28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

27 EKİM 2019 Usta oyuncu Can Kolukısa ile bir baba oğul sohbeti Melih Cevdet sınıftan gönderdi Can Kolukısa, 85 yaşında sahnede. Oyunculuğu bırakmaya da hiç niyeti yok! Usta isim, Altın Portakal’da Yıldırım Önal Anı Ödülü’ne layık görüldü. “Önal, bizim için efsane bir oyuncuydu. Böyle bir ödülü almak çok gurur verici” diyor. u İlk anılarımdan biri Ankara’da annemle senin tiyatro provalarından birine gidişimiz... Hangi oyunu çalışıyordunuz hatırlamıyorum... O yıllarda Ankara’da biz, annenin tercüme ettiği birer perdelik iki oyunu sahnelemek üzere provalar yapıyorduk. O oyunlardan biri olmalı hatırladığın. Halk Oyuncuları Ankara’dan İstanbul’a döndüğü zaman ben kalmıştım, annen devlet bursu kullandığı için Devlet Tiyatrosu’nda zorunlu hizmeti vardı. Oyunlardan biri metroda geçiyordu, biri de savaş sırasında bir apartman dairesinde entelektüel bir ailenin top sesleri arasında savaşa ve barışa dair tartışmalarını resmediyordu. Ama o oyunları da sahnelemeden bırakmak zorunda kaldık, çünkü Devlet Tiyatrosu’ndan iki genç oyuncuyla oynayacaktık, ama kurumdan onlara izin çıkmadı. TİYATROYU YAKTILAR u İstanbul yıllarımızı hiç hatırlamıyorum. İki yaşıma bile gelmeden Ankara’ya taşınmışız. Neden? Paris’ten yeni dönmüştük, senin doğumun öncesinde. Umur Bugay, Halk Oyuncuları’nın sahneleyeceği “Pir Sultan Abdal” oyununun kadrosuna katılmamı istedi. Karlı bir günde gelmişti hatta... Çok kısa bir süre sonra tiyatro yandı ve o proje Ankara’da tamamlandı. u Yandı derken? Sıradan bir yangın değildi sanırım... EMRAH KOLUKISA Can Kolukısa, oğlu Emrah Kolukısa ile söyleşti. Birlikte geçmişe keyifli bir yolculuk yaptılar. Değildi tabii, kundakladılar tiyatroyu. Halk Oyuncuları, o yılların muhalif, eleştirel ve politik gruplarının en etkililerinden biriydi. Önceki sezon “Teneke” (Yaşar Kemal), “Dilekçe” (Çetin Altan) gibi oyunlar sahnelemişti. “Devri Süleyman” adlı politik bir oyun oynanıyordu. Aksaray’daki Opera Sahnesi’ni kullanıyorduk ve bir sabah geldik ki tiyatronun yerinde yeller esiyor. Tek katlı ahşap bir binaydı ve bulunduğu alan dümdüz, dımdızlak kalmıştı. Zaten sürekli tehdit alan ve saldırılara hedef olan bir topluluktu Halk Oyuncuları. Son olayın ardından hep birlikte Ankara’ya gidip oyunu orada sahneledik. Hem “Devri Süleyman”ı oynadık hem “Pir Sultan Abdal”ı. “Devri Süleyman” yanlış hatırlamıyorsam yaklaşık 1000 oyun oynadı, dönemin en çok sahnelenen oyunlarındandı ve haftada 78 temsil yapıyorduk. u İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde okurken talebe birliğinin Gençlik Tiyatrosu’na katıldın ve Avni Dilligil, Nisa Serezli, Metin Serezli gibi isimlerle tiyatro yaptın. Konservatuvarı düşünmedin mi hiç ? Düşünmez olur muyum? Konservatuara da girdim aslında, ama daha ilk hafta hocalarımızdan Melih Cevdet Anday sınıfta gelip “Can, senin ne işin var burada, sen zaten oyuncusun, sınıf da çok kalabalık, bırak sen eğitimi falan” deyince başlamadan bitti konservatuvar macerası. Bana iltifat etmişti ama haklıydı tabii... “O yıllar Devlet Tiyatrosu’nun en iyi dönemleriydi, hem de Ankara’nın çok bilinçli, seçkin bir izleyicisi vardı. İstanbul’da ise her akşam 3540 tiyatro perde açıyordu. Tiyatroların önünde kuyruklar oluyordu ve bazı biletler el altından satılıyordu orada. Şöyle önemli bir şey de vardı: Her oyun prömiyer yaptıktan sonra ertesi gün hakkında en az 34 yazı çıkardı, eleştiri çıkardı gazetelerde. Bu da tiyatroyu diri ve aktif tutuyordu...” 85’inde, sahnede u İstanbul’a dönünce 70’lerin hemen oynadığın “Züğürt Ağa” hayli ses getir ikinci yarısında iki filmde birden rol alarak mişti. O zamanlar ben de lisedeydim artık sinemaya başladın. Bunlar “Aslan Ba ve oyunculuğa bir hayli merak salmıştım, canak” ile “Kapıcılar Kralı”ydı. Hangisi o filmi de çok beğenmiştim, ki özellikle o daha tatminkâr geliyordu sana, tiyatrodaki yaşlarda kolay kolay bir şey beğenmezdim. oyunculuk mu, sinemadaki mi? Ama asıl merak ettiğim şey şu: ikili bir Tiyatro... Tiyatroda canlandırdığım her kariyer yürütmek zor değil miydi? rol başrol oynamak kadar değerliydi bana Ama işin ekonomik kısmı buna zorladı biraz göre. Bilinçli bir seyirci vardı ve İstanbul beni, geçinmeye yetecek kadar kazanılmıyor şimdiki kadar büyük olmadığı için biz seyir du bu işlerden o zamanlar. Hâlâ da öyle gerçi... ciyi de tanıyorduk artık, onlarla birlikte ya “Züğürt Ağa” dedin, çok ses getirmişti ama o fil şıyorduk adeta. Çok film yapılıyordu o yıl min en önemli özelliklerinden biri tüm oyuncu larda, 300350 tane belki. Çoğu Amerikan kadrosunun tiyatro kökenli olmasıydı. Bu çok ya da dünya sinemasından adapte edilmiş ciddi bir nitelik kazandırmıştı filme. hikâyelerdi aslında. u 2000’li yıllarda, ben de eni konu oyun u Ben de ortaokul yıllarımda tiyatroya başladım ama bana ilk oyunculuk işimi culuğa bulaştığım dönemde, televizyonda ve tiyatroda birlikte rol aldığımız yapımlar aslında sen vermiştin... (Düşünüyor.) Neydi? oldu. Örneğin Mahinur Ergun’un çektiği “Dedelerimi Evlendirirken” vardı, bir TV filmi... Sonra “Baba Evi” dizisinde REKLAM İŞİ baba oğul olarak baba oğulu ohgoskg1AnT(hozAcGaıaanayüey9aeanlnhuutrtnlnıu7mümnseıkmkkniır.5aalnbaaaelüaH1brDimdAairsnrymşyA9eayaımıaatıonkıko7kdilb,yrmtRğkıtlır4kMittdonitaay.)aararaeaaorundmoyşriBamkrlrğadaarmakbkyleısauruaa.aMeaoakdkugummmrsnnnrla,issıaatii.nurutmaitınğanodeindmaşrıeetmedmkseıiBiöşildAoşodtdubeayıtnreüm,iisuöratllsbatnıüdigdStaenşlaocüuyatannddniunolardketaıhydud’aürenöı.dubaayerec.mdmBaniatkevA“ürbtösaclebbakBbililacyur.rüşaiiakiaerzlayimrOpy.yre“c.inüzydoöimaOfiYBdybiziutrodmkblaepıdiatmü.idliriiarbyedzçamrYailüdiöniiınztiaşnmvreseddzöeıneeöezdiküımdyeçrrgkynieiüflkdieâ.büonensr.Öeli.haimonülynravevSnnılauenürlelaooeöariı,rrba.dnylykdnll”eiıibodmualiirlınrmimirmiEkrünçayrbaeiiohoevcsuymnoeneyurl2eailntm,yeaudmt7syyiola,aieçneaablStebaiğliekramendesöidmuşsli.çnluıllmeızmaoküsnşfanka”,tmidcutnrdotıua.ıı”olkbayndYairnariGarzvkdamaniaüadseskıımçoğiğızlşlTtdnmüaemniçieız“sbnilszamdloereriBr.ölı.basmeltindkı“yletryaniiieüiDo8kidribçsnokd,n?mrieaeiaen,baçsneonğcdudaösoEyr”s2alegenelmakaiüvnülmnismydmerrçimeglieaa”m“ralonenüicekbVnkkmddaizkeririşdairaedkrakioitkzyıyltidiüiiilroE.akob.şsiüa.mçimyÖn,si.tivrynrinudaıblıripdümeevşiminödşo.oteneedıtaaykie,. evde henüz televizyon yoktu. Çok hareket u 85 yaşındasın, ama hâlâ sahnedesin. li bir reklam sektörü vardı sanıyorum o İki sezondur “Damdaki Kemancı” müzika yıllarda. linde oynuyorsun. Daha ne kadar devam et Hareketli bir sektörden öte sadece TRT meyi planlıyorsun oyunculuğa? vardı. TRT televizyon reklamlarını yıllık iha Valla oyuncu sesi çıktığı ve aklı çalıştığı leye çıkarıyordu. O ihaleyi kim alırsa bü müddetçe bu işi yapabilir. Ben de galiba hep tün televizyon reklamları onun programladı devam edeceğim, bu işte emeklilik olmuyor. ğı düzende yayımlanıyordu. Ben de o dönem Bir de seyirci örneğin “Bu adam da çok yaşlı, de hem metin yazarı hem müşteri temsilcisi bıraksın oyunculuğu” gibi bir düşünceye ka olarak işin tam göbeğindeydim. Hatta Artaş o pılmıyor, aksine seni o yaşta sahnede görün dönem bir tekel olmuştu, ama çok uzun sür ce daha bir saygı duyuyor galiba ve o anlam medi ve ekonomik sıkıntılar, politik hesaplar da seni daha çok takdir ediyor. falan derken ritmini kaybetti o işler. u Sesine ve aklına sağlık o zaman. u 80’lerin ortasında Şener Şen ile birlikte (Gülüyor) Senin de. 5 Can Kolukısa biletix.com | 0216 556 98 00 | Biletix satış noktaları Bilgi için: issanat.com.tr | (0212) 316 10 83 / issanat | issanat.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear