22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

13 MART 2005 / SAYI 990 11 BEKÂRET DEDİĞİN NEDİR Kİ? G. Serpil Geçmen dının baş harflerini söylüyor sadece: F. Ö.. Anlatacakları hem yasaların hem toplumsal kuralların didik didik ettiği bir konu üzerine. Kafası karışık. Aile, çevre, bedeni, beyni arasındaki gelgitler söylediklerine yansıyor. Bir kadın için "öteki" yani erkek kim? Bekâret neden bu kadar önemli? Ya kiirtaj? Ille de bir travma mı olmalı? Yanıtları birbiriyle çelişiyor, ama o daha yolun başında sayılır, çiinkü henüz 23'ünde. lşte genç bir kaduıın bedeniyle birlikte varoluş hikâyesi ve çatışmalan: Nasıl bir ilişkiniz vardı? llk zamanlar cicim aylarıydı. Sonralan "sevgi diye bir şeyin varhğına inanmıyorum" demeye başladı. Hiç "seni seviyorum" demedi. Bir kere ben söyledim, "ben de seni" dedi o kadar. O zaman çok kırılmıştım, ama 16 yaşındaydım, dalgaya vuruyordum. Zamanla bir şeylerin yolunda gitmediğini anladım. Her gün görüşüyor, ama doğru düzgün konuşmuyorduk. Bir süre sonra çok scyrek haber almaya başladım ondan. Arıyordum, o A Ne hissettin? Hiçbir şey, çok özel olmadı. O anda hiçbir şey istemiyordum, uyumak dışında. Ona da, kendime de kızgın değildim, pişman da. Garip bir çatışma vardı. Böyle bir şey olmamalı mıydı acaba, ailem öğrenirse ne olurdu, arkadaşlarım garip karşılar mıydı?... Zamanla alıştım. Düzenli bir şekilde birlikte olmaya başladık. Ilişkinizde bir değişiklik oldu tnu? Birbirimize karşı sorumluluğumuz arttı. Duygusal anlamda da farklılaştı. Hayatımın değiştiğini düşündüm. Ailemin söylediklerinden etkilenmiştim. "Kuralı bozdum" diye düşünüyordum. Bu yüzden biraz rahatsız oldum. Ondan ayrıldım, ama hiçbir zaman pişman olmadım. Ailenin veya toplumun görüşlerinin dışında, "bekâretini" kaybetmiş olmak neyi değiştirdi? Yaşannıasi gerekliydi. Sadece görüyorsun, öpüşüyorsun. Bunlar, iyi gitmeyen bir ilişki için biraz eksik kalır. Benim açımdan bu duygusaUıktı. thtiyaç anlamında soruyorsan, güzel ve gerekli. Ama sadece ihtiyaç karşılamak için de olmamalı. Sevişmeden, sevmek olmaz. Barbaros Çocuk Köyü'ndeki olaylardan sonra bekâret kontrolüne gönderilen genç kızlar ntihara kalkıştılar. Görülen o ki, bekâret hâlâ kadının "ahlakrmn ölçüsü... Bu ölçü pek çok genç kızın yaşamının seyrini etkiliyor. Kadının kendisi olma sürecini yavaşlatıyor, çelişkiler yaratıyor. F.Ö. de bu çelişkiyi yaşayanlardan. İşte yaşadıkları ve anlattıkları... aramıyordu. Dört ay sonra ayrddım. Sevgi, sevgili anlamında beni tatmin etmiyordu. Ama yine de vazgeçemiyordum. Ayrıldıktan 2 buçuk ay sonra askere gitti. Izne geldiğinde karşılaştık. Peki sonra? () zaten bana hep cinselliği de yaşamak istediğini söylüyordu. tlk defa bir arkadaşımızın evine gittiğımizde "Sakın bana dokunma, böyle bir şey olmayacak" dedim. O gün bir şeyler yaşadık, ama tam anlamıyla değil. Kendini hazır hissediyor muydun? Hayır. Aklımdan geçmiyordu. Sonra her şey değişti. Şimdi bunun çok küçük, basit bir şey olduğunu düşünüyorum. O zaman öyle düşünmüyordum. Ailenin verdiği bir şeyler var, "Namusunuzla evlenin, namusunuzla yaşayın" gibi. Kafana bunlar sokulduğu için scn de farklı bakamıyorsun. "Bunu, evleneceğim insanla yaşamalıyım" diye düşünüyorsun. Ama erkek arkadaşımla süreç değişince bir şckilde oldu. Kaç yaşındaydın? Lise son sınıftayım. Artık onu istediğimi fark ettim. Ona dasöyledım. Onu sevdiğime emindim. Ama çok özel bir şey olsun istiyordum. Evleneceğimizi düşünüyordum. Bir gün gelip beni aldı, eve git tik ve o gün oldu. TEST YAPTIM, HAMİLEYDİM... Hamile kaldığını öğrenince ne oldu? O sıra her şeyi Allah'a emanet yaşıyorduk. Arkadaşlarıma şüphelendiğimi söyledim. Ama esprisindeydim işin, ihtimal vermiyordum, konduramıyordum. Bir yandan da gerçekse olabileceklerı düşünüyordum. "Böyle bir şeyi kaldıramam, intihar ederim" diyordum. Test yaptım, doğruydu, hamileydim. Ağlamaya başladım, ne yapacağımı bilemiyordum. O kadar çaresizdim ki. Erkek arkadaşımı aradım. Çok yakın davranmıştı. Üç gün boyunca aynı şeyi giydim, yıkanmadım. Sürekli ağlıyor, sigara içiyordum, konuşamıyordum bile. Kararınız ne oldu? Tanıdık bir doktora bilgi almaya gittik. Ultrasonda baktırdık, kesin hamileymişim. Ultrasonda da görünce insan garip hissediyor kendini. Arabada erkek arkadaşımla giderken hep "bundan kurtulmamız gerekiyor" diye düşündük. Sonra bir ara durduk. îkimizin bir parçasını taşıyordum. "Istersenaldırmayalım" dedi. Ama hayır, daha hayatımın baharındaydım, okulumdan mezun olmamıştım, yeni bir yerde çalışıyordum. Her şey çok iyi gidiyordu. Evlenmek, bana çok uzaktı. O, arkadaşlarına "Ben baba oluyorum" demiş. Hastanede neler hissettin? Kan alıyorlardı, sadece gözyaşlarım dökülüyordu. Adres istiyorlardı, yalan yanlış uyduruyorduk. Gene de gülecek bir şey buluyorduk. Arkadaşıma sarıldım. Sonra o koltuğa yatırdılar, ayaklarımı koydum. "Bayıldıktan sonrayapar mısınız?" diye sordum. Telkin ediyorlar "zaten şimdi bayılacaksın" diyorlardı. Yedi dakika sürmüş. Sonra birisinin uyanmam için adımı söylediğini duydum. Erkek arkadaşım gelmedi. Yolda kaza geçirmiş. "Garip bir çatışma vardı. Böyle bir şey olmamalı mıydı acaba, ailem öğrenirse ne olurdu, arkadaşlarım garip karşılar mıydı?.." Bu olaydan sonra erkek arkadaşına bakışın değişti mi? Bundan sonra "bir daha hiç ayrılmam" diye düşünüyordum. Ama aslında her şeyi kendimi iyi hissetmek için yapmışım. Bazen bu konuyu konuşuyorduk, ama sonra unuttuk. Daha doğrusu unutmak istiyordum. Şu an konuşuyorum, ama sanki böyle bir şey yaşamamışım gibi geliyor. Bilinç altıma attım. "Bu sadece bir ameliyattı" diye düşünüyorum. NEDEN BUNUN EŞİTLİĞİ YOK? Sence bekâret evliliğe saklanması gereken bir çeyiz mi? Değil, olmamalı da. Belki de olmalı, bilmiyorum. Sonuçta evlendiğim adam tohumuma para mı verdi? Bana sahip olma hakkını kim veriyor ona? Bekâretini kaybetmeden, öyle şeyler yaşayan insan lar var ki. Bekâret, kızlık zarından mı ibaret sadece? Sonuçta karşımdaki insan da bir çok şey yaşamış olacak. Eşitlikten bahsediyorsak, neden bunun eşidiği yok o zaman? Ayrılma kararı verirken bu olay seni etkiledi mi? Hişki beni o kadar yormuştu ki, ekstradan böyle şeyler düşünemedim. Yani aslında aşkımı, belki de aşkımızı kurtarmaya çalışıyordum. Duygusal olarak daha farklı şeyler yaşamak istiyordum. Baktım ki, tükenmişiz bir şeyleri devam ettirmek mantıksız geldi. En çok hamilelik olayı için üzüldüm. O zamanlar "hayatımın erkeği" dediğim adamla ayrılıyorduk. Ama bu psikoloji uzun sürmedi, çünkü artık bilinçaltına atmayı öğrenmiştim. Birinin bekâretini bozmak o insana sahip olmak mı demefe? Başlarda böyle düşünüyordum. O benim erkeğimdi, ama sonra anladım ki, birine sahip olma hakkına kimse sahip değil. Bir de bu sadece bekârete sahip olmaya indirgenemez. Sahip olmaktan öte paylaşmak vardır. Kocanın bakire olmamanı taşıyamaması durumunda ne yaparsın? Onu sevdiğim için tabii ki üzülürüm, ama kabullcnemıyorsa yapacak bir şey yok. Bana bunun için gelen adam hiç gelmesin daha iyi. Bu konıula artık erkeklerin umursamadığı gibi bir kanı var. Aslında önemsİ7 dcseler de, yüzde 9O'ı önemsiyor. Bu da sahip olma psikolojisinden kaynaklanıyor. Umarım kocam olacak insan "modern" düşünür. • Yıldız Alpar Bale Okulu tiünyadaki beş bale okulu arasında gösteriliyor. Kurucusu Yıldız Alpar şimdi de varoş çocuklarına ücretsiz bale dersferf veriyor... İşte 53 yılın öyküsü... Haydi çocuklar, baleye... Candeğer Muradoğlu ört beş yasjarındayken dımağımda kalan sahne. Loş ışıklı bir bale stüdyosu... Yerde bağdaş kurup oturmuş bir grup çocuğa müzikle birlikte komut veren bir kadın. Tut yıldızları, bir sağdan, biı soldan ve sonra yıldızları bırak... Pır pır pır kuçiık kelebekler îşte o kadın Turkıye'nin ılk özel bale okulu nu kuran Yıldız Alpar. Sanat ve bale hayatını Aşık Veysel'in ünlü dizesi uzun ince bir yola benzeten Alpar, baleye başlama serüvenini şöyle anlatıyor: "1943 yılında Istanbul Bcledıyesı Konservatuvarı'nda piyano bölumune başladım. O tarihte Lidya Krassa Arzumanova yönetimindekibalebölümü açılınca piyano bohimünü bıra karak bale eğitımı almaya karar verdım. Muzığin ritmiyle vücudun dilini kullanmak hoşuma gitmişti." 1949'da mezun olduktan sonra Fransız Konsolosluğu Kültür AtaşeligTnce değerlendirilen sanatçı, kendisine tanınan ö/el biı bıırsla Fransa'ya gitmiş. Paris ()pera ve Balesı'nde o tarihte açılan yüksek ihtisas bale kurslarına devam D ederek yüksek dereceyle mezun olmuş. Paris, Londra, Viyana ve ABD'de sanat merkezlerinde çeşitli seminer ve geliştirme kurslarına katılmış, araştırma ve çalışmalar yapmış. Paris'te kaldığı süre içinde Serge Lifar ile çalışmış. 1952'de Türkiye'ye dönüp Taksim Sıraserviler'de ahşap bir binada Türkiye'nin ilk özel bale okulunu açmış. 1953'teise tstanbul Şehir Tiyatroları'nda ilk kişisel bale resitalini vermiş. DANSIN GÜCÜ... Alpar baleye olan gönül bağını "Hekim olsam, reçetemeönce bale yazardım" diyerek dile getiriyor. Ona göre sanat insan duygularının, özlemlerinin, tutkularının, korkularının yüceltildiği bir ifade biçimi. Söz, müzik, şekil, renk ve dans da bu ifade biçiminin araçları. "En ilkel insan da, en uygar insan da, tarihin her çağında iç âlemine ulaşmaya çalışmıştı" derken dansı da sanatların merkezine yerleştiriyor. 37 yıldır Kadıköy'de Sakızgülü Sokak'takı okulunda eğitim vermeye devam eden Yıldız Alpar öğrencilerini Royal Academy of Dance sistemiyle çalışunyor. Öğrencileri arasında ilkokuldan üniversiteye kadar değişik yaş grupların dan insanlar var. flazırlık, ilk devre, orta devre ve ileri devreleri geçenler aldıkları diplomalarla bale okulu açnıak, okulda yöneticilik ve öğretmenlık hakkına sahip oluyorlar. Yıldız Alpar Bale Okulu dünyanın beş büyük bale okulunun içinde. Dersleri ()ya Barbara Karanis ve Aylin Kalem lşcen veriyor. 1985'te Yıldız Alpar Bale Okulu'ndan mezun olan bu iki öğretmen Türkiye'de ilk kez lngiltere'ye gidip Royal Academy of Dance'den uluslararası öğretmenlik sertifikası ve diplomasını alan isimler. Ayrıca Yıldız Alpar, 1992 yılında Royal Academy of Dance tarafından dünyada iki kişiye verilmiş olan, baleye katkıları ve başarılarından dolayı özel onur ödülüne lavık görülmiiş. Alpar'ın bugün de bir pilot projede imzası var. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Inci Başpınar ve Mukaddcr Acep'in katkılarıyla Kayışdağı tnönü Mahallesı'ndekı çocuklara ücretsiz bale eğitimi veriyor. "Insanı insan yapan tüm sanat dallarıyla beslencn önemli bir işin içinde olmaktan çok mutluluk duyuyorum" diyor Alpar ve ekliyor: "Yıllar boyunca karşılaştığım tüm zorluklara rağmen baleden aldığım zevk her şeyin üstünde". #
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear