18 Nisan 2025 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Şimdinin sürekliliği ve Melih Cevdet Anday’ın ‘Raziye’ adlı romanı! Raziye, ilk kez 11 Mayıs-2 Ağustos 1975’te Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilir, aynı yıl kitap olarak yayımlanır. Melih Cevdet Anday, 1980’deki ikinci baskısına eklemeler yapacaktır. Ekim 1976’da günlüğüne şunları yazar: “Raziye’yi baştan yazmak istiyorum. Dayının, yeğenin kişiliklerinde birçok memleket suretini ele alabilirmişim meğer onları karşılaştırarak.” Melih Cevdet Anday, ad vermediği “dayı” ve “yeğen” karakterlerinin diyaloglarıyla niyetini gerçekleştirir. Yeğenin bakışından anlattığı hikâyede toplum-birey, uygar-ilkel, akılcılık-bağnazlık kavramlarını, onların ülkedeki görünümlerini karşılaştırır. Buna rağmen hikâyede dayı ve yeğen Raziye’ye odaklanmış iki çift gözdür. Raziye bedeniyle, ruhuyla bütün romanı kaplar. “zaman” olduğunu hemen ifşa NALAN ARMAN eder. Bu sevdanın nerede, nasıl karşısına çıkacağını düşünmek- MELİH CEVDET ANDAY’IN ten belki de olayların sırasını bo- ŞİİRİNDEN ROMANINA zacak, zamanı altüst edecektir. UZANAN ŞİMDİ! Gerilimi artıran başka bir unsur dayının ye tipiyle yaratmış. Konuşmaların öncesini Romanın zamanı -açıkça ifade edilme- Raziye adlı romanının öncelikle Melih Cev- köylülerle ve kendisiyle olan çatışması. Da- unutan, sonrasıyla bağlantı kurmayı redde- se de- büyük ihtimalle 12 Mart muhtırası det Anday’ın “Göçebe Denizin Üstünde” şii- yı yerleşikliği savunsa da hiçbir yerde uzun den Raziye, “Göçebe Denizin Üstünde” adlı dönemidir, yeğen de eve dönme arzusu ol- riyle benzer evrende olduğunu belirtmeliyim. zaman kalamamış, kırsalda dolaşıp kısa sü- şiirdeki imgenin vücut bulmuş hali. mayan bir kaçak. Bilindiği gibi Anday’ın ilk üç şiir kitabını relerle kentteki baba evine dönmüş bir adam. Şimdinin alabildiğine genişlediği bir Kentten kırsala, uzak akrabası dayının “Garip ve sonrası” diye ayırmak mümkün. Yaşadığı ev ilkelliği ve göçebeliği temsil yerde, “geçmişle gelecek arasında, düş yanına saklanmak için gelmiştir. Bir süre eder gibi temelsiz fakat “tahakküm”e elve- Bu dönemin ilk bölümünde Orhan Veli gibi, ne eski ne yeni” kaygan, saydam bir sonra sadece yaşadığı kente değil, kendisi- ve Oktay Rifat’la birlikte yazdığı “Garip” rişli, damı bayraklı bir gözetleme kulesini şimdiyi temsil ediyor. ne yuva olan düşüncelere de mesafe alır. şiirleri, ikincisinde “altın çağ ütopyası”nı andırıyor. Dayının, güvenlik ve gelişme ba- Hayat gibi akışkan, temaşası haz ve- Bir yuvaya ihtiyaç duymamasının ne- anlattığı, gelecek zaman düşleri kurduğu hanesiyle köylülerle çingeneleri kontrol al- ren, sonsuzluk hissiyle dolduran deniz gi- deni, belki de önceden ona sahip olması “toplumcu şiirler”i var. Kolları Bağlı Ody- tına alma isteğine uygun bir mekân. bi. Karada yaşanan hayata eşlik eden, ama ya da geldiği yerde aşkın ona yuva haline sseus (1962) ile doğayla uyum düşünce- İnsanlığın çocukluk döneminin, başka onunla birleşmeyen bir deniz. gelmesiyle ilişkili. si belirir şiirinde, zaman anlayışındaki de- bir söyleyişle doğa durumundaki halinin “… bütün bir yaz süresince onun her Günümüzün kentli insanıdır yeğen; tu- ğişim göze çarpar; rüyalarımızı çağrıştıran karşısındaki devlet yapılanmasını akla ge- yanını ayrı ayrı ne çok seyretmek, doya tunacağı bir mekâna ve yazarın işaret et- “anakronik bir geçmişi, zamansız bir geç- tirecek biçimde. doya özümsemek fırsatını bulmuştum. … tiği zaman fikrine ihtiyaç duymaması ola- miş bütünü”nü anlatır. deniz gibiydi, ne yandan bakarsan bak, TELAFİSİ OLMAYAN KAYIP! naklı değildir bu nedenle. Göçebe Denizin Üstünde’de (1970) ar- deniz, öncesi sonrası olmayan.” “Düş” roman boyunca bir leitmotiv ola- Onu, Vedia / Raziye’nin karşıtı olarak oku- tık geçmiş ve gelecek düşüncesini geride Ne yazık ki Raziye kaybedilendir, insan rak karşımıza çıkıyor, kimi zaman “rüya” mak mümkün. Raziye, yeğeni “…yabanlı- bırakmış, sürekli bir şimdiki zamanda ya- artık çocukluk düşünü, bütünlüğünü kaybet- kimi zaman da “hayal” kisvesinde. Ye- ğın, sessizliğin, aydınlığın verdiği bir bilge- şama arzusunu anlatmaya başlamıştır. miştir. Bunun telafisi, kabullenmekten başka ğen ve dayının birbirlerini “düşseverlik”le likle, kendinden olmayanı ilk bakışta ayıran, Bellek ve hayatın devamı bu arzuyu çaresi yoktur. Romandaki trajedinin kayna- suçlamasıyla bir de. bunu yadırgayan, tadı kaçmış bir kır yara- karşılıksız bıraksa da çözümsüzlüğü ifa- ğının bu geriye dönüşsüz kaybediş olduğu- Raziye’de düş, Anday’ın “Troya Önün- tığının huysuzluğu” ile karşılamıştır zaten. de edebilmenin gücü, şiirinden Raziye adlı nu söyleyebiliriz. Orpheus’un son bakışıyla de Atlar İçin Birkaç Söz” yazısında ifade romanına uzanan trajikliği oluşturur. ‘RAZİYE’DE ÇOKLU ÇATIŞMA Eurydike’yi kaybetmesini akla getirircesine. ettiği gibi “geçmişle gelecek(in) birbiri- ÖĞELERİ... F. Moretti’nin “Mucizevi Göstergeler”de KÜLTÜRÜN DOĞAYLA ne karış(tığı,) şimdiki zamanın şaşırtıcı bir KARŞILAŞMASI... Üç karakterin de göçle ilişkilendiği ro- kaypaklık içinde eri(diği)” bir zaman fik- trajedi için söylediklerini doğrularcasına: “Trajediyi yapan nasıl ‘bittiği’ değil, ne- “Sevdalanmaya gidiyormuşum me- manda, yeğen ile dayının, baba-oğul çatış- rini işaret eden arka plan rengi, hikâyenin masını çağrıştıran, gerilimini sürekli his- leri varsaydığıdır; çözümsüz bir çatışma- ğer…” cümlesiyle başlayan romanda aşkı içinden fışkırdığı tohum, bir bütünlük fikri. güçlü bir biçimde hissederiz. sederiz. Bu gerilim hem düşünce dünyala- Anlaşılan yazar, düşlediği “zaman”ı, bel- yı tahayyül etmenin ve kelimelere dökme- Anlatıcı yeğen, temel meselelerden birinin rıyla hem de “evdeki sır”la bağlantılı. leksiz ve gelecek duygusu olmayan Razi- nin mümkün olmuş olmasıdır.” n 13 Mart 2025 8
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear