Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
13 MART 2005 / SAYI 990 Rakının keyfi kaçtı Sahte rakılar can alsa da İstanbul meyhaneleri yine dolu, yine canlı. Çünkü rakının tadı ve sohbeti başka içkilerde bulunmuyor. Ama rakının değil insanların tadının kaçtığından şikâyetçi olanlar da var... ir de rakı şişesinde balık olsam, dedi Orhan Veli. Reşat Ekrem Koçu, istanbuJ Meyhaneleri kitabında, meyhaneleri ve akşamcı âdetlerini anlatır. Daha geriye gidersek Evliya Çelebi de Seyahatnamesi'nde istanbul meyhanelerinden söz eder. Meyhanelerin Samatya, Kumkapı, Bahkpazarı, Unkapanı, Fener, Balat ve Boğaz'ın iki tarafında toplandıklarını söyledikten sonra "Galata demek meyhane demektir" der. Çelebi muzlu rakı, hardaliye rakı, nar rakı, anason rakı gibi pek çok rakı ismi de verir. Rakı masasıyla, muhabbetiyle, meze B siyle ve özellikle de balıkla birlikte anılır. Tabii bir de fasıllarla... Sahtelcrinin can almasıyla gündeme gelen rakının adabını, bilenlere sorduk. Kendilerine "Demciler Akademisı" diyen bir grup aydın ve sanatçı cuma günleri Çiçek Pasajı'nda buluşup muhabbet ediyor. Biz de akadenıinin toplantılarından birine katılma şansı yakaladık. Tunç Başaran, Ziya Şav, Mücap Ofluoğlu, Mustafa Alabora, Cevat Çapan, Besim Dalgıç, Metin Fındıkçı, Güngör Ergin sohbeti sürdürürken Aydın Boysan sorulanmızı yanıtladı. Fidel Castro'yu rakıya alıştıran gazeteci Leyla Umar da rakıyı ve keyfini anlattı. Demciler Akademisi Uyeleri soldan sağa: Tunç Başaran, Ziya Şav, Mücap Ofluoğlu, Mustafa Alabora, Cevat Çapan, Güngör Ergin, Besim Dalgıç, Metin Fındıkçı. AYDIN BOYSAN Mımaryazar Rakının mı tadı kaçtı, insanların mı? Toplum cıvıdı, rakı içmek de. îktidar cıvıdı, ama muhalefet de. Cumhuriyet'ten 2 yaş daha yaşlı biri olarak, Allahlarından bulsunlar diyemem. O bu işlere karışmıyor çünkü. Zaten karışsa adalet olurdu. Ama bu sahte rakı meselesine gelince, karşı da olsam neredeyse idam edilsinler, diyesim geliyor. Bu kadar büyük bir hainliği kimse yapmadı şimdiye kadar. Rakının kendi zaten zehir. Zehri miktar belirler diye bir söz vardır ya suyun bile fazlası zehir olabilir. Demciler Akademisi ne zaman kuruldu? Bizim akademi geçen yüzyılda kuruldu. 1900'lerdc yani... Amacı sohbettir. tlk kurulduğundan bu yana yarısı öldü, diğer yarısı da rakıdan yasaklı. Mesela bizim gümrük muhafazada çalışan arkadaşımız vardı. Bir oğlu ABD'de diğeri Ingiltere'de okurdu, çok güzel bir evi ve arabası vardı, ama işe Anadol'la giderdi. Sebebi malum... Bir de memur ama arakçı bir arkadaşımız vardı. Boğaziçi Köprüsü yeni kıırulduğunda bir mühendis arkadaşla yan yana düştüler. Mühendis olan köprünün teknik özelliklerini sayıp, bu köprüde arak olmaz, dedi. Memur da olur diye ısrar etti... Inatlaştılar. Sonra bir başka arkadaş da "O senin işine karışıyor mu sen de adamın işine karışma" diye mühendisi azarladı... Böyle işte, sohbet bizi bir araya getiren. Akademinin kadın iiyesi var mı? Kadın üyemiz yok. Kadınlar rakıyla baş edemiyor mu? Kadınlar değil, erkekler baş edemiyor. Kadınların olmadığı bir hayat düşünülemez. Masada kadın olunca erkekJer içine düşüyor. Masada kadın olmayınca da akıllarına diişmüyor mu? Elbette... Onlardan konuşuluyor bu sefer de. Siz dünyanın her yerinde içki içtnişsiniz. Istanbul'un farkı var mı? Fark dostlarda, muhabbette. Bu masayı al Avustralya'nın doğu yakasına koy, aynı olur. HER YUDUM BAŞKA GÜZEL Nasıl içilir rakı? Rakıyı, kadehi döndürerek koyuyoruz ki buharı çıksın, koksun, burun da nasibini alsın. tlk yudumu alıp arkana kaykılacaksın. Dişlerinin arasından bir nefes alacaksın ki akciğerler de nasibini alsın. Sonra ikinci yudumu alıp şöyle oturduğun yerde bir sallanacaksın ki gırtlaktan inen içki dolana dolana insin. Rakının en keyifli yeri gırtlakla mide arasıdır zaten. Bektaşi'nin biri zürafa görmüş, "Bu amraa içer be" demiş ya... O hesap... Piyasaya yeni rakılar çıktı. Denediniz mi? Efe'yi denedim güzeldi, ama Tekirdağ onde gidiyor. Bu kadar çok rakı olmasının zararı var mı? Bence ne yaran olur ne de zararı. Şarabın da türlüsü var, iyisini seçip alıyorsun. Ya kendin denersin ya da erbabına sorarsın. Rekabet her zaman iyi olmayabilir, büsbütün sersemletebilir de. Kavun, peynir rakı derler ya. Doğru mu? Kavunla içki saçmadır, ama her türlü peynir olur. Balık da olur. Mezesi de bu ikisinden çıkar zaten. Meyhaneler nasıl? Eskiden nasıldı? Rakı da bozuldu, insanlar da... Eskiden insanlar kapıdan girer selam verirlerdi. Meyhaneci geleni saygıyla karşılar ve yer gösterirdi. Kaldı ki o masa zaten genelde o kişinin oturduğu yer olurdu. Sormaya gerek kalmadan servis yapardı. Eski meyhanelerde sessizlik vardı. Gürültü meyhanelerin bayağılaşmasıdır. Kumkapı'da ayak üstü saz heyetleri dolaşıyor, bu da kepazelik... Eski meyhanelerde müzik de olmazdı zaten. Fasıl olmaz mıydı? Bakın 60 sene önce Zincırlikuyu'da Anik Hanım'ın bir meyhanesi vardı. Eşiyle birlikte işletiyordu meyhaneyi Anik Hanım. Bu kişiler bestekâr Tatyos Efendi'nin ailesiydi. Anik Hanım kocasının iki kadehten çok içmesine izin vermezdi, sarhoş olunca eve almazdı. Biz de masanın altından usulca rakı verirdik adamcağıza. Tatyos Efendi orada eserlerini icra ederdi mesela. Arada sırada gezici saz heyetleri gelirdi, ama usulüne uygun çalarlardı eserleri. Bugün öyle değil. Çiçek Pasajı değişti mi? Eskiden herkesin birer bardak koyabileceği fıçılar vardı, masa falan yoktu. 194O'lı yıllarda bir gün bir fıçının başında Orhan Veli, Cihat Burak, ben sohbet ediyorduk. Biri bir kadınla epey yakın bir hal içinde olduğunu anlattı. Komşu fıçıdan biri de kalktı "Ulan eşşoğlu eşek bunlar anlatılır mı" diye bağırdı. Orhan Veli de, "Zorlama var mı? Yok. O halde o onu düzdüyse öbürü de bunu düzmüştür" dedi. Kahkahayı basıp içmeye devam ettik... Gençlere rakıyla ilgili bir tavsiyeniz var mı? Içkinin her türlüsünde önemli olan ayan bulmak, miktarı kaçırmamaktır. LEYLA UMAR Gazetea en temelde rakı içicisi değilim, ama yazın Bogaz'da ya da deniz kenarında balık ve mezeyle birlikte bol buzlu bir rakı isterim. Rakının sofrasını ve muhabbetinı seviyorıım. Ben aceleci bir insanım, hele mezelere hiç dayanamıyorum. Hemen bidriyorum, onun için de rakının tadını çıkaranlafdan olamıyorum. Ama şimdi kolesterole iyi geliyor diye daha çok şarap içiyorum. İçki adabına gelince, etrafımda fazla içip saçmalayanları görünce rahatsız oluyorum doğrusu. Şöyle de bir gözlemim oldu; çok zenginler daha çabuk kontrolden çıkabıliyorlar, ama yoksullar adabıyla içiyorlar. Belki de daha alışkınlar rakıya ya da belki başka bir nedeni vardır. Benim birlikte içtiğim kişiler çok önemli. Yazın terasta, açık havada rakı içiyoruz. Açık hava rakıya daha çok yakışıyor galiba. Muhabbet de çok önemli. Muhabbetin yanına rakı içilir yanı. İçip dağıtmalc için değil. Orneğin Fransa'da sürekJi B MEKAN Cibalikapı E ski Moda Iskelesi'nin yolunun başında sizi, nefis balık kokusu ve taş plaklardan yükselen müzik sesinin geldiği bir ahşap bina karşılıyor. Burası, dört yıldır Haliç'te hizmet veren Cibalikapı Balıkçısı'nın Moda şubesi. Cibalikapı Balıkçısı'nın Haliç'teki ahşap ağırlıklı geleneksel Rum meyhanesi tarzı Moda'da da korunmuş, lezzeti de... Her gün, sızma zeytinyağıyla yapılan ve çoğunluğu otlardan oluşan ortalama 20 çeşit meze sunuluyor Butün olarak yapılan kalamar tavası ile ahtapot ızgarası da ağzının tadını bilenlerden yoğun ilgi goruyor. Balıklar günlük olarak alınıp meşe kömüründe ızgara ya da tava olarak ıkçısı Moda'da... »1 pişirilip servis ediliyor. Balıkçı'nın özel tatlısı ise kuru iizüm pekmeziyle yerli susamdan yapılma tahinin kullanıldığı fırınlanmış tahinpekmez tatlısı. Cibalikapı Balıkçısı'nın müzik arşivi de sunduğu atmosfere çok uygun; taş plak kayıtları, rebet tarzı Rum müzikleri ve eski Türk filmi müzikleri... Hemen yanı başında bulunan otopark da Cibalikapı Balıkçısı Moda'ya otomobilleriyle geleceklere park sorunu yaşatmıyor... Cibali Balıkçısı'na gitmeden önce rezervasyon yaptırmakta yarar var. Cibalikapı Balıkçtsı Moda: (0216)348 93 63 Ctbalıkapı Balıkçısı Halıç (0212) 533 28 46 şarap içerler, ama ben hiç sarhoş görmedim. Eskiden bizde de öyleydi. Insanlar sakin sakin içkilerini içer, muhabbet ederlerdi. Rakı çok güzel bir içki. Hatırlarsınız Fidel Castro'ya rakı ve kalkan götürmüştüm. Kalkan taze kalsın diye buza sardım, açmasınlar diye de paketin her yerine "Fidel Castro" yazdım. Çünku puroya bile bomba koymuşlar. Neyse kalkanı pişirdim. Tatsm diye bir bardak rakı verdim, ama o tam altı bardak içti. Rakı şişesiyle fotoğrafı var, hafif çakır keyif, bir neşe, bir neşe... Hatta şışeyı ben kaldırdım masadan. Rakıya alışmış artık, soranlara "Leyla Umar alıştırdı" diyormuş. Resmi görevlilere de söyledim, rakı götürsünler diye... Bir de Cumhuriyet'e yazdığım yıllarda Nadir Bey'in (Nadi) evindeki masalar çok keyifli olurdu. Nadir Bey viski içerdi, ama eşi Berin Hanım rakı severdi. Yaşar Kemal gelirdi, sohbetler edilirdi. Ben de bir kadeh içerdim onlarla birlikte. Sahte rakı meselesine gelince, bu kişilerin mutlaka ölünceye kadar hapse girmesı lazım. Hatta bunu kontrol etmekle görevli olanların da işlerinı yapmadığı belli. Onlara da cezanın aynı verilmeli. Böyle bir gaddarlık olamaz. Gerçekten rakının keyfi kaçtı.