Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 23 TEMMUZ 2006 / SAYI 1061 Bu fotoğraflar eskimez... İki politik tiyatro, Ankara Sanat yani AST ve Dostlar. Biri 43 yıldır Ankara’da, diğeri 37 yıldır İstanbul’da. Bugüne kadar pek çok oyuncu, yönetmen, yazar, çevirmen, sahne tasarımcısı, ışıkçı onların “tedrisat”ından geçti. Kolektif çalışmaları, kültür merkezleri, eğitim kursları, dahası oyunlarıyla bir döneme damga vurdular. Arkalarında Asaf Çiğiltepe’den Güner Sümer’e, Erkan Yücel’den Cezmi Baskın’a, Rutkay Aziz’den Mehmet Akan’a, Yavuzer Çetinkaya’ya, Genco Erkal’a bir tiyatro tarihi uzanıyor... Soldan sağa, üst sıra: Macit Koper, Latif Özalp, Meral Onuktav, Yavuzer Çetinkaya, Deniz Çakır, Hasan Uyar, Jale Altuğ, Mehmet Akan, Gülümser Gülhan. Alt sıra: Sadi Akan, Şevket Altuğ, Levent Yılmaz, Genco Erkal, Dursun Ali Sarıoğlu, Ulvi Alacakaptan, Erdem Özipek, Erdoğan Tuncel, Ahmet Kaya. Dostlar Tiyatrosu, “Aslan Asker Şvayk” oyununun sonunda Irak Savaşı’nı protesto ediyor... Özlem Altunok uzgun Acar’ın o meşhur telleriyle bir dekorunu, Timur Selçuk’un oyun müziğini, Mehmet Akan’ın koreografisini, Metin Deniz’in çevre tasarımını yaptığı bir sahne düşünün... Bu sahnede oynanan, Brecht, Gorki, Sartre, Beckett, Nâzım Hikmet oyunlarının içine neredeyse aklınıza gelebilecek bütün oyuncuları koyun. Zeliha Berksoy’dan Rutkay Aziz’e, Şevket Altuğ’dan Genco Erkal’a, Macit Koper’den Yaman Okay’a, Jülide Kural’a... Bunlara Ankaraİstanbul arası gidip gelmeleri, konuk oyuncuları, yazarları, yönetmenleri, sergileri, konserleri ekleyin. Bir de kolektif çalışmayı... Kuruluşu 60’lara dayanan iki tiyatronun; Ankara Sanat Tiyatrosu ve Dostlar Tiyatrosu’nun izlerine ulaşacaksınız. Biri 43, diğeri 37 yılı geride bırakan bu iki politik tiyatro, bugün üç kuşak izleyiciye ulaşıyor. Elbette kayıplarıyla beraber... Bir dönem AST’ta da çalışan, Dostlar Tiyatrosu’nun kurucularından Genco Erkal da bu uzun sürecin en önemli tanıklarından biri. Erkal’la Türkiye’deki politik tiyatronun geçmişini, AST’yi, Dostlar’ı, bugüne uzanışlarını konuştuk. K Yitirdiklerimiz... AST 1963’te, Dostlar Tiyatrosu ise 1969’da kuruluyor. Bu iki tiyatronun kurulmasını sağlayan etkenler nelerdi? 60’lardaki özgürlük ortamıyla beraber, toplumsal hayattaki hareketlilik, tiyatro dünyasına da yansıdı. Politik tiyatro hareketinin başlangıcı ise 1962’de Asaf Çiğiltepe’nin kurduğu Arena Tiyatrosu’na dayanıyor. Arena Tiyatrosu o dönemde, bütün ilericipolitikdevrimci tiyatroların anası oldu ve bir yıl sonra Ankara’ya taşınıp AST adını aldı. Ben Arena Tiyatrosu’nda da, AST’de de bir süre çalıştım. Daha sonra 69’da Mehmet Akan, Şevket Altuğ, Ferit Erkal, Arif Erkin ve Nurten Tuç’la birlikte Dostlar Tiyatrosu’nu kurduk. Bir anlamda birbirlerinin içinden çıkmış iki tiyatro... Evet, öyle de denilebilir. Hatta Asaf Çiğiltepe AST kurulduğunda bütün Arena Tiyatrosu’nu oraya taşımak istemişti. O dönem, tiyatro meraklıları için sadece belediyenin bir tür akşam okulu gibi tiyatro dersi veren bir birimi vardı. Tiyatrocular daha çok ustaçırak ilişkisi içinde yetişiyordu. Arena’daki oyuncuların çoğu da amatör tiyatrolardan, halkevlerinden gelen oyunculardı. Ödenekli tiyatroların oyuncularında ise konservatuvar eğitiminden gelen ağır, akademik bir hava vardı ki, o politik tiyatroyla örtüşmüyordu. Hem bu yüzden hem de zaten aynı gelenekten geldiğimiz için AST ile aramızda sıkı bir bağ vardı. E.Yücel, G. Erkal, C. Saner, R. Cabbar ve B. Özdemir AST’de “Durdurun Dünyayı İnecek Var” oyununda. Mehmet Akan, ben, Arif Erkin dans, vücut eğitimi, müzik, sahne, diksiyon, yazarlık gibi dersler verirdik. Sonra iki yıl boyunca yetiştirdiğimiz insanları kadromuza aldık. Ulvi Alacakaptan, Yavuzer Çetinkaya, Latif Özalp, Levent Yılmaz, Gülümser Gülhan, Zeynep Irgat, Serra Yılmaz bizim okuldan yetişenler arasında. Ayrıca oyuncusu, yazarı, çizeri, seyircisi tiyatronun kantininde sabahtan akşama kadar gençlerle bir araya gelerek hem politik hem sanatsal tartışmalar yapardık. İşçi ve öğretmen sendikalarıyla işbirliğimiz vardı. Bu dinamizmle tiyatro gitgide bir kültür merkezi haline geldi. Ruhi Su Dostlar Korosu, Mehmet Akan’ın yönettiği Hasat Halk Sanatları Derneği o zamanlarda kuruldu. yönetmeni olduğum için kapsamlı bir kurs faaliyeti sürdüremiyoruz. AST’de ise Asaf Çiğiltepe’den sonra Güner Sümer, ardından da Rutkay Aziz tiyatronun sorumluluğunu üstlendi, ama elbette onların da eskisi gibi bir ortamları yok. Bu bir anlamda ilginin azalması, tiyatronun da küçülmesi demek. Neydi bu değişimin sebebi? Kanımca biz başarılı bir tiyatroyduk, ama kadronun geniş olması yüzünden borçlarımız sürekli büyüdü. 79’a geldiğimizde bu haliyle yürümeyeceğine karar verdik ve biz de diğer tiyatrolar gibi, prodüksiyon tiyatrosuna dönüşmeye başladık. Tabii araya bir de 12 Eylül girdi... Darbe öncesi ve sonrasında nasıl baskılarla karşılaştınız? Bu anlamda, neredeyse bütün tiyatro yaşamımız zorluklarla geçti. Oyunlar hakkında davalar açıldı, turneler yasaklandı, gözaltına alındık. Bir de fiziksel baskılar vardı. “Azizname”yi oynarken sahneye molotof kokteyli atılmıştı mesela, “Alpagut Olayı”nda ise neredeyse linç edilecektik. Yine de onca yıl, yılmadan oynadık, çünkü herşeye rağmen oyunun oynanması önemli oldu. Bu mücadele, zaten yaptığımız işin bir parçasıydı. Ama 80 sonrası mücadelenin de şekli değişmeye başladı. Siz bu değişimde ne gibi arayışlara girdiniz? İnsanın söyleyecek bir lafı varsa, bunu ifade etmenin yolları bulunur. Biz de açık açık söyleyemediğimiz şeyleri daha dolaylı söyledik. Bizi etkileyen daha çok, ilginin azalmasıydı. En kötüsü 8690 arasında Anadolu yollarının kesilmesi oldu. Gençlerin politikadan uzaklaştırılmaları, örgütlülüğün sekteye uğratılması, ekonomik zorluklar, kolay tüketim, çok kanallı televizyonlar, internet... Bütün bu koşullar altında ayakta kalmak için yeni anlatım biçimleri aradık, daha eğlenceli, çarpıcı olmaya, zaman zaman televizyondan tanınan yüzlerle çalışarak seyirci çekmeye, ama bir yandan da ödün vermemeye çalıştık. Bugün, AST’nin ya da Dostlar’ın çizgisinde, yeni, genç topluluklar var mı? Şimdi dönemin havasına uygun olarak doğrudan politik olmayan, öncü, deneysel tiyatro grupları var, ama söylemleri politik ağırlıklı değil. Bizim çizgimize yakın işler yapan amatör tiyatro çevresinin çalışmaları var, ama onların da belirli bir seyirci kitlesine ulaştıklarını söylemek zor. KARABORSA TİYATRO BİLETİ! Kimler gitti mesela? Başlangıçta neler yapıldı? Asaf Çiğiltepe, Güner Sümer, Kerim Afşar, Erkan Yücel, Savaş Şevket Altuğ, Tuncay Önder AST kurulur kurulmaz Yurttaş, Mehmet Akan AST’de, Dostlar Tiyatrosu’nda tiyatroya gidenlerden. Ben daha sonra gittim ve üç yıl AST’de çaemek vermiş, yitirdiğimiz isimlerden bazıları. Kimi kurucusu, kimi lıştım. İlk AST kadrosunda Güner Sümer, Işık Toprak, yazar, kimi oyuncu, çevirmen onlarca ismin büyük çoğunluğu da bu Gündüz Kalıç gibi isimler vardı. İlk yıllar seyirciye ulaşiki tiyatronun ilk kuşağını oluşturuyor. Genco Erkal, “Onlar ma açısından zorlansalar da, Sermet Çağan’ın “Ayak Baolmasaydı, tiyatromuz da olmazdı” dediği “dostlar”ını anlatıyor: cak Fabrikası” ile ilk gişe başarısını yakaladılar. “O kadar çok isim, o kadar Sonra benim oynadığım “Bir Delinin Hatıra değerli insanlar var ki, hangi Defteri” üç yıl kapalı gişe oynadı, arkasından birini söylesem?.. Vasıf Öngören, “72. Koğuş”ta kıyamet koptu. İstanbul’a turneMelih Dinçol, Fadıl Garan, ye geldiğimizde, bilet kuyruğu Ses TiyatroAyberk Çölok, Vala Önengüt... su’nun önünden, Galatasaray Postanesi’ne ulaDostlar Tiyatrosu’nun altı şır, köşeyi döner İngiliz Konsolosluğu’na kadar kurucusundan, en önemli uzanırdı. Bir aylık 3540 temsilin biletleri bir ayaklarından biri Mehmet günde biter, biletler futbol maçlarında olduğu Akan’dı. Ben tiyatroya gibi karaborsa satılırdı. Galatasaray’da, Robert’te Seyircinin ilgisi tiyatronun mutfağına da okumuş, yabancı dil bilen biri yansıdı herhalde... olarak Batı kültürünü taşıyordum. Evet, “Genç Oyuncular”da bulduğumuz elMehmet’se Arif Erkin’le beraber birlikçi çalışma yöntemi, AST ve Dostlar Tiyathalk sanatını taşıdı. Türküleri, rosu geleneğine de yerleşti. Herkes, her işi, birdansları, seyirlik oyunları, âşık, likte yapar olduk. Mesela turneye mi gidilecek, meddah geleneğiyle Anadolu halk dekor mu değişecek, kimsede “Ben oyuncuyum, kültürünü tiyatromuza kattılar. elimi sürmem” tavrı olmazdı. Bu tavır, Asaf ÇiTiyatronun Alevi, yaren ğiltepe’den, elbette aynı zamanda Brecht’ten kültüründen gelen adını da öğrendiğimiz “Oyuncu bir emekçidir, işçidir” Mehmet koymuştu. Sazcımız sözüne denk geliyordu. Biz bu işi sonra çok daYusuf Elver’le, ‘Asiye Nasıl ha ileri götürerek kolektif oyun yazımlarına giKurtulur’, ‘Analık Davası’ gibi Macit KoperMehmet Akan Azizname’de. riştik. Bir taraftan da gördüğümüz ilgiyle beraoyunlarda başarılı işlere imza ber, hummalı bir çalışma ortamı içinde oyun atmıştık. Yaman Okay’la kısa bir tartışır, çeviri yapar, müzik, sahne düzeni üzerine kafa yosüre, ama çok heyecanla, zevkle çalıştık. Ayton Sert, ilk ‘Yalınayak rar, eğitim kursları, sergiler, konserler düzenlerdik... Sokrates’in unutulmaz Sparta kralı rolündeki arkadaşımızdı. Serra Yılmaz, Zihni Küçümen, Ahmet Mekin, KuzYavuzer Çetinkaya tiyatronun alfabesini Dostlar’da öğrenen, gun Acar, Ayla Algan, Ezel Akay, Nilüfer Açıkalın... Bu sonrasında oyuncu, oyun yazarı, sinema oyuncusu olarak önemli kadar çok ve farklı alanlardan isim bir araya nasıl geldi, işlerin içinde bulunmuş biriydi. Bizim için oyunlar çevirdi, ‘Gün neler yapıldı? Dönerken’ adlı bir oyun yazdı. Ayrıca kültür merkezimizin bir çeşit Geniş bir kadroyduk, konuk olarak tiyatromuza gesinematek görevi görmesini sağladı...” lenler de o süre içinde kadrolu oluyordu. Eğitim kurslarında Macit Koper, Günay Akarsu, Teoman Aktürel, ALTIN YILLARIN ARDINDAN... Bu eğitim misyonunu ne kadar süre devam ettirdiniz? Bizim en parlak yıllarımız ilk 10 yıl, yani 6979 arasıydı diyebilirim. AST bu misyonunu bir şekilde bugün de sürdürüyor, çünkü Ankara bu anlamda daha küçük, kapalı ve uygun bir ortam. Ben artık Dostlar Tiyatrosu’nun hem çevirmeni, hem başoyuncusu, hem uyarlayanı, hem Tiyatro mutfağı Adalet Ağaoğlu, Aziz Çalışlar, Ferit Edgü, Can Yücel, Adalet Cimcoz çevrileriyle, Aşık Mahsuni, Çiğdem Talu, Nejat Yavaşoğulları, müzikleriyle, Behiç Ak, Bilgesu Erenus, Eşber Yağmurdereli, Fikret Otyam, İsmet Küntay oyunlarıyla, Osman Şengezer, Orhan Taylan, Nezih Danyal dekorlarıyla, Umur Bugay, Metin Balay, Yılmaz Onay, Mehmet Ulusoy rejileriyle, Fikret Hakan, Işık Yenersu, İsmet Ay, Kamran Usluer, Savaş Dinçel, Uğur Polat, Tezer Özlü, Mümtaz Sevinç, Füsun Demirel, Derya Baykal oyunculuklarıyla yolu AST ve Dostlar Tiyatrosu'ndan geçenler arasında. CUMHURİYET 04 CMYK