25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

11 ARALIK 2005 / SAYI 1029 'Meleğin Düşüşü'ne büyük ödü Bu yıl27'incisi yapılan Nantes 3 Kıta Festivali'nde "Altın Montgolfiere Ödülü" Semih Kaplanoğlu'nun "Meleğin Düşüşü" adlı filmine verildi. Fransa'nın bu önemli festivalinde dünyanın değişik yörelerinden Afganistan, Şili, Kazakistan, İran, Fildişi Sahili'nden sinemacılar bir araya geldi. Toplu gösteriler ise Tunus sinemasınındı. Gönül DönmezColin F ransa'daki önemli film festivallerinden "Nantes 3 Kıta Festivali"nde Semih Kaplanoğlu'nun "Meleğin Düşüşü" filmi en büyük ödü] Altın Montgolfiere'ye layık görüldü. Tayvanlı Tsai Ming Liang ve Tunuslu Nacer Khemir gibi dünya sinemasında çoktan yeri belirlenmiş yönetmenlerin de yarıştığı festivalde genç bir Türk yönetmenin böyle bir ödül alması Türkiye sineması için çok onur vericiydi. Istanbul'da Uluslararası Film Eleştirmenleri ödülü alan ve Berlin'in ardından birçok önemli festivale davet edÜen film, Türk sineması için tabu sayılan bir konuyu işlemesinin yanı sıra profesyonel olmayan oyuncularla çekilmesi, dilinin sadeliği ile de dikkat çekti. BAŞIBOZUK BULUT... Yıllar önce Alain ve Philippejaladeau kardeşlerin sinema haritasına yerleştirdikleri î Kıta Festivali, her sonbahar dünyanın uzak köşelerinde birbirinden habersiz yaşayan insanları bir araya getirir. Afganistan, Kazakistan, Fildişi Sahili, Şili... Nerede sinema varsa Nantes'ın yolunu tutacaktır bir gün. Yarışmalı bölüm, yarışma dışı, özel gösteriler ve iki yıl önce başlatılan yarışmalı belgeseller bölümü kentin güzel kahvelerini, lokantalarını, müzelerini keşfetmeye pek vakit bırakmaz bir hafta boyu. 27. yaşgününü kutlayan festivalin zengin programmdaki en iddialı fümlerden biri Tayvan sinemasından Tsai Ming Liang'ın son yapıtıydı. Bugün yalnızca Tayvan sinemasının değil dünya sinemasının da dehalarından sayılan Tsai Ming Liang'ın filmlerinde habire yağmur yağar, seller götürür, musluklar bozulur, taşan sular apartmanların bir katından öbürüne sızar. Aşklar ise hep erişilmez noktalarda kalır. Kahramanlar birbirini izler ama yaklaşamaz, cinsel ilişkiler mckanik olduğundan doyumsuzdur. tnsanlar sanki ağır yükü altında ezildikleri bedcnlerinin tutsağıdır. Yönetmenin son filmi "Başıbozuk Bulut" ya da Fransızca adıyla "Karpuzun Tadı" ise susuzluk üzerine. Cinsel aşk ise porno yoluyla anlatılmış. Kentte tüm suların kesildiği bir sırada insanlar karpuz suyııyla susuzluklarını gidermeye çahşırlar. Gerçi karpuz ondan da öte bir anlam taşır. Açılış sahnesınde biri hastabakıcı diğeri doktor kılığında bir çift, kadının bacakları arasına yerleştirilmiş bir karpuz aracılığıyla aşk yapar. Sıra sıra güldüğümüz, sıra sıra orgazm taklidi çığlıklardan bıkıp yeter dediğimiz garip bir film. Bir önceki filmi "Hoşça Kal, Dragon lnn"de durgun ve suskun sahneleriyle izleyicinin sabrını taşırma noktasına gelen Tsai Ming Liang bu fil mi ile iyice pes dedirtiyor."Neon Işıkları Asileri", "Nehir" ya da "Saat KaçOrada?" filmlerine kıyasla bir başyapıt olup olmadığı tartışılabilir, ama genç ustanın hayranları için "izlenmezse olmaz" bir film. Festival jürisi ise filmi en iyi yönetmen ödülüne layık gördü. Genç bir Japon yönetmen Tomoyuki Furumaya'nın ilk filmi "Sayanora Midori" de umut verici bir yapıttı. fapon kadınlarının her ne kadar özgür olurlarsa olsunlar yüzyıllardır içlerine işleyen erkek odaklı kültürün verdiği aşağılık duygusundan kurtulamadıklarının bir göstergesi olan bu filmde genç ve güzel bir kadın, ne yapıp etse de, onu horlayan, başka kadınlarla aldatan ve manevi açıdan tatmin edemeyen bir erkeğe olan aşkının önüne geçemez. Genç kadını canlandıran Mari Hoshino en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı. En iyi erkek oyuncu ödülü ise Joanna Hadjıthomas ile Khalil Joreige'nin ortaklaşa çektiği Lübnan filmi "Muhteşem Bir Gün" filmindeki rolüyle Ziad Saad'ın oldu. Yarışan filmler arassında Malezya'dan Deepak Menon Kumaran'ın ilk filmi "Çakıltaşı Yol" kırsal kesimde yaşayan ileri görüşlü, ama dar bütçeli bir ailenin okuma meraklısı genç kızlarının ailesi ve geleceği arasında yaşadığı ikilemi anlatıyordu ve jürinin "Özel Ödülü"nü hak etti. Yine yanşmada îran'ın orta kuşak yönetmenlerinden Kambuzia Partovi'nin, daha önce Tahran'da izlediğim, birkaç ülkenin katkıda bulunduğu ortak yapırn "Cafe TransitSınır Kahvesi" bazı aksaklıklarına karşın keyifle izlenen hoş bir filmdi. Kocasının ölümü ardından astığı astık, kestiği kestik kayınbiraderi tarafından onunla evlenmesi için devamlı taciz edilen genç bir kadın yaşam yolunu kendi seçrneye karar verir ve Türklran sınırında bir yol lokantası açar. Nefis yemekleriyle kısa zamanda bir alay müşteri edinir ama yıllardır onu terk eden karısını arayan Yunanlı bir şoför ile aralarında platonik bir aşk başlayınca işler iyice karışır. Özbek sinemasından Yolkin Tuychiev'in "Delikanlı" filmi ergenlik çağının bunalımını yalnızca kadınlardan oluşan "erkeksiz" bir ev hayatı ortamında daha acılı duyan bir çocuğun öyküsüydü. Bilindiği gibi Özbekistan, Orta Asya ülkeleri arasında sinema altyapısının en güçlü olduğu ve yerli filmlerin Amerikan yapımlarından daha çok iş yaptığı bir ülkedir, ama bu film gibi sanat açısından başarılı filmlere az rastlanır. nın baskısında verdiği yaşam çabası üzerine. Din adamlarını insanlara yol göstermekten uzak birer parazit gibi gösterdiğinden az derde girmemiş başı. En güç olanı, kadın oyuncu bulmakmış ve sonunda rolü kabul eden evli ve anne bir genç kadın salt paraya ihtiyacı olduğu için razı olmuş. Filmin sonunda kahraman kendini İran hapishanelerinde buluyor ama yönetmen Rüya Sadat'ın önü açık. Ikinci filmin senaryosu fırında. ilk filminin adı ise "Üç Nokta". Neden mi? Bu noktalar, anlatamadıkları şeyleri simgeliyor. Bu yıl toplu gösteri için seçilen ülke on bir uzun ve on bir kısa konulu film ile Tunus'tu. Örnekler, Arap ülkelerini Avrupai kültürden uzak, modernizmden habersiz sanan birçoğumuz için gerçekten yepyeni bir dünyanın kapılannı açtı, "SarayınSuskunluğu", "Muhtar", "îz", "Sejnane"... 1971 doğumlu Raja Amari'nin "Kırmızı Saten" filmi bir olay olmuştu dağıtıma çıktığı 2002 yılmda. Seks turizminden eşcinselliğe her şeyin beyaz perdede açık açık gösterilebildiği Tunus'u altüst eden neydi peki? Raja Amari gençliğinin ver diği bir güçle geleneklere meydan okumuş ve kocasının anısına saygılı dul bir kadını kabare dansözüne çevirmişti. Filmin en kışkırtıcı yanı ise anakızın aynı erkeği paylaşmaları ve kahramanın kızının düğününde damat için müthiş erotik bir dans sergilemesiydi. Latin Amerika'ya gelince, Brazilya'da 1950'lerde fırtınalar yaratan gerçekçi sinema, özellikle Nelson Pereira ve Alberto Cavalcanti'nin yapıtlarıyla yeniden yaşandı Nantes'da. Yan programlarda Fildişi Sahili de yepyeni yedi filmle katkıda bulundu. • Çalınsın, kınlsın, hasar görsün... RÜYA SADAT VE ÜÇ NOKTA... Yeni Görüşler bölümünde bir Tacik filmi köy yaşamını abartmadan olduğu gibi veren, yaşamın iniş çıkışlarını zaman zaman güldürüp zaman zaman hüzünlendirerek anlatan güzel bir filmdi. Aynı bölümde bir Afgan filminin üzerinde durmak gerek. Rüya Sadat yirmileri süren genç bir kadın. Herat'ta oturuyor. Sinema delisi ve üstelik de çok azimli. Almış kamerayı eline, tutmuş çölün yolunu ufacık bir ekiple. Ve ilginç bir film yapmış genç bir dul kadının köy ağaları, mollalar ve uyuşturucu mafyası Şimdi Nokia cep telefonlan çalınma, kınlma, hasar gibi sorunlara karşı bir yıl boyunca sigortah. Siz de Nokia cep telefonunuzu STS'den ahn, ne olursa olsun içiniz rahat olsun! Kampanya Nokia 3230,6060,6230ı, 6600,6630, 6670,6680 ign gecerli olup stoklarla sımrhdır Kampanya kapsamındaki cep telefonlan, Başak Sigorta A.Ş tarafından 3402 00837448 numarah Elektronık Cıhaz Sıgorta Polıcesı ile sıgortalanarak tuketıcıye kesilen fatura tarihlnden itibaren 1 yıl sure ile guvence altına alınmıştır. BAŞAK SIGORTA I IMOKIA Connecting People
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear