23 Ocak 2025 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

33 19 Haziran 2021 Cumartesi Sorunları iyileştireceğiz Başka YOlu YOk Fatih TÜRKMENOĞLU uruşu hiç değişme- di: Okuldan veya Dmahalleden tanıdı- u Uzun ve yorucu bir sezon oldu. Nihayet bir araya ğımız güvenilir abimiz. gelebildik. Bu imajını bozacak bir Evet, nihayet... Sezona dair “Masumiyet”e atfen söyle- hareketi, yorumu, çıkışı- yebileceğim şöyle: 13 bölüm gibi pek uzun sayılmayan bir na da hiç rastlamadım. sürede son verdik; ama genel olarak da bölüm ortalaması Karavanının çekili oldu- çok sahne ve mekân barındıran bir iş olarak tüm ekip açı- ğu Kalamış Marina’da sından yorucu bir çalışmaydı. buluştuk. Zaten teknesi u Nasıl dinleneceksin? de orada. Tutkusu olan Dinlenmek diye bir şey var değil mi? Aslına bakarsan denize karşı, kafası- salgın koşullarında üretim tüketim ilişkisi ayrıca yaralan- nı boşalttığı manzarada mış, tiyatro ve müzik emekçisi kardeşlerimiz dahil hepi- konuştuk. Mehmet As- mizde derin kaygılar birikmişken dinlenmeye dair keli- lantuğ, oyuncu, deniz- melere dokunmak istemem. ci, baba, eş, yakışıklı, u Proje içine sindi mi? Karakteri istediğin gibi yo- entelektüel, başkaldır- rumlayabildin mi? mayı bilen, güçlü adam. Bence Mehmet Aslantuğ adam gibi adam. Kadına yönelik şiddeti derinlikli ele alması, yine kadı- nın, ötekileştirdiği hemcinsine karşı ihtiraslı rekabetini ve kendi onurunu unutturan “teslimiyetçi” yanını anlatma- sı açısından değerli bir çalışmaydı. Ama biraz obsesif bir tavırla, kendini spesifik, kriminal bir alana/olaya kapattı. Karakterlerini o alanın/olayın etrafında yaşatmaya çalış- tı. Sadece bize has bölüm süreleriyle sınav verince de on- ca emek ve psikolojik kazılarla yazılan birçok sahneye, ni- telikli bir yapım çabasına rağmen çoğu zaman tekrara dü- tık durum değişti. Sen yayın aracı gibi dolaşmasan da se- Aslantuğ, ‘Hayat bize şen, farklı öykülere paslarla oyunu açmayan/dağıtmayan ni dahil eden bir takım fotoğraf kareleriyle, etiketlenmiş bir sıkışma yaşadı. Karakteri yorumlamak da bütünden duygular ve mekânlarla dolaşıma giriyorsun zaten... televizyonda hep güzel’ bağımsız olmuyor zaten. Rağmen yapılan işin standardı u Göz önünde olmak ya da olmamak, işte bütün me- nitelikli yapımlarda ve karakterden yana bir sorunum yok. Yetişkin bir kız ba- sele bu! mirasçısı değiliz! bası olmak, kızının başka bir erkeğin hastalıklı egosuna “Olmak ya da olmamak” böyle ölçülüyor artık değil yer aldı tutsak olduğunu görmek hafif bir duygu da değil şüphe - mi... “Düşünüyorum, öyleyse varım” yerine, “Göz önün- u Bana bilmediğimiz bir yönü- siz. Ama adamı ben yazsaydım kendi duygusal yalnızlı- deyim, öyleyse varım” veya “Göz önünde değilim, eyvah nü anlat? ğını da deşmeyi, yaşı ve deneyimleri üzerinden ayrıca ül- öldüm mü” hali... Bu da bir şey muhakkak!.. Uygarlık yol- Onları kendime saklasam. (Gülüyor) keye de dair siyasi-sosyal parantezler açmayı tercih eder- culuğunun aşamalarından olsa gerek... (Gülüyor) Evrim- Yok, yok... Baksana, epeyce de açık oy- dim. nayan bir oyuncuyum. Profesyonel olarak sel gelişim/değişime ne gibi katkıları olacak bize de bir u Bu arada reytingle de baş etmek gerek... 40. yıla doğru seyirdeyim. Kabaca kimse- mesaj atarlar umarım gelecekte. Masumiyet bu anlamda fazladan hayal kırıklığı yarat- nin bilmediği bir yanım yok gibi... u Bu durumda... Dünyanın gidişatı nereye? madı; ancak kapasite ve maliyete bakınca bir iki puan da- u En çok neye sinirlenirsin, na- Hiç eskimeyecek bir soru işte. Bildiğimiz esaslı gidiş, sıl tepki verirsin? ha yukarıda kalması önem taşıyordu elbette. Nitelik ara- hızla genişleyen bir evrende yine hızlı dönüşlerden ibaret ‘Belene’, 1987 yapımı… Jiv- Sinirlenmemeyi öğrenmeye çalışıyorum yışlarının reyting garantisi yoktur. Hele az önce bahsetti- kov dönemi Bulgaristan’ında malum. Güneş’in etrafında saatte 108.000 km hızla dönü- bir toplama kampı öyküsü… epeydir. Onca yıl sonra henüz yolun ba- ğim türden dikey tatlar barındıran sosyal-politik sorum- yoruz. Kendi ekseninde de 1.670 km. Bu hızlarda meyda- şında olduğumu keşfettim. Biraz Karade- luluklar, derinliklerle ilgili tercihler reytingi doğrudan il- na gelebilecek küçük sapmaların çok ciddi sonuçları var niz havası gibi gelir gider şu veya bu se- gilendiren dokunuşlar da değildir zaten. Reyting, en ya- insanlık için. beple. Ama zihnime etki ettiği kadar et- lın tanımıyla seyircinin nabzına göre şerbet verip verme- Bu türden sapmaların ihtimalini de düşününce uygarlı- mez, bedenime veya dilime. Erir gider... mekle ilgili bir meseledir ve şüphesiz önem taşır. Kurulan ğı inşa etmekle, gezegeni kemiren iştah ve şehvetin mima- u Can’ın geleceğiyle ilgili hayal- işe dair nitelik arayışından ziyade, izleyicinin algısını yö- rı olmak arasında hassas dengeyi düşünmek zorundayız. lerin neler? netmeye dair dikkat ve özen ister. Her çalışma bunu yap- İşin fizik kısmını bir yana koyarsak sanırım ruhsal/sinir - Birlikte hayal kurmaya hep devam ede- maya niyetlidir; ama kimi şu veya bu nedenle ipi elinden sel yanının yeni musibetlerle test edilmesi gibi de bir dön- riz diye düşünüyordum. Ancak onun za- kaçırır. güsü var hayatın. Unutuyoruz! Acıları, kö- man ayırmaları ayrışmaya başladı. Bir 1992 yapımı ‘Kurtuluş’, bir u Sen gerçek hayatta baba-oğul iliş- tü sonuçları, deneyimleri, belki sevinçle- an geliyor ve artık bize verdikleri zaman İstiklâl Savaşı Öyküsü… kisini büyüttün. Benzer bir durumla ri de... Ders çıkarmak için onca nedenimiz u Hiç umudun var mı? epeyce azalıyor. Bu duygularla dertlen- karşılaşmış bir kız babası olsaydın?.. E var tabii, var... Olmaz var, unutuyoruz. Unutmak insana iyi gele- menin, memleketle dertlenmekten daha mı? Yoksa evlatlarımızın ne- Bunu zaman zaman sordum kendime, bilir ancak her şeyi değil. Şu bölgesel/kü- hafif olmadığına eminim. Babasını tanı- fesiyle tanışır mıydık hiç? Ya- özellikle de Deniz’le (Işın) çalışırken. Kı- resel savaşlar ve silahlanmadan çıkamadık mamış bir yetim olarak ne dediğimin far- ni bireysel umutlarımızın sey- zımı oynadı Deniz. Öyküdeki adam da mesela. Sanki başkaca küresel dertlerimiz kındayım elbette; ama böyle bir durumun rine dair söylüyorum bunla- bana yakın duygularla hareket etti sa- yokmuş gibi. Yahu yarısını aç bırakan bir da yiğidime baskı oluşturmasını istemem rı, yoksa bir ayrıcalık duy- yılır; ama ölçüsü kaçmış şımarıklıkla- gusu değil. Çevreye/gelece- şüphesiz. vicdanla yönetiliyor dünya. Ne silah ya- ğe, toplumsal, bölgesel, kü- rı onun kadar soğukkanlı karşılayabilir u Bir klinik psikolog olarak bü- tırımıymış, bitmedi gitti. Sonra da birçok resel barışa dair aymazlığın 2009 yapımı olan ve Or- miyim diye kıyaslamalar yaptım tabii... tünlüğünü koruyan dik duruşu- kutsal mekân, neredeyse aynı tebliğ üze- ya da kötülüğün sürdürülebi- han Kemal’in aynı adlı roma- Bazen karakterler dikkat çekecek, tar- nu beğeniyorum. Nasıl başarı- rinden birbirini yalanlayıp didişiyor, sava- lir olduğunu düşünmüyorum. nından televizyona uyarlanan yorsun? tışılacak seviyede davranışlarla gerçek Bunun bir ütopya veya saf- şıyor vs. Ayrıca ispatlanmış onca bilimsel ‘Hanımın Çiftliği’… Başarının tam olarak neleri kapsadığı- hayattan kopuk frekansta yaşayabiliyor- lık seviyesinde umut olduğu- veriye, edebi/felsefi akla-ahlaka rağmen na inananlar varsa da ayrı- nı hâlâ kestirebilmiş değilim; ama olan bi- lar diye düşünüyoruz ya gerçek hayat hâlâ sahtekârlıklarla boğuşuyoruz ya, en ca o ergen görünümlü yetiş- teni açıklayabileceğim (etrafıma da kendi- daha fazlasını bile saklıyor galiba! çok ona yanıyor insan! kinleri rehabilite etmek için me de) kelimeleri bulmayı, onların peşin- u İnsan seni tanıyınca çok seviyor, çok u Peki bizim buralar? fazladan enerjimiz de yok ne den gitmeyi seviyorum. Hayatın, varmak güveniyor; ama o aşamaya kadar ilerle- yazık ki. Kalan enerjimizi ço- Önünde sonunda bizim buralar işte. Do- değil de yol yapmak olduğunu sevdim cuklara sakladık. Gelecekten mek uzun bir çaba gerektiriyor gibi... ğup, büyüdüğümüz topraklar. Sevdiğimiz mesela epey bir zamandır. Kavuşmayı da alacaklı onlar. Gerçekten mi?.. Buna engel olanın biz- ama eleştirdiğimiz... “Ya sev ya da terk et” zaten, kavuşmayı beklemek kadar anlamlı zat ben olduğumu sanmıyorum. Duy- diyen cehalete inat, hem sevme hem de Ayşe Kulin’in aynı adlı ro- bulmamıştım hiçbir zaman. Doz aşımı piş- gularını esirgeyen/saklayan biri deği- eleştirme hakkımızın anamızın ak sütü gi- manından 2010’de televiz- manlıklarım yok gibi hissediyorum; ama lim. Öyle olsa kendimi suçüstü yaka- bi helal kılındığı, hepimizin kültürel-ekonomik mirasçı- yona uyarlanan ‘Veda’… güzel hatalarım var benim de muhteme- larım gibi geliyor, ne dersin? Böyle bir şey mümkün mü- sı olduğu bizim buralar... Dünya haritasını açtığımızda len hepimizde olduğu gibi. Belki de bizi dür? Senin gazeteciliğin dışında kalan alana giriyoruz ne kadar şık durduğuna, Nâzım’ın dizelerine ilham olan, biz yapan, tamamlayan hatalar. Onların bak! Aynı zamanda bir klinik psikolog olarak sohbeti ge- “Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan” enerjisine, fark- ayıklandığı bir kişisel tarihten yenilgisizlik, nişletmene açığım. lı iklimlerine, kültürel miraslarına rağmen fena bir şehir- mutlak başarı, mutlak bereket/kârlılıktan u Saklanma ihtiyacı duyuyor gibisin. Bir aktörün bu leşmeye, plansız yapılara, sokaklara teslim ettiğimiz bi- geriye bu biz kalmazdık herhalde. Ye- kadar saklı yaşamasının sebeplerini merak ediyorum. zim buralar... Çevre dahil, gelecek kuşakların yaşam hak- nilgilerim de var hayal kırıklıklarım da... Bunu zaman zaman özellikle istesem de ne kadar sak- kı olan bütün kritik alanları, konuları ne yazık ki acıkmış “Hayat bize güzel” mirasçısı değiliz ya- 27 Mayıs darbesi ve Adnan lı yaşadığımızı, yaşayabildiğimizi artık tartamaz oldum. ni!... Cümlesini de sevmeyiz zaten!.. Top- saldırılardan muaf tutamadığımız bizim buralar... İyileş- Menderes’in hikayesini anla- Emin değilim sahiden. Eskiden kısmen mümkündü bu. luca iyilik/güzellikten ayrışmış “Bir Güzel tirmeye çalışacağız hep birlikte, dert edinerek, konuşarak, tan ‘Ben Onu Çok Sev- İletişim araçları bu kadar kişiselleşmemişti filan. Ama ar - Hayat”ın canı cehenneme!.. anlatarak... Başka bir yolumuz, başka bir ülkemiz var mı! dim’ 2013 yapımı. Kutuplaşmadan kimseye; fırsat da, ekmek de, zafer de çıkmaz! u Mafya, siyaset, ticaret tüm bir daha altını çizelim o halde. Gü- ti kuşatan eski-yeni çetelere; tarikat, za, yalana, dolana, talana karşı ko- gündemi domine etti, değil mi? venliği biricik sebep gösterip kuvvet- şeyh, müritlere; darbelere, darbeci- rumakla yükümlü olduğumuz bir ül- Ne düşünüyorsun? ler ayrılığını geçici ya da kalıcı as- lere, paralel yapılar dahil, onlarca kemiz ve hepimizin de tek bir adı Yargıyı düşünüyorum elbette, göz- kıya almak kimseye bir yarar sağla- yıldır yarattıkları terörle yurttaş bi- var. Ben diyeyim yurttaş, sen de va- lerimi kapatmadan... TBMM’de kri- mayacaktır. Demokrasiyi de hak ve lincini yaralayıp birlikte yaşam ala- tandaş. Bu ülkede, Balkanlar ve tik önemde önergeleri reddederek, özgürlükleri de sosyal-ekonomik re- nını daraltan ve hayatımızı kuşatan, Ortadoğu’da yıllardır tanıklık ettiği- yargının bağımsızlığından korkarak fahı da ülkemizin güvenliğini koru- bu coğrafyanın refahını arzulama- miz onca acıya rağmen şu veya bu kamu yararı nasıl aranır, nasıl sağ- yarak ikame-idame etmenin tek çö- yan gizli servis maşası bütün örgüt- kutuplaşmadan kimseye fırsat da ek- lanır acaba? Malumu tekrar ederek züm olduğunu göreceğiz. Devle- ler ve çıkar ilişkilerine; arsıza, hırsı- mek de zafer de çıkmaz!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear