22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

14 HAZİRAN 2009 / SAYI 1212 3 Irak’ta ‘kadın girişimci’ olmak Uluslararası Kadın Girişimcilik ve Liderlik Zirvesi dolayısıyla Türkiye’ye gelen yabancı konuklardan ikisi farklı uyruklardan olmalarına rağmen aynı ülkede ortak bir kaderi yaşıyor: Her an saldırıya uğrayabilir olma durumu. ABD’li Susanne Jalbert ve Iraklı Hana’a Bdiwi “girişimcilik” konusunda ilginç deneyimlerini bizlerle paylaştı. gidiliyorsa onunla, yük uçağıysa yük uçağı, helikopterse helikopterle gidiyorum.” Bir tür “iliştirilmiş” iş geliştirme faaliyeti. Susanne Jalbert farklı ülkelerde bu işi yaparken medyaya hatırı sayılır bir rol biçiyor. Peki, Irak’ta durum ne? Yine güvenlik sorunu öncelikli tabii. “Medyanın bir rolü yok, resim kullanamazsınız, ilan verilemez, haber çıkması iyi değil. Çünkü hangi grubun güvenilir olduğunu, kimi hedef aldıklarını bilemeyiz. Adreslerimizi veremiyoruz. Biz Amerikalılar için çok zor bu, çünkü medyayı muazzam bir şekilde kullanıyoruz. Ama Irak’ta güvenlik birinci sırada. Güven ilişkisi kuruyoruz, yüz yüze, birbirimize güvenerek iş yapıyoruz.” Bdiwi devreye giriyor burada, “Her partinin kendine ait medyası var ve bunlar siyasi tutumlarına uygun yayın yapıyor. O yüzden kime güveneceğinizi bilemezsiniz.” ABD’de bulunduğu sürede, girişimci Susanne Jalbert (üstte) ve Hana’a Bdiwi. S usanne Jalbert ve Hana’a Bdiwi Irak’ta iş yapan iki kadın, biri Amerikalı, diğeri Iraklı. Geçen hafta Türkiye Kadın Girişimciler Derneği’nin (KAGİDER) düzenlediği I. Uluslararası Kadın Girişimcilik ve Liderlik Zirvesi için Türkiye’deydiler. Zirvede farklı ülkelerden ve farklı mesleklerden kadınlar iş yaşamında karşılaştıkları zorlukları, başarılarını ve deneyimlerini paylaşıyordu. Ancak Jalbert ve Bdiwi’nn tecrübesi, olağan girişimcilik faaliyetinin ötesinde özellikler taşıyordu. Onlar, işgal altındaki bir ülkede girişimcilik yapıyordu. Irak’ta ölümle burun buruna girişimcilikte, erkeklerle eşittiler aslında. “Birinci öncelik güvenlik” diyor Susanne Jalbert. Kendisi, uluslararası çalışan bir iş geliştirme uzmanı. Belki de ona “iş geliştirme aktivisti” demek daha doğru, çünkü bu konuda bir misyoner tavrıyla çalışıyor. Jalbert, “Irak’ta bu işi yapıyorsam, her yerde yapabilirim” diyor. Irak’taki koşullar belli ve güvenlik birincil sorun. Kritik olan şeyin, buna uygun hareket etmek ve güvenilir Fotoğraflar: Serkan Yıldız faaliyetlerinin büyük medya kuruluşlarında yer bulması için aldığı teklifleri reddettiğini anlatıyor. Peki, resmini kullanabilecek miyiz? “Türkiye’de sorun yok.” GAMZE ERBİL ortaklar bulmak olduğunu vurguluyor. Irak’ta Küçük İş Geliştirme Merkezleri’nin kuruluşundaki katkıları kariyerinde önemli bir aşamayı oluşturuyor. İş Geliştirme Merkezleri önce beş kentte faaliyete geçmiş. Küçük işletmeler saptanıyor, ilgili yerellikte ekonomik yönelimler belirleniyor, bölgeye katkı yapacak projeler üzerinde duruluyor. Jalbert işini yaparken STK ve iş insanları dernekleriyle ilişkiye geçiyor. Tabii bunların güvenilir olması önkoşul. Bu zorlu önkoşula karşın, neredeyse bütün kentlerde bulunduğunu anlatıyor: Erbil, Bağdat, Telafer, Kerkük, Basra, Tikrit. Hatta Felluce ve Ramadi... Peki, buralara nasıl gidiyor? Tarif edilen ağır güvenlik sorunları dururken... “Kişisel güvenlik ekibim (PST) var. Ve bir güvenlik ağı içinde işlerimi yapıyorum. Bir yere gitmek gerektiğinde gerekli bağlantıları kuruyorum ve bilgi veriyorum. Üç arabayla gidiyoruz genellikle. Irak’ta gittiğin yere bağlı olarak farklı bir askeri bölgeye giriyorsun. İtalyanlar olabilir, Romanyalılar olabilir. Asıl iş evrak değişimi. Evrakı teslim ediyorlar ve ‘Tamam, o şimdi sizde. Lütfen geri getirin’ diyorlar. Mesela bir üsteysem, onlar nasıl hareket ediyorsa öyle hareket ediyorum. Humvee konvoyuyla KAGİDER’in düzenlediği I. kapısını çalmışlar: “Biz bu işi beceremiyoruz, bunu sen organize et.” Sonra kendisi çok başarılı organizasyonlar yapmış ve ABD merkezli bu programların Irak temsilciliğini üstlenmiş. Her yıl “Bir Irak yönetimi, bir de Kürt yönetimi için program hazırlıyorum. Türkiye’den hiç giden yok, keşke onu da birlikte organize etsek” diyor. Bdiwi 2006 yılının zorluklarla dolu bir yıl olduğunu ve bu tarihten sonra Irak’ın kuzeyine, Kürt bölgesine yerleştiğini söylüyor. Önce Bağdat’ta Eğitim Bakanlığı’ndan evine dönerken bir saldırıya uğramış. Arabada üç kişiymişler. Bir sonraki sefer sabah saatlerinde ailesiyle birlikte Erbil’e giderken. Bu kadarı yetmiş kızını alıp kuzeye göç etmesi için. “Bağdat’ta hiç güvenli bir yer yok” diyor. Kendisiyle ABD’de aynı programa katılan heyetteki bir arkadaşlarının döner dönmez öldürüldüğünü söylüyor. AMERİKALI DOSTLAR... Tekrar Susanne Jalbert’e dönüyoruz: “Tüm bu zorluklara karşın neden bu işi yapmakta ısrar ediyorsunuz?” “Çünkü yapabiliyorum ve herkes yapamıyor. Kimilerinin gücü yok, ekonomik yeteneği yok. Ben hepsine sahibim ve yapıyorum. Bu, benim işim. Kolay değil. En büyükler listesinde değilim, yalnızca çalışıyorum. Her şeyim var, ailem, kocam, güzel bir evim var, herkes bunlara sahip olmalı.” İnanmak güç değil mi? Bdiwi, Jalbert’i “Tanrı seni korusun” diye karşılıyor bir tür şükran duygusuyla. Ona dönüp kendi ülkesinde böyle bir tehdit altında yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu sorduğumuzda, Amerikalı dostları sayesinde kendisini güçlü hissettiğini anlatıyor. “Amerikalı arkadaşlarımdan büyük bir cesaret ve destek aldım. Saldırıdan önce ne yapacağımızı bile bilemiyorduk. Herkes beni dışarıya çağırıyordu. Ben Irak’ı terk edemem dedim, kalmak zorundayım. Burada, Irak’ta çok şey yapabilirim, diye düşünüyordum. Onların beni desteklemesinden çok mutlu oldum, korkmuyordum. Onların desteğiyle yapacağım şeyler vardı. ABD’ye gittiğimde orada bir ailem vardı. Oradaki bağlantılarım sayesinde, çok mutluydum. Çok arkadaşım vardı. Hatta, kocam kendisiyle İngiltere’ye gitmemi istediği halde bunu yapmadım.” G ÜLKESİNDE HEDEF OLMAK Bdiwi’nin böyle tehdit altında olmasının önemli nedeni, işgalden sonra ABD’ye giderek Irak’ta Amerikalılarla birlikte çalışmayı kabul etmiş olması. Savaş başlamadan önce Irak Havayolları’nda çalışıyormuş, sonra İngilizce öğretmenliği yapmaya başlamış ve Irak Eğitim Bakanlığı’nın yürüttüğü bir program çerçevesinde ABD’ye gitmiş. Washington’daki HOBY (Hugh O’Brian Youth Leadership: Lise öğrencilerinin katıldığı bir liderlik eğitim programı) programına altı öğrencisini de götüren Bdiwi, burada çok iyi ilişkiler kurduğunun altını çiziyor. Saddam Hüseyin döneminde Iraklıların yasadışı insanlar olarak görüldüğünü ve bu tip programların hiç yapılmadığını söyleyerek kendi katıldığı programın ABD’de Iraklıların kabul edildiği ilk program olduğunu da vurguluyor. İkinci yıl, Irak Eğitim Bakanlığı bir kez daha bu programa katılımı organize etmiş ancak, bir dizi beceriksizlik sonucu işler istendiği gibi yürümemiş ve Bdiwi’nin İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Hakan Çankaya / Neşe Yazıcı Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/ 75 / 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri/Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/ İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. (cumdergi@cumhuriyet.com.tr) Etkinlik 2021 Haziran’da LACAN kongresi Monokl dergisi ve İstanbul Fransız Kültür Merkezi işbirliğiyle 2021Haziran’da İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde uluslararası çapta bir Lacan Kongresi düzenleniyor. Kongre hakkındaki tüm bilgilere http://lacanko ngre.monokl.n et/ adresinden ulaşabilirsiniz. Katılımın ücretsiz olduğu kongrede simültane tercüme de yapılacak. G C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear