25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

11 ARALIK / SAYI 1029 Attilâ İlhan'dan Şükran Kurdaku İkisi de artık yoklar. Şükran Kurdakul 15 Aralık 2004'te, Attilâ Ilhan ise 11 Ekim 2005'te öldü. Kurdakul öldüğünde Türkiye Yazarlar Sendikası Başkan Yardımcısı Öner Ciravoğlu, Ilhan'dan bir yazı istedi. O da yazdı. Ancak bu yazı bugüne kadar yayımlanmadı. îlhan, ilk imza gününü Kurdakul'un önerisiyle yaptıklarını söylüyordu, sonuç ikisi için de farklıydı, biri fiyasko diyordu, diğeri 25 kitap az mı? Onunla do\tlu$iitnuz ancak 1979 yıltna kadar gıdıyor Hayranlıkla karışık bırlikte çalışma olanağı beni nasıl ctkiledi bılmtyontm, ama bıldig'im bir şey var onun gözlerı hcp ıhtümuzdeydı Bız ycnı kuşak olarak ne kadar doğru şeyler yaptıysak, büyük ölçiide ona borçluyuz. Asla eleştırmez, kuçük yorumlar ve sorularla dü^undururdu Bu da ders çıkarmaya yeterdı anlayana . Onunla cn \on, dog'uın gunündc Marmara Otelı'ntn kafesındeydık I'YS Yönetim Kurulu'yla bırlikte Ama bu buluşmadan bir sürc once bın yıllık arkadaşt Şükran Kurdakul'un aramızdan ayrıhşıyla dgilı bir yazı ntemıştim kendısinden Hemen yazıp verdi Nedense yayımlayamadım Kısmet onun ölümündcn sonraya, bugüne ımış... îşte yazı: ...böyle fiyaskoya can kurban... ...fikir aslında onundu, yâni Şükrân'ın (Kurdakul): Ataç Kitabevi, Gümüşsuyu'nda, Teknik Universite'nin, handiyse karşısına düşüyor: öğrencilerin, uğrak yeri! Biz, iki 'ortak', 'Ben sana Mecburum'u henüz yayınlamışız; bir gün, bilmiyorum nasıl oldu, o damdan diişcr gibı: "...bir ımza günü tertip edelim" dedi, "...meselabirCumartesigünü!...". O yıllar, daha çok 'Şiir matineleri' moda, sık sık yapılıyor; gidip meselâ şiir Hlân okuyoruz, imza seansları âdet olmamış; kimbilir, belki de kalkıştığımız, bir 'ilk', meraklısı kurcalasın!... O dönem, hayatımın 'Yeşilçam parantezi', berbat bir 'parantez'; takma adla (Ali Kaptanoğiu) asla, yazdığım gibi çekilmcyen, senaryolar yazıyorum; edebiyat çevresinden, hâliyle uzağım; 'imza günü' önerisi, ters değilse bile, bana epeyce 'sapa' geliyor; ama Şükrân'ı kırabilir miyim, aynı kahrın çocukları, aynı yolun yolcularıyız: galiba bir süre, kitabevi'nin vitrinine ilân filân asmıştı, duyuru kabilinden! Gün geldi, gittim oturdum, imza meraklısı okurları bekliyorum; o, bilmem hangi işi için, bana şans dileyip çıkmıştı. Gelmediler mi? Sinek mi avladım? Gelmesine geldiler: kimisi, gelmiş iken, işi soh bete döküyordu; kimisi, tartışmaya! Seyrek, aralıklı geliyorlardı; üstelik, sandığımız gibi, hcpsi öğrenci olmadı; aralarında, birkaç işçi, öğretmen, hatta sanırım bir de doktor! Neresinden bakılsa, 'alâka' bana zayıf, imzalanan kitap az geliyor! Akşam üzeri, iyimser tebessümü, iyi niyetli gözleriyle, bir baktım, karşıma dikilmiş: " ...nasıl gidiyor, Attilâ?...". Ne yalan söylemeli, ben 'başarısızlığı' kesin, hatta 'mutlak' görüyordum; yorgun bir sesle, "...hepi topu, yirmi beş adet imzalayabildim!..." dedim; durumu bir'felâket gibi' görüyordum: ilk tecrübe, ilk fiyasko! Îşte o an, hiç beklemediğim şey oldu: yirmi beş adet sözünü duyar duymaz, Şükrân'ın gözleri parladı: istihzayla karışık, bir neş'eyle: "...sen ne diyorsun, yahu!" diye beni yüreklendiriyor: "...böyle fiyaskoya can kur ban! Yirmi beş adet az mı?...". Yeşilçam'dayız dedim ya, o sıra çevreye ilgim az, bilgim zayıftı; tabiatıyla, hayal gücüm geniş, Allah bilir nasıl 'imza günü' tahayyül etmişim ki, imzaladığım yirmi beş kitap, bana ciddi bir başansızlık gibi görünüyor; o gün, orada, Şükran'dan hayatımın ilk kitapçılık dersini almış oldum; akşam galiba gidip, bir yerlerde yedik içtik, olayı 'kutladık'; o, Nâzım'dan şiirler okumuştu. 'Ben Sana Mecburum'un ikinci basımı, senesine gerçekleşmiştir; buna o, 'rekor' diyordu; Izmir'e telefonla bildirmiş, aynı zamanda 'Bela Çiçeği'nin müsveddelerini göndermemi istemişti: durur muyum? Nur içindeyatsın! 6 Ocak 2005/Maçka Özlem Altunok Bu da benim eroti K itabın adı "Gece Gülüşü". Hazzı, sapkınlıkları, karanlığı, güçlü cinsel dürtüleri, acıyı bir kadının ağzından, en çok da kadın karakterlerde dil bulan bir erotizmi anlatıyor. Semra Topal bu beşinci kitabında, elini pisliğe, bayağılığa soktuğunu söylüyor. "Çünkü" diyor, "erotiği yazmak, hiç de küçümsenecek bir şey değil, tam tersine belalı ve karanlık bir süreç". Semra Topal'la yeni kitabını ve erotizmi konuştuk. "Gece Gülüşü", başlı başına erotizmi konu edinen bir kitap. Erotizm ve edebiyatın yan yana geldiği, özellikle de bir kadının ağzından anlatıldığı pek örneğe rastlamıyoruz. Erotizm üzerine yazmak bir karar mıydı? Bilinçli bir tercihti ama, yazmaya karar vermemi her zamanki gibi, içinde bulunduğum koşullar belirledi. Yazacağım şeyi, kcndi hayatımda bulmuş, eziyetini çekmiş olmak isterim. Bu kitabı yazmamda da okuduklarım, yaşadıklarım, zevklerim gibi pek çok şey belirleyici oldu. Aslına bakarsanız hemen de yazamadım, korktum. Çünkü herkes küçümsesc de belalı ve çok zahmetli bir tema. Başta ufak çalışmalarla girişimde bulundum, sonunda da kendimi erotik edebiyat yazarken buldum. En heyecanlı kısmı, yazdığım andı. Çünkü kendimi, güzel bir oyun oynayarak heyecanlandırmak istediğimi de fark etL tim. Erotik, oyun için çok uygun bir alan. Oyun, heyecan ve erotizm... Bu kavramları yan yana getirmeniz erotizmi nasıl tammladığınıza bağlı olsa gerek. Size göre erotik olan olmayan nedir? Erotizmde amaç sadecehazdır. İçinde çıkar yoktur. Oyundur, çünkü acı çektirir, zevki o acının içinde bulursunuz. Cinsellikte ise hesap vardır, sonuçta iireme amaçlıdır vc hep olumlu terimlerle ifade edilir. Erotizmin içindeyse imkânsızlık, hayaI tın karanlık tarafına bakmak vardır. Fransızların "küçük ölüm" dediği şey de bu. Tensel ilişkide, iletişim en üst seviyeye çıkar. Bu, kendi sınırlarını aşarak kurulan bir iletişimdir. Mesela bir insanın içinde erimek tanımında, zevkle birlikte, yok olma isteği, acı vardır. Ölümlü varhklar olduğumuzu bilmek bizi trajik kılıyor. Bu yüzden erotizm mutlaka ölümle birlikte yazdır. Erotizmin normal bir cinsel etkinlikten farkı da budur. G tmnm*** ^ > e e I e e e e Bu söyledikleriniz erotiği yazmayı da zorlaştıran unsurlar mı? Sancılı ve karanlık bir süreç... Oysa erotizm, daha çok bir kitabı zenginleştiren yan temalardan biri ya da motif olarak kullanılrr. Doğru. Bu hafife alma durumu, erotizmin de, yazan kişinin da alnına yazılmış.Oysa hem baş edilmesi zor hem de malzeme kıtlığı olan bir tema. Bu yüzden yazarken tahayyül etme gücü, kafayı çalıştırmak çok daha önemli. Semra Topal'ın yeni kitabı "Gece Gülüşü" adını taşıyor. Teması ise erotizm. Gece; karanlığı ve çıplaklığı, gülüş ise hazzı ve acıyı karşılıyor. Çünkü ona göre ölümle erotizm, zevkle acı arasında sıkı bir ilişki var. Bu yüzden erotizmi cfddiye alıyor ve kitabını erkek söylemine karşıhk, "Bu da benim erotlğlm" diyerek sunuyor. Ben erotizmle ilgilenmeye başlayınca, edebiyatın da ne olduğunu daha iyi anladım. Çünkü erotizmde de, edebiyatta da asıl mesele iletişim. Birinde tensel, diğerinde de yazınsal bir iletişim kurmaya çalışıyorsun. Malzeme fakirliği, bu alandaki örneklerin azlığıyla ve de kadın yazarların erotizmi pek konu edinmemeleriyle de ilişkili mi? Hem ilişkili hem değil. Çünkü erotiğin özünde böyle bir sorun var. Erotik, kendini birebir deneyebileceğin bir alan. Ama diğer taraftan üzerinde çalışılması, örneklerin artması çok gerekli. Çünkü her yeni erotik, başka bir bilinçtir. "Bu da benim erotiğim" diyeceğiniz bir cevaptır. ece Guluşu BİRİNCİ TEKİL ŞAHIS... Kaduılar neden "Bu da benim erotiğim" diyemiyor? Bunu deneyenler var, ama bu daha çok, bir kitabın içine, konfeti gibi dağılmış bölümler halinde karşımıza çıkıyor. Yazmıyorlar, çünkü erkeklerin rollerimizi kapması, yerimize söz söylemesi onları tembelliğe itiyor olabilir. Bir de hafife alınmaktan, damgalanmaktan korkuyor olabilirler. Çünkü erotizm, elini pisliğe, bayağılığa sokmaktır. Bu da doğrudan bir dil yerine, dolaylı anlatımları beraberinde getiriyor. "Gece Gülüşü"nde de pek çok gerçeküstü, absürd öğeye rastlıyoruz, bir yandan da anlatıcı sizsiniz. Kitabın içinde ne kadar varsınız? Başından beri, birinci tekil şahıs yazıyorum. Bunu, bu kitapta da değiştirmedim. Çünkü zaten bu oyunun içinde olmak için yazıyorum. Sonuçta erotizm, deneyimsiz yazılamaz. Karakterlerim de yaşayan ve dünyanın sıkıntılanyla kapk insanlar. Onları ayrı ayrı hikayelerde, utanma duygulannı ortadan kaldırarak anlatmaya çalışırken, hayatımdan çıkardığım, daha sonra da abarttığım insan lar olarak tanımlayabiliriz. Elbette bu insanları, kitaptaki "Gecenin Şaman" gibi birbarda bulamayız. Yine de gerçek hayattan çok da uzak değiller, çünkü yanm yamalak da olsa yaşananlar, anlatılmayan şeyler var. Karakterlerin bu halleri içinde de daha çok, kadınları konuşturuyor, bir yandan da biseksüelliğe vurgu yapıyorsunuz... Doğru, neredeyse hepsi aşırı, sıra dışı tipler. Orada herkes, her şeyi yaşayabilir, canı neyi istiyorsa onu yapabilir. Kadın, takma bir penisle erkek gibi de olabilir, bir erkek kadın rolüne de soyunabilir... Bu çeşitlilik, özlediğim, olmasmı dilediğim bir şey. Ben bu kitapta önümüze baştan çektiğimiz setleri yıkıyorum. Bunu da kadınlara iltimas geçerek, erotizm söz konusu olunca erkeklerin söz almasını, o erkek iktidarını ve söylemini kadından yana çevirmeye çalışarak yapıyorum. Hıçkırık, gece giilüşü, gece şaman... Bunlar sizin erotizme dair sarfettiğiniz sözcüklerden bazılan. Bu, herkes kendi erotiğini yazar dediğiniz yerde, kurduğunuz dili gösteriyor olmalı... Hıçkırıkla gülüş arasında da, ölümle erotizm arasında olduğu gibi bir ilişki var. Sevişirken çıkardığımız hıçkırığımsı, şehvetli sesler, bize acıyla zevkin iç içeliğini gösteriyor. Dolayısıyla ölüm, erotizm, gülüş, hıçkırık, acı, zevk, birbirine zıt gibi görünen, yakın ilişkide tanımlar. Tabii bunlar pat diye çıkmıyor, yaşadığın şey erotik mi, değil m'ı, WAmak, sonra da o literatürü savunmak gerekiyor. Adana'da yaşamanız edebiyat ortamıyla, yazmakla aranıza nasıl bir mesafe koyuyor? Birçok arkadaşım Istanbul'da yazmanın zor olduğunu söylüyor. Bu anlamda nerede olduğum beni çok da bağlamıyor. Ama bir yandan da insan, merkezden uzakta, daha gözü kara olabiliyor. Aslında bütün kitaplarım o tuhaf ortamlardan, farklı koşullardan çıkmıştır. 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear