23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

R PAZAR 4 22/2/07 15:42 Page 1 PAZAR EKİ 4 CMYK 4 Yaşamayı seçtiyseniz risk alacaksınız... aluk Bilginer, disiplini ve yaratıcılığı sayesinde içinde yer aldığı filmi üst lige taşıyan oyunculardan. Her yıl farklı bir karakterle ortaya çıkıp cesaretiyle bizi şaşırtıyor. Aynı zamanda kurucusu olduğu Oyun Atölyesi’inde genç oyunculara risk almayı, farklı roller canlandırmayı, ülkenin sorunlarına karşı duyarlı olmayı öğütlüyor. Bilginer, son filmi “Polis”te izleyicinin karşısına şiddet kullanmaktan çekinmeyen bir polis olarak çıkıyor. H Türk sinemasında daha önce karşılaşmadığımız türde enteresan bir film Polis. Absürde varan sahnelerin ardından şok edici gelişmelerle karşılaşıyoruz. Senaryo size riskli gelmedi mi? Musa Rami, ömrünün son günlerini mücadele ederek geçiren ve kendinden yaşça çok küçük bir genç kıza âşık olan bir polis. Yönetmenimiz Onur Ünlü ile daha önce başka bir senaryosu için görüşmüştük, sonra bu senaryodaki o enteresan diye nitelendirdiğiniz sahneler ilgimi çekti. Çok iyi bir oyuncu kadrosu bir araya geldi ve içime sinen bir iş çıktı ortaya. Kendinizi tekrarladığınızda sıkıcı olursunuz. Polis ile kariyerime daha önce canlandırmadığım bir karakter ekledim. Yaşamayı seçtiyseniz eğer, risk alacaksınız. Zaman zaman faturası ağır olsa da… Kariyerinizde faturası ağır bir rol oldu mu? Hayır, ama insanın kariyerinde trafik kazaları oluyor. Devinen hata yapar. Hata yapmayan insan hiçbir şey yapmıyor demektir. Bu kazalardan Haluk Bilginer, ders almanıza rağmen kazaları tek“Polis”te... rar ederseniz kötü şoför olursunuz ve sizi trafikten men etmek gerekir. Feride Çetin Haluk Bilginer, son filmi Polis’te, hem şefkatli bir baba hem de şiddet kullanan bir polis. Onu bu role çeken de bu çelişkiler. “Devinen hata yapar” diyor, “Hata yapmayan insan hiçbir şey yapmıyor demektir”. Canlandırdığınız Musa Rami hem şefkatli bir baba hem de şiddet kullanmaktan çekinmeyen bir polis. Role girmek için hazırlık yapmayı sevmiyorsunuz, ama dengeyi tutturamazsanız karikatürize olacak bir rol değil mi bu? Bu yaşıma kadar onlarca şey biriktirmişim, bir karakter canlandıracağım zaman gidip onun gibi yaşamak yerine o biriktirdiklerimi kullanırım. Oyuncu sürekli sokakta, hayatın ortasında olmalı ki, insandan uzaklaşmasın. Bu tip senaryolar çok sık gelmiyor ve çelişkileri olan bir insanı oynamak çok zevkli. Dengeyi tutturmak için senaryoyu iyi anlamak gerekiyor. Dövüş sahneleri için sorular sormuşumdur, ama rol için özel bir hazırlık yapmadım. Bazı oyuncular tiyatro ve sinema oyunculuğunun birbirinden farklı olduğunu söyler. Sizse her ikisini de ayırt etmeden sürdürüyorsunuz. Bu ayrım dünyanın hiçbir yerinde yok. Sadece iyi ve kötü oyunculuk diye bir şey vardır. Türk sineması oyuncuyu son yirmi yıldır keşfetti. Sonra da bunu çıkardılar. Mesela derler ki, burası sinema, çok teatral oynuyorsun. O, tiyatroya hakarettir. Teatral oynayan sahnede de, kamera önünde de kötü oyuncudur zaten. Sinema yönetmenin sanatı, tiyatro ise oyuncunun sanatıdır. Sinemada “kameranın sevdiği surat” diye bir tanımlama vardır, ama onu da yönetmen kullanır. Sokaktan geçen oyuncularla da film çekiyorlar, ama orada oyuncu yok, sadece yönetmenin akıllıca kullandığı yüzler ve durumlar var. Ben katili oynuyorum, ama adam öldürmenin nasıl bir duygu olduğunu nereden bulup çıkaracağım diye soranlara, Stanislavski der ki; “Bir yaz günü çok yorgunsun, yattın uyuyorsun. Bir sivrisinek musallat oluyor, ona ne yapmak istersin? Onu düşün, işte sen bir katilsin”. Biz kendi çocuklarımıza başkalarını sivrisinek gibi gösterirsek o çocuk da alır silahı, vurur. Oyuncu her rolü, mesela toplumu negatif etkileyecek karakterleri oynamalı mı? Oynamamalı, seçicilik ve etik diye bir şey var. Oyuncuysanız ağzınızdan çıkanı kulağınız duyacak, yaptığınız işin nereye gittiğini önceden hesap edeceksiniz. Bu, kişisel sorumlulukla ilgili bir şey. Ben sanatçıya sorumluluk yüklemek istemiyorum, ama maalesef bizim gibi geri kalmış toplumlarda sanatçının sorumluluğu var. Bilginer, “Atinalı Timon” oyununda... AĞZINDAN ÇIKANI DUYACAKSIN Genç sinemacılara kimi zaman maddi destek de veren bir oyuncusunuz. Türk sineması sektörleşememe sorununu atlatacak mı? Televizyona yapılması gereken şeyler sinemaya yapıldıkça sinema gelişemez. Son yıllarda fazla film çekilmesi olumlu bir şey. Ne kadar çok iş yapılırsa, arada bu insanlar arasından dehalar da fışkıracaktır, ama sinema çalışanları sadece sinemadan ekmek kazanmadıkça bir sektörden söz edemeyiz. Ne zaman ki bir set işçisi ben 10 yıldır sinema yapıyorum diyecek, bir yönetmen bir sinema filmi çektikten sonra para kazanmak için bir dizi çekmeyecek; işte o zaman bir endüstriden söz edebiliriz. Türkiye’de bir tiyatro endüstrisi de yok. Eğer daha çok insan tiyatroya gidiyor olsaydı Hrant Dink öldürülmezdi. İmzasını aydın bildirgelerinde ve sivil toplum hareketlerinde gördüğümüz ender sanatçılardan biri olarak meslektaşlarınızın duyarsızlığı sizi üzüyor mu? Zaten kaç tane sanatçı var ki Türkiye’de? Meşhur ile sanatçı ayırımı yapılmıyor ki... Ayın 19’undan beri bir öküz oturdu göğsüme, kalkmadı. Stanislavski’nin aktörlere çok ilginç bir önerisi vardır. Yine de sanatçı topluma örnek olmalı demeden önce siyasetçiler topluma örnek olsun, bize yalan söylemesinler. Bu ülkede daha kendini tanımayan insanlar, meşhur insanlar ne yapıyor diye merak ediyor. Magazinciler, o dürtüye yanıt verince de dünya bundan ibaret olmaya başlıyor. Siz hayatı magazinleştirirseniz sağlık, siyaset, eğitim, her şey magazin olmaya başlarsa; o ülke Mickey Mouse ülkesi olur. Baba olduktan sonra öfkelendiğiniz şeyler farklılaştı mı? Ben şimdiden altı yıl sonra çocuğuma ne olacak diye düşünüyorum. Bu skandal eğitim sisteminde çocuğumla ne yapacağım? Niye her gün gazetelerde özel dershane kepazeliğini deşifre etmiyor basın? Katil arkadaşların hassasiyeti varmış, onların hassasiyetine dokunmuş ya Hrant Dink, bu iğrenç eğitim sistemine karşı niye hassasiyet göstermiyorlar? Niye ben okuyamıyorum diye Milli Eğitim Bakanlığı’na gidip hesap sormuyor, param yok, özel dershaneye gidemedim diyemiyor bu gariban? Hassasiyetlerimiz ne kadar yanlış yerlerde, görüyor musunuz? Yurtseverlik ne biliyor musunuz, “Özel dershane saçmalığı ne?” diye sormakta.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear