24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 ÖZNUR OĞRAŞ idin... görün...ÇOLAK u Uygun Adım Marş! aria Andersson ve Nancy Atakan’ın sergisi, İsveç G Mjimnastiğinin Türkiye eğitim sistemindeki yerini ve beden eğitiminin kadınların özgürleşmesi yolundaki etkilerini inceliyor. Sergi, 30 Ağustos’a kadar görülebilir. u ‘Aslına Sadık Kalınmıştır’ A yşe Umur ve Tansa Mermerci Ekşioğlu’nun koleksiyonlarından seçili 15 çalışmayı bir araya getiren sergi, 18 Ağustos’a kadar görülebilir. Sergi, eserlerin yeniden sergilenirken geçirdiği evrelere, kazandığı yeni anlamlara işaret ediyor. u ‘Kefernahum’ açık havada UNIQ İstanbul ve Başka Sinema işbirliği ile düzenlenen Açıkhava Film Festivali’nde, yarın saat 21.00’de Nadine Labaki’nin filmi Kefernahum var. Filmde Kawthar Al Haddad, Boluwatife T. Bankole oynuyor. u İzmir yolunda İkinci Bahar A lfonso Paso’nun yazdığı oyun yarın saat 21.30’da İzmir Bornova Ayfer Feray Açıkhava Tiyatrosu’nda sahnelenecek. u ‘Tak Tak Takıntı’ Denizli’de Ali Poyrazoğlu’nun yönettiği ve oynadığı “Tak Tak Takıntı” 6 Ağustos’ta saat 21.00’de Denizli Açıkhava Tiyatrosu’nda sahnelenecek. “Tak Tak Takıntı”, gündelik yaşam içinde kıyısından geçtiğimiz, farkına varmadığımız, sıradan sandığımız küçük olayları anlatıyor. u Avlu’da In Hoodies Bağımsız müziğin dikkat çeken isimlerinden In Hoodies, 8 Ağustos Perşembe akşamı Yapı Kredi Bomontiada’da müzikseverlerle bir araya geliyor. Konser, saat 21.00’de başlıyor. u Harbiye’de Karaibrahimgil N il Karaibrahimgil, 7 Ağustos’ta saat 21.00’de Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava sahnesinde konser verecek. 4 Ağustos 2019 Oğuz, kitapta Şener Şen’i Emel Sayın’la nasıl kıskandırdığını da anlatıyor. Bunun için Sayın’ın evinde geceyi birlikte geçirdikleri izlenimi veren oyun bile kurmuşlar! “Emel Sayın’ın hayranlar ordusu olmuştur hep” diyor. Erol Evgin tutuklanıyordu! “H isseli Harikalar Kumpanyası”nı İzmir’de sahneliyorduk. Kız arkadaşım ekibi kıskanıyordu... Buluştuk, İzmir Palas’ta bir odaya yerleştik. din bana” diyerek dalga geçiyor Adile. Sonra Nevra: “Canımmm neredesin, niye yoksun bu akşam.” Kız zaten onlara takık, delirdi. Bir kavga başladı. Bağrış, çağrış kıyamet bah olunca bizimki bu albayı aradı. “Erol Evgin ve Adile Naşit beni öldürmekle tehdit etti” dedi. Yalvarıyorum ama nafile. Sabah bir telefon: “Erol Bey, ben albay bilmem kim, hak Gece müzikal bitince Adile Naşit, Nevra Se kopuyor. Tam gideceğim 12 Eylül darbesi ol kınızda ihbar var.” Erol ben dalga geçiyorum rezli, Erol Evgin ve ben Kafe Plaza’da dem du. Kaldım mı orada. O gün dedim ki, “Bun zannediyor. Bakıyor iş ciddi. “Siz numaranızı lenirdik. Tabii o gece ben gitmedim... Gece dan sonra zamparalık yaparken ülkenin genel verin ben sizi arayayım” diyor. Sokağa çıkma “Mustafa nerede?” diye sorulunca Erol, “İz haline dikkat et Mustafa.” yasağı var. Sonra albayı aradı ikna etti Erol. mir Palas’ta zamparalıkta” demiş. Odanın te Bu arada kız ahbaplarında kalıyordu. Evin “Türkiye bu kadar önemli günler yaşarken siz lefonu çaldı, açtım. Bir eda, bir nağme “Mus de kaldığı kadının kocası albay, darbeden son bununla mı uğraşıyorsunuz? Hanımefendi al tafacığımmmmm çok özledim, neden gelme ra önemli bir yerin komutasına geçmiş. Sa kollüydü galiba.” H adi gelin gösteri ve eğlence dünyamızda 70’lerden bugüne bir seyrüsefere çıkalım. Önce 70’lere uzanalım. Nâzım’dan, Kazak Abdal’a “1 Mayıs Marşı”ndan “İspanyol Meyhanesi”ne pek çok şarkıyı birlikte söylediğimiz Timur Selçuk konserlerini bir anımsayalım. Sonra Erol Evgin’in “İşte Öyle Bir şey”, “Sevdan Olmasa” gibi Melih KibarÇiğdem Talu ikilisinin ürettiği şarkılarla ortalığı kasıp kavurduğu yılları unutmak mümkün mü? Ya Eurovisyon Yarışmalarını? Finalde iyi puan alamadığımızda savaşta mağlup olmuş bir ülkenin fertleri gibi yaşadığımız travmayı bugünün gençlerine anlatsak ne çok gülerler değil mi? Şan Tiyatrosu’nu ve Egemen Bostancı’nın bizler için ne çağrışımlar yaptığını ve bu tiyatroda sahnelenen Hisseli Harikalar Kumpanyası, Yedi Kocalı Hürmüz, Şen Sazın Bülbülleri, Neşei Muhabbet, Muhabbet 92, Gol Kralı Sait Hop Sait, Selam Meloş ve Carmen müzikallerini izlemek için bilet kuyruğunda geçirdiğimiz saatleri, Rumelihisarı ve Açık Hava Tiyatrosu Konserlerini, İkinci Bahar ve Sıla dizilerini, Gönül Yarası, Issız Adam, Dedemin İnsanları, Prensesin Uykusu filmlerini ve Jonny Logan, Goran Bregoviç, Kim Wilde, Georges Moustaki, Jose Felicano, Haris Alexiou, Andrea Bocelli konserlerine bilet bulmak için çırpındığımız zamanlar daha dün gibi... Müzik ve gösteri dünyamızda nasıl bir evrim geçirdiğimizi ve gişede bilet kuyruğundan bilgisayar başında biletix’ten yer seçme konforuna ulaşmamızı, “Bizde niye böyle konserler olamıyor” diye hayıflandığımız günlerden sahne ve ses düzeninden, ışıklandırmaya kadar bir anda nasıl sınıf atladığımızı bir düşünelim. Zaman tünelinden geçip saydığımız tüm etkinliklerin arkasında bir isim vardı: Mustafa Oğuz. CİCİ KİTAP DEĞİL Cumhuriyet’te söyleşilerine hazırlanırken nasıl titiz çalıştığına masa komşusu olarak tanık olduğum Selin Ongun, Mustafa Oğuz’la nehir söyleşisi yaptığı kitabına da aynı titizlikle hazırlanmış. Doğan Kitap’tan çıkan “Yorma Birader”, Oğuz’la, “Türkiye’nin neşeli günleri”ni anlatıyor. Selin Ongun, bu kitaba başlamadan fikrimi almak için benimle paylaştığında “aa çok renkli olur” demiştim ama bu kadar renkli olacağını doğrusu tahmin etmemiştim. “Yorma Birader”i okurken insan kendi geçmişini de anımsıyor. Gâh hüzünlenip gâh gülüyoruz. Okuru yormadan okunan bir kitap. Timur Selçuk, Erol Evgin, MFÖ, Nükhet Duru, Johnny Logan gibi isimlerin menejerliğini de uzun yıllar yapan Mustafa Oğuz’un anıları, Selin Ongun’un deyimiyle “cici kitap” olmanın çok ötesine geçmiş. Oğuz’un başarılarının yanında düş kırıklıkları, yenilgileri, pişmanlıklarını da samimiyetle anlattığı bir kitap olmuş. Sizler için bir seçki yaparken epey zorlandık. Selin Ongun’un Mustafa Oğuz’la nehir söyleşisi Türkiye’ninMİYASEİLKNUR neşeli günleri 70’lerin ortasından itibaren sessiz sedasız müzik, sinema, televizyon ve şov dünyamıza giriverdi. Sahne gerisinde olduğundan biz bütün başarıları izlediğimiz starlara mal ettik. Oysa belleğimizde yer eden ve hâlâ unutamadığımız o projelerin en küçük detayına kadar titizlenen bir görünmez el vardı. Oysa onun adını Rumelihisarı konserlerine kadar bilenimiz pek azdı. Mustafa Oğuz, organizatör, yapımcı ve menejer olarak bugün “Bir hoş seda” olarak anımsadığımız konserleri, müzikalleri, sinema ve dizi filmleri bize sunan o görünmez eldi işte. Gazetemizde eski mesai arkadışımız Selin Ongun’un nehir söyleşi olarak hazırladığı “Yorma Birader” kitabında Oğuz, bizi popüler eğlence ve gösteri dünyamızda bir yolculuğa çıkarıyor. Mustafa Oğuz’un Şan Tiyatrosu’nda sahneye koyduğu müzikallerden biri de Aziz Nesin’in “Gol Kralı Sait Hopsait” idi. Selçuk: Soranın avradınıEylüldönemindekonseriçin sıkıyönetim komutanlığından izin almak zorunday12dık. Timur Selçuk konseri için Selimi ye Kışlası’na gittim, Askeri Başsavcı sı Süleyman Takkeci’ye ulaştım. Mü Mustafa Oğuz nir Nurettin Selçuk hayranıymış, küt diye izin verdi. Geleceğini tahmin et miyordum, ama davet ettim. Gel di hem de en ön sıraya oturdu. Be ni aldı bir telaş, Timur’a “Sıkıyöne tim başsavcısı burada, repertuvarını yumuşat” desem, inadına yerleştirir. Salman: Cuntacılara oynamam Konser başladı; Timur “Hürriyet’e Doğru”yu söyledi, “Memet”i söyle Ş an Tiyatrosu’nda Egemen Bostancı ile sahnelediğimiz “Hisseli Harikalar Kumpanyası” çok tutmuştu. Bir gün Kenan Evren ile kuvvet komutanları oyunu izlemeye gelecek diye haber gelmesin mi? Tam oyun başlayacak son anda Erol Evgin’in aklına geldi. Oyunun bir yerinde İlyas Salman sahne arkasında aniden tabancayı ateşliyor, seyirciye dönerek “Siz kimlerdensiniz” gibi komik bir lafla anre yapıyordu. Erol, “Bu silah sahnesini söylemek lazım, silah sesine tepki verip İlyas’ı derdest etmeye kalkmasınlar” dedi. O sırada İlyas Salman, “Ben bu diktatörlere, cuntacılara oyun oynamam” diyerek noktayı koydu. Adile Naşit ile Erol Evgin İlyas’ı zor ikna etti. Oyun bitti, tüm salon sanatçıları ayakta alkışladı. Sıra protokol tarafından tebrik edilmeye gelince İlyas Salman huzura çıkmadı. di. Arada Münir Nurettin eserlerinden de söyledi. Kapanışı Kazak Abdal’la yapacak. Kazak Abdal’ın dörtlüklerini okumaya başladı: “Eşeği saldım çayıra/ Otlaya karnın doyura/ Gördüğü düşü hayıra/ Yoranın da avradını...” Salon coştu. Timur devam ediyor: “Kazak Abdal söz söyledi/ Cümle halkı ta’n eyledi/ Sorar larsa kim söyledi/ Soranın da avradı Semra Özal’dan dolma ikramı T urgut Özal oyuna ilk geldiğinde darbeden sonra kurulan hükümette başbakan yardımcısıydı. “Hisseli Harikalar Kumpanyası”nı Ankara Arı Sineması’nda sahneliyoruz. Özal’ın, seyahatten döner dönmez direkt Arı Sineması’na geldiği çok olurdu. Çünkü Semra Hanım haftanın beş günü bizim oyunu seyre nı...” O kadar insan içinde sanki başsavcı ile göz kontağı yapmıştı. Renk vermiyorum ama vaziyetim şu; konser bitiyor, biz buradan Selimiye’ye gidiyoruz. Timur sahneden indi, savcı huşu içinde kalkıp bana sarıldı, öptü, “Timur Bey’i de tebrik etmek isti diyordu. Yetmiyor, temsil dışında evde oyuncular için davet veriyordu. Nevra Serezli ile Adile Naşit’i özellikle çağırırdı. Dolmalar yorum” dedi. Hâlâ anlamış değilim durumu. yaptırıp temsile getirirdi. Turgut Bey’le ahbap olmuştuk.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear