Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
9 MAYIS 2004 / SAYI 946 #f Fifrif! Cem Mumcu Psikiyatryazar Hayattaki en büyük hatanız ne oldu? Eskiden ölümlü olduğumun farkında değildinı. Bir insanın başına gelebilecek en kötü şey sizce nedir? Olmeden önce ölmek. Günlük hayatta en keyif aldığınız şey nedir? Yazmak. Sizi en çok güldüren şey nedir? Cem Yılmaz. En büyük aşk hikâyesi kimlerinki sizce? Benimki... En sevdiğiniz yazar kinı? Kendim haricinde mi? Kafka, Borges, Dostoyevski, Leyla Erbil. En sevdiğiniz film/yönetmen? Kieslowski, Cronnenberg, Lynch, Greenaway sevdiğim yönetmenler. Filmler ise Çarpışma, Üç Renk, Köprüüstü ÂşıkJarı ve Mulholland Çıkmazı. Günümüzden ya da geçmişten takdir ettiğiniz siyasi karakter kim? Günümüzden kesinlikle yok. Aslında iktidara bulaşmış hiç kimseyi sevmediğim için geçmişten de yok. Belediye başkanı olarak kafanızda ideal biri var mı? Yok. Oy da atmadım zaten. Ba^sız kalalım inşallah! En sevdiğiniz şehir? Önce Istanbul, Kahire, New York, Marakeş de olabilir. Güncel olaylar içinde sizi en çok üzen şey nedir? Üzücü ve yaralayıcı şeylerin öyle gösterilmemelerine çok üzülüyorum. Yaralann iistü çok makyajlanıyor. Bir hayvan olsaydınız ne olurdunuz? Kaplan. Ya da köpek, köpek olup köpek cennetine gitmeyi çok isterdim. nadolu'da evli ve çocuklu gay, şimdi bir kitabın kahramanı. 1 Kimseyi e paylaşamadrğı tercihlerini Duygu Asena ya anlattı, ortaya Paramparça' romam cıktı. Bir gay'in yazdırdıkları Özlem Altunok crhalde en zorunlu eylemlerden biri paylaşmak. Kimseye anlatamadığınız şey sır olur. Birsımtaşımakdaneredeyse imkânsızdır, ama çıkış bulanııyorsanız, anlatmaktan başka yolıınıız yoktıır... Duygu Asena'nın son kitabı 'Paramparça'nın hikâyesi de bir okurunun yıllarca kendine sakladıkJarım kendisiyle paylaşmasından ortaya çıktı. Anadolu'da yaşayan, evli ve çocuklu bir gay'in cinsel tercihini gizleyerek sürdürdüğü zorunlu bir yaşam, önce gazeted kimliğiyle etkilemiş Duygu Asena'yı. Daha sonra romanının kahramanı olacak karakteri tanıdıkça ezilen.parçalanankimliğiniokurladapaylaşmayakararvermiş. Sizce kahramanınız yaşadıklannı anlatmak için neden sizi tercih etti ? Okuruın öncebir mail'le çıktı karşıma, sonra buluştuk.konuştuk.'Hayatta kimseye anlatmadığım sırrımı, bu ülkedebir tek size anlatabili rim' dedi. Ardattı ve gitti, sonra mail, telefon trafiği... Sonunda onun yaşadığı kente gittim. Oğrendikçe ve dcrinleştikçe yazmaya karar verdim. O da kabul edince daha çok ayrıntıya girdik. Onu size getiren neydi ? Ofke, çıkışsızlık,yenilgi... Kimseye anlatamadıklarını bir psikiyatr ya da papazla paylaşmak gibiydi. Daha çok bir ihtiyaçtı. Hepimizin hayatındasırlarınıpaylaştığıinsanlarvardır. Bu öyle bir sır kikarısına,kardeşinebile anlatamıyor. Çünkü onaylanamayacak. Bana güvenmiş işte, beni de etkileyen, H hem de mesleğim açısından ilginç bir durum. Kitap, ne kadar gerçek bir yaşamöyküsü, ne kadar kurgu? îfadelerbana.duygularonaait. Yaşananlar, ılişkiler bire bir gerçek. Onları ben uyduramazdım.bilemezdim. Mesela bu kadar yoğun gay chat'ler olduğu nu,buluşup sadece sevişmek için bir araya geldilderini bilmiyordum. Ama diyaloglar, mekânlar ve genel kurguda tabii ki katkım var. Yani daha çok o mu sizi yönlendirdi? Onun anlattığı açıklıkta yazamasam da, hep ona sorarak yazdım. Kitabın finalindeki soruyu ona da sordum: 'Bir perigelseneisterdin'? Aşağı yukarıkitaptaki cevabı verdi. Biliyorum, istediği özgürce sevgilisiyleyaşamak, ama karısını ve çocuklarını da çok seviyor. Gerçekten çıkış yok gibiydi. Bir ara romanın sonunu kendim bitirmeyi düşündüm, ama ben de çıkış bulamadım. dının ezilmişliğini ele aldınız, hatta bu yüzden 'erkek düşmanı' bile oldunuz. Bu kez yine erkek egemen toplumda ezilen bir gay'i anlatıyorsunuz. Bir anlamda yine erkek düşmanlığı yapıyorsunuz... ü kitaplarımda kadınlara cinsiyetlerinden ötürü uygulanan haksızlığı vıır gulamak istemiştim. Onun dışında insanlık haksızlığa uğruyor zaten. Ama kimse cinsi erkek olduğu için öteki cins tarafından haksızlığa uğramıyor. Aynı şey eşcinseller için de geçerli. Gay'lere hasta muamelesi yapıp, sonra da hasta tanısı koyan bir toplum var. tnsanlar müthiş cesaretsiz, var olanın dışına asla çıkmıyorlar. Sanatçı da olsa, aydın da olsa hiç kimse hiçbir şey söylemiyor. Söyleyenler de marjinal bulunuyor. "Kadının Adı Yok"la hiç konuşulmayan bir konudan yazmaya başladınız, sanırrm, Paramparça da bir kadının, bir eşcinsel erkeği anlatması açısından ilk... Benim ele aldığım konular hep gerçek hayattan. Mesela 'Aşk Gidiyorum Demez'deki hikâye deyaşanmıştı. 'Param HASTA MU AMELESİ YAPM AK parça', daha ilginç bir konuyu ele alıyor, Otosansür uyguladınız mı ? ama beklediğim tepkiyi bile almadı. Kitaplarımda bir ilişkiyi tanımlarken Çünkü özellikleerkeklerde bir ürkiıntü cinsel hayatı önemli olduğu için çokça var, o homofobik dıırum tııhaf. kullanıyorum. Bir kadın ve erkek arasındaki cinselliği yazmak kolay. Bu kitapta Siz de aynı sıfatla suçlandınız... ki cinsellik için seks ne kadar bayağı olur, Onun nedenini hiç bilmiyorum. Aksi ne kadar özendirici olur? soruları kafamı ne eşcinsel okurlardan destek buldum. çokkurcaladı.Oyüzdenaçıkçaanlatılan Kitaptaki karakterin cinsel tercihini seks sahnelerine sansür uyguladım. O seçim mi, zorunluluk mu ikilemiyle verkadar çok tabular, yargılar yüklenmişiz diğiniz için olabilir mi ? ki, insan ister istemez hep kontrollü oluSeçim ya da zorunluluk, ben adanıın yor. anlattıklarını yazdım. Bıınu benim ho Siz hep kadın erkek ilişkilerinde ka mofobik oluşumla nasıl birleştiriyorlar anlamadmı. Ama erkeklerdehomofobi var, kendilerinde de aynı eğilimin olmasından korkuyorlar. Belkı lantezilerinde bile vardır, ama diışünmek bile istemiyorlar. Erkeklerle aram artıkçok iyi, çok da erkek okıırum var. Ama kitabın imza gününde, arka kapağı okuduğu anda korkunç bir şey görmüş gibi kaçan erkekler gördüm. Bir arkadaşımın kocası ve oğlıı bütün kitaplarımı okumıışlardır, bu kitaba dokunmamışlar bile... HETEROSEKSÜEL BÎR ERKEK Bir lezbiyenin öyküsü bu kadar ilginç olur muydu sizin için? Olmazdı herhalde. Mutlaka tutkulu, farklı bir birliktelik vardır onların ilişkilerinde de, ama Anadolu'da yaşayan, evli ve eşcinsel bir erkek daha ilginç geldi. Bu kadar araştırmadan sonra eşcinseller için yapacağınız genellemeler var mı? Tanıdıkça oluşaı. Bir kere çok hazırcevaplar, esprilivehızlı yanıtveriyorlar. Biraz sinirliler, yaratıcı ve sanata yatkınlar. Kadınlık ve erkeklik ruhunun karışımı böyle bir hoşlukvaratıyor herhalde. Bir heteroseksüel erkeği de yazmak istiyormuşsunuz... 'AşkGidiyorum Denıez'eerkekleride bıraz soknuıştıım ama erkek başrolde. değildi. Nasıl kadınları sevişmeyegiderkengiydiğikülofla, izyapmasın diyegiymediğipantolonçorabıylaanlatıyorsam, şimdi de bir erkeğin içinden bu kadar ayrıntılı bakmak istiyorıım. Erkekleri çok iyi tanıdığıma inanıyorum. Bakalımyapabilecekmiyim?# BAŞKENT GÜNLERİ Annelere teşekkür yetmiyor Müşerref Hekimoğlu laylar birbirini izliyor. I Karışık dııygularla değişik konulara dalıyorum. Bugün Anneler Günii, ben de sevgili anneciğim ile buluşacağım. Daha önce de yazdım belki, yaşamımda aile içi mutluluğun büyük yeri var. Acı olayları sevgi ile aşıyor, birbirimize el veriyoruz her zaman. Dört kuşak bir arada. Dört kız kardeş, enişteler, yeğenler ile nerdeyse beş kuşağı kucaklayan bir aile. Sevgi ile oluşuyor tüm sorunlar. Babalar, oğullar, anneler, gelinler, teyzeler, yengeler, çocuklarla tüm bireylerin özverisi, çabasıyla mutluluğa emek veren özveriden geri kalnıayan bir aile. Yaşamımda bu birlikteliğin o yankıları var. Hakkı Bey de paylaşıyor sevincimizi. Yaşadığımız olayda gündeme gelen sorıınların belirsizliği var. Sevinç mi? Keder mi? Karar veremiyor insan. Ne olursa olsıın aile içinde mutlu olmak, mutlu görevler üstlcnmek sıcak bir resim oluştıırııvor. Mutluluğu yakalamanın sevincini kutluyorum. Dahası da var. Yakalama giicüne ulaşamadıklarımız. Giderek bilincine varıyorum. Bireyselliği değil, bırlikteliğı kutlamak güzel bir olay. Ailesinde ya da çevresinde kaç kişi yaşıyor bu mutluluğu? Çocuk doğurmadım ama anneliği içten hissettim. Üstelik doğum kontrolüne büyük ilgi duydum. Nüfus planlamasını yazılarımla destekledim her zaman. Kalabalık bir ailenin bireyi olarak mutluluğun tadını da duydum ancak sevinci gerileten olaylar da yaşadım. Hepimiz yaşıyoruz. Bir çocuk doğuyor ama nasıl? Doğumu her zaman sevinçle karşılamıyoruz. Çünkü doğumun iki yüzü var. Aileye yeni katılan bireyler belli konularda yokluğu, yoksulluğu yaşatıyor hepimize. Ek sorunlar mutluluk dengesini bozuyor, çocuk ve anne konıısunda yeni sorunlara saplanıyoruz! Sovyet ozan Yevtuçenko'yu anımsıyorum. Çocuklara dönük Kinder GardenÇocuk Bahçesi filmini veniden sevredivorum. Güzel bir film. Gerçeklerin altını çiziyor ama yeni sorunlar taşıyor genç kuşaklara. O sorunlara eğilmek gerideki kuşakların önemli bir görevi. Bu yolda yaya kalmak da olası doğrusu. Belli donanımlar gerçekleşmeden doğum kontrolüne yönelmek olası değil. Çocuklar doğuyor ama sonrası? Toplumun koşulları güzel hayalleri zedeliyor. Çocuk sağlığı, bakımı, beslenmesi, eğitimi kocaman dağlar gibi önümüze diküiyor. Mutluluğu yakalamak için dağları devirmek gerekiyor. Son günlerde, çocuk ve doğum, çocuk ve yaşam, çocuk ve eğitim konularında hayal kurmak kolay değil. Güzel bir yolda ilerlerken acı gerçekler geliyor gündeme. Bu gerçekleri değiştirmek de birliktelik istiyor. Ortak bir yolculuğa katılma bilinci gerekiyor. Belli sorunları çözmek için kesin kararlılık gerekiyor her şeyden önce. Belirsizlikten arınmak, belli hedeflere ulaşmak gerekiyor. Yoksa törenler, yayınlar, kitaplar, filmler kara mizah niteliğinde yaşanıyor. Küçük bebeğin doğumu, sağlık sorunları çözüme ulaşıyor ama çözülmeyen sorunlar havada kalıyor! Sevgili okurlarım, yeniden tekrarlıyor, duygusal baskılardan arınarak, gerçeği yaşamanm kaçınılmazlığını belirtiyorum. Çocuk sorununu çözmek için taşıdığı sorunları da gündeme getirmek gerekiyor. Acı ama gerçek, gündem her zaman çarpıtılıyor ülkemizde. Belki de belli nedenlerle! Anne adaylarının bu konuya da eğilmesi gerekiyor. Yalnız anne adaylarının değil babaların, dayıların, amcalann toplumu oluşturan tüm bireylerin. Çevremizde güzel çocuklar görünce kalbiniz sızlıyor mu? O çocukların geleceği, güvencesi olduğuna inanmak gerekiyor değil mi? Yoksa tüm özveriye karşın çocuklarımızla sağlıklı bir gelecek oluşabilir mi? Sorıılara yanıt aramak kadar çözünıüne yol açmak da bir insanlık görevi değil mi? Acı ama gerçek! Sevincimiz boğazımı/da knlm.ısın.#