29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

R PAZAR 4 14/6/07 15:25 Page 1 PAZAR EKİ 4 CMYK 4 17 HAZİRAN 2007 / SAYI 1108 Bin bir kadın: Tori Amos Zekeriya S. Şen T ori Amos’un beyni binlerce kola ayrılan bir müzik mekanizması. Dokuzuncu stüdyo albümü “American Doll Posse” kadınlar hakkında düşünülen sabit ve cahil görüşleri baştan aşağıya yıkıyor. Tüm kadınların sesinin temsilciliğini üstleniyor. Popüler müziğin bu uçarı ve eksantrik sanatçısı, en son albümünde kıyafetleri ile de farklı kadınların farklı bakış açılarını cisimlendiriyor. Konsept albüm yapmakta çok başarılı Tori Amos, genellikle albümün başlığı ile parçaları arasında bir bağ oluşturur. “Little Earthquakes” albümünde tecavüz, “From The Choirgirl Hotel”de düşük yapmak üzerine kurulan kavramlarla karşımıza çıktı. 17 Temmuz’da Masstival kapsamında Park Orman’da izleme imkânına sahip olacağımız Tori Amos bu son çalışmasında da kendisi ile özleşen imzasını sürdürüyor. 23 parça ve 78 dakika uzunluğunda olan “American Doll Posse” tam bir kadınsal epik. Albümün kapağında Tori Amos beş farklı kadın, beş farklı oyuncak bebek kişiliğinde (hepsinin de ayrı isimleri var: “Pipi”, “Santa”, “Isabel”, “Clyde” ve elbette “Tori”). Savaşçı Tori, hippi Tori, sosyetik Tori, vamp Tori, elinde tavuk tutan voodoo Tori... Böylece kadınsallığın yüceliğini ve farklılığını sembolize ediyor. Genç kızlıktan olgun kadınlığa olan süreci müziksel ve içten sözler ile önümüze seriyor. Adeta sanatçı bize kendi hayatından kesitler sunuyor, bir babanın kızgın kızından, yüzsüz bir sanatçıya, lafını sakınmayan bir politikacıdan, savaş karşıtı bir eylemciye bürünüyor. “American Doll Posse” bastırılmış kadınsallığın derin, gizli ve farklı bölmelerini bunu asla fark edemeyecekler için gözler önüne seriyor. Tori her zaman ataerkil hükümetleri soru bombardımanına tuttu, ancak bu sefer çok daha sert ve cesur. Bunu albümün açılışını yapan 90 saniyelik “Yo, George” parçası ile bir tokat gibi yapıştırıyor. Parçada Abraham Lincoln’a özlemini dile getirirken “çılgın Kral George”un döneminde mi yaşıyoruz, diye soruyor. Dolup taşan “Fat Slut” sanatçının en eski dönemlerine uzanan biyografik bir çalışma, uzun zamandan beri sanatçıdan gelen nefret dolu öfkeli bir ezgi. Klasik Tori ezgileri ise albüm Tori Amos, son albümü American Doll Posse’da, genç kızlıktan olgunluğa giden süreci anlatıyor. Bu aynı zamanda onun hayat hikâyesi. Ataerkil hükümetlere eleştiri de var albümde, savaş karşıtlığı da, öfke de. boyunca serpiştirilmiş durumda. Sürükleyici “Bouncing Off Clouds” albümün en başarılı parçası, kusursuz Tori kimyası ile bir araya getirilmiş bir müziksel nakış. Kendisine “MILF” diye hitap ettiği esprili “Big Wheel”, masumane bir piyano ezgisi ile başlayan “Teenage Hustling”, azgın ve şizofren “Body and Soul” ve kafa sallatan “You Can Bring Your Dog” parçaları da en iyiler arasında. Hümanist politika da birçok parçada ön plana çıkıyor. Bunların arasında belli belirsiz sözlere sahip “Almost Rosey”, resmen bir savaş dönemi marşı. Diğer taraftan “Dark Side Of The Sun” ise kanımca bu zamana kadar yazılan en iyi Irak işgali karşıtı nakaratı içeriyor: “Sadece mide bulandırıcı güvenli bir liman vaadiyle, kaç genç adam hayatını ve sevdikleri kadına olan aşklarını yere sermeli?” Albüm, müziksel olarak her kola uzanıyor. Sakin düşük tınılar içerisinde bir piyano ezgisi dinlerken kendinizi 80’lerin uzun saçlı rock gruplarının arasında bulabiliyorsunuz, ya da disko benzeri melodilerin arasından orkestral bir yapıya uzanabiliyorsunuz. Tori Amos çekinmeden göğsünü gere gere her tarzın altından piyanosunun başında oturarak kalkabileceğini gösteriyor. Dinleyici kitlesi ile arasındaki ayrıcalıklı bağ, her zaman Tori Amos’un en büyük özelliklerinden birisi oldu. Yaratıcılığı ve müziğe getirdiği farklı bakış açısı her zaman tahmin edilemeyecek kadar büyük bir hayranlık uyandırdı. “American Doll Posse” Amos’un uzun zamandan beri çıkardığı en tutarlı, uyumlu ve yazmış olduğu en iyi parçaların yer aldığı bir çalışma. Kısaca Tori’nin “en”i. Tori Amos ile özleşen bol miktarda eliptik piyano melodileri ile yüklü olan çalışma, günler, bazen aylarca oturup çözmeye çalıştığımız din, tecavüz, politika, hayat konulu paketlerle gelen gizemli, muammalı sözler ile dolup taşıyor. İşte Tori Amos mucizesi bu! muzik@tikabasamuzik.com 24 HAZİRAN’DA İSTANBUL’DA... Evanescence’in İstanbul çıkarması... A lternatif rock dünyasının en önemli isimlerinden Evanescence topluluğu 24 Haziran gecesi İstanbullu müzikseverlerle, Turkcell Kuruçeşme Arena’da buluşuyor. Grammy ödüllü nadir rock gruplarından biri olan Evanescence, geçen aylarda yayımlanan “The Open Door” albümünün dünya turnesi kapsamında Türkiye’de ilk kez konser verecek. 1998 yılında Arkansas’da vokalist Amy Lynn Lee ve Ben Moody tarafından kurulan Evanescence grubu 2000’li yılların en sarsıcı gruplarının başında geliyor. Gotik ve ruhani rock motifleri taşıyan masalsı müzikal yapısı ve solist Amy Lee’nin tüylerinizi diken diken eden vokali ile pek çok tarzdan ve gruptan kendini ayırıyor. Grubun ilk albümü “Fallen” ile dünya çapında milyonluk satış rakamına ulaşıp bir anda tüm müzik kanalları ve radyoların vazgeçilmezi oldu. Ardından gelecek pek çok gruba farklı müzikal kapılar açarak önderlik eden Evanescence, Kasım 2004’te bir de “Anywhere But Home” isimli bir konser albümü yayımladı. Yarattıkları fırtına son birkaç yılda her ne kadar durulmuş gibi görünse de solist Amy Lee'nin karanlık ifadesi grubun hâlâ popüler olmasını sağlıyor. Yeni albüm “The Open Door”dan çıkan ilk klip “Call Me When You're Sober” da bunu kanıtlıyor. İkinci klip şarkısı “Lithium” ise ilkini gölgede bırakmaya yetiyor. Şimdi onları İstanbul sahnesinde izlemek için geri sayıma başladık. Grup İstanbul konserinde vokal ve piyanoda Amy Lee, gitarda Terry Balsamo ve Troy McLawhon, davulda Will Hunt, bas gitarda ise Tim McCord ile sahne alacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear