Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 MAYIS 2011 / SAYI 1313 11 ‘Ah kendime ait bir odam olsa’ Şanlıurfa Urfalı çocuklar, tarihi Harran Üniversitesi kalıntılarında resim yapıyor. 11 yaşındaki Taha Yasin, “’hayalindeki ev’’i çiziyor. ki katlı, bahçeli bir ev bu. Yasin’in bu evde kendine ait bir odası var. Odasında da bilgisayarı. 12 yaşındaki brahim Halil, bir gün ikisini de görebilmek umuduyla, uçsuz bucaksız bir deniz ve bir ada çiziyor. Ağaçlarla kaplı bu adada bir de kulübe var. Meryem, büyük bahçeli bir evi resmediyor. Bahçede elma ağaçları var, ağaçların üstünde de bir sürü kuş. Böyle bir evde, 10 kardeşiyle bahçede oynama hayali kuruyor. 14 yaşındaki Halime, bu ortamda bulunmanın mutluluğunu, stanbul’dan onlarla buluşmak için gelen bizleri çizmeye çalıştığını söylüyor. Çocukların çoğu, büyüdüklerinde doktor olmak istediklerini söylüyor, yaşadıkları yer olan Harran’da doktor F GEN sayısının az olduğunu anlatıyor. ATALAY Öğretmen, ressam, polis olmak isteyenler de var. Kızlar, babalarının onları okutacağı inancıyla meslek sahibi olacakları günün hayalini kuruyor. Ressam Ahmet Güneştekin, Metro ve P&G’nin U destekleriyle, “Ustalarla Güneşin zinde’’ adlı projenin 2011 yılının ilk durağı olan Urfa’da çocuklarla buluştu. Tarihi Harran Üniversitesi kalıntılarında gerçekleşen resim atölyesine katılan yaklaşık 50 Urfalı ilköğretim öğrencisi, hayallerini, isteklerini, sevinçlerini kâğıtlara döktü. Çocukları resim yaparken gözlemleyen ressam Güneştekin, birkaçının H sıra dışı olduğunu belirterek, “Hangi alanda olursa olsun başarılı olacaklar. Çünkü herkesten farklı düşünüyorlar’’ dedi. Her atölyede buluştuğu 4050 çocuktan 12’sinin sanata devam edecek olmasının çok önemli olduğunu söyleyen Güneştekin’e göre, çocuklar, bugünü hiç unutmayacaklar ve cesaretlenecek. Kimisi resme devam edecek. Güneştekin, projenin 20082009’da gerçekleşen ilk aşamasında, Anadolu’nun 39 kentine giderek, 5 bin köyde, 10 A bin çocukla buluştu. Hedefi, “Anadolu’daki çocukları resim sanatı ve renklerin büyülü dünyasıyla tanıştırmak, tarihe ışık tutmak ve bu ışığı geleceğe yansıtmak”. Bu yıl 13 kentte yine yüzlerce çocuğu renklerle ve fırçalarla buluşturacak. ZÜLAL KALKANDELEN Diktatörüne Göre Amerikan Stratejisi rtadoğu ve Kuzey Afrika’da son aylarda yaşanan ayaklanmalar, Batı’nın ikiyüzlü dış politikasını bir kez daha ortaya serdi. Kendilerine demokrasi öncüsü rolünü biçen Amerika ve işbirlikçilerinin, kendi çıkarları için yıllardır bu bölgedeki diktatörlere destek verdiğini herkes biliyor. Şimdi ne oldu da birdenbire Ortadoğu halkının iyiliğini h düşünmeye başladılar ve “humanitarian intervention” i denilen “insani müdahale” işine soyundular? Amerikalı muhalif dilbilimci Noam Chomsky, geçenlerde bu soruya çarpıcı bir yanıt verdi. Fairness and Accuracy in Reporting FAIR (Habercilikte Doğruluk ve Adalet) adlı medya örgütünün 25. yılını kutlama töreninde yaptığı konuşmada temel olarak şunları söyledi Chomsky: A “Amerika ve müttefikleri, Arap dünyasında gerçek bir demokrasinin kurulmasını engellemek için her şeyi yapacak. Nedeni basit. Bölge halkının ezici çoğunluğu, Amerika’yı kendi çıkarlarına karşı ana tehdit unsuru olarak görüyor. Gerçekte oldukça büyük bir kesim de ran’ın nükleer silahlara sahip olması durumunda bölgenin daha güvenli olacağını düşünüyor. Bu Mısır’da yüzde 80, diğer yerlerde de benzer oranlar söz konusu. Bölgede ran’ı tehdit olarak görenler yüzde 10 civarında. Açık ki, Amerika ve müttefikleri, halklarının isteklerini karşılayan hükümetleri istemeyecek. Çünkü o şekilde olursa, Amerika yalnızca bölgedeki kontrolünü kaybetmekle kalmaz, oradan çıkarılıp atılır.” *** Bu durumda bir Arap diktatör Amerika’yı desteklediği sürece halkının isteklerinin önemi yok. Emperyalizm böyle işliyor. Chomsky, diktatörleri ikiye ayırıp Amerika’nın bunlara göre tavrını da ilginç bir şekilde açıklıyor. 1Petrol zengini sadık diktatör: Mısır ve Tunus’takiler bu kategoriye giriyor. Bu favori diktatörler desteklenebildiği kadar destekleniyor. Ancak başları O Urfalı çocuklar, tarihi Harran Üniversitesi kalıntılarında, hayallerini kâğıtlara döktü. Ayrıca projenin Urfa programına eserleriyle katılan ressam Prof. Mehmet Mahir ile Ahmet Güneştekin ortak sergi açtı. Sergi açılışı öncesinde düzenlenen basın toplantısına, projenin destekçileri Metro Toptancı Market Kurumsal letişim Direktörü Ayla Ceylan ve P&G Kafkasya ve Orta Asya Cumhuriyetleri Dış lişkiler lideri Melike Özener de katıldı. G figenatalay@yahoo.com www.zulalkalkandelen.com / kzulal@yahoo.com C MY B C MY B Atacan Eğitim Kurumları’nda düzenlenen 11. Öykü Anlatı Yarışması’na katılan 56 yaş grubu çocuklar, sahnede anlattıkları ve canlandırdıkları öykülerle yeteneklerini sergiledi. Yarışmada birinciliği, “Can ve uzaylı arkadaşları” Ç adlı öyküyle Mert Özcan, ikinciliği “Çalışkan marangoz tak tak tak” adlı öyküyle Muhammet Talha Öztaş, üçüncülüğü de “Yumurta ile gelen sorumluluk” Y adlı öyküyle Helin Azra Akpınar kazandı.G Minikler öykü anlattı belaya girer ve destek olanaksız hale gelirse, mesela ordu ya da iş dünyası diktatöre karşı gelmeye başlarsa, derhal başka bir yere gönderiliyor ya da kurtulunuyor; hemen Amerika’nın demokrasi sevgisine dair bir açıklama yapılıyor ve ardından eski rejim yeni isimlerle yenileniyor. Nikaragua’da Somoza, ran’da Şah, Filipinler’de Marcos, Haiti’de Duvalier, Güney Kore’de Chun, Kongo’da Mobutu, Romanya’da Çavuşesku, Endonezya’da Suharto bu kategorinin en bilindik örnekleri. 2Petrol zengini, ne yapacağı belli olmayan güvenilmez diktatör: Libya’da Kaddafi bu kategoride. Bu durumda yapılan daha güvenilir bir diktatör getirmek. Ancak yapılan iş tüm dünyaya “insani müdahale” olarak açıklanıyor. Hitler’in Çekoslovakya’ya girişi, Japon faşistlerin Kuzeydoğu Çin’e saldırması, Mussolini’nin Etiyopya’daki savaşı bu kategorinin örnekleri. Her iki durumda da gerekenin yapılması için uygun koşulların bizzat Amerika tarafından yaratılacağını söylüyor Chomsky. Bunları yaparken en önemli noktalardan biri olarak, medyanın haberlerinde mutlaka b koltuğundan edilecek diktatörün “bölgedeki istikrarı bozmaya çalıştığını” ısrarla vurgulamasını gösteriyor. S A “Stability” (istikrar) sözcüğünün aslında “Amerikan çıkarlarına uygunluk” anlamına geldiğini belirtiyor. Noam Chomsky’nin basit bir mantıkla ortaya koyduğu bu durum, bana göre bugün Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki durumu çok net bir biçimde açıklıyor. Bölgedeki bütün ülkelerin bu olaylardan ders alması gerekir. Özellikle de bariz bir şekilde diktatörleşme eğilimi gösteren politikacılar tarafından yönetilen ülkeler akıllarını başlarına toplamalı...