01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

VERCİHAN ZİFTLİOĞLU’NDAN ‘SAVAŞIN GÖLGESİNDE - OLGA&MAXIMILLIAN’ lı iki savaşı, I. ve II. Dünya Savaşı’nı alıyor. dı mı” sorusunu ise şöyle yanıtlıyor yazar: “Rusya’da çok HANDE MİR Olga ve Maximillian’ın acılarla yoğrulan aşk fazla trenlerle yolculuk yaptım. Berlin’de yaşadığım daire- hikâyelerinin üzerinden ilerlerken bir yandan da nin tam karşımdan trenyolu hatları geçiyordu. Akşam saat- raştırma, biyografi, sözlü tarih, dokü- savaş öncesi, savaşın yaşandığı yıllar ve sonra- lerinde ve hafta sonlarında son derece eski vagonlarla yük taşınıyordu. Tüm o görüntüler ve sesler benim hayal dün- mantasyon, şiir, masal ve roman olmak sındaki yakın tarihin sosyal, kültürel olarak de- A üzere farklı disiplinlerde on kitabı bu- ğişimine odaklanıyor. yamda bambaşka bir kimliğe ve resme büründüler.” Kitap “Eski” ve “Yeni” dünya olarak ikiye ayrılıyor. lunan Vercihan Ziflioğlu okuyucularla, I. ve II. Savaşın ardından büyük bir yıkım yaşan- Dünya Savaşı’nda Olga ve Maximillian’ın acı- sa da insanlar cepheden sakat dönse de binler- Birinci bölümde muhteşem bir atmosferle ilerlerken bir- denbire bahar aniden kışa dönüşüyor. Tüm dünyanın üze- larla yoğrulan aşk hikâyesi üzerinden ilerlediği ce kişi hayatını yitirse de yaşam yeniden filiz- yeni romanı Savaşın Gölgesinde - Olga & Ma- leniyor. “Bu bir aşk romanı mı” sorusuna “Bu rine karabulutlar çöküyor. Birinci bölüm “Sonsuzluk ximillian (Papirüs Yayınevi) ile buluştu. kitap zorla yaşama tutunuşun ve bir varoluşun Sonatı”nın sessizliğiyle sona ererken okuyucu yeni” dün- Ziflioğlu’nun romanının yazım serüveni uzun bir hikayesi…” yanıtını veriyor Ziflioğlu. yaya caz müziğinin yenilikçi tınılarıyla adım atıyor. zaman dilimine ve olabildiğince geniş bir coğraf- Ayrıntılı betimlemelerle okurun zihninde can- Aynı zamanda notalar arası bir yolculuk var. Romanın yaya yayılıyor: Rusya ve Doğu Avrupa’da yaşa- en büyük sürprizlerinden biri de Nahlin karakteri oluyor. landırılan tren sahneleri, cephe hatları ve bom- dığı yıllarda, altı yıl içinde kaleme aldığı romanı bardımanların ağır gürültüleri, insan çığlıkları Maximillian, yaşamı boyunca ağır bir duygusal yükün tramvasını yaşarken bir yandan da yaşama sıkı sıkıya tutu- ağırlıklı olarak Almanya’da kaleme alınsa da ko- var. Buna karşın umudu ve yeniden dirilişi simgeleyen nusu Rusya’dan Avrupa’ya ve Amerika’ya uzanıyor. bir “Sonsuzluk Sonatı” da yankılanıyor. nuyor. Cepheden döndükten sonra gerçek kimliğini gizle- Ziflioğlu kitabına fon olarak dünyanın yaşadığı en kan- “Tren yollarını bu denli ayrıntılı betimlemekten zor olma- meyi tercih ediyor. n ALİ HULKİ CİHAN’DAN ‘DUBLIN’E GECE UÇAĞI’ cumaları kaçırmaz ama sigortasız işçi çalıştırır. Müşteriye ne yuyla. Ellerinden öptüm. Başını FÜSUN MENŞURE eti yedirdiği şüpheli. Bir resmi nikâhlı karısı var bir de imam okşadım. Çenesini bezle bağla- nikâhlısı. İkisinden yedi çocuk. Kadınları, çocukları döver. dılar. Beyazlara sarıp sarmala- alabalık caddeler, arapsaçına dönmüş trafik, akşa- Sorsan, “Dayak cennetten çıkma!” diye tanımlıyor bir ka- dılar. Hayatımın en zor dakika- müstü vapura yetişme telaşları, bazen deniz kena- rakterini. Adamın duruşu sinirimize dokunuyor. Okurken larıydı ama daha önce hiç tat- içine çekiyor metinler. Anlatmak istediklerini içimizde du- K rı restoranlarda kaldırılan kadehler, dost sohbetleri, madığım garip bir huzur kap- bazen kapıcı dairelerinden gelen serzenişler… yuyor, tarif ettiği kokuyu alıyor, soğuğu hissediyoruz. ladı içimi dışarı çıkınca…” di- Şehrin her köşesinden kulaklarımıza ulaşan sesler, nefes- “Öyle bir şubat soğuğu vardı ki ellerim dondu resmen. İçe- ye yazıyor bir başka öyküsün- ler, ömrün dört mevsimi gibi önümüze serilen yaşamlar… ri geçtim. Burnuma kesif bir kimyasalla karışmış sabun koku- de sonra. Ne zaman gözlerimizi yaşartacak, ne zaman yüzümüzü gül- su geldi. Birkaç saniye sonra alıştım buna, artık kokmuyordu Ali Hulki Cihan, insan olma- sanki. Suyu açtım. Verilen bezle sabunu köpürttüm. dürecek diye kestiremediğimiz heyecanlı, koşturmacalı, nın her halini en yalın biçimde capcanlı hikâyeler, insan manzaraları… Kendim yapmak istediğimi de söyledim. Önce kollarını yansıttığı içten, yetkin öyküle- Herdem Kitap tarafından yayımlanan Dublin’e Gece Uça- sabunladım. Sonra bacaklarını ve karnını. Göz ucuyla be- ri, capcanlı kahramanları ile adından uzun yıllar söz ettire- ğı, Ali Hulki Cihan’ın ilk öykü kitabı. Bam telimize dokunan ni izliyorlardı. Anlayıp hemen gelip yan çevirdiler de sırtını öykülerinden birinde, Kebapçı Hıdır, beş vakit namazını kılar, sabunladım. Sonra bütün vücudunu duruladım zemzem su- cek genç bir yazar. n CAN | ÇAĞDAŞ GİTMEYE, GİDEMEMEYE, ADALETE VE EKSİK PARÇALARIMIZA DAİR ÖYKÜLER. Hakan Sarıpolat, bell/belrsz yerlerde, bell/belrsz nsanların enteresan öykülern, dehşetl br soğukkanlılıkla anlatıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear