Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 SOFRA 24 NÎSAN 2005 / SAYI 996 Siperdeki bisküviler Aylin Öney Tan 1915 yılında, günümüzde Anzak koyu olarak anılan kıyıya 24 Nisan'ı 25 Nisan'a bağlayan gece şafak vakti çıkarma yaptılar. Dünyanın öbür ucundan "neden"ini, "niçin'ini tam bilemedikleri bir "savaş" için bu topraklara gelmişlerdi. ANZAC diye kısaltılan " Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu"nıın erleri, zabitleriydiler. Bir ülkeyi işgal etmck için buralara geldiklerini çok sonraları fark edeceklerdi. Belki de bu yüzden büyük çoğunluğu ülkelerinc geri dönemediler, ceplerinde bisküvi kırıntıları bu topraklarda kaldılar, bu topraklarakarıştılar. "Düşman"ın aslında kendi vatanını koruduğunu bile çok sonraları fark ettiler. Savaştıkları dava kendi davaları değildi. Mısır'da geçen neşeli bir hazırlık devresindcn sonra, yüksek moral ve kendilerini kanıtlama azmi içindc Çanakkale yarımadasına doğru yaklaşırken heyecan içindeydiler. Ilkbaşta savaşmak için fazlasıyla donanımlı olduklarını zannediyorlardı. Ancak çıkarmanın başladığı o masmavi nisan sabahı bir şeylerin beklediklerinden epey farklı olduğunu anlamakta gecikmediler. Çıkarma yanlış noktaya yapılmıştı, hiç de beklemedikleri bir arazi yapısı ile karşılaşmışlardı. Düz bir plaja çıkacaklarını umarken kıyıda dikilen sarp yamaçlar moral lerini bozmaya yetmişti. Bazıları ise bunu fark edemediler bile. Sığ sulara çıktıklannı sanan bir grup, 40 kiloyu aşan sırt çantalan ile derin sulara gömüldüler. Kıyıya varmayı başaranlar ise bu yükle sarp kayaları tırmanmak ve ilerlcmek zorundaydı. Çantaların bu denli ağır olması ise "tayın'ın fazlasıyla takviyeli olmasındandı. Anzakların giinlük tayını lngiliz ordusunun standartlarına göre ayarlanmıştı. Buna göre asker başına 452 gr. konserve et (bully beef), 567 gr. ekmek veya 452 gr. bisküvi, 113 gr. "Bacon" (domuzpastırması), 56 gr. kuru fasulye veya bezelye, 18 gr. çay, 113 gr. marmelat, 85 gr. şeker, 85 gr. peynir, 14 gr. tuz, 1.4 gr. hardal, 0.8 gr. kara biber düşüyordu. (Elbette bu ince gram ayarı, esas alınan îngiliz ölçüm biriminin çevriminden kaynaklanıyor.) Bilmedikleri, tanımadıkJarı toprakJan fethetmeye gelen askerleri buralara sürenler, nelere ihtiyaçları olacağını çok da düşünmemişlerdi anlaşılan. Baharın ilk günlerinin latif havaları yerini kavurucu yaz sıcaklarına bırakınca, çantalardaki erzak, Anzakların kâbusu haline dönüşecekti. Taze sebze, meyve bulamayan, "Fray Bentos" marka tuzlu et konservelerini araziden topladıkları yabani nırlı olan su istihkakı, yaz aylarında hiçbir zaman tam olarak dağıtılamadı. Bazı birlikler de üçte, hatta dörtte biri verilebiliyordu. As kerler, bu sınırlı su ile hem yetneklerini pişjrmek, hem de susuzluklarını gidermek duru mundaydüar. Kavurucu sıcaklarda, zaten az olan su ile ycmck pişirmeyi hiçbiri düşün medi bile. Aşırı yağlı ve tuzlu et konservesi 'bully beef' ve kuru bisküviler ile sınırlanan günlük öğünleri, askerleri susuzluktan delirecek raddelere getiriyordu. BULLY BEEFNON! Savaşın ilerleyen günlerinde taraflar arasın da bazı insani yakınlaşmalar olduğu, sigara ve yiyecek değiş tokuşu yapıldığı anlatılır. Bu nun abartıldığı kadar sık olmadığı söylcnse de kayıtlara geçen bazı vakalar biliniyor. Siperlerin çok yakınlaştığı bir seteıde Türk tarafından Anzaklara atılan sigaranın yanında son derece kibar, ama bozuk bir Fransızca ile yazılmış bir not iliştirilmişti: "Notrc Chcr Enemi PrenezA Vee Plessir / Sevgili düşmanımız, Buyurunuz, Memnuniyetle". An zaklar karşılık olarak ct konservelerinden gönderir. Biraz sonra Türk tarafından taşa sa rılı bir not fırlatılır. "A Notre Herox Ennemis, Bully Beef Non / Kahraman düşmanımıza, Bully BeefYok. Bir sonraki not ise da ha net gelir, "Envoyez Milk Süt gönderiniz ". Anzak askerinin ceplerindeki bisküviler sayesinde, bizim Mehmetçiklerin bir kısnıı birkaç cigara ya da bir parça Türk tütünü karşılığı adını bile bilmedikleri Hindistan ce vizi ile tanıştı. Analarının yaptığı peksimetleri hatırlatan bu sert kurabiyeleri sevdiler mi, bilinmez. Ama Avusturya ve Yeni Zelanda'da Anzaklar bu bisküviler ile hatırlanıyor. Anzak gününde, ölenler, şehitlerin simgesi sayılan gelincik çiçekleri ve unutmamanın sembolü olan biberiye dalları ile anıhyor. Bu gece uykunuzdan biraz kısın, sabah tan ağarmadan kalkın. Şafak zamanı siperlerin i ki tarahnda da sevilen demli çayınıza katık ettiğiniz Anzak kurabiyelcrini yerken tüm yeryüzüne savaşsız günler dileyin. Kahvaltı sofranızda demli çayın yanı sıra bir demet ge lincik, peynirinizin yanında bir dal biberiye olursa tüm şehitlerin ruhu şad olmuş sayı lır.» kekikJe yutulabilir kılmaya çalışan askerler, kısa zamanda günlük tayınlarındaki konserve erik ve elma marmelatlanndan da tiksinir hale geleeeklerdi. Elbette açıldıgı anda konserveye üşüşen ve cephenin en büyük sorunu olan sineklerin dc bunda payı vardı. Ceplerde taşınabildiği ve dayanıklı olduğu için genellikle ekmek yerine yulatlı bisküvi dağıtılıyordu. Bu bisküviler pek de çıtır çıtır sa yılmazdı. Kafa olmasa bile diş kırabiliyordu. Cephede Anzakları bekleyen en büyük sorun susuzluktu. Yctcrli su stoklan olmayan ve tatlı su kaynağı bulamayan askerler, ilk başta sığ da olsa birkaç kuyu kazabilmişti. Ancak kuyular haziran ortasına doğru tamamen kurumuştu. Mısır'dan varillerlegelecek olan suyu beklerken, var olanı idareli kullanmak gerekiyordu. Asker başı 4.5 litreyle sı Anzak kurabiyeleri Dünyanın öbür ucundan gelen erlerin tayınında bulunan kurabiyelerin en önemli özelliği dayanıklı olmalarıydı. Gelibolu çıkarmasından önce "asker bisküvisi" diye anılan kurabiyeleri, oğullarına ve kocalarına iki ay süren gemi kargosuyla gönderenler de az değildi. Gelibolu'dan sonra "ANZAC Biscuits" adını alarak milli bir kimlik kazanan kurabiyeler, Avustralya vc Yeni Zelanda'da artık hazır paketlerde satılıyor. Askerlerin çektiği eziyeti çekmeyin ve dişinizi kırmayın diye, klasik tarife 1/2 paket erimiş yağ eklenmiştir. / bardak yulaf ezınesı, I bardak un, 1/4 bardak n'ker, 3/4 bardak Hındıstan ccvizı rendesi, 125 gr. erimiş yag\ 2 yemek kaşığı pekmez, 2} yemek kaşığı kayııar su, 1 tatlı kaşığt karbonat Yulaf ezmesi, un, şeker ve Hindistan cevizini karıştıhn. Karbonatı suda eritin. Pekmez ve erimiş yağ ile birlikte kuru malzemeye ekleyin ve karıştırın. Hamuru ceviz büyüklüğünde toplar halinde yuvarlayın ve yağlanmış unlanmış tepsiye aralıklı olarak dizin. 180 dereceye ısıtılmış fırında 20 dakika kadar pişirin. LfîBİRENT Birinci kareden itibaren oklara ve numaralara dikkat ederek espriyi izlemeye başlayın... 0 da ne? Espri, iki ayrı yoldan devam ediyor.. Oklar da iki ayrı yönii gösteriyor.. Şimdi hangi yolu takip edecefiiz? Eeel Orası artık size kaimış. Hadi buyurun bakalım sayfanın labirentlerine.. Sakın kaybolmayın tıaal.. HAKAN ÇELİK ktZLAR HADf Ki(?*(l2.ı fhakancelik@mynet.com | ?6 6W^ f AP£f?ıTN '.. VAC^AAsl LAllAA.. MASıLSiN 6U6ÖKİ ?. O KACW(2.50KUUAM!. ÖOL£ &'DWA 0\QM •Çı'M Çd* AZ AMA OLAAASlM.. PGKALA,,S>AMA \ AY.'. APi f ÇK'