Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Fotoğraf: UĞUR DEMİR f Turuncu Devrim'in kızı Ruslana Özlem Altunok R uslana'nın yüzü güleç, rengi "turuncu"... Kimilerine göre "demokrasi "yi çağıran, kimilerine göre küreselleşme politikalarının bir parçası olan "Turuncu Devrim"in assolisti olarak tanıdık onu. Seçim öncesi, seçim gecesi ve sonrası Ukrayna Başbakanı Yuşçenko'nun yanında durmasına, yeni hükümetin Kültür danışmanı olmasına rağmen, "politikayla ilgim yok" demekte ısrarlı. Bir ayağı nercdeyse Türkiye'de olan Ruslana, geçen hafta da Magazinciler Derneği'nin Altın objektıf ödül töreni için îstanbul'daydı. Artık bir "star'dı, dünya onu tanıyordu ve bu yüzden kaldığı otelın lobisinin kalabalık olması, gazetecilerin birbirini yemesi kaçınılmazdı! Bu yıl Kiev'de düzenlenecek Eurovision Şarkı Yarışması'nda Ukrayna'yı temsil edecek parça bir şarkı değil, "Turuncu Devrim Marşı". Sözlerı şöyle: "Yuşçenko'ya evet! Yuşçenko'ya evet!/ O bizim liderimiz/ Biz güdülen koyunlar değiliz/ Biz Ukrayna'nın kızları ve erkekleriyiz/ Şimdi ya da hiçbir zaman/ Beklediğimiz yeter/ Birlikte daha fazlayız/ Yenilmeyiz..." Ruslana da marştaki o kızlardan biri olmakta ısrarlı. lşte "Ukraynalı kız"ın gözünden Türkiye ve Ukrayna... Yine Türkiye'desiniz... Yes. I love Turkey. Neden? Böyle düşünuyorum, öyle hissediyorum. Benzerlikler mi, farklılıklar mı çekiyor sizi? Ne görüyorsunuz burada? Bu, sadece beni Eurovısyon'da desteklediğiniz için değıl. Ben bu ülkeyi gerçekten seviyorum. Sevdiğimi de gösterdim, bunları konuşmaya gerek yok. Ukraynal bir kız olarak burayı sevmekten gurur duyuyorum. Zaten tarihte de böyle bir benzerlik var. Ben de Kanuni Sultan Süleyman'ın karısı Hürrem Sultan'ın doğduğu köyde doğdum. Mesela Türkiye'den Uk rayna'ya her döndüğümde hep kıyaslamalar yapıyorum. Burada hoşuma gidenler orada da olsun istiyorum. Hem çok misafirperversiniz, her gelişimde sevgiyle karşılanıyorum. Ukrayna'da son dönetnde yaşanan değişim, sizin tanındığınız sürece paraleldi. Bu paralellik hızlandırdı tnı hayatınızı? Evet, bu çok enteresan oldu. Bu duruma nasıl geldiğimize inanamıyorum. Orada başardığımız şey çok önemliydi ve biz bunu savaşsız, kansız, demokrasiyle çözdük. Bize destek olan herkese teşekkürlerimi sunuyo Ruslana, birinciliğini diğer Eurovision yıldızları gibi yaşamadı. Ardında "turuncu bir rüzgâr, seçimlerde Ukrayna Başbakanı Yuşçenko'yu destekledi, hükümetin kültür danışmanı oldu. O yine de "sadece Ukraynalı bir kızım" diyor. rum. Bu değişim Ukrayna'nın önünü çok açtı. Umanm bizi de AB'ye alırlar, Türkiye'den sonra tabii ki. Olsun da, fark etmez. Peki, "Turuncu Devrim" içindeki yeriniz? Ben kesinlikle bir kahraman değilim, vatandaş olarak oradaydım ve yapmam gerekenleri yaptım. Elimden gelen de buydu. O zamanlar zaten tek düşündüğümüz, yarın ne olacağıydı, kendimizi düşünecek zamanımız yoktu. Korkunç bir sureç yaşadık, savaş çıkmasından korkuyorduk. En önemlisi de hıç kimsenin, hiçbir talebi olmadan orada olmasıydı. Sadece halk için, yani kendimiz için yaptık. Seçim sürecinde Yuşçenko'yu desteklediniz, açlık grevine girdiniz, şimdi de Başbakan'ın kültür danışmanısınız... Politika değil miydi yaptığınız? Hayır. Ben politikayı sevmiyorum. Hiçbir zaman da politıkaya gırmem. Benim işim sanat. Tüm yaptıklarımda halktan biri olarak vardım. Siyaset ve miizik Ukrayna'da daha önce hiç bu kadar iç içe girmiş miydi. Hem sizin varlığınız, hem de bu yılki Eurovizyon'a katılacak Ukrayna ekibinin seçtiği "Turuncu Devrim Marşı" bunu gösteriyor. Nasıl yorumluyorsunuz bu durumu? Doğru, herhalde böyle bir şey daha önceleri çok az olmuş\ v tur. Ama bugün yaşanan politika kültürmüzik ilişkisi değil. Bu sadece halkın ıstediği şey. Eurovizyona katılacak şarkı, Ukrayna için çok önemli. Bu çocuklar, bu şarkıyla kendilerini Ukrayna'ya tanıttı. Halk da onlan destekledi. Ben de halkla beraber onlan destekliyorum. Eleştirenler de olacaktır, ama bu kesinlikle sadece politik bir şarkı değil, halkın istediği şarkı. Peki, Eski Sovyetler'i ve Turuncu Devrimi karşılaştırın desem... tkisi bambaşka rejımler. Şimdi devamlılık var. O zamanlar yoktu. Kadınlar Ukrayna'da sizi örnek alıyormuş. Nasıl bir sembolsünüz? Eğer iyi bir şeyler yapabiliyor, örnek olabiliyorsam bu, hoşuma gider. Ama aynı şeyi ben de yaparım, kendimi geliştirmek için iyi olan şeyleri örnek alırım. Sonuçta dünyadaki biitün kadınların sorunları birbirine benziyor. Bizde kadınlar yeterince özgür aslında, kadınlar politikaya da girebiliyor, mesela Başbakanımız da kadın... • Yarım porsiyon Moby Zekeriya S. Şen ew Wave, postrock, trance ve ambiyans müziğinin öncüsü, tek kişilik orkestra, Moby yeni albümü Hotel ile tekrar huzurlarımızda. Moby'yi en son iki yıl önce Efes One Love Festivali'nde mükemmel bir konserde izlemiştik. Uzun süre ortalıklarda görünmeyen sanatçı yeni albüm çalışmaları için kendisini New York'taki evinin içine kurmuş olduğu ufacık stüdyosuna kilitlemişti. Ancak internet sıtesindeki Moby günlüğü sayesinde albümün gelişmesini takip etme fırsatımız olmuştu. Hotel, Moby'nin şu ana kadar üretmiş olduğu en kişisel ve aerodinamik albüm. Şekil ve kavram olarak Moby'nin söz sahibi olduğu new wave ve postpunk esinlenmesinden çok az iz taşıyor. Albümü dinlerken kendinizi bir vadi boyunca yürürken buluyorsunuz, ancak hiçbir yerde karşınıza ne bir dağ ne de bir tepecik çıkıyor. Anlaşılan Moby kendisini diğer herkesten ayıran sampling özelliğini bu defa hiç dikkate almamış. Ne yazık kı ortaya çıkan albüm bunun yanlış bir karar olduğunu gösteriyor. Albüm ün ilk yarısı basitzayıf ve ilkel, yani standardı düşükmarş havasında ve ruhsal bir arayışta olan modern rock parçalarından oluşuyor. Bir kişilik verilmeye çalışılmış ancak sonra sanki bundan vazgeçilmiş. Moby her ne kadar sokulgan, N gözlüklü, vejetaryen, liberal veya her yönden yetenekli olmuş olsa bıle bu albüme boşaltmış olduğu üretimi basitlikten ileriye gitmiyor. Bu çok acı. Müziğin basidiği yetmiyormuş gibi üstüne yazılan sözler ise cabası. Neredeyse her parçada vokal yapan Laura Dawn'un sade ve huzur veren sesi bile bu basit sözler altında silinip gidiyor. Moby'nin gitara doğru yelken açmış olması aslında bir kusur olarak görülmemeli. Asıl kusur bu yolcuğunda bir zamanların en diri müziğinin büyük ölçüde özelliğini kaybetmiş olması. Moby müziğinin şizofren akıcıhğını bır tarafa bırakıp, bilindik tempo ve klasik bütünlük üzerine oluşturduğu yeni çalışması, bir kesim tarafından olgunluk unsuru olarak algılanabılir. Ancak bu müziğini zayıflatmaktan başka bir şey değil. Bu özellikle Hotel'in ortasında peş peşe gelen 3 parçada "Temptatıon", "Spiders" ve "Dream About Me" bariz şekilde kendisini belli etmekte. Hotel'in başında belli bir düzeyde olan hareketlilık bu üç parça ile üst üste yok oluyor ve zaten buradan sonra albüm kendisini toparlamakta zorluk çekiyor. Evet, belki parçalarda Lauran Dawn'ın desteği ile Moby'nin sıcakhğını hissedebiliyoruz fakat ne olursa olsun parçalar sığ sularda kendı kendilerini boğuyor. Öte yandan albümde Moby'nin büyüdüğü New Wave müziğine biraz özlemli yakla şun da var. Örneğin yaylılarla süslenmiş çok yavaş New Order yorumu "Temptation" Moby'nin albümde postpunk'a zar zor uzandığı en uç nokta. Hotel'de ön plana çıkan gitarpop teması, aslında Moby'nin hep bir elektronik yapımcı olduğunu ve olacağı gerçeğini açığa çıkarıyor. Moby bu albümde her ne kadar rock enstrümanları kullanmış olsa bile temelde basit ve dördü akor formatı özelliğini koruyor. Bu format ise Moby'nin tüm müziklerinde ortaya çıkıyor. Bir rock grubunun elektronik müziğe kayışında yaşanan en belirgin engellere Moby de ters yönden takılmış gibi. Hotel'in en heyecan verici yani ise ikinci bonus CD'si (limited editıon). Elektronika müziğine resmen yüz veren bu ufacık adamın, üste başına yerleşme hevesinde olan boş bir yapımcı olmadığını bu CD'de görebiliyoruz. Başlı başına bir albüm olma özelliğınde olan bonus CD, yaklaşık bir saat boyunca süren bır ambiyans trance müzik şöleni. Dinlediğınızde Moby'nin atmış olması gereken bir sonraki adımını görebiliyoruz, "işte bu Moby" dedirttiren bir CD. •