24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 8 MAYIS 2011 / SAYI 1311 stanbulsenbizimherşeyimizsin! Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Çılgın stanbul” projesi günlerdir tartışılıyor. Bunun stanbul’a kazancı, bizi nasıl bir tablonun beklediği konuşuluyor. Proje için gerekli olan 20 milyar doların nereden çıkacağı ise çoktan belli, bizden! Tıpkı stanbul, Kültür Başkenti olduğunda yaptıkları gibi. Peki Türkiye’nin farklı yerlerinde yaşayanlar, stanbul için para ödemek zorunda kalmak istiyor mu? Onu soran yok. Projenin stanbul’la Türkiye’nin geri kalanı arasında yaratacağı uçurumu konuşan da. Ekonomist Mustafa Sönmez, Tüketiciyi Koruma Derneği Genel Başkanı, avukat Şükran Eroğlu ve Türkiye’nin farklı yerlerinde yaşayan insanlar anlatıyor… ESRA AÇIKGÖZ Benzin tüketirken, sigara, içki içerken, telefonla konuşurken, sinemaya giderken, aldığımız her malla ödediğimiz KDV’ler. Çünkü toplam vergilerin üçte ikisi dolaylı yani tüketiciden alınıyor. stanbul, Türkiye gündemini en çok meşgul eden kent. Kuşkusuz zenginler de tüketiyor, “Ancak zenginler öyle çok Türkiye’deki bütçenin de önemli bir kısmı ona ayrılıyor. varlıklı, öyle çok gelirleri var ki, hepsini tüketemiyorlar ve Mesela Avrupa Kültür Başkenti seçiliyor, stanbul’a ayağını tüketemedikleri kısmı da vergiden muaf kalıyor. Çalışanlar, dar basmamış milyonlarca insan cebinden para döküyor bu “şan”a gelirlilerse tüm gelirlerini tükettikleri için tüm gelirleri vergileniyor” erişsin diye, benzine zam yapılıyor. Üçüncü köprüye mi “ihtiyaç” diyor Sönmez. Bu kadar da değil, toplam verginin geriye kalan var, emekçilerden alınan vergilere bir kalem daha açın gitsin... Ne üçte birinin çoğunluğu da yine ücretli çalışanlardan alınıyor. Daha de olsa alınan ekmekten mücevhere kadar her şeyin üzerinden elimize para geçmeden kesintiye uğruyor maaşımız; bir kısmı vergi ödendiği halde kimse sesini çıkarmıyor. Yalan mı; elektrik hazineye, diğeri sosyal güvenceye. Üçte birin geriye kalanını ise, faturalarımızdan hâlâ TRT için kesinti yapıldığının kaçımız bankalar, şirketler, serbest meslek kesimleri ödüyor; toplam farkındayız, mesela? Ya sokak lambalarının harcadığı elektriğin verginin içinde, gelirin yüzde 90’ına sahip olan bu kesimlerin payı cebimizden çıktığının? Şimdi de Başbakan Tayyip Erdoğan “çılgın yüzde on! stanbul” projesiyle karşımızda. Ne diyelim, hadi öyleyse eller Sönmez’in vergi meselesini bir sınıf savaşı olarak görmesi boşa cebe! değil. Emekçinin, yurttaşın vergisinin peşine düşmediği, vergi Sorun sadece bize sorulmadan paralarımızın alınması değil, yükünü azaltmak için harekete geçmediği toplumlarda yük ücretli iktidarın vergi adaletsizlikleri yoksulla zengin arasındaki uçurumu sınıfın sırtına biniyor. Yani kamu harcaması adı altında yapılan, da derinleştiriyor. “Şu 73 milyonluk memleketimizde, değer adına inşa edilen ne varsa, emeğin ürettiği değerin vergi adı altında ne varsa, çoğunu, sayıları 14 milyonu bulan ücretliler yaratır” diyor alınan kısmıyla yapılıyor. Çoğu insanın karşı olduğu projeler de! ekonomist Mustafa Sönmez. Geri kalanlar mı? “Beş milyon işsiz Doğayı katleden barajlar, stanbul’a üçüncü köprü projesi, her yıl de çalışıp değer üretmek ister, ama fırsat bulamaz. 12 milyon ‘ev bıkılmadan kırılıp yenilenen kadını‘ diye eve tıkılanlar da kaldırımlar... işgücü pazarına çıkıp üretmek, Vergilerin geri dönüşündeki MEC T BULUNMAZ/Eskişehir değer yaratmak, ondan bir parça adaletsizlik de cabası. “Devlet bu almak isterler, ama fırsat vergilerle harcama yaparken, arcamalarımızdan nerelere para verilmez. Tarımdaki 10 sermayedarlardan mal ve hizmet kesiliyor bilmiyorum tam olarak. milyon küçük üretici, onların alır, onlara harcar. Sağlık hizmeti Şimdi de başımıza “çılgın” çoluk çocukları da değer verirken ilaç, alet, edavat alır, stanbul projesi çıktı. mkânım olsa ben de üretirler ama pazara sanayicilere harcar. Okul, baraj, çıkardıkları ürünler ilaç, Karadeniz’den Akdeniz’e kadar bir tünel tünel, köprü, kanal manal tohum, gübre masraflarını kazsam! Akılları sıra, küçük gemicikleri yaptırırken müteahhitlere harcar. bile karşılamaz. Devlet, bu geçirerek kanalın kendini finanse etmesini Yine zenginin cebi dolar... Zaten ahvalde, sınıflar üstü görünür sağlayacaklar. Bu sırada ne kadar ormanlık vergilerin büyük kısmı yıllık faize ama öyle değildir. Emeğin alanın yok olacağını da bizim yerimize ödenir, çünkü devletin sermayece sömürüldüğü bu hesaplamışlardır. Eskişehir’imizin harcamalarını karşılamaya vergiler sistemin tarafsız görünümlü Porsuk’uyla ilgili de bir proje olsa! bile yetmez, borçlanılır”. kollayıcısıdır”. Kanal stanbul’un masrafları da bizim En iyi ihtimalle 20 milyar doları Devlet çarkının bu işleyişini faturalarımıza, harcamalarımıza yansırsa bulacak “çılgın stanbul” projesinin sağlayanlara gelince; bizleriz! ödemem. Ne yazık ki, millet olarak bir bize yeni borçlar ve faizleri alışkanlığımız var. “Ben 12 TL’lik harcamışım, niye 22 TL ödeyeceğim” diye sormak yerine, fatura geldiğinde bir rakama bakıyoruz; son ödeme tarihi. Ancak artık soracağız. Projeyi nasıl yapıyorlarsa ödeme yolunu da bulsunlar. karşılayacak vergiler olarak geri döneceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok. Sönmez’e göre hatırlanması gereken önemli bir şey var ama, Türkiye’nin yürütmekte olduğu 200 milyon dolarlık kamu projeleri; GAP, karayollarının yürüttüğü duble yollar, bazı barajlar, metro, hastane, okul ve yeni üniversite yatırımları... Devlet şimdiye kadar bunların ancak yarısını karşılayabilmiş, bitirebilmesi için yüz milyon dolara ihtiyacı var. Bunun 1718 milyar dolarlık kısmını yine stanbul alacak. “Mesela” diyor Sönmez, “tüp geçit için arkeolojiyi bahane ediyorlar, ancak asıl neden paranın ödenememesi. htiyacı karşılamak için DO, GDAŞ gibi bazı belediye şirketlerini özelleştirme kararı aldılar. Şu anda GAP yatırımları bile işsizlik sigortası fonu kullanılarak yürütülüyor. Düşünün, 50 milyarlık fondan şimdiye kadar işsizler için sadece beş milyar TL, GAP içinse 15 milyar TL harcandı. şsizlerin fonunu bir şekilde hortumlayanların kalkıp böyle bir kanal projesine başlaması olacak şey değil”. Sönmez’e göre projenin sağlayacağı tek şey, stanbul’daki rantı arttırması. Yani kaynakların büyük kısmını emen stanbul’la diğer şehirlerin arası iyice açılacak. Zaten Güneydoğu’dakiler, stanbul’da kişi başına düşen gelirin ancak dörtte birine sahip. 34 ülkenin üye olduğu Ekonomik Kalkınma ve şbirliği Örgütü’nün (OECD) bölgesel eşitsizlik listesinde bir numarada Türkiye’nin oturduğu düşünülürse, bunun yaratacağı tehlike daha iyi anlaşılacaktır. “Bu derece bölgesel eşitsizlik beraberinde ciddi bir iç savaşı da getirir” diyor Sönmez, “Gelişimin ibresini Anadolu’ya kaydırmalı. Ancak iktidarın ne işsizliği azaltmak, ne de Kürt sorununu halletmek gibi bir derdi var. Aslında bu projeler bir tıkanmışlık, iflas tescili. AKP iktidarı, K T’leri sattı, şimdi stanbul toprağını satmak, buranın rantını yükseltmek niyetinde. Kentsel dönüşüm bunun araçlarından biri, üçüncü köprü, Galataport, Haydarpaşaport projeleri de. Yeni havaalanı yapılacağı konuşuluyor. Karadeniz’e iki uydukent kurup, ülkenin akciğerlerini, su havzalarını tüketecekler. Anadolu’ya bir şey öneremiyorlar. GAP’ı da ağzına almaya cesaret edemiyor hükümet artık, çünkü biliyor ki, insanlar sekiz yıldır ne yaptın diyecek”? Uzun lafın kısası stanbul gelişiyor! Hem de Türkiye’deki vatandaşların parasıyla, ancak onu yaşamak sadece üç beş ayrıcalıklı insanın tekelinde kalacak gibi gözüküyor. En iyisi siz şimdi kalkıp faturalarınızı bir gözden geçirin, bakın bakalım stanbul sizden ne almış? G Küçük gemicikleri geçirecekler H Av. ŞÜKRAN EROĞLU / Tüketiciyi Koruma Derneği Genel Başkanı Dava açmak Ülkemizde hükümetlerin hazine açığını kapatmak için buldukları tek yol, vergi salmak veya vergi oranlarını artırmak. Geçici olarak salınan vergiler kaldırılmıyor. Örneğin, 1999 depreminde salınan Özel Tüketim Vergileri (ÖTV) o tarihten beri giderek artırılarak bizlerden alınmaya devam ediliyor, üstelik birçok malda malın asıl fiyatının üzerine ÖTV’si eklendikten sonra KDV tahsil ediliyor, otomotivde olduğu gibi. Yani verginin üzerinden vergi alınıyor. Kısacası devlet ve hükümetler halkını soymaya devam ediyor. Birçok faturaya ne olduğunu bilmediğimiz, anlamadığımız ücretler ilave ediliyor. Son zamanlarda tüketicilerden, elektrik faturalarına kaçak elektrik bedelinin yansıtıldığı yönünde pek çok şikayet alıyoruz. Bunun için AYEDAŞ ve BEDAŞ‘tan dilekçeyle bilgi istedik. Bekliyoruz. Sokak lambalarının parasını bile bizim faturalarımıza yüklediler. Üstelik bizden alınan bedellerin, nerede toplandığı, nasıl harcandığı hiçbir zaman açıklanmıyor. Oysa tüketicilerin Evrensel Tüketici Hakları arasında yer alan Bilgilendirme Hakkı‘na göre hükümetler her konuda kamuoyunu aydınlatmak ve bilgilendirmek zorunda. Tüketicilerimiz, kamusal ayıplı hizmetlerle ilgili her konuda kaymakamlıklarda bulunan hakem heyetlerine şikayet edebilir, tüketici mahkemelerine gidebilirler. Mesela, tüketiciden habersiz değiştirilen su ve elektrik sayaçları için alınan paralarla ilgili bir dava var şu anda. Tüketici Dernekleri Federasyonu ÖTV ile ilgili bir dava açmıştı, ancak aleyhte sonuçlandı, şimdi A HM’e taşıyacaklar mevzuyu. Biz de vergilerin azaltılması için Kadıköy Kent Konseyi’yle birlikte bir imza kampanyası başlattık, TBMM başkanına ve sanayi bakanına yollayacağız imzaları. Başbakan açıkladığı projede ne yapılacağını, ne kadar orman arazisinin yok edileceğini, Türk halkının cebinden ne kadar para çıkacağını anlatmıyor. Başbakanın hayallerini yerine getirmek halkımızın görevi değil. Öncelikle işsizliğe, yoksulluğa, eğitimsizliğe çözümler üretilmeli, istihdam yaratılmalı, sosyal güvence sağlanmalı. Bu sorunlar çözümlenmeden birtakım ütopyaları öne çıkarmak gündemi saptırmaktan başka bir şey değil. G lazım stanbul’dan bize ne? ERTAN YILDIRIM/Bursa Faturalarımızdan, harcamalarımızdan yapılan kesintiler hakkında pek bilgim yok. stanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçildiğince masraflarını çıkarmak için benzinden kesinti yapılması, benim de bunu ödemek zorunda kalmak hiç hoş bir şey değildi. Çünkü bana kimse bu organizasyonu istiyor musun, diye sormadı. Hani ülkemiz çok zengin olur, borcumuz olmaz da böyle şeyler yapılır, tamam, ama borç içinde yüzerken böyle şeylerle uğraşılmasını anlamıyorum. Kanal stanbul projesi de tam bir çılgınlık! Öncelikle STK’lere sorulmalıydı. Proje bölgedeki ormanlık alanların çoğunu tahrip edecek ve stanbul’un akciğerleri yok olacak. Eğer bu proje için de benden para almaya çalışırlarsa mahkemeye giderim. Bir de seçimlerde oy vermeyerek tepkimi gösteririm. Bireysel olarak yapabileceğim bunlarla sınırlı ama STK’lar konuyla ilgili bir miting düzenlerse ona da katılırım. Bizim cebim iz den çıkacak Amerika’yı yeniden keşfediyorlar! CENAP KUTLU / Adana Bu projeyle sanki Amerika’yı yeniden keşfediyorlar. Tam da seçimlerin yaklaştığı dönemde bu projeyle çıkmaları tesadüf değil. Ben Adana’da yaşıyorum ve bu proje beni çok da ilgilendirmiyor. Olumlu yanları olabilir, ama şu an stanbul’un da, Türkiye’nin de çok başka sorunları var. Ben bir eğitimci olarak özelikle eğitim sorununu önemsiyorum; işsizlik, sağlık sorunları da cabası. nsanlar geçim derdinde. Çeşitli projeler için bizden kesinti yapıldığını bilmiyordum, bu proje için de yapacaklarını sanıyorlarsa, ödemeyeceğim. C MY B C MY B IZ/ zmir stanbul’un bö lünmesi beni rahatsız ediyor etkileyecek, on . Bu stanbul’u u bile bilemiy ve Türkiye’yi oruz. Bu uzun sonuçlanacağ nasıl vadeli bir yatır ını bile düşünm ım ve açıkçası üyorum. stem işsizlik, sınav iyorum da yapı skandalları va lmasını. Bu ka rken neden bu üzeri kapatılar dar nların ak başka proj eler açıklanıyo Başkanı Ali D r. ÖSYM emir hâlâ koltu ğunda oturuy beni rahatsız or, bu ediyor. Ayrıca biliyorum ki ya bu projeler bi pılacak r şekilde bizim cebimizden çı stemediğimiz kacak. projeler için ge reken bedelle ödüyoruz. Biz ri biz nasıl ki, param ız olmadığında almaya kalkış bir şey mıyorsak, onla r da bu projel yapmaya soyu eri nmasınlar para ları yokken. NESR N YILD Mustafa Sönmez
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear