14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

EKÎM 2004 / SAYI 967 İnsanın insana bağımlılığı fozen kendini fedakârlık gibi ;österiyor, bazen alışkanlık... Cendi hayatını yok saymaya itekininkini yaşamaya başlıyor. İ)zellikle aşk ilişkisinde sıkça ;örülüyor. însan insana öyle >ağlanıyor ki tüm hayatını onu :aybetmemek üzerine kuruyor... Tek bir grup gibi ele almak mümkün değil belki. Birtakım mazoistik eğilimlerin doyumu da bu noktada önem kazanıyor. Hiç ulaşılamayan erkekleri seçen bir kadın örneğinde olduğu gibi. Mesela büyük bir aşkla bağlanıp, terk edilme senaryosunun tekrarlandığı bir durum da olabilir. Bundan çok derin bir üzüntü duyar, ama bir şekilde de bu acıyı tekrarlar. Madde bağımlılığında bir kriz dönemi vardır, insan bağımlılığında da var mı bu? Yoksunluk krizi. O nesneden uzak kaldığında dunyanın sonu gelmiş gibi hissetme, ölümcül bir korku yaşamaya benzer bir krizi ortaya çıkanr tabii. Madde bağımlılığı, kazanma ve yitirme üzerinden gider. İnsana bağımlılıkta da böyledir ve sahip olma bir türlü yaşanamaz, Peki karşısındakinin hayatını yaşarken, "ben ne yapıyorum" diye bir sorgulama içine girer mi? Kendini tamamen yok saymıyor aslında. Kendini onun için feda ederken, bunu onun onayını almak için yapıyor. O ilişkiyi kaybetmemek için yapıyor. Birtakım hayal kırıklıkları çok çabuk oluyor. Onaylanmadığını hissettiğinde kendini kötü hissediyor. Ama savaşmaya da devam ediyor, öyle mi? İlişki biter, ama hep bir umut vardır. Öyle kendini kandırmalar ortaya çıkar ki, insana "gerçekten böyle mi?" diye de düşündürür. Bir gün beni arayacak, diye bekler. Bağımlı olacağı bir başka ilişki ile yer dcğiştirebilir. Alışkanlıkla bağımlılık arasında bir ilişki var mı? Bağımlılıkta bireyleşme tam olarak gerçekleşmemiştir. Oysa bireyleşmesini tamamlamış bir kişinin de bazı alışkanlıkları olabilir. Farklı iki kategori. Bağımhların yalnızlık duygusuy arasınasıldır? *' ' En büyük korkuları 'y Yalnız kalmamak için ilişkilerinc sorunlar olsa dahi buna tahammül edefler. Bir ilişkileri bittiği zaman da aynı cfeseni sürdürecekleri başka bir ilişki kurarlar. Bağımlı olabilecekleri bir nesne yaratırlar hemen. İki kişilik bir hayat mı yaşarlar? Çoğunlukla. Mesela bir gruba da bağımlı olabilir, ama tek bir kişi gibi görebilir bunu. Bağımlılık nasıl sonuçlar yaratıyor? Kişinin kendini geliştirme olanaklarını kısıtlıyor. Bütün sosyal varoluşunu etkileyebiliyor. Nasıl bir tedavi yöntemi uygulanıyor? îçgörüyü arttıran terapiler bu sorunu yaşayan kişilerin davranışlarmı anlamalan yoluyla düzelme sağlar. Analitik terapiler, davranışçı, kognitif terapiler ile tedavi mümkün olmaktadır. Bu tür kişilik lerde terapistle de bağımlı bir ilişki görülür. Bazı kişiler terapiyi şöyle algılıyorlar. Gelecekler, anlatacaklar ve karşısındaki terapistten "şöyle, böyle yap" diye bir cevap alacaklar. Bu cevabı alamadıkları zaman hayal kırıklığı yaşarlar. Oysa terapi kişinin kendisinin davranışlarını, bunun altında yatanları ve sonuçlarını anlaması ile kendi çözümlerini üretmesinin sağlanmasıdır. 0 pek )zbey ağımlılık deyince aklımıza ilk gelen sigara, alkol ve madde bağımlılığı... Ancak pek çok insanın hayatında kendine zarar verdiğini bildiği ama yine de vazgeçemediği, bağımlılığa dönüşen alışkanlıkları var. İnsanın insana bağımlılığı bunlardan biri. Bu bazen karşımıza ebeveynçocuk, arkadaş ya da aşk ilişkisiyle çıkıyor. Bağımlılık öyle bir hal alıyor ki artık "onsuz olmuyor". Işte bu nokta patolojik olarak değerlendiriliyor. Britanya Ulusal Bağımlılık Merkezi'nden Dr. John Marsden'in aşkın bağımlılık olduğunu açıklaması da bunu doğruluyor. Üstelik Marsden bunun kokain ile aynı mekanizmaya sahip olduğunu söylüyor. 2400 yıl önce Aristophanes de düşüncesini bu yönde açıklamış. Başlangıçta sizi mutlu eden, sonra kaybetme korkusunu yaşatan, endişenin ardmdan öfkeye dönüşen duygu karmaşalarını psikiyatrist doktor Defne Tamar Gürol'la konuştuk. İnsanın insana bağlılığı ve bağımlılığı arasında nasıl bir fark var? B , ,;'•••'•' Şunu unutmamak lazım ki, bağlılık herkeste var olan bir şey. Batı kültürlerinde bireysellik ve bağımsızlık çok yüceltilirken, bağlılık çok küçümsenen, olumsuz olarak ele alınan bir şey ama herkesin bir miktar bağlılık ihtiyacı var. Özgüvenimizi sağlayabilme ve sürdürebilmeye, onaylanmaya, beğenilmeye, takdir görmeye ihtiyacımız var. Peki sorun nerede başlıyor? Bağımlılık psikiyatrinin klişe konularmdan biri. İnsanın insana bağımlılığına problem diyebilmemiz için bunlann aşırı boyutlarda olması gerek. Tamamen bağımsızlık hem mümkün değil hem de çok arzulanan bir şey değil. Patolojik boyutlardaki bağımlılık, genç erişkinlik döneminde başlıyor ve değişik koşullar altında ortaya çıkıyor. Kendi kendine karar verememe, başkalanndan bol bol öğüt, destek ve onay alma ihtiyacı, aşırı bir boyun eğme durumu, kaybetmekten korku duymak ve birine yapışmak ihtiyacı, yakın bir ilişkisi sonlandığında bakım ve destek kaynağı olarak derhal başka bir ilişki arayışına girme, yalnız kalmaya tahammül edememe gibi belirtiler gösteriyor. Bireyselleşmenin tamamlanmaması ortaya çıkıyor. Her şey bağımlı bir kişilik yapısına sahip olmakla mı başlıyor? Bağımlı bir kişilik yapısı olduğu zaman bütün ilişkiler bu temelde ortaya çıkıyor. Mesela bağımlı bir kişi tedavi olmak için hastaneye yattığmda yine bağımlı ilişki kurma ihtiyacı ortaya çıkıyor, serviste başka hastalarla bağımlı ilişkiler kurabiliyor. Örneğin yattığı servisten bir kişiyle yemeğini yiyor, onunla sohbet ediyor, onun yanından ayrılmıyor. Bunu her ortamda geliştirebiliyor. KÜLTÜREL ROLLER... •Kimler bağımlı ohnaya daha yatkın? Bağlanmak, nesne ilişkisini sürekli kılabilmek demektir, dolayısıyla bağlanmak olumlu bir işlev. Herhangi bir nesneyle sürekli ilişki kurabilmek insan hayatında önemli. Bağlılıkla bağımlılık aynı şey değil. Çocuklar doğduklan zaman, kız çocuk ve erkek çocuk için de ilk sevgi nesnesi annedir. Fakat belli bir zaman sonra kız çocuk babaya yönelir. Ve kendinden uzakta olan, ama bir gün ulaşabileceği, bir gün bir birlikteliğin olabileceği bir ilişkiyi bekleyebilir. Erkek çocuk içinse ilk sevgi nesnesi anne olduğu gibi daha sonraki sevgi nesnesi yine annedir. Marlon Brando ile Maria Schneider'ın oynadıkları "Paris'te Son Tango"da karakterler tutkuyla bağımlılık arasında gidip geliyordu... Onun için bu çok daha çatışmalı oluyor. Kız çocuğunun ilk sevgi nesnesini değiş tiriyor olması daha sonraki ilişkilerinde de bağlanmayı mümkün kılıyor. Oysa erkek çocuk için daha çatışmalı, bu da daha çift değerli duyguların ortaya çıkmasına yol açıyor. Daha çok kadınlarda mı erkeklerde mi görüliir? Kadınların ailesine, eşine bağlı olması, başka alanlarda doyum sağlama ihtimalini ortadan kaldırıp tek bir alana yönelmesine yol açıyor. Herkes iş ortamında, arkadaş ilişkilerinde.toplumsal ilişkilerinde tatmin sağlarken, bu alanların hepsini en aza indirip ya da yok edip bütün doyumu bir tek kişi üzerinden sağlama ya yöneldiğinde, örneğin bir aşk ilişkisinde bu ilişki ciddi bir bağımlılık haline geliyor. Kendi hayatından vazgeçip bir başkasının hayatını mı yaşamaya başlıyor? Kendini var edebilmek için hep bir başkasının varlığına ihtiyaç duyuyor. Yoğun kaybetme korkusu ile bazı şeylere karşı çıkamıyor, hoşuna gitmeyen şeylere boyun eğebiliyor. MÜDAHALECİ ANNE Arkadaşa, ebeveyne ya da aşk ilişkisinde karşı cinse bağımlılık arasında bir fark var mı? Bağlılığın çok kuvvetli olduğu ama pa tolojik olmayan bağunldıklar hayatın bel li evrelerinde ortaya çıkıyor, bebeklik, ergenlik... Yaş ilerledikçe bu ilişkiler daha olgunlaşmış düzeyde yaşanmaya başlıyor. Bunlar olmadığı zaman patolojik düzeyde bağımlılıklar devreye giriyor. Patolojik düzeyde bağımlı kişilere baktığımız zaman annelerinin aşın müdahaleci, onun özerk davranmasına izin vermeyici bir tutum içinde olduğunu görüyoruz. Çocuğun annesine bağımlı olması gizliden gizliye onaylanıyor, destek buluyor. Çocuk büyüdüğü zaman bu anne modelinin çeşitli yedeklerini hayatında tutma yoluna gidiyor. Bağımlı kişiler kendini ne kadar önemser? ;.•."'?<• David Lync ve filmleri. Sizce en büyük aşk hikâyesi kimlerinki? Benimki!.. Bekir Aksoy Oyuncu En büyük hatanız nedir? En büyük hatam.insanların yaptığı küçük hataları görmezden gelmektir. Bir insanın başına gelebilecek en kötü şey sizce nedir? Bir insanın başına gelebilecek en kötü şey, ona dürüst ve net davranmayan ama onu sevdiğini söyleyen (dost, arkadaş ya da sevgili) bir başka insandır. Hayattaki en büyük keyfiniz nedir? Ne olursa olsun kendime vakit ayırmaktır. Bana bile sürpriz olacak bir anı yaşamaktır. Mesela motorumla uzun bir yolculuğa çıktığımda, kimsenin olmadığı bir yeri keşfetmek... En sevdiğiniz yazar kim? Genelde Rus yazarlarmı severim. Dostoyevski, Tolstoy, Çehov... En sevdiğiniz film / yönetmen? . V Sizi en çok güldüren şey nedir? Kendime çok gülerim, komik olduğum için değil, kendimle eğlenmeyi sevdiğim için.. Beğendiğiniz, takdir ettiğiniz siyasi karakter kim? (geçmişten de olabilir) Yok. Bir hayvan olsaydınız, ne olurdunuz? Hayvan yerine iyi bir insan olsam!.. En çok yaşamak istediğiniz şehir? Bana gulümseyen (içten) insanların olduğu bir şehir!.. Güncel olaylar içinde yakın zamanda sizi en çok üzen olay nedir? Bombalı saldınlar ve bu saldırılarda onlarca vatandaşımızla beraber Kerem Yılmazer'in vefatı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear