Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
29 NİSAN 2012 / SAYI 1362 9 Şikemperver Evliya SELÇUK EREZ Vudu bebeği nasıl yapılır? B ir okuyucumuz bize yolladığı bir eposta ile Haiti usulü “vudu” bebeğin nasıl yapılacağını anlatmış: “Balmumundan da olur, patiskadan da dikebilir” diyor. En iyisi sansar veya kunduz derisinden yapılırmış. İçine, yaz başında kedi, köpek kırpan veterinerlerden toplanacak tüyleri doldurmak gerekirmiş. Sonra, çizimimiz yeterli değilse, yüzünün, Leman, Penguen, Uykusuz gibi dergilerde hemen her hafta çıkan bir resmini kesip Japon yapıştırıcıyla bunun kafasına iliştirecek ve böylece oluşturacağımız bebeği, dolunay varken, geceyarısına az kala bir ”Caramba!” yani “Lanet” duası okuduktan sonra bir de “Bonzai” harp çığlığı atarak karnına ya da kalbine kızdırılmış bir siyah çivi batıracak ve ucubeyi bu haliyle götürüp bir mezara bırakacakmışız. Yapamazsak bunun Çin’den ithal edilmiş hazırı da varmış: Her şeyi tamammış, sadece suratı boş geliyormuş; oraya istediğinin yüzünü monte edebiliyormuşsun. Vade farksız altı ay taksitle satılıyormuş. Son zamanlarda isteklisi o kadar çoğalmış ki yetiştiremiyorlarmış; yakında halka açılacaklarmış. “2014’te cumhurbaşkanlığı, 2015’te ise milletvekilliği seçimleri yapılacak. İkiüç yıl bekleseniz daha demokratik olmaz mı?” diyecek olduk, tarifi gönderen bu okuyucumuz çok kızdı: Gazetelere, televizyona artık bakamıyorum. Ben bu kadar haksızlık, hukuksuzluk, soygun ve rezalet ne gördüm, ne de işittim... Olanları bitenleri duydukça lise kitaplarındaki o resim geliyor gözlerimin önüne: İtilaf devletlerinin gemileri sanki yine gelmiş, Marmara Denizi’ne demirlemiş, toplarını Dolmabahçe’ye çevirmişler: Amaçları Türkiye’yi bölmek. “Biraz daha sabretseniz...” demeğe kalktım, “Senin de tasvirini yapar, vudularım ha!” dedi. Şimdi vudulanmaktan çok, bu epostayı aldım diye “Örgüt üyesi olmak, Meclis’i ve yönetimi “vudu” yani “büyü” yoluyla ortadan kaldırmak için hazırlanmış olan gizli planlara destek vermek ile suçlanmaktan korkuyorum. Acaba ben de mi yalakalığa başlasam? ww.selcukerez.com selcukerez@gmail.com avru zürafa kebabını pek beğenir, deve etini lezzetli bulduğu için yemeği biraz abartır. “Fukaralar ta’âmıdır, ammâ gayet lezîzdir, hâkir çok yedim” diye ölçüyü kaçırdığını kaydetmekten geri kalmaz. Urfa’daki adem kellesi iriliğindeki narları üstün bulur, misk gibi kokan Diyarbakır ve Beypazarı kavunlarından zerde yapıldığını anlatır, tam 480 tür meyve kaydeder. Bitlis’te Kürt Beyi Abdal Han sofrasındaki çeşit çeşit pilavları anlata anlata bitiremez, Urla’da tek asmada otuz yedi ayrı cins üzüm salkımı karşısında hayranlığını gizleyemez. İşkembesine düşkün seyyah yer içer, anlatır. Yedikçe içtikçe daha da anlatası gelir, yazdıkça yazar, gezdikçe gezer. Şikemperver Evliya Çelebi, tam elli bir yıl boyunca gezdiği gördüğü yerler kadar tattığı lezzetleri de kâğıda döker. Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, ne yazık ki kısıtlı sayıda kaynak sahibi olduğumuz 17. yüzyıl Osmanlı yemek kültürü açısından eşsiz bir rehber niteliği taşıyor. Evliya Çelebi’yi okumak, yüzlerce sayfa içinde bahsi geçen lezzetlerin izini sürmek her babayiğidin harcı değil. Bunları bulup çıkarmak için inatçı ve kararlı bir araştırmacı olmak gerekiyor. Değerli Y araştırmacımız Marianna Yerasimos beş yıllık bir çalışmanın sonucunda yemek kültürü meraklılarını özlenen Evliya Çelebi kılavuzu ile buluşturdu. Marianna Yerasimos sayesinde artık Evliya’nın tattıklarının izini sürmek, Osmanlı coğrafyasının kimisi çoktan kaybolmuş lezzetleriyle tanışmak mümkün. Evliya Çelebi besbelli ağzının tadını biliyormuş. Seyahatnâmesinde tam 2 bin 246 yiyecek kaydetmiş. Bunların içinde 480 meyve; 303 tatlı; 255 çorba, pilav, kebap turşu vb. yemekler; 241 içecek; 232 et, sakatat, tavuk ve yumurta; 193 hamur işi ve ekmek; 170 sebze, tahıl ve baklagiller; 140 balık ve deniz ürünleri; 105 süt ürünleri bulunuyor. Kalan 127 yiyecek ise çeşitli yağ, baharat Sarmısak satıcısı. 18 yy. “500 yıllık Osmanlı Mutfağı” kitabından. ve çerezlerden oluşuyor. Mutfak eşyaları, kapkacaklar da unutulmamış. Boğazına düşkün bir yemek meraklısı olduğu AYLİN anlaşılan seyyah sayesinde dönemin sofralarını hayal etmek ÖNEY TAN mümkün olabiliyor. Kitap Yayınevi tarafından basılan “Evliya Çelebi Seyahatnâmesi’nde Yemek Kültürü” kitabı içerdiği yorumlar ve sistematik dizin ile çok önemli bir boşluğu dolduruyor. Son derece faydalı, her kütüphanede mutlaka bulunması, her araştırmacının elinin altında olması gereken bir çalışma. Gerektiğinde diğer kaynaklardan karşılaştırmaların da yer aldığı kitabın ilk bölümünde yiyecekler gruplanarak verilirken, ikinci bölüm dizin olarak düzenlenmiş. İkinci bölümde Marianna Yerasimos, adeta amme hizmeti olarak nitelenebilecek bir dizin oluşturmuş. İğneyle kuyu kazar gibi bir emekle hazırlanmış bu dizin her yemek yazarının, her araştırmacının, her öğrencinin tartışmasız kılavuzu olacaktır. Marianna’nın Osmanlıca okuyup, Rumca düşünerek Türkçe yazdığı düşünülürse bu eserin nasıl çetrefilli sorunları çözmeye muktedir bir beynin ürünü olduğu daha da iyi anlaşılacaktır. Marianna Yerasimos, kitabını, zamansız kaybettiğimiz değerli bilim insanı, araştırmacı ağabeyi Stefanos Yerasimos’a ithaf etmiş ve onun bir sözüne yer vermiş: “Bilginin kaynağına git.” Bilginin, tarihin ve lezzetin kaynağına varmak istiyorsanız bu kitap kılavuzunuz olacaktır. aylinoneytan@yahoo.com Sarmısaklı pilav Evliya Çelebi pek çok pilav anlatmış. Bu pilav ise Marianna Yerasimos’un daha önce yayımlanmış olan “500 Yıllık Osmanlı Mutfağı” kitabından alınmış bir tarif. Topkapı Sarayı 16 yy. listelerinde “Sarmısaklı Dâne Birinc” olarak kaydedilen bu pilav muhtemelen Evliya’nın tattığı lezzetlerden biriydi. 1 bardak pirinç, 1,5 bardak su veya tavuk suyu, 75 g tereyağı, 810 diş sarmısak, 1 tatlı kaşığı şeker, 1 tatlı kaşığı taze çekilmiş karabiber, tuz Pirinci sıcak tuzlu suda yarım saat ıslatın. Islama suyu soğuyunca süzün ve iyice yıkayın. Su veya tavuk suyunu ufak bir tencerede kaynatın. Süzülen pirinci, şeker, tuz ve karabiber ile ekleyin. Kabağını kapatarak önce birkaç dakika harlı ateşte kaynatın, sonra altını iyice kısarak pişmeye bırakın. Bu arada sarmısakları soyun ve dişleri ikiye bölerek göz göz olan pirincin içine gömün. Tereyağını eriterek suyunu çekmiş pirincin üstüne dökün. Üstünü bir bezle örtüp kapağını kapatarak çok kısık ateş üstünde 15 dakika kadar demlendirin. Altını kapattıktan sonra karıştırmadan tekrar bir 15 dakika kadar kendini çekmesini bekleyin. Servis tabağına alarak sunun. Daha çok ortak zaman yaratın Çocuk Psikiyatrı Prof. Dr. Bengi Semerci, tüm annebabalara, ailecek paylaşılan ortak zamanların arttırılması gerektiği uyarısında bulunuyor ve “Ergenlik dönemi geldiğinde, sağlıklı iletişim alışkanlığını yerleştirmemişseniz, ortak zamanları iyi biçimde değerlendirmemişseniz, çocuğunuzla en gerekli zamanlarda iletişim kurmanızın imkânı olmaz” diyor. Prof. Dr. Semerci, FMV Nişantaşı Anaokulu tarafından düzenlenen “Haydi Işık’a” etkinlikleri kapsamında ailelere bir seminer verdi. Seminerde genç anne ve babaların FİGEN çocuklarıyla kurdukları iletişim ATALAY sorunlarına odaklanan Prof. Dr. Bengi Semerci, çocukların yaşadıkları dünyayı anlamlandırabilmek için daha fazla sosyal yaşama, doğaya katılmaları gerektiğini söyledi ve annebabalara şu uyarılarda bulundu: “Çocuklarınızı AVM’lerde gezdirmeyin, yağmurda ıslansınlar, ağaç görsünler, doğa görsünler, biraz daha iletişimin temelini öğretin. Problemli çocukların dışlanması yaygın bir şikâyet olarak geliyor. Dışlamayı Üftopyasentır Misafir şair Kuşun sevinci kanadında Arı balında şarkılaşır Sevinci sönükleşen insanın Direnci kötürümleşir *** Sıradan sorunlarla Zehretttik gecemizi Oysa ne rüzgâr duraksadı Ne ay bekledi bizi Nihat Behram (Dörtlükler) anne ve babalar öğretiyor, çocuklarınıza sağduyuyu siz öğreteceksiniz. Her anlamda onlardan farklı olanları, farklı düşünenleri dinlemeyi öğretmeniz gerekir, aksi halde ne demokrasi gelir ne de barış içinde bir ülke oluruz. Farklı olandan korkmamayı öğretmeniz gerekir.” Özellikle genç anne ve babaları endişe içinde gözlemlediğini belirten Prof. Dr. Semerci, “Türkiye’de ergenlik yaşı hiç bitmiyor. Özellikle erkek çocuklarda ergenlik çok geç yaşlara kadar sürüyor. Bağlı olmakla bağımlı olmayı ayırt edemiyoruz. Biz bağımlı çocuklar yetiştiriyoruz, sonra da şikâyet ediyoruz” dedi. Son yıllarda, Türkiye’de ve dünyada sosyoekonomik ve kültür düzeyi yüksek ailelerde yetişen çocuklarda, vicdani gelişimin tamamlanamadığını ve buna bağlı davranış bozuklukları görüldüğünü ifade eden Semerci’ye göre, “verilemeyen zaman ve kurulamayan iletişimin vicdan azabını daha maddi şeylerle kapatmaya çalışan aileler olduğu sürece çocuklar doyumsuz ve şımarık olacaklar, başka çareleri yok.” figenatalay@yahoo.com Haftanın sanat çizelgesi 1. Heykel yıkılacak. 2. Sergi basılacak. 3. Tiyatro yasaklanacak. Petşop Sahibinin Sesi Teşekkürler anne Procter&Gamble, 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nın açılış törenine 100 gün kala “Teşekkürler Anne” kampanyasını başlattı. Sporcuların arkasındaki en büyük güç olan annelerin kutlandığı ve bugüne kadar yaptıkları tüm fedakârlıklar için annelere teşekkür edildiği kampanya, Olimpiyat Oyunları’nın sonuna kadar devam edecek. P&G’nin dört kıtadan sporcu anneleri ile çektiği “Dünyanın En Güzel İşi” adlı kısa filmi, sosyal medyada en çok izlenenler arasına girdi. Film, 1 Mayıs’tan itibaren Türkiye dahil tüm dünyada televizyonlarda gösterilmeye başlanacak. P&G, “Teşekkürler Anne” kampanyasından gelecek 5 milyon dolarlık fonu, gençlik sporlarına aktaracak. Dünya sahnesinde işler yolunda gitmediğinde, orkestra girer devreye! Sonunda olacağı buydu... Geçenlerde rüya görüyordum, baktım araya reklam girdi!.. İbrahim Ormancı Yetenek Sizsiniz zel AREL İlköğretim Okulu 1. sınıf öğrencileri, Bahar Şenliği’nde İngilizce olarak hazırladıkları “Yetenek Sizsiniz” gösterisiyle izleyenlere eğlenceli anlar yaşattılar. Sihirbazlık, palyaço gösterisi, Michael Jackson dansı, şarkı performansları gibi yeteneklerini sunan yarışmacılara, jüri üyelerinin yaptığı yorumlar da gösteriye renk kattı. Ö Misafir çizer: Akdağ Saydut Lav Sıtori Off the record Samanyolu’nda on milyarlarca yaşanabilir gezegen varmış!.. Yaşamakla gezegenler aşınmaz... Mehmet Tuncer C M Y B C MY B Adını, / gökyüzüne / denizlere / yazdım.. / seni sevdiğimi / sadece / maviler / biliyor...