25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 TEMMUZ 2012 / SAYI 1372 3 BERKE ÜZREK Mahalle baskısı turist dinlemiyor OSMAN ÇUTSAY “AKP Türkiyesi”ndeki dinsel “mahalle baskısı” gözle görülür bir yükseliş gösterirken, bu eğilimden yabancı sanatçılar da payını alıyor. Almanya’nın önde gelen illüstrasyon sanatçılarından Felix Scheinberger, İstanbul Fatih’te, birkaç yıl önce dincilerin tehditleriyle elindeki kaleme ve eskiz defterine engel olunduğunu yazdı. İllüstrasyonun incelikleri üzerine kaleme aldığı ve üçüncü baskısı geçen yıl yapılan “Mut zum Skizzenbuch” (Eskiz Defteri Cesareti Göstermek) kitabında illüstrasyonun inceliklerini, yaptığı gezilerden defterine aldığı “çizgi eskizlerinden” örnekler vererek anlatan Scheinberger, İstanbul’daki kötü tecrübeyi kitabında şöyle işliyor: “Birkaç yıl önce İstanbul’un Fatih semtinde caddenin öte yanındaki dinsel görünümlü Müslümanlardan bir grubu çiziyordum. Ne yaptığımı görünce öfkeyle bana doğru bağırdılar ve işaret parmaklarını gırtlakları üzerinden çekerek beni seve seve boğazlayacaklarını belirttiler. Bunun üzerine onların tarafına doğru yürüdüm ve ülkelerine gelmiş bir konuğu tehdit etmek nereden çıktı diye sordum. Bir süre olamayacağı görüşünü yineliyor: “Deneyimlerime göre, resim yasakları dinle çok fazla ilgili değildir, daha çok kültürle ilgilidir. Öyle olmasaydı, reklamlarda, televizyonda vs. insanların resmedilmesi de tabulaştırıldı. Ayrıca burada daha çok çizginin iletişim karakteri söz konusu. Çizmek küresel bir dilden daha az bir şey değildir; gramer ve sözcüklerin ötesinde bir mesaj olarak anlaşılmaktadır. Bir kâğıda çiziktirilmiş bir yatak veya bir ekmek tüm dil sınırlarını aşar. Çizmek bir iletişimdir ve köprüler kurmaya çok uygundur. İnsanlar ve kültürler arasındaki köprüler de radikallerin gerçekten korkmak zorunda olduğu bir şeydir.” Türkiye’de siyaset ve halkın giderek daha dinsel ve gerici bir nitelik kazanıp kazanmadığı sorusunu ise “Bu konuda somut bir yanıt için elimde zamansal bir ufuk yok. Ama şehrin ve şehirlilerin eski fotoğraflarına bakınca böyle bir duyguya kapılıyorum” diye yanıtlayan Scheinberger, dinsel bir rönesans yaşandığını söylüyor: “Ancak geçerken belirtilmeli ki, dünyanın yaşadığı sorunlar karşısında dinin yaşadığı bu rönesans maskaralıktan daha az bir şey değil. Bir düşünün: Almanya’da bir hareket güçlensin ve zamanımızın getirdiği sorunlara yanıt olarak geleneksel deri pantolonlara bürünüp kilise ayinlerini de Latince yapmaya başlasın ve bölgesel prenslikler egemenliği talep etsin. Bunlara muhtemelen deli falan derdik.” Ben eğitimden yanayım DENİZ ÜLKÜTEKİN T he Marmara filmindeki rolüyle Madrid Uluslararası Film Festivali’nde en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü için yarışan Berke Üzrek, pek çok oyuncunun aksine kendisini ve çevresini sorgulayan bir isim. Aslında bunu herkesin yapması gerektiğini düşünüyor. Marmara filminde nasıl rol aldınız? Madrid Film Festivali’ndeki adaylık nasıl geldi? New York’ta yaşayan Fransız asıllı bir yönetmenle Texsas’ta çekeceği bir filmin tanıtım filmi diyebileceğimiz kısa bir versiyonunu çekmek üzere İstanbul’da bir araya gelmiştik. Daha sonra yönetmenin ailevi sorunları yüzünden New York’a dönmesiyle proje rafa kaldırıldı. Ancak tanışmamız New York Üniversitesi’nde halen öğrenci olan Flavia Casa’nın Türkiye’de çekmeyi planladığı The Marmara adlı film için beni bulmasına sebep oldu. Filmi 2010 Temmuzu’nda çektik. Yaklaşık 3 ay önce Madrid Film Festivali adaylarını açıkladı, adımı listede görmek beni hem şaşırttı hem de mutlu etti. Kazanamasam bile orada bulunmak büyük mutluluktu. Marmara’daki rolünüz bir hayli gerçekçi aynı zamanda karikatürize bir tipleme. Rolünüz hakkındaki gözlemleriniz nelere dayanıyor. Gözlem elbette malzeme getirmek açısından size alternatif sunabilmeyi sağlar ancak neyi nerde kullanacağınızı bilmek işin zor kısmı. Bu yüzden oyunculukta eğitimden yanayım. Biz konservatuarda yeteneğimizle değil meseleye bakış açımızla değerlendiriliriz. Bu bakış açısını geliştirmek veya yakalayabilmek eğitimle olacak bir meziyettir. The Marmara filmindeki karekterim Fisherman’ı oynarken aklıma tane tane ve yüksek sesle konuştuğumda, dilimizi hiç bilmeyen biri de bizi anlayabilir mi acaba diye, bir umut anlaşmaya çalıştığım bir an geldi. Pek çok Türk gibi ben de bu durumda kalıp anlamsız bir çaba göstermiştim. Bu da rolüm için belirleyici oldu. Behzat Ç. çok fanatik bir hayran kitlesine hitap ediyor. Sizi diziden tanıyanlar rolünüzle özdeşleştiriyor mu? Aslına bakarsanız tam da dikkat çekmeye çalıştığım bir noktaya parmak bastınız, bugünlerde dile pek gelmeyen bir konuyla ilgisi olduğunu düşünüyorum bu tespitinizin. Televizyon bir iletişim aracı veya eğlence aracıyken teknolojinin hayatımızda önemli derecede yer almasıyla birlikte, eğitim ve öğrenim mevzusunda ister istemez teknolojinin belki de en yaygın aracı televiyona gereğinden fazla bir görev yüklenmiş oldu. Popüler bir iş ister istemez kişileri etkileyebiliyor. Benim kanaatimce sorumluluk televizyona iş yapan yapımcıların veya oyuncuların değil sosyal yaşamı desteklemek, geliştirmek için kurulmuş mercilerindir. Biz bu mercileri niçin kurduğumuzu ve hayata geçirdiğimizi bu karmaşada unutmuş gibi duruyoruz. Alman çizer Felix Scheinberger, birkaç yıl önce Fatih’te “dinsel görünümlü bir grubu” eskiz defterine çizmeye kalkınca başına gelmeyen kalmamış. Gruptakiler tarafından önce ölümle tehdit edilen çizerin eskiz defteri de yırtılmış. Scheinberger, son kitabında yaşadıklarını anlatıyor. Fotoğraf: Christiane Steen tartıştık ve bu tartışma çerçevesinde hayatımda ilk ve son kez eskiz defterimden bir sayfayı yitirmiş oldum. Anlaşılan, bazı durumlarda kaderi fazla zorlamamak gerekiyor. Ama çizmemek de çizim üzerine böyle bir kitabın tavsiyesi olamaz. O halde. Ele geçmemeye bakın. Eskiz defterinin, fazla tehlikeli durumlarda kapağını kapatabilmek gibi bir avantajı da var.” Hamburg, Mainz, Kudüs ve Münster’deki yüksekokullarda illüstrasyon dersleri de veren, 2010’dan bu yana Alman İllüstratörler Mesleki Birliği Başkan Yardımcısı olan Felix Scheinberger, İstanbul sokaklarında yaşanan değişime de dikkat çekiyor. Scheinberger, sorularımızı yanıtlarken, Fatih’te yaşadığı olayın basit bir tesadüf İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74 / 75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir / Yerel süreli yayın / cumdergi@cumhuriyet.com.tr twitter.com / cumdergi $OÒAL×OLSUN $OÒAL×DEÒILSE×BILE DOÒAL×GyR~NS~N $ENIZLE×BIRLIKTE× KyPR~×DE×OLSUN "IRAYÇ×DyKMEYECEK× KADAR×SÇKÇ ×BARDAÒÇ× KÇRMAYACAK×KADAR× SERBEST×TUTUN facebook.com/efespilsen /// twitter.com/efespilsen /// efespilsen.com.tr !LTÇN×SARÇSÇ×OLSUN 2AHATSÇZLÇK×DEÒIL× G~VEN×VERICI×OLUN +yP~Ò~×IKI×PARMAK× KALÇNLÇÒÇNDA×OLSUN×VE× BUZ×GIBI×GyR~NS~N C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear