29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

R PAZAR 2 14/6/07 15:23 Page 1 PAZAR EKİ 2 CMYK 2 17 HAZİRAN 2007 / SAYI 1108 Biz de tekerleği bulduk! Esra Açıkgöz ide aşılama makinesi, matkap, ekonomik lavabo, baca basmaz, Urfa merdiveni, perde takmatik, kaynak gözlüğü, kapı kilidi mekanizması... Bunlar NTV’nin Türk Mucit programında finale kalan on iki projeden birkaçı. Türkiye’nin dört bir yanından geliyorlar; İstanbul, Ankara, İzmir, Konya, Trabzon, Gaziantep, Şanlıurfa... Finali 22 Haziran'da yapılacak yarışmada, birinci seçilenin ödülü 100 bin YTL. Bu ödülü kimin alacağına, jüri üyeleri ve halk karar verecek. Farklı alanlarda uzmanlar yer alıyor jüride; Prof. Celal Şengör, Betul Mardin, reklamcı Hulusi Derici, tasarımcı Özlem Yalım, teknolojik ürünler alanında çalışan işadamı Alphan Manas ve yedek jüri üyesi Doç. Dr. Mustafa Akgül. İşte jüri üyelerinin yarışmadan çıkardıkları sonuçlar ve Türkiye'nin yaratıcılığı üzerine anlattıkları... NTV’nin “Türk Mucitler” programı Türkiye’nin yaratıcılığını da ortaya koyuyor: Büyükşehirlerde yaratıcılık az, küçük şehirlerde ise günlük yaşamı kolaylaştırılan icatlar üzerine kafa yoruluyor; fide aşılama makinesi, perde takmatik, Urfa merdiveni... Jüri üyelerinden bazılarını hayal kırıklığına uğratan, bazılarını doğrulayan yarışma sona yaklaştı… Jürilerden Manas bu ilk yarışma için “Aslında biz bu yarışma ile tekerleği bulduk. Bundan sonra arabalar yapmaya başlayacaklar” diyor. Soldan sağa: Mustafa Akgül, Özlem Yalım, Alphan Manas, Hulusi Derici, Celal Şengör... F Yarışmaya katılanların profilini çizmenizi istesem... Alphan Manas: İlköğretim çağından katılımcılar oldukça fazlaydı. Genelin gelir ve eğitim düzeyi düşüktü. Yarışma maddi anlamda “kurtuluş” olarak görüldü. Katılımcılar bize dünyayı yerinden oynatacak projeler sunma isteğindeydi. Özlem Yalım: Tutkuyla fikirlerine bağlanmış, ancak buldukları fikrin bir ötesine geçememiş, araştırma yoksunu, çevresinde ne olup bittiğinin farkında olmayan bir çoğunluktan bahsedebiliriz. Yine de herkesi dinledik. Celal Şengör: Araştırma yoksunluğu benim en çarpıcı bulduğum ortaklık. Üniversitelerden çok az başvuru vardı ve onlar da projelerin en kalitesizleriydi. Hulusi Derici: Bence üç tip katılımcı var. İhtiyacından kaynaklı bir şey icat etme derdinde olanlar, dünyaya, bu işlere meraklı ve kafayı çalıştırma sevdası olanlar, bir de yarışmayı duyunca iki gecede “Ben icat buldum, mucit oldum” diyen, hatta “İstanbul’daki elemelere yetişemedim, bari Konya'ya gidip de şunu sunayım” diyenler vardı. Ancak her şeye rağmen bu ülkede buluşlara itibar ediliyor, diyenler çoğunluktaydı. Peki ölçütleriniz nelerdi? Ö. Yalım: İcat ve mucit, ürün ve çözüm kavramlarına çok takıldık. Yenilik önemli bir faktör oldu. Kitleleri ilgilendiren bir yararı var mı, hayatı kolaylaştıracak mı, diye çok düşündük. A. Manas: Yurtdışı formatına göre ürünün ticarileşme noktası en önemli değerlendirme kriteriydi. Biz ne yazık ki oralara gelemedik. Bırakın katılımcıların para kazanmayı hedef edinmeleri, bazılarının düşük gelir düzeyine rağmen aşırı hümanist bir tavırla “ülke ve dünya yararı gözeten” buluşları da aslında arkasında yatan güvensizliğin dışa vurumuydu. Gelenler daha çok primitif insanların kafasını meşgul eden sorunlarla ilgili ürünlerdi. Mesela soba zehirlenmeleri, arabayla ilgili konular fazlaydı. Mustafa Akgül: Gelenlerin çoğunda ürün yoktu, fikir vardı. Fikir doğru mu, çalışıyor mu diye tarttık. M. Akgül: Buralarda soru sorma alışkanlığı yok. Antep, Konya daha arayış içindeler, dinamik yerler. Sizi en çok şaşırtan proje hangisiydi? M. Akgül: Projeler çok geniş bir yelpazedeydi. İnsan hayatını kurtarmaya yönelik trafik, enerji ve çevre konulu projeler ağırlıktaydı. Bence en ilginci, tırmanma merdiveniydi. A. Manas: En ilginç yarışmacımız ise Cumhuriyetimiz ile yaşıt, kartında “Mucit” yazan Rahmi Nakipoğlu’ydu. Ben onunla gurur duyuyorum, hem bir şeyler üretmek için çalıştığı, hem de yaşama bu derece sıkıca sarıldığı için. 30 SENE AYNI FİKİRLE YAŞAMIŞ, AMA... Bu yarışmadan elde ettiğiniz en önemli sonuç ne oldu? C. Şengör: Türk milleti yaratıcı hakikaten, ama bilgiyi bulamıyor, değerlendiremiyor. H. Derici: Bir bastırılmışlık var çünkü. İcat çıkarma, diye azarlanan çocuklar var. “Eski köye yeni âdet getirme”, “Akla değil, paraya ihtiyacım var” sözleri bunun göstergesi. Ö. Yalım: Açıkçası ben de bu projeden önce bastırıldığımızı düşünüyor ve yarışma ile bu düşüncemin doğrulacağını sanıyordum. Ancak gördüklerimden sonra, düşüncelerim değişti. İnsanlar imkânlarını kullanmıyorlar. 30 sene aynı fikirle yaşamış, ama onu bir adım ileri götürmemiş insanları gördüm. Sorduğunda, internetim, param yoktu diyor. Artık internet kafeler köylerde bile var. Araştırsa fikrini ya geliştirecek, ya da “Bundan varmış” deyip kafasını başka şeye yöneltecek. Bu zorluğa girmiyor. H. Derici: Buluşlar kaynaklarınızla hedefleriniz arasındaki uçurumdan, zorlanmadan doğar. Ancak bu ülkede iş adamları bile yıllarca hep taklit ettiler. M. Akgül: Hâlâ bilim, bilgi, ArGe, inovasyon kavramları ortalama bir Türk için bir şey ifade etmiyor. Gelen projelerin pazarlanabilirliği, tasarımı, reklama açıklığı gibi kriterleri de dikkate aldınız. Bunlar arasındaki dengeyi nasıl kurdunuz? A. Manas: Projeler o dengeyi kendileri kurdular, yüzde 90’ı oraya gelemeden elendi mesela. M. Akgül: Bu dengeleri kurmakta o kadar zorlanmadık. Dar bir kesimden çok tüm ülkeye hitap edenlere öncelik verdik. İçinde kıvılcım olan her projeyi teşvik etmeye çalıştık. Finale ancak 12 proje bırakabileceğimiz için, biraz zorlandık, ama. 90 yaşındaki Rahmi Nakipoğlu da yarışmacıydı. Finale kalan projelerden biri perde takmatik (sağda). Ara sıra ironiyle karışık olsa da bir Türk zekâsından bahsedilir. Siz nasıl bir zekâyla karşılaştınız yarışmada? Bu zekâ nasıl bir yaratıcılık getiriyor sizce? A. Manas: Bu sorunuzun net cevabını verebileceğimiz çok az sayıda örnek ile karşılaştık. Ö. Yalım: Aslında gelmeden önce bu zekaya inanıyordum, ama burada öyle bir zeka göremedim. C. Şengör: Ben umduğumdan daha kötü bir şey bulmadım. H. Derici: Ben umduğumdan daha iyi buldum. Dünya ile entegre olmamış, seksenlerin sonlarına kadar dünyadan bihaber bir toplumdan bu kadarını bile beklemiyordum. M. Akgül: Sorgulamak, test etmek kavramı yok. Adam buluşunu desteklemesi için bir şey sunması gerektiğinin farkında değil. Ne deney sunuyor, ne de bir formül. Ya şehirler arasında nasıl bir fark gözlemlediniz? Ö. Yalım: İl il, refah, medenileşme gibi analiz yapma şansımız oldu. Gelen fikirler ve insanların bunları sunuşları ve inanışları bakımından Trabzon en hayal kırıklığına uğradığım yerdi. Onlarla iletişim bile kuramadık, çünkü körü körüne inanış baskındı. A. Manas: Urfa’dan çıkan iyi bir ürün vardı, büyük olasılıkla ilk ona girecek. H. Derici: Antep’tekilerin de kalitesi çok yüksekti. C. Şengör: İstanbul ve Ankara çok hayal kırıcıydı. Neden sizce? A. Manas: Çünkü icat gereksinimden doğar. Ö. Yalım: Galiba oralardan beklentimiz yüksekti. Ayrıca büyük kentlere duyulan özlem bazı ihtiyaçları da beraberinde getiriyor. Onlara ulaşmak da yenilik yapmayı gerektiriyor. C. Şengör: Büyükşehir olsalar da garibanlık düzeyi İstanbul ve Ankara’da çok fazla. Bu yarışma ne sağladı sizce? A. Manas: Aslında biz bu yarışma ile tekerleği bulduk. Bundan sonra arabalar yapmaya başlayacaklar. Hem Türkiye’de konferans enflasyonu yaşanıyor, sadece teori konuşuluyor. Bu yarışma ile insanlar işin pratiğini gördüler. Ö. Yalım: Bu halka ait bir yarışma. Halkı ilgilendirdiği, tabandaki insana bir şans verdiği için önemli. Sizce izleyici kitleniz daha çok entelektüeller mi? A. Manas: Aldığım mailler ve tepkiler izleyici kitlesinin her türlü eğitim, kültür ve gelir grubundan olduğunu gösteriyor. Bu da çok tatmin edici. M. Akgül: Bence geniş bir kesim izliyor. Mucit adaylarından da anlaşılıyor bu. Toplumun tüm kesimlerinden katılımcı vardı; ustabaşı, esnaf, memur, ev kadını, sanatçı, mühendis ve bilim adamları... Biri Bizi Gözetliyor, Popstar gibi yarışmaların arasında böyle bir yarışma çıktı. Bu yarışma bilimin popülerleşmesini de sağladı. Bunun yararları ve zararları neler sizce? A. Manas: Bu yarışmanın sadece bir zararı var. Benim gibi geçimini bu işle sağlayan jüri üyeleri bundan sonra proje yağmuruna tutulacaklar. Yararları ise sınırsız... İnsanlar artık “icat”ın ne olduğunu anladılar. O yüzden bundan sonra bu yönde çalışmalar yoğunlaşacaktır. Bu programın devamı gelecektir. M. Akgül: Türkiye rotasını “Bilgi Toplumu”na çevirmeli. Bu bilim, teknoloji, arge ve inovasyonun öne çıkmasını gerektiriyor. Bu yarışma da “uzun ince yol”da atılmış, geniş kitlelerin ilgisini çeken bir etkinlik oldu. Bunu, popüler bilim programları, başarı öyküleri, sorunları ve olanakları irdeleyen tartışma programları ile desteklemeliyiz. Bilim ve bilgi toplumu perspektifini, bunlarla günlük hayat ilişkisini kaybetmeden, olabildiğince geniş kitlelere ulaşmakta yarar var. Betül Mardin... Fotoğraflar: Vedat Arık BETÛL MARDİN İzmir, Ankara ve İstanbul’daki elemelere katıldım. İstanbul daha sofistike, ancak İzmir’de ve Ankara’daki katılımcılar iyiydi. Kadınlar çok azdı. O kadar ki, ben arada bir paniğe uğradım. Büyük kısmı utandığı için gelmiyor, ayrıca aileleri de izin vermiyor. Ancak yarışmayla, insanlar burada kimse ile alay edilmediğini gördüler. Çünkü bu jüri, “o jüri” değil. Çocuk katılımcılar fazlaydı, özellikle de İzmir’de. Bazılarına aile zoruyla ezberletilmiş projesi, yani bazı aileler bu yarışmayı da at yarışına çevirmişler. Gelen projeler, kendi çaplarında hoş ama genelde bir işlevi olmayan ürünlerdi. Taklitler vardı. Bir de “Bunu yapmam bana rüyamda söylendi” gibi konuşmalarla gelenler çoktu. Yine de bu tür programlar daha sık yapılmalı. Bu yarışmayla bilimin popülerleşmesini istiyoruz. Böylece insanlar biraz daha bu tür düşünmeyi öğrenebilirler. Buradan çok ciddi çalışmalar çıkacak. Bu çok anlamlı ve önemli. Türkiye’de gerçek yaratıcılık çok az. Oysa yaratıcılık bir ülkeyi bir yere götüren şeydir. Gelen icatların çoğu karışık kafalarındı, tam değildi. En çok sonsuz enerjiye ulaşmak için yapılan icatlar geldi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear