29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 KAPAK 'Sarı Yılan' Suzan Bu yıl "kötülük" kazandı. Uçan Süpürge Film Festivali'nin onur ödülü, Yeşilçam'ın "kötü" kadını Suzan Avcı'ya verildi. Seyirci için o "Sarı Yılan"dı, ama bebek yüzü öfkenin önünü kesti, bir küfür bile yemedi. Avcı "kötü" kadını "düz" kadına hep yeğledi. Çünkü... Berat Günçıkan Vurma anne, söz, artist olmayacağım Biz Bursalıyız. Tatarız ve çok kapalı bir aileyiz. Babamı 6 yaşımda kaybettim. tlkokulu bitirince îstanbul' a geldik. Annemle tekstılde çalışmaya başladık. Iki kardeşim ise okuyordu. Resimli Roman'la Yıldız Mecmuası'nı izliyordum. Bir ilan gördüm, "Esmer bir kız aranıyor" diyordu. Başvurdum. 13 yaşındaydımamalödedim. Ertesigünbeni almaya geldiler. Hesabıma göre annem işte olacaktı ama hastaydı, kapıyı Cahit Irgat ve diğer iki sinemacıya o açtı. Neden geldiklerini öğrenince "Benim orospu yapacak kızım yok" dedi. Özür dileyıp gittiler, annem aldı oklavayı, yer misin, yemez misin. Tövbe dedim. 2 yıl sonra evlenipIzmir'e gittim,biroğlumoldu, ama aklımda hep sinema vardı. Kocamdan ayrıldım.Yıldız Mecmuası'na fotoğraflarımı gönderdim, Pervin Par ve Leyla Sayar'dan sonra üçüncü oldum. Sinema maceram işte böyle başladı... 1 Sayfanm devamt Kâhyaya tnı göz koymuştunuz? Evet. Bu rolii oynadığınızda kaç yaşındaydınız? 21 22. Ondan sonra aldı gitti, başını. Nereniz görünüyordu, ne kadar çıplaktınız? Çıplaklık yoktu. Hıncal Uluç "Suzan Avcı'nın eteğinden iki karış yukarısını görebilmek için sinemaya giderdik " der. O zamanlar soyunmaya müsaade yoktu, bir kombinezonla kalıyordunuz, içinizde de sutyeniniz oluyordu. Şimdi kombinezon gibi elbiseler gece hayatında giyiliyor. 5060'lı, hatta 70'li yıllarda n genç kızlara Yeşilçam kaynaklı gözdağları verilirdi; "Birilerine kapılıp gitme, gazozuna ilaç koyar, sonra da..." denilirdi... Inanın Yeşilçam'da böyle şeyler yoktu. Şimdi ismıni vermek istemiyorum, rahmetli oldu, çok değerli bir tiyatrocu, bana haber yollamış, "Gelsin, bir film yapacağız" demişti. Yeni Melek Sineması'nın tizerinde odası vardı. Gittim. Baktım ben içeriye girince kapıyı kilitledi, tedirgin olduğumu hiç çaktırmadım, yavaşça ayağa kalktım, kapıyı açtım ve" Sizinle asla film yapmayacağım" deyip çıktım. Kötüyü oynamanın, oyunculuk olarak faydasını gördünüz mii? Kötününkavgası, aşkı, dövüşüvar Düz kız gibi değil, çok oyun isteyen bir rol. Öpüşür müydünüz, yoksa başınızla manevra yapıp öpüşür gibi bir görüntü müverirdiniz? Yılmaz Güney'le bir film çektim: Çirkin Kral Maça Kızı. Zorlu ve uzun bir final sahnesı vardı ve hiç falsosuz çekilmesi gerekiyordu. Yılmaz polis rolündeydi, son sahnedemaça kızının ben olduğumu anlayacak, öpüşürken vuracaktı. Kızının annesi Can da setteydi, Nebahat Çehre de. Utandım, "Ağam" dedim, "Ayıpolur, öpüşür gibi yapalım". O da "Peki " dedi amasahnegelince öylebirsarıldıki Ben kendimi çekiyordum, o daha fazla sarıhyordu Ayrıldığımızda dudağım balon gibi şişmişti. "Deli kız" dedi "Bu sahnede ben senin dediğini yapar mıyım ? " Şimdi çok hak veriyorum ona, gereğini yapmış. Yadiğerleri? Çok saydıklarımla öpüşmüyordum. Ayhan Abi'yle öpüşmezdim, saçlarımı okşardı, idare ederdik. Ben biraz da öpüşmekten iğreniyordum. Çoğu zaman kamerayla hallediliyordu. Bu iğrenmeyi yaratan utanma duygunuz muy du acaba ? Yok, yok. Halk da bu kadar bilinçli değil di, şimdi her şeyi biliyorlar. Bugün sevişme sahnelerinin daha rahat çekilmesi bilinçmi? Tabii, o zamanki örf âdetlerle bugünkü farklı. Bugünkü ayduılığa karşı değilim. Bazıfilmlerinizdeher türlü kötülüğü yapar, sonra nedamet getirirdiniz... Haklısınız, belki 50100 filmde sonunda pişman olan kadını oynadım. Nedenine gelince, bebek yüzlü olmamdı sanırım. Yeşilçam'ın seyircisi fılme kendini kaptırır, karakterlere diş biler ya da bağnnabasardı. Sizedesaldırdıklarıoldumu? Çocuklarını sorduğunuzda kederleniyor. Çünkü oğlu, yirmili yaşlarında beyin kanamasından öldü. Bir de oyuncu kızı var Avcı'nın... Fotoğraf: Uğur Günyüz Yaysız Keman Gönül Dönmez Colin sya filmlerinin dünyada yankı uyandırabilmesi yetenekten çok, şans işi. Endonezyasineması.neredeyse siyasi tarihi kadar uzun sinema tarihine rağmen yıllar boyu sansürle ezilmiş, zayıf düşmüş. 1998'deotuzyılıaşkınbir zulüm ve dehşet saltanatını terk etmek zorunda kalan Suharto'nun ardından uygulanan reformlardan nasibini almayı başarmış. 13 gencin geleneksel öykü anlatımının köklerıne giderek demokratik bir sinema yaratmak üzere imzaladıkları manifestoyla da Endonezya sinemasındakideğişimlerigörmekmümkün. 13 gencin, 13 yenilikçi film yapmaya söz vererek imzaladıkları manifesto, Iskandınav yönetmenlerin imzaladığı "Dogma 95 "in bir Asya örneği A Ankara Uçan Süpürge Kadm Filmleri Festivali kapsammda izleyeceğimiz" Yaysız Keman " filminin yönetmeni yazar, besteci ve ressam Sekar Ayu Asmara, sinema dünyasına işte böyle bir ortamda atılmış. Video klip yapımcılığı, yerel televizyon programları derken binlerce yıllık yöre geleneklerini modern bir anlatımla bağdaştıran farklı bir ilk filmle festival de karşımıza çıkıyor. Melodram olarak tanımlanabilecek film, geçirdiği trajik bir deneyimden sonra karşı cinse küsen otuz yaşlarında eski bir balerin, beyni zedelenmiş sekiz yaşında bir çocuk ve hem bu özürlü çocuğa, hem de genç kadına bağlanan kemancı arasında gelişen umutsuz, çaresiz bir aşk üçgenini anlatıyor. Birzamanlar hayranı olup güvendiği bale hocasının tecavüzüne uğrayan Renjani, yeni bir kente göç ederek anneannesinden kalma muhteşem konakta aileleri tarafından dışlanmış özürlü çocuklar için bir yuva açar. Tek destekçisi kendisi gibi dertli olan çocuk doktoru Mbak Wid'dir. Mbak, bir gün Renjani'nin falında îmece usulü başlatılan bu yeni akımın ilginç bir yönü de, başı kadınların çekmesi. Güçlü ve başına buyruk kadın rolleriyle tanınan ChristineHakim, 1998'deGarin Nugraho'nunsokak çocuklarının yaşamını anlattığı" Yastıkta Bir Yaprak" ve2001'de kadın yönetmenNan T. Achnas'ınilkfilmi "FısıldayanKumlar"ın (erkeklerin sadece yardımcı rollerde oynadığı bir film) yapımcılığını üstlenmiş bir oyuncu. Daha onon beş yıl önce antropolog Karl Heider'in "erkek sineması" diye tammladığı, kadınların seks nesnesi, düşmüş, düşürülmüş kadın rollerinde aşağılandığı Endonezya sinemasında bugün yönetmenlerin yanı sıra yapımcıların da çoğu kadın. Endonezya'dan bir film: Yaysız Keman. 15 yıl önce "erkek sineması" diye tanımlanırken bugün hâkimi kadınlar. Hem gelenekle süren bağı gösteren hem de mutlu bitmeyen bir aşkı anlatan Yaysız Keman'ı Uçan Süpürge Festivali'nde izleyebilirsiniz. bir aşk görür. Renjani, çok geçmeden özürlü küçük Devva ile katıldıkları bir konserde genç kemancı Bhisma ile karşılaşır. Her ikisine de birden gönül veren Bhisma, onlariçin "Yaysız Keman" şarkısmı yazar. Onlartn aşkıbaşlamadan bitmeye mahkumdur... îyi ile kötü zıthğından ortaya çıkan çatışmalar üzerine yapılanmış Hollywood'a karşın Endonezya sineması düzen ve düzensizlik üzerine kurulu. Ana konu, bozulan düzeni yerine getirme çabaları, ki bu da Endonezya'nın en önemli geleneklerinden gölge oyunu wayang'ın özü. Wayang'da dalang adı verilen öykücü eski Hint destanları, Mahabharata ve Ramayana'yı anlatıyor. Sözlü geleneği çok zengin olan Endonezya kültüründe filmlerde de anlatım ve diyalog ön plana geçiyor. Asmara'nın filmi ise her şeyden önce ışık ve gölge üzerine kurulu. Tecavüz, özürlü insanlar ve terk etmek gibi olaylarla bozulan düzende çıluş yolu, şiir, müzik ve sevgi aracılığıyla mum ışığından yaratılmış mistik bir atmosferde aranıyor. Bu anlamda doktor Mbak Wid, dalang görevini üstleniyor. Yalnız efsanelerin tersine, gerçek yaşamda mutlu son yaşanmıyor. Yaysız kemanm özürlüler için apaçık bir metafor olduğu kadar, sevgiden yoksun ve aşk özürlüsü insanlan temsil ettiği de söylenebilir. Ama filmin en etkileyici yanı, öyküsünden ve metaforlardan çok, sunduğu görsel şölen. Festival izleyicileri bu sıra dışı filmi merakla beklerken yönetmen Sekar Ayu Asmara da filminin yarışmaya alınması kadar, babasının konsolosluk görevi nedeni ile çocukluğunun iki yılını geçirdiği Ankara'ya geldiği için bir kat daha heyecanlı.# (YaystzKeman HMayısve 14Mayts'taAnkara KtzılırmakSineması'nda) Türkan Şoray'la birlikte oynadığımız El Kızı filmini seyretmek için Inci Sineması'nın kadınlar matinesine gittik. Arada zamanı ayarlayamadık ve kürklü iki kadın seyirciyle karşılaştık. Benigörünce "Allah kahretsin, burada da karşıma çıktın" diye bağırdı, biri. Sonra Türkan'ı fark etti ki, ben filmde ona yapmadığımı bırakmı yordum ona da çıkıştı: Sen de hâlâ bununla geziyorsun... Sarışın, bakımlı, güzel, etkileyici, ama kötü... Bu karakter, içinizde bir yerlerdeki Suzan Avcı'ya mı hizmet ediyordu ? Hayır. Evimin kapısına girdiğim zaman evdeki kadınımdır, çamaşırbulaşık yıkarım, evimi badana yaparım, halımı silerim... Kötü kadın, sinemada kalıyordu, onusinemada elbisegibigiyiyordum. Bir röportajınızda "Bu roller çok hoşumagidiyordu,galiba içimde burollere yakın bir şey vardı" diyorsunuz... Oyle demedim.yanlışanlamışsınız. N e kötülükler y aptınız siz ? Negibi? Sinemadaki kötülükleriniz... "Sarmaşık Gülleri"nde, Hülya Koçyiğit'e Hüseyin Baradan'ı yollar, korkuturum, kız da çıldırır... Bu kadarı da yapılmazkicanım. Seyirci sizi nasıl tanımlardı ? Rolümegöre, sarı yılan, kötü kadın... • Size ulaştnak için çırpınanlar olmuyor muydu? Mesela Kastelli beni aramış hep. Ali Şen de... Yani, bennereden bileyim... •Sinemadan çok kazandınız mı ? Birbuevvar. Bir film için anlaşırdık, asla fiyat sormazdım. Çok ucuza oynardım ama aynı şirketten senede 3 4 iş alırdım. Bazen farkında olmadan diğerlerinin yargılarını önlemek için daha verici, daha kabullenici oluruz. Siz de bu yüzden daha ucuza oynamış olabilir misiniz ? Hiç aklımın ucuna gelmedi. Vamplıktan yaşlı kadına geçmek sizi acıttımı? 7 l'de, Arzu Film, Emel Sayın'ın annesini oynamayı teklif etti. 34 yaşındaydım kabul ettim ama onlar makyaj yapıyor, gençlik fışkırıyordu. Düşünün, korkusuzca gittim, oynadım. Hem paraya ihtiyacım vardı, hem deumursamadım... însan 34 yaşında hiç umursamayabilir de, 50'li yaşlarında canı yanabilir... 42 yaşında Sevda Ferdağ'ın reddettiği bir rolü, Serpil Çakmaklı'nın annesini oynadım. Nereye kadar oynama isteğiniz, nereye kadar paraya olan ihtiyacınız ? Paraya ihtiyaç obnasa bastıracağım da, ihtiyacım var. Ama sinemayı da çok sevdiğim için, oynadım da oynadım. Hiç estetik yaptırdınız mı ? Hayır, bugüne kadar hiç ihtiyaç duymadım. Sizce bugün vamp var mı ? Hikâye getirır vampı. Bazı filmlerde yalnız ımajda var da, oyunda yok. Kadın kavramı da değiştiherhalde... Nasıl bir değişim yaşandı sizce? Hepsı birbirıne benzeyen kadınlar var. Içlerinden iyi oyuncular da çıkıyor ta ] J biı..M
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear