Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Nazime Ahr'ı dinlemedilerve... Nazime Alır 9 yaşında dayısının oğluyla evlendirildi. îki çocuğu oldu. Sürekli şiddet gördü, boşandı, aynı erkekle tekrar evlendirildi. Kocası bıçaklayınca kaymakamlığa sığındı, "Sadece gıda yardımında bulunabiliriz" denilerek geri çevrildi. Birkaç gün sonra kocası köy dışına götürüp Nazime'yi yaktı. Şimdi herkes pişman, ama... Özgür Erbaş azime Alır, eğer kayıtlar doğru tutulduysa 9 yaşında dayısının oğlu Ferzende Alır'la evlendirildi. Bu evlilikten 2 çocuğu oldu. Yakınlarının anlatımına göre son 7 yılda yoğun biçimde şiddete maruz kaldı. Yaşadığı şartlar altında elinden ne geliyorsa yapmıştı aslında. Kaymakama gidip kalacakbir yer istedi, "gıda yardımından başka bir şey alamayacağı" yanıtıyla karşılaştı. Karakola gitti, kocasıyla barıştırıldı. Ailesine sığındı, kendini korumaya çalışan ağabeyi "kutsal aileyi zedelediği" için dayak yedi. Savcılığa başvurdu. 4320 sayılı yasanın uygulanması için çabaladı, kocası 6 ay evden uzaklaştırıldı. 1999 yılında gerçekleşen bu olayın ardından 2000 yılında resmi nikâhla kurtulmak için elinden geleni yaptığı kocasıyla bir kez daha evlendirildi. Geçen temmuz ayında kocası Ferzende, Alır'ı köyün dışındaki taşlık bir alanda üzerine mazot dökerek yaktı. Öncesinde Na N zime'yi bir duvara yaslayıp gözünü çıkardığı, boynunu bıçakla yaraladığı tanık beyanlarıyla ortaya konuldu. Nazime Alır, yine eğer kayıtlar doğru tutulduysa 21 yaşında yakılarak öldürüldü. Kaymakam, savcı, jandarma, komşular, muhtar, imam... Herkes, ama herkesin Nazime'nin yaşadıklarından haberdar olduğunu Van Kadın Derneği ve ÎHD Van Şubesi yetkililerince hazırlanan "Nazime Alır'ın Infazmı Araştırma ve Inceleme Raporu"ndan öğreniyoruz. Rapordaki diğer ayrıntılar ise şöyle: Van ili Özalp ilçesi Yukarı Yorganlı Köyü Muhtarı Salih Agu, kendisiyle yapılan görüşmede Nazime Alır'ın ölümüne kadar yaşanan yoğun şiddeti şu sözlerle anlatıyor: "18 Temmuz 2004 günü Ferzende beni arayarak, eşini öldürdüğünü söyledi. Ben onu yaktım, gidin alın, dedi. Karakola haber verdim. Olay yerine, ben, korucular, köylüler ve jandarmalarla gittik. Olay yerinde kan yoktu. Ferzende'nin kazağı vardı. Cesedin yanına gitmedim. Uzaktan gördüğüm kadanyla kararmıştı. Elbise üstüne yapışmıştı. Bir ayağı yanmamıştı. Ferzende toplumdan uzak biriydi. Istanbul'a çalışmaya gidiyordu. Ne zaman gidip ne zaman geldiğinden haberimiz yoktu. Kazandığı parayı kendisi harcıyordu. Nazime'yle çocuklara köylüler bakıyordu. Nazime'yi sürekli dövüyordu. Bir keresinde ben Ferzende'yi bu yüzden Aşağı Balçıklı Karakolu'na şikâyet ettim, karakola aldılar. Ben de Nazime'nin ailesini çağırdım. Ferzende söz verdi, banştırdık. Olaydan 1 ay önce beni karakoldan aradılar. Nazime'nin karakolda olduğunu söylediler. Ben iftiraya uğramamak için yanıma köyün imamını alarak karakola gittim. O gece Nazime'yi Aşağı Balçıklı Köyü'nde bir eve götürdük. Ertesi gün kendi başına Yukarı Yorganlı'ya döndü. Karakola gittiğimizde türlü kurtaramadığını anlatırken çaresizliğini şöyle dile getiriyor: " 13 yıldır dayımın oğlu Ferzende Alır ile evli olan kardeşim Nazime Alır eşinden dayak yiyordu. Sürekli bize sığınıyordu. Defalarca Çaldıran Yukarı Gülderen Karakolu'na gittik. Nazime bir kere göğsünde yanıklarla yanımıza geri geldi. Köyün ileri gelenleri ve imamı ile birlikte tekrar kocasına götürüldü. Son olarak 2 yıl bizde kaldı. Ferzende Nazime'yi almak istedi. Biz karakola gittik. Komutan Nazime'yle Ferzende'yi bir odaya koydu, konuşmaları için. Ben onun gitmemesi için uğraştım, ama komutan ve savcı beni azarladı." OĞLUM BENİ DE ÖLDÜRECEK Nazime'nin gözünde morluklar vardı." Özalp Kaymakam'ı Ömer Özcan, kendisine her gün pek çok kadının başvurduğunu ve "ne yapacağını bilmediğini" söylüyor. Raporda Kaymakam Ozcan'ın şu ifadelerine yer veriliyor: t ."JNaame Alır'ı hatırlıyorum. Olaydan 4 gün önce çocuklanyla^beraber kaymaıtamlığa geldi veyardım'talebindebulundft. Gözünde yara vardı. Onu gönderebileceğim bir yer yoktu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Sadece gıda yardımında bulunabileceğimi söyledim, ama daha sonra öğrendim ki Nazime Alır 'Ben gıda yardımı istemiyorum, çocuklarımla kalacak bir yer istiyorum' demiş." Nazime Alır'ı (iistte) kocası, dayısının oğlu Ferzende Alır yakarak öldürdü... Ekrem Ceylan kardeşini kurtarma çabalarının bir sonuç vermediğini gelen bir telefonla anlıyor. Nazime'nin öldüruldüğünü duyar duymaz Özalp Devlet Hastanesı'ne gidiyor. Kardeşini toprağa verdiğini ve Ferzende Alır'ın kendisini de ölümle tehdit ettiğini anlatan Ceylan, olayda ihmali olan herkesten şikâyetçi olacağını söylüyor. Ceylan'ın ifadesi şöyle sürüyor: "Cenaze otopsi için îstanbul'a gitti. Ben de gittim. Sonra cenazeyi getirdim. Cesedi ilk kez camide gördüm. Sadece bir ayağının topuğuyla, öbür ayağının altı sağlam kalmıştı. Devlet Ferzende'yi arayıp bulsun. Nazime'nin gözu çıkarıldıktan sonra savcıya, kaymakama, karakola gittiğini duydum. Eğer bunlar doğruysa ihmalkârlığıyla onun ölumüne neden olan herkesten şikâyetçiyim. Ferzende olaydan sonra birkaç kez beni arayıp ölümle tehdit etti. Korkuyorum." Ferzende Alır'ın babası Çavuş Alır'ın sözleri de, Nazime'nin nasıl biriyle evlendirildiğini ve öldüğü güne kadar neler yaşamış olabileceğine ilişkin ipuçları içeriyor: "Ferzende eşini ve beni çok dovüyordu. Başımı vura vura kanatıyordu. Bana dışkı yedirmeye çalıştı. Nazime iyiydi, fakirdi. Ferzende hep beni öldureceğini söylüyordu. Gelse beni öldürecek. Olay günü benim hiçbir şeyden haberim yoktu. Çocuklar burada benım yanımda perişanlar, açlar..."* Van Kadın Derneği ile, İHD Van Şubesi Nazime Alır'ın öldürülmesine ilişkin araştırma yaptılar ve bir rapor hazırladılar... KARDEŞİM NAZİME.. Kaymakam Özcan görüşmede olayı duyduktan sonra "vicdan muhasebesi yaptığını" da belirterek "çaresizliğini" şu sözlerle anlatıyor: "Eğer Nazime Alır'ı bir yere gönderseydim, olaylann önünü alamazdım, çünkü kaymakamlığa her gün böyle birçok kadın başvuruyor." Olayı soruşturmakla görevli Savcı Mustafa Baklacı, henüz soruşturmanın başlamadığını, Adli Tıp Kurumu'ndan gelecek otopsi raporunu beklediğini söylerken, Özalp Aşağı Balçıklı Jandarma Karakolu Komutanı, heyetin görüşme talebini reddetti Nazime Alır'm ağabeyi Ekrem Ceylan, heyetle yaptığı görüşmede, kardeşini bir •T J ,( „ , • ' ' Aylin Kotil Kadınları anlamak... B ir türlü bizi anlayamamaktan söz eder durursunuz. Oysa sizin smırlarınızı asla zorlamayacak kadar basitizdir. Basitlikleri sever, onlardan keyif alırız. Bizi mutlu etmek için fazla karışıklığa, abartıya gerek yoktur. Yıllar sonra bize zaman ayırdığınızı görmek bizi mutlu eder. Sekreterinize sipariş verdirip hatta karta mükemmel yazdırılmış bir yazıyla yollanmış hiç görmediğiniz yüzlerce güle sevinmeyiz de, arabanızla giderken çiçekçinin önünde durup hangi renk alsam diye düşünmek için emek harcadığınız tek bir gül bizi mutlu eder. Dostlarla gidilen kalabalık luks restoranlar gece boyunca belki baş başa tek kelime edemediğimiz ama dünyanın en güzel yemeklerinin yendiği sofralara sevinç gösterisi yapmayız belki, ama pazar sabahı biz uyanmadan yatağımıza getireceğiniz bir mini kahvaltı bile bizi size yeniden âşık eder. Dünyanın en iyi otellerine gidip cep telefonlarından yapmaya devam ettiğiniz iş görüşmeleri, güneşlenirken aynı soruyu birkaç kez tekrarlayıp cevap alamadığımız muhteşem sahiller bizi çok etkilemez belki, ama küçük bir kıyıda el ele, baş başa yaptığımız bir yürüyüş kalbimizi fetheder. Herkese gülücükler saçarken eve geldiğinizde takındığınız somurtuk tavır bir dostun telefbnuyla değişebiliyorsa ve sorduğumuzda "iş stresi, millete surat asacak halim yok" dediğinizde o zaman işte biz sizi anlayamayız. Anlayamayız, çünkü neden surat asılması gereken tek insanın biz olması gerektiğini kavrayamayız.Oysa bekleriz anlatmanızı, çare ol "Basltlzdlr biz. Bir 'senl sevlyorum'a, bir güzel söze dağları devlrlriz. Hele de blraz romantlzm varsa, tatlı üstüne kaymak ylyoruz sanırız kendlmlzl..." masak da her zaman... Basitizdir biz. Yıllar sonra bile karmaşık hareketlerden çıkarmaya çalışmaktansa sevildiğimizi, sadece söze dökülmesini isteriz. Aslında hazınzdırbaşımızataç yapmayı sizi. Çünkü hayatımıza giren ilk erkekten dolayı zaten gözümüzde büyütmüşüzdür sizi. Babalanmızı gözümüzde yüceltmişizdir. Size de ondan payeler vermek isteriz, ama karmaşık bir şekilde iten siz olursunuz. Basitizdir biz. Bir "seni seviyorum"a, bir güzel söze dağları deviririz. Hele de biraz romantizm varsa, tatlı üstüne kaymak yiyor sanırız kendimizi. Kendi karmaşanızdan sıyrılıp vakit bulup görmeye çalıştığınızda ne kadar basit olduğumuza siz de şaşarsınız. Hayatm bize direnerek değil, bizi severek ne kadar kolay olduğuna inanamazsınız. Bayılırız karşılık bulduğumuzda hayaü süslemeye, şerdiğe çevirmeye. Bıkmadan size kutlamalar hazırlarız. Bir tadı oluruz ki gerçekten inanamazsınız.* ayltnkotil.s@superonlıne com