Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
5
14 Ağustos 2021 Cumartesi
Ülkeler tekne değildir
Kitap, yemek
ve biraz da
hayat
bu yüzden batmazlar
Ebru D. Dedeoğlu
Ayşe Kulin’in otobiyografik kitap serisinin son kitabı Hazan fikir gibi geldi ama araya gündelik hayatın sıradanlığı ve
okuyucusuyla buluştu. Kulin “Henüz aklım başındayken komik olaylar da karıştı... Sonuç: Hazan” diyor. Kulin’le
yazarlık anılarımın bazılarını kayıt altına almak iyi bir son kitabını ve memleket meselelerini konuştuk.
u Ülkemiz yanıyor. İçimiz yanıyor. Ruhumuz çöküyor.
Şanlı bir
Melih Cevdet Anday’ın dizelerinde anlattığı gibi “Bir ül-
ke ruhça çökerek, yaşamaktan koparak batar”. Batıyor
şo¨ valye hikâyesi: muyuz?
Ülkeler tekne olmadıkları için batmazlar. Yalpalar ve sav-
rulurlar. Fırtınalar, boralar atlatırlar. Biz de çok zor günler-
den geçiyoruz. Tüm kurumlarımızın tahribatı bir yanda,
ahlaki çöküş öte yanda, bir de yangınlar ve depremlerle sı-
Yeşil
nanmaktayız. Ne var ki ülkemiz düşman işgali altında de-
ğil. Borç içindeki Osmanlı ekonomik, ahlaki ve sosyolojik
nedenlerle batmaktayken ayrıca düşman işgali altındaydı.
Evet dünya yüzüne kırk bin yılda bir gönderilen o dâhi bi-
Şövalye
ze nasip oldu ama onun davasına inanarak enkazdan millet
yaratmayı başaranlar da bizim atalarımızdı. O büyük çökü-
elt mi-
şün altından kalkabilenlerin torunları, atalarından alacakla-
Ktolojisi-
rı ilhamla, bugünleri de atlatır.
nin efsanevi
u Cumhurbaşkanı’nın halka her durumda ve her ko-
Camelot kra-
şulda çay atmasını kimse yorumlayamıyor hatta anlam-
lı, Kral Arthur
mitosunun landıramıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
bir parça- Etrafını sarmalayan akıllı danışmanlarından biri benden
Başak Bıçak
sı olan Yeşil
daha sağlıklı bir açıklama getirebilir bu soruya ama şahsen
Şövalye (The
ben kötü bir niyeti olduğunu sanmıyorum. Bence çay po-
Green Knight), geleneksel şövalye
şetlerini halkın arasında onu sevenlere gül, sevmeyenlere
hikâyelerine meydan okuyan bir yo-
de taş olsun düşüncesiyle savuruyordur!
rumla David Lowery filmografisine ek-
u Otobiyografik kitap seriniz Veda ile başlıyor, Umut,
leniyor. Bir Hayalet Hikâyesi (A Ghost
Hayat, Hüzün ile devam ediyor Hayal ve Hazan ile son
Story 2017) ile rüştünü ispat eden yö-
buluyor. Hayal ile seriyi sonlandırmayı düşünürken ne-
netmen, bu etkileyici kahramanlık ma-
den Hazan?
salıyla sinema tarihine yeni bir klasik
Neden Hazan? Çünkü Hayal’den sonra altı kitap daha
armağan ediyor.
yazdım ki, Kanadı Kırık Kuşlar ve Her Yerde Kan Var ben-
Sinema tarihi, ortaçağ şö-
ce tarihe not düşen iki eserimdir ve nihayet geldim dayan-
valyelerinin epik hikâyeleriyle
dım ömrümün sınırına. Önemli bir ameliyata girmeden
dolu ancak pek azı, David
önce, masada kalma olasılığını da gözden geçiriyor, bir
Lowery’nin hünerli elleriyle
hayat muhasebesi yapıyorsunuz. Henüz aklım başınday-
yaptığı gibi edebi metnin ruhu-
ken yazarlık anılarımın bazılarını kayıt altına almak iyi bir
nu, böylesi sanatsal bir hassa-
fikir gibi geldi ama araya gündelik hayatın sıradanlığı ve
siyetle yakalayabilecek kadar
komik olaylar da karıştı... Sonuç, Hazan’dır!
yetkin… 14. yüzyıl Kelt mitolojisinin
u Hazan’ı okurken kâh güldüm kâh hüzünlendim.
etkileyici romanslarından biri olan Sir
Haksızlıkların karşısında bile nezaketinizi bozmadan
Gawain ve Yeşil Şövalye öyküsünü si-
haykırışlarınızı okudum. Dürüstçe, tarafsızca ve cesur-
nemaya uyarlayan Lowery, kahraman-
lık, cesaret, onur gibi katmanlardan ca. Özellikle 2008 yılında Frankfurt Fuarı’nda Türk Yı-
Fotoğraf: Kurtuluş Arı
oluşan bu ortaçağ fantezisini şiirsel bir lı kutlanırken davet edilmemeniz büyük ayıp. Hoş ha-
biçemle sunuyor. Dev Patel’in canlan-
yat herkese gerekli cevabı veriyor ancak sormak istiyo-
dırdığı Sir Gawain’in kafasını alevler
rum. Gördüğünüz zorbalığın nedeni neydi sizce? Neler
latmak için yazılan Bir Varmış Bir Yokmuş başta olmak
içinde gördüğümüz görkemli bir açılış-
Onlarda yaş
hissettiniz?
üzere, tüm öykülerimde şiddet mağduru kadınlar vardır.
la başlayan film, hemen ardından si-
Tüm samimiyetimle söylüyorum, beni liste dışı bırakan
Siyasi duruşumu ise hiç gizlemedim. Rahmetli Duygu
nematografik olarak bir gövde göste-
veya bırakanların kim olduklarını ve bunu niye yaptıkları-
Asena’nın yazdıkları varken cesur sıfatını hak etmeyebili-
takıntısı yok
risine dönüşeceğinin sinyallerini ver-
nı hiç araştırmadım. Elbette öğrenmem mümkündü. Bunu
rim ama samimiyetimin arkasındayım.
meye başlıyor. Filmin geneline sira-
asla istemedim. Olan olmuştu, öğrenmem durumu değiş-
u Pandemi döneminde eşinizle birlikte yaşadıkları-
u “Ruh ve go¨nu¨l ikilisi hadlerini
yet edecek kasvetli ve sisli bir atmos-
tirmeyecekti. Türk yılına katılamamış olmama nasıl üzül-
nız adeta günlük gibi. Ba-
bilmeyi o¨gˆreniyorlar” diyorsunuz.
ferde, Kral Arthur’un Noel gecesin-
düğümü Hazan’da anlat-
yıldım. Pandemi, Plaza, Pa-
Neden? Bu da bize toplumun bir
de Yuvarlak Masa Şövalyeleri’yle yap-
tım. Sebebini ise zorbalık
nik günlerinde eşinizle bir- retisi olamaz mı? Şahane, üre-
tığı kutlamaya tanıklık ettiğimiz film,
olarak değil, pek insani
likte neler yaşadınız? Ve şu ten bir kadınsınız. Iris Apfel’a da
Sir Gawain’in bir Noel oyunu vasıta-
bir duygu olan kıskançlık
bakınca tüm genellemelerin dışına
an Urla’da PPP günleri de-
sıyla Yeşil Şövalye’yle düelloya girme-
olarak düşünüyorum, he- çıkan rengârenk ve çok başarılı bir
vam ediyor mu?
si ve böylelikle bir yıl sonraki rövanş
pimiz insanız sonuçta! kadın go¨ rüyoruz. Yaş ilerledikçe
Eve hapsolmuş ve hafta-
için yolculuğa çıkması üzerinden şekil-
Go¨ rünmez Kadın olmaya zorlanı-
u Yazma yolculuğu-
da sadece 3 saat açık hava iz-
leniyor. Yeşil Şövalye’nin bulunduğu
yor olamaz mıyız?
nuzda yaşadığınız her
niyle ödüllendirilmiş kişiler
Yeşil Şapel’e doğru, daha ziyade içsel
Benim sözünü ettiğim, bazı kül-
olayı dürüstçe, cesurca,
olarak sonuçta o evden aylar
bir yolculuğa çıkan Sir Gawain, Da-
türlerde kadınların sırf kadın ol-
tarafsızca yazmışsınız.
sonra ruhen ve bedenen ya-
vid Lowery’nin metne sadık kalmak ko-
dukları için görünmez olmaya zor-
Bu dönemde artık cesur
nusundaki zayıf isteği sebebiyle eklem- rasız ve tek parça halinde çı-
lanmasından daha başka bir olgu.
olmak kolay değil. Her
lenen yeni maceralarla bir parça uza- kabilmek bence büyük bir
Yaşlandığımızda kadınlar olarak
yabiliyor. Ancak süre, Yeşil Şövalye’yi zaman sözünü sakınma- başarıydı. Evde iki televiz-
görünmez olmaya zorlanmıyoruz,
izleyenler için oldukça önemsiz, çün- yan, cesur bir kadın mı-
yon bulunmasının bu başarı-
sadece erkekler bizi görmez oluyor-
kü tasvir ettiği dünya ve şiirsel üslubuy-
sınız? ya katkısı yadsınamaz çünkü
lar. Neyse ki bu durum sadece belli
la seyircisinden çok şey bekleyen bu
Buna bence siz karar ve-
Engin pinpon topundan baş-
Kulin: En önde Alev, tam arkasında ben ve ayakta
coğrafyalarda geçerli. Bildiğim ka-
filmin içinde zaman algısı yok olup gi-
rin. Doksanlı yıllarda yaz- layarak golf, tenis, futbol ve
hepimize 5 yıl emek veren, kişiliklerimizin ilk harcını
darıyla Avrupalı erkekler kadınların
diyor.
dığım öykülerde dini ce- sutopuna dek, her boy topun
karan biricik Leman Küce öğretmenimiz.
yaşı konusunda bizimkiler kadar ta-
Lowery, yolculuğu boyunca
maatlerin elinde hayatı hareketini büyülenmiş gibi
kıntılı değil.
hırsızlarla, hayaletlerle, dev-
kararan gençlerin ve kay- seyreder, bense dört erkek ço-
u Hayat amacını her daim can-
lerle karşılaşan ve her bir zor-
bolan, izleri bulunamayan solcuların öykülerini korku- cuk anası olarak top görmeye ve toplara eşlik eden seslere
lı tutmak insanı canlı kılıyor sanki.
luğun üstesinden gelirken dö-
suzca işledim (bkz. Geniş Zamanlar, Foto Sabah Resimle- hiç gelemem. Neyse ki tek ayrıştığımız nokta budur.
Bilemiyorum çünkü hiçbir amacı
nüşen bir gencin, mikro düzey-
u Sizi okudukça yaşın ne kadar da önemsiz olduğunu
ri), Türk/Kürt sorununa tarafsızca parmak basıp her iki
olmadığı halde gayet mutlu ve çok
de ahlaki ilkelerle mücadelesi-
tarafın aşırı milliyetçileri tarafından lanetlendim, eşcinsel- bir kez daha anladım. Ruh ne olursa olsun kadın-erkek
uzun yaşayan insanlar da tanıdım,
ni, makroda ise insanın “doğa
gözetmeden bedene inat asla yaşlanmıyor değil mi?
lerin sokak ortasında öldürüldüğü yıl farkındalık yarat-
topluma faydalı olmaktan mutlu-
ve yeşille” olan ilişkisini kat-
mak amacıyla Gizli Anların Yolcusu’nu yazdım, Bora’nın Aynen öyle. En ince ruhun bile bu konuda kafası hay-
luk duyanlar da. Ne mutluluğun ne
manlarına yerleştiren bu met-
li kalın. Bu durum bazen acıklı sonuçlara varabilir ama bir
Kitabı ile kırsaldaki aile içi cinsel istismarın üzerinde- de yaşam sevincinin tam bir tarifi
ni modern bir yorumla uyar-
ki örtüyü çektim. Romanlarımda cinselliği mırıl mırıl de- yandan da insana sunulan müthiş bir armağan olmalı ru- var. Kimileri kendilerine biçilen ha-
larken dönemin görsel doku-
hun genç kalması. Ne yazık ki ağaçlar gibi her bahar be- yatı, kimileri de kendi seçtikleri ha-
ğil, yüksek sesle seslendirdim ki özellikle kadın cinselli-
sunun filminin ihtişamına kat-
yatı yaşıyor. Sanırım biz buna ka-
ğini ayıp bellemişlere cinselliğin doğallığının altını çize- denlerimizi yeşertemiyoruz ama karşılığında ruhumuz
kı sağlamasına da izin veri-
der diyoruz.
hep genç kalıyor. Buna da şükür!
yim. Özellikle erkek şiddetine maruz kalan kadınları an-
yor. Alabildiğine karanlık, sürreel to-
nun baskın olduğu, yer yer rüya izleni-
mi uyandıran manzaraların yer aldığı
film, Andrew Droz Palermo’nun özenli
görsel çalışmasıyla büyülenen bir ma-
ERKEKTEN KARDELEN OLUR MU OLMAZ MI?
sal halini alıyor. Yeşil, sarı ve gri ton-
ların ağır bastığı renk paletine, Dani-
u Eylül ayında 80. yaşınızı kutlayacaksı- mek bir başka gelişe nasip olsun, diyeyim. aynı sınava girdim, kazandım, ilkokuldan
el Hart’ın mitsel dünyadan kopup ge-
u Kardelen Ali’nin hikâyesi diğer Karde- lise sona burslu okudum. BÜ’yü de burs-
nız. Bugünden geriye baktığınızda keşke
len notalarının eşlik ettiği Yeşil Şöval-
dediğiniz neler var? lenler gibi etkileyici, bir o kadar da şaşırtı- lu okudum, şimdi de burslu okuyor, cep
ye, Dev Patel’in kusursuz performan- cı. Hikâyesini sizden dinleyelim mi? harçlığı için de çalışıyorum” dedi ve telefo-
Çok şey var. Elime o fırsat verilmişken
sı ve Sean Harris, Alicia Vikander, Jo- Almancamı unutmayıp Goethe’yi, Farsça 2018 yılında Şanghay’da bir edebi- nundaki resimleri gösterdi bana. Yıllar ön-
yat festivaline davet edilmiştim. O sıra- ce Doğu ve Güneydoğu Anadolu köylerin-
el Edgerton gibi isimlerin varlıklarıyla öğrenip Hafız’ı, Rusça öğrenip Tolstoy’u,
Dostoyevski’yi kendi dillerinde okuyabil- da Şanghay’da yüksek lisans yapmak- de aileleriyle tanıştığım, öykülerini yaz-
göz alıcı bir deneyime dönüşüyor.
mek, üniversitede dinler tarihi okumak, ta olan bir Türk gencini bana mihman- dığım 26 kız çocuğunun grup halinde çe-
Kuşkusuz Sir Gawain’in çık-
resim yapmaya da vakit ayırmak ister- dar olarak verdiler. Aramızda konuşur- kilmiş resimleri vardı. Benim dokuz ve 12
tığı yiğitlik destanının zorlu
dim. 70’li yıllarda Çiçek Çocukları sırt çan- ken Kardelenler’i benim yazdığımı öğre- yaşlarındayken tanıdığım kızların hepsi
yanları, Yeşil Şövalye’nin gör-
talarıyla Uzakdoğu yolculuklarına çıkar- nince çok heyecanlandı. Yetmedi, ben de bir meslek sahibi olmuşlar.
sel ve işitsel sey-
larken ben evli barklı, dört çocuklu, bit- bir Kardelenim, demez mi! Ali, ilk okuldan Kızların meslek edinmelerinin önünü
ri için de belirle-
mez tükenmez sorumlulukları olan bir lise sona kadar TED’de okumuş, Boğaziçi açan Atatürk’üme ve yoksul kız çocukları-
yici bir durum.
Puanım:
genç kadındım. 19 yaşındayken yaptığım Üniversitesi’ni bitirmiş bir delikanlı. “Kar- nın okula erişmesini sağlayan ekibe, baş-
Neticede karşınızda,
çok kısa süren ilk evliliğim, gömleğin ilk delen bursu okula gitmeye gücü olmayan ta Türkân Saylan hocam olmak üzere bu-
8.5/10
ortaçağ şövalye ro-
düğmesini yanlış iliklemekti de diyemiyo- yoksul ailelerin kız çocuklarına veriliyor” radan minnetlerimi sunmuş olayım. Çağ-
mansının bir enkar-
rum çünkü o evlilikten iki çok sevgili oğ- dedim, “sen Kardelen olamazsın!” daş eğitimle yetişen her genç için bu dün-
nasyonu var. Ve tam
lum, dördü kız biri de erkek beş şahane “Ben güneyde pamuk toplayan tarım iş- yada iş var ama gönül ister ki o iyi yetiş-
da bu sebeple, sinemada görme fır-
torunum var. 200 yıl yaşamak mümkün çisi bir ana-babanın oğluyum. Sizin Karde- miş gençler birikimlerini kendi vatanların-
satı kaçırılmayacak bir başyapıt sizle-
olmadığına göre, keşkelerimi gerçekleştir- lenleri yazdığınız yıl, ben de TED’in açtığı da değerlendirebilecek alan bulsunlar.
ri bekliyor.
basakbicak@gmail.com
o¨gˆ