexander Astruc’ün kazanabileceği ihtimaliyle tanıştım. İlk kez oyunbazlıkla düşünmek istedim. Aliye hiyerarşik olarak daha yukarıda bir yere bu dalgaya katkılarının ifade edilmesi harika olmaz mıydı? senfoni konserine gittim mesela. Ya da ilk bu düzende bir şekilde ayakta kalmayı koyuyor oluşumuza dair düşündürücü bir Godard ve arkadaşlarının kendi aralarında yapabilecekleri kez tiyatro izledim. Bu da baktığım yöne deniyor bunu da düzenin kendine sunduğu nokta. Aliye’nin hikâyesinde de kurmacanın bir tartışmayı izlemek, onun ilham kaynaklarını keşfetmek, yeni bir pencere açtı. Dört yıl sonra ikinci sınırlara hikâyelerle şekil vererek hakikat zeminindeki konumuna işaret eden eğer niyet onu anlatmaksa, bize bu dahi sinemacıyı daha üniversitemi okumak üzere İstanbul’a becerebiliyor. Bu yüzden, Aliye bu düzende bu düşünceyle örtüşen taraflar bulabilecek iyi tanıtmaz mıydı? geldim. Bu kez Kadir Has Üniversitesi’nde ayakta kalabildiği sürece düzenbazdır da seyirci. Yine de Linklater’ın, bilhassa Godard’a hayat veren Guillaume Marbeck, Jean-Paul Belmondo’yu canlandıran BERRIN KARADENIZ Aubry Dullin ve Jean Seberg’e hayat veren Zoey Deutch v Özge Fışkın, gibi göz kamaştırıcı bir cast inşasıyla dönemin ruhunu berrin.karadeniz@cumhuriyet.com.tr Nil İpek ve Güneş Özgeç anlattığı filmi Yeni Dalga, bu haliyle dahi “nefes kesici” bir eser. Bir dönemin portrelerinin geçit töreni, bir devrin aynı sahnede eserlerinin müzesi, sinema tarihine buğulu bir mektup Kültür rotası adyo Modart’ın gibi… Yer yer gülümseten, sinemaya neden gittiğimizi, Rkonser serilerinde filmlerin bizim için ne olduğunu hatırlatan, bazı anlarda Sonbahar festivalden bienale, tiyatrodan kendilerine has yorumları tökezleyen ancak bütününde, sinema duyduğumuz sevginin atölye çalışmalarına uzanan etkinliklerle ve sahne performanslarıyla ortaklığını bize gösterebilen bir film. Tıpkı Monaco’nun sanatı yeniden şehre getiriyor. müzikseverlerin beğenisini yazdığı gibi; “Onları bir araya getiren sinemaya yönelik toplayan Özge Fışkın, Nilipek. ve ortak tutkuydu.” Ve bu tutkuyu, güneş gözlüğü takmış bir v Spiritua v Veda Yemeği Güneş Özgeç ilk kez aynı gecede çift gözün ardından görebilmek, her haliyle büyüleyici. sahnede olacaklar. 14 Kasım’da atthieu lasik tiyatronun kodlarını Roxy MDelaporte Kçağdaş bir sahne estetiğiyle * James Monaco, Yeni Dalga, +1 Kitap, 2006. İstanbul’da & Alexandre De sergileyen Spiritua, 23 Ekim’de düzenlenecek La Patellière’nin Caddebostan Kültür Merkezi’nde konserler yazdığı ve Ahmet seyirciyle buluşuyor. Arda Aydın’ın öncesi, arası Kazanbal’ın yazıp yönettiği, Shakespeare’in ve sonrasında yönettiği “Veda en güçlü trajedilerini Truva da Selcen Yemeği” tiyatroseverlerle buluşuyor. Kadrosu mitolojisiyle harmanlayan Kadakal DJ İlhan Şen, Fırat Çelik, Pınar Gülkapan’dan prodüksiyon, tiyatro ve müziği bir kabininde oluşan, toplumsal kuralları, arkadaşlık tabularını araya getiren kapsayıcı bir sahne olacak. ve çiftlerin uyumsuzluğunu ortaya seren kara deneyimi sunuyor. komedi 20 Kasım’da DasDas’ta! v Ars Electronica, İstanbul’da vusturya’da neredeyse 50 yıldır Zorlu PSM’de misafirlerine kapılarını A“teknolojik sanatlar alanında” açacak. Ars Electronica, sergi, mekânsal dünyanın en saygın festivali ve platformu enstalasyonlardan ekran tabanlı işlere, ses ve olarak kabul edilen Ars Electronica, ışığın sınırlarını zorlayan performanslardan Zorlu PSM ve Piksel.Creative Solutions atölyelere kadar uzanan geniş bir programla partnerliğiyle 21-28 Ekim tarihleri arasında sanatseverlerle buluşacak. PUANIM: 8.5/10 Fotoğraf: Vedat Arık
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear