Catalog

R PAZAR 12 2/8/07 16:15 Page 1 PAZAR EKİ 12 CMYK 12 5 AĞUSTOS 2007 / SAYI 1115 Söyleyeceklerim vardı, söyledim... İpek Özbey slında onu iyi tanıyorsunuz. Albümü yeni olsa da Barda filminin şarkısındaki ya da Eurovision’da Sertab Erener’e vokallik yapan bu sese aşinasınız. Sesin sahibi Özge Fışkın. Biyoloji bölümü mezunu. Üniversite hayatı boyunca çeşitli cover gruplarda solistlik yapmış, mezun olduktan sonra eğitim aldığı yolda yürümeyi hiç düşünmemiş bile. Çünkü onun idealindeki iş müzik. O yüzden de karşılaştığı tüm zorluklar karşısında bile hiç “Keşke” dememiş, konservatuvarlı olmasa da, bu işe gönül verdiğinden beri kendini geliştirmek için özel dersler alıyor. Her zaman kendi müziğini yapmak istemiş. Sadece performans yönüyle değil, yaratıcılık, yani şarkı sözü yazarlığı da gönlündeymiş. Önceleri öykündüğü, dinlediği müzisyenlerin şarkılarını söylemiş. “Zaman içinde benim de söyleyecek sözlerim var” diyerek şimdi dinlediğimiz “Kilitler” albümünde de bulunan sözleri yazmaya başlamış. Çıkış noktası her şeyiyle kendi üretmek. Peki, Fışkın’ın şarkı sözlerini yazarken bir ritüeli var mı? “Disiplinli bir insanım” diye yanıtlıyor “Analitik bir yanım da var. İlk başlarda sadece belli zamanlarda yazmaya zorladım kendimi, ama bu öyle bir şey değil. İçinden gelmesi lazım, bilinçaltının devreye girmesi gerekiyor.” Fışkın bazen uykusundan uyanıp şarkı sözü yazdığını söylüyor. Şarkı sözü yazarken, her türlü sanat dalından, hayattan ve gerçeklerden besleniyor, “En çok da kendimi gözlemliyorum. Değişik bakış açılarını anlamaya çalışıyorum” diyor. Şarkılarıyla neyi anlatmak istiyor, derdi ne? “Ben çok merak eden bir insanım. Hem çok duygusalım, hem çok mantıklıyım. Tezatların insanıyım yani... Hayatın gözle görebildiğimiz, mantıkla açıklayabildiğimiz tarafıyla, soyut tarafı arasında gidip geliyorum. Bu benim kafamı meşgul ediyor. İç sıkıntısı yaşayan biriyim. Hayattan zevk almak için elimden geleni yapıyorum, bir yandan da sürekli sorguluyorum. Daha fazla özgürleşebilmek için yazıyorum şarkılarımı.” Rock’ın sadece bir müzik türü değil, bir duruş, anlayış olduğunu söylüyor Fışkın, “Türkiye’de Cem Karaca, Moğollar, Erkin Koray, Bulutsuzluk Özlemi gibi sanatçılar olmasaydı, bu yolda yürüyemezdik” diyor. Türkiye’deki rock kadın solistlerin sayı olarak yeterli olmadığını o da kabul ediyor. “Maskülen bir müzik, güç istiyor, ısrar istiyor” diyor, “Tori Amos’ın söylediği gibi, bu müziği yapıyorsanız, erkeklerin iki katı çalışmanız lazım”. O da Amos gibi erkeklerin iki katı çalışmış. “Peki albüm çıkarmak için neden bu kadar beklediniz” diye soruyorum, cevaplıyor: “Tek atımlık bir kurşun yapmak istemedim. Ben bununla yaşıyorum, uzun soluklu olması için attığım her adım önemli. Standartlarım yüksek, donanımım yeterli mi, yaptığım şey öncelikle beni tatmin ediyor mu, ona baktım. Sonra beni destekleyecek bir ekip gerekiyordu. Titiz davrandım. 10 yılda önüme çok fırsat çıktı, ama her seferinde bu doğru zaman değil dedim. Bekleyerek değil, çalışarak geçirdim bu süreyi.” Büyük resme bakalım diyorum, Türkiye rock müzikte nerede? “Umutluyum. Bilinçli bir dinleyici kitlesi var. Onlara yanlış bir şey veremezsiniz, almazlar çünkü. Albümü kaydettiniz bitirdiniz, bunun insanlara ulaştırılması gerekiyor. İnsanlar bunu anlar mı, anlamaz mı korkusundan vazgeçmek lazım. Bizim insanımızın iyi şeyleri süratle görüp, içselleştirdiğini düşünüyorum.” A Fışkın konserlerden büyük keyif aldığını söylüyor. Rock müzik dinleyicisinin müzik dinlerken, ayrıntısıyla ilgilenen, sözlerdeki hikâyeyle ilişki kurabilen, mücadeleyi seven insanlar olduğunu düşünüyor. Ekşi Sözlük’te Özge Fışkın için yazılanlar arasında “Şebnem Ferah’ın tahtına ortak olan kişi” diye bir tabir var. Fışkın da bunun farkında, “Şebnem Ferah’ı çok eskiden beri takip ederim” diyor, “O bu savaşı başarıyla kazanmış, en istikrarlı kadın müzisyen. Ne istediğini bilen, titiz çalışan biri. Şebnem’in piyasada oluşu, benim için güç kaynağı. Düzgün çalışılırsa bu iş olur’u dedirten, isyan ettiğim anlarda güç aldığım biri. Tabii ki insanlar benzetmeleri, etiketleri seviyor, ama bizim saundlarımız birbirinden farklı. Ben kendi yolumda yürümeyi seviyorum”. Bildik hikâye; biyoloji okudu, ama müzisyen oldu. İhtimal, ailesi aç kalırsın diye iki rotalı bir yola ikna etti Özge Fışkın’ı. O da diplomayı aldı, duvara astı ve kendini müziğe bıraktı. On yıl vokal yaptıktan sonra, “Artık zamanı” dedi ve sözlerini uykuları bölünerek yazdığı “Kilitler”i çıkardı. Rock dünyasında artık onun da bir adı ve yeri var… Onu, 13 Ağustos’ta rock müzikalinde sahnede görebilirsiniz. SERTAB ERENER’LE ÇALIŞMAK... Peki birilerine vokal yapanlar, vokal yaptıkları sanatçıların neredeyse kopyası albümler yapıyorken, Fışkın’ın albümü neden Sertab Erener’inkilere hiç benzemiyor? “Sertab Erener’le çalışmaya başlayana kadar 78 yıllık tecrübem vardı. İstanbul’a gelip yollarımız kesişince bunun başka bir dünya olduğunu düşünüp, getirileri olacağını gördüm. Ben tamamen kendi müzikal dünyamı bir kenara koyup, Sertap benden ne talep ediyorsa onu yaptım. O yüzden ikisi birbirine karışmadı. En büyük avantajım ne istediğimi biliyor olmaktı. Bu yüzden etkilenmedim.” Özge Fışkın’ın yaklaşık iki sene üzerinde titizlikle çalışıp çıkardığı albümünün prodüktörlüğünü Cenk Eroğlu yapmış. Kayıt zamanı geldiğinde Levent Yüksel stüdyoya gele gide koçluk yapmaya başlamış. Sonunda ortaya düet fikri çıkmış. İkinci albüm için hazırlıklara başlayan Fışkın bugünlerde çifte heyecan yaşıyor. Çünkü hem kendini ifade ettiği albümü müzikseverlerin ilgisini çekiyor, hem de çok istediği müzikal için çalışıyor, “Hayalimde müzikalde oynamak vardı. Şarkı söylemeyi ve dans etmeyi çok seviyordum. Bir gün böyle bir şey denk gelse ne güzel olur diye düşünürken, rock müzikali teklifi geldi” diyor. Aralarında Hayko Cepkin, Ogün Sanlısoy, Pamela gibi isimlerin de olduğu pek çok rockçı 13 Ağustos’ta bir müzikalle Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda sahne alacak. Özge Fışkın da orada olacak, sahnede… Fotoğraf: Vedat Arık