25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

5 EKİM 2008 / SAYI 1176 Bırakın Makbule mizah yapsın! Berat Günçıkan K adın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın yayın organı “Aile ve Toplum” dergisinin son sayısında Dr. Ünal Şentürk imzalı bir yazı kadını çıkmaya çalıştığı “kafes”e geri döndürme niyetini açığa vuruyor, yani iktidarın kadına bakış açısını. Söz konusu yazıda televizyon dizilerinden yola çıkılarak karakterlerin kadının “doğa”sını, dolayısıyla “aile”nin bütünlüğünü bozduğu vurgulanıyor. Yaprak Dökümü’nün Ferhunde’si Deniz Çakır. Yaprak Dökümü’nün kadın kahramanları, Kavak Yelleri’nin Canan’ı, Avrupa Yakası’nın Makbule’si bekârlıkları, boşanmaları, “Hırsız Polis”, “Bıçak Sırtı” gibi beğenilen dizilerin nikâhsız beraberlikleriyle suçlu ilan ediliyor! Suç, aile senaristlerinden Emine Algan ise bu yazıyla senaristler kurumun riske atmak! Görüldüğü gibi dizilerden üzerinden topluma ayar verilmeye çalışıldığını düşünüyor. etkilenip karakteri kırılanlar, erkekler değil kadınlar! “Bir an için hayatımızda televizyon yokmuş gibi Komedi, dram fark etmiyor, her dizi kadınları baştan düşünerek etrafımıza bir bakalım. Boşanan, yalnız çıkarıyor! Bu yüzden de yazının muhatabı sadece dizilerin yaşayan, kendi ayakları üzerinde duran kadınları senaristleri, oyuncuları değil, tümüyle kadınlar. görmeyecek miyiz? Yok mu onlar? Bütün bunlar Aynı evde, nikâhsız, üstelik şen şakrak yaşayan Avrupa Emine Algan. olağandışı mı? “ diye soruyor “Tabii ki değil. Dr. Ünal Yakası’nda Makbule karakterini canlandıran Hasibe Eren Şentürk’ün “toplum” dediği, bizzat kendisi olmasın bu suçlamayı Bakan Nimet Çubukçu’nun setlerinde asılı sakın”? Şentürk’ü de kendi değer, kabul ve beklentilerini siyasi iktidarın teşekkür mektubuyla çürütüyor. “Arzu edilmeyen davranış modelleri bir kurumunu temsilen dayatmakla suçlayan Algan “Yazarın, yazdığı her yaratarak toplumsal yaşamı riske sokuyor” iddiasına yanıtı ise “Mizahı satırın sorumluluğunu taşıması gerektiğine inanan biri olarak elbette biz yapıyoruz sanıyordum”! Ona göre, seyirciyi gerçekle kurmacayı ayırt insani değerleri gözetmeyi savunuyorum” diyor “Tam da bu yüzden, aile edemeyecek birey olarak gören bu açıklama talihsiz, tespitler ise çağdışı. kurumunu kutsallaştırıp korumak bahanesiyle insanın iki cinsinden biri “Bu anlayış yakında Tolstoy okumayı, Picasso resimlerine bakmayı, olan kendimi, kadını hiçe sayan, sinmeye zorlayan bu zihniyetin Brecht oyunlarını izlemeyi, Almodovar filmlerine gitmeyi de sakıncalı karşısında durmak zorunda hissediyorum”. G bulacak” diyor, “Sanata kökten hayır mı denecek ileride, neler oluyor”? Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın yayımladığı “Aile ve Toplum” dergisinde çıkan bir yazı dizileri suçlu ilan etti. Suç ise kadınları kendilerinden beklenen rollerden uzaklaştırmak, yani baştan çıkarmak! Suçlanan karakterler arasında Avrupa Yakası’nın Makbule’si de var… Komedi, dram fark etmiyor, ataerkil yapı iktidarına sahip çıkıyor! MELEK ÖZMAN (MEDİZ/Medya İzleme) 1989’da, dönemin ANAP’lı Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in girişimiyle kurulan Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu zaten ‘aile’yi, kadının yerini özel alan içinde gören geleneksel bir bakış açısıyla kurumlaştırmayı hedefleyen bir kurum. 2008’de yine aynı kurumun dergisinde kuruluş zihniyetiyle örtüşen bir yazıyla karşı karşıyayız. Yazı “ataerkil ailenin krizi”nden duyulan endişe üstüne kurulu. Bu krizi çıkaran da boşanan, evliliğe yanaşmayan, nikâhsız birliktelikler yaşayan, evlilik dışı çocuklar, kariyer yapan, kendi ayakları üstünde duran kadınlar olarak ima ediliyor ve bunlar sapkınlık olarak tarif ediliyor, eşcinsellik de keza… “Kadının çalışma yaşamına katılımının yanı sıra kadın hareketleri” de “aileye karşı meydan okuyan oluşumlar” diye nitelendiriliyor. Bu oluşumlar ise “her şeyi bireysel çıkarı açısından değerlendiren, kendi benliğine tutkun (narsist), bencil, kural tanımayan ve cinsel arzularını dizginlemeyen ve hiçbir edimden dolayı kendini yargılamayan bir kişilik tipinin ortaya çıkarılması”nın temel nedenleri arasında gösteriliyor. Yazıda medyanın da kulağı çekiliyor ve dizilerde yer alan “nikâhsız yaşayan sözüm ona kendi başına yeten Doktorlara teknoloji yardımı... Deniz Ülkütekin S anal ameliyat tıp alanında yeni kullanılmaya başlanan bir tanım. Özellikle doktorların çok daha çabuk gelişmesini sağlayabilecek bu gelişme, İstanbul’da yapılacak Avrupa Üroloji Derneği toplantısı çerçevesinde ülkemizde de gösterime sunulacak. İstanbul Bilim Üniversitesi’nden Doç. Dr. Fatin Atuğ’a göre sanal ameliyatlar en çok genç doktor adayları için faydalı olacak. Sanal ameliyat doğru bir tanım mı? Avrupa Üroloji Derneği’nin toplantısı 912 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da yapılacak. Hem konuşmacılar hem de asistanlar toplantılarda olacak. Türkiye’de simülatörler daha önce askeri alanda kullanıldı. Bu toplantıda yer alacak simülatörler de tıpkı pilot eğitimindeki gibi doktorun hazırlanmış belli senaryolar üzerinde tedavi yapmasına olanak sağlıyor. Özellikle kapalı ameliyatlara yönelik, sırttan delik açılarak böbrekteki taşın çıkartılması, penisten girilerek idrar yolundan taşların alınması için hazırlanan simülatörlerde katılımcılar kendilerini test etme şansı bulacak. Bunun yanında fantom dediğimiz birtakım ameliyat modellemelerinin Fatih Atuğ. oluşturulduğu simülatörler de olacak. Katılımcılar bu aletler üzerinde deney yaparken, uzmanlar tarafından gözlemlenecekler. Simülatörlerdeki gelişme sırf ürolojiyle mi ilgili? Hayır, simülatorler ilk genel cerrahide başladı, sonra ürolojiye geçti. Simülatörler sayesinde, kişi örneğin kapalı ameliyatta nasıl düğüm atması gerektiği yolunda bilgileniyor. Ancak hastanın rahatsızlığına özel simülatörler çıkarılmıyor, standart senaryolar üretiliyor, yapmamanız gerekenleri bu şekilde öğrenebiliyorsunuz. Bu tamamen doktorlara yönelik bir gelişme. Simülatörler gelecekte nasıl gelişmelere yol açabilir? Şu anda ABD’de hastanın ameliyat öncesinde prostatının ayrıntısını ortaya çıkartıp tümörün olduğu yeri belirlemeye yönelik çalışmalar var. Ancak henüz oturmuş bir gelişme yok. Kongrede öne çıkan konular neler olacak? Konuşmalar genelde taş ve prostat büyümesi etrafında dönecek, birçok ülkeden gelen eğitmenlerin yapacağı ameliyatlar ise katılımcılara canlı olarak izletilecek. Diğer kongrelerden farklı olarak, bilimsel sunumların yanında kursiyerlerin de eğitim alması sağlanacak. G veya kendi ayakları üzerinde durabilen kişilerin”çok açık ki kadın karakterlerin sosyal yaşam için oluşturduğu riske dikkat çekiliyor. Böylece bu riskleri bertaraf etmek ve var olan çifte standartlı kadınlar aleyhine ayrımcı ahlak anlayışını daim kılmak için medya da dahil tüm toplum ahlak zabıtalığına davet ediliyor. Oysa medyada ve dizilerde böyle kadın karakterler neredeyse hiç yok, varsa da “ahlaksızlık timsali”, nasıl olmamamız gerektiğini gösterecek, musibetler rolüyle yer alıyorlar. Zaten diziler de bu kadın karakterleri cezalandırarak, “kutsal aile” ve ataerkil ahlak açısından “mutlu son”la bitiyor. Medyada olduğu gibi dizilerde de kadınlara verilen doğal ve olumlu rol, kurumun hedeflediği gibi iyi anne, fedakâr eş gibi geleneksel roller. Ataerkil ailenin her daim reisi olan erkek karakterler ise ailedeki kadınlara karşı elinden geleni ardına koymuyor, tecavüz ediyor, dövüyor, aşağılıyor… Ama belli ki suçlar dikkat çekmiyor ya da sosyal yaşam açısından riskli gelmiyor. Oysa medyanın ve bu kurumların topluma karşı sorumluluğu tam da kadınlara karşı ayrımcılığın ve suçların önlenmesi... G DERGİDEN ayram tatilinin bu son gününde yazarının “İlk ve tek Türk 007” olarak tanımladığı Hüseyin Yıldırım’ın öyküsünü okuyacaksınız. Türk edebiyatında neden polisiye, casusluk romanlarının olmadığı sık tartışılır, Yıldırım’ın varlığı da bu soruya yanıt gibi, hayata yansımayanın muhayyileyi pek coşturamadığını gösteriyor. Ne kadar polisiye vaka, ne kadar casus, o kadar edebiyat oluyor anlaşılan… Yıldırım’la konuşan, casusluğunun mekânlarını dolaşan, sonra da “Kod Adı Blitz” olarak kitaplaştıran gazeteci Aydın Ulun zaman zaman kurguya başvurmak zorunda kalmış… 50’li yıllarda Türkiye’de istihbarat subayı olarak çalışan, kimlerin canını, nasıl yaktığını bilmediğimiz Yıldırım’ın saklı tuttuklarından oluşan boşlukları kurguyla tamamlamaya çalışmış… Bu kurguyu inandırıcı bulup bulmamak okura ait… Türkiye Yıldırım bir yana casuslardan çok uyuşturucu, silah, arazi, otopark mafyasıyla, insan tacirleriyle, büyük isimli çeteleri ve “Umut”, “Hayata Dönüş” gibi sonucuyla çelişen operasyonlarıyla malul bir ülke. Yolsuzluk, dolandırıcılık ve rüşvet de cabası… Ilımlı İslam adı altında güzelleştirilmeye çalışan muhafazakârlığın göbeğinde bu kadar karanlığın olması şaşırtıcı değil elbette. Muhafazakârlığın esası yüzleşmeyi değil, gerçeğin üzerini örtmeyi “erdem” sayması… B Kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanlığı’nın yayın organı “Aile ve Toplum” dergisinde, Dr. Ünal Şentürk, gerçeği örtme işi için alışılmış yöntemi izlemiş ve karanlığın nedenini kadınlarda bulmuş! Yaprak Dökümü, Avrupa Yakası gibi dizilerden yola çıkarak, “ayakları üzerinde durmaya çalışan”, nikâhsız yaşayan, evlilik dışı doğuran ya da doğurmayı reddeden kadınları “çöküş”ün müsebbibi göstermiş… Sivil toplum örgütü MEDİZ’den (Medya İzleme) Melek Özman, Şentürk’ün bu popüler kültür casusluğunu eleştirdiği dizilerin savunduğu muhafazakârlığa hizmet ettiğini göstererek tersine çeviriyor iki cümleyle… “Diziler ayakları üzerinde durmaya çalışan bu kadın karakterleri cezalandırarak, ‘kutsal aile’ ve ataerkil ahlak açısından ‘mutlu son’la bitiyor” diyor ve ekliyor: “Tüm medyada olduğu gibi dizilerde de kadınlara verilen doğal ve olumlu rol, tam da kurumun hedeflediği gibi iyi anne, fedakâr eş gibi geleneksel roller”. Bu kadar karanlık bir ülkede örtüyü bir çırpıda çekip atmak zor, ama şöyle bir salladığınızda bile neler çıkıyor ortaya… En iyisi sallamaktan hiç usanmamak… İyi haftalar... Berat Günçıkan (bguncikan@yahoo.com) Cumhuriyet DERGİ* İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Koordinatör: Neşe Yazıcı / Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Dilşad Özkaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 7475 / 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri/Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul * Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. (cumdergi@cumhuriyet.com.tr) C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear