05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

MERHABA apağımızda Öner Yağcı’nın yetkin incelemeleriyle yer alan K iki ustamızla daha “Merhaba”. İlk ustamız Cevat Şakir Kabaağaçlı ve yine bir o kadar bilinen adıyla Halikarnas Balıkçısı John Fowles: Bakışı yaratabilmek! (17 Nisan 1890-13 Ekim 1973). Deniz insanlarını anlattığı romanla- lk okuduğum kitabı Ağaç ve ardında olanı derinlikli biçimde yan- rı, öyküleriyle, antik Anadolu’yla ilgi- Doğanın Doğası’nda (Çev. Ke- sıtmayı önceler. li denemeleri, incelemeleriyle, dünya- İ mal Doğan / Afa Yay.) altını çiz- BÖLÜNEN, TÜKENEN İNSAN ya kabul ettirdiği “Anadolu uygarlığı” diğim şu cümleleri John Fowles İnsanın kendi olma yolculuğu asıl sevdasıdır Halikarnas Balıkçısı. Onun okuma defterimin alınlığında yer kendini keşifle başlar. Fowles bunu Yunan uygarlığının, “Anadolu uygar- alır: “Her bir insandan yalnızca bir insan ilişkilerinde göstermeyi sürek- lığının öncüsü değil izleyicisi” oldu- tane vardır; bu, cinsiyet, ırk, tür ve li önceler. Bunun için öncelikle “ken- ğu savı, ölümünden yıllar sonra zafe- tüm diğer ayrımlardan bağımsız dinden yana olmak” gerektiğini kah- re ulaşmış ve bugün bilim dünyasın- bir olgudur. Bu bireysellik bizim ramanlarının bilincine işler. Arayışlar, da Anadolu uygarlığının Yunan uy- hem sıkı gözetim altındaki hapisa- dönüşler, vazgeçememe halleri… garlığından çok önceleri var olduğu nemiz hem de göz ucuyla baktığı- Bir ormanda saklı durana benzer kanıtlanmıştır. Herodot Tarihi dışın- mız cennetimizdir. Varolmamızın duygu sarmalından söz eder bazen. da 100 kadar çevirisi de olan ustanın değil, yaşamamızın nedenidir.” Yarattığı kahramanın anlaşılmayı bek- yazdıklarının tümüyle bir insanlık şii- Fowles’un anlattığı bir dünyaya ka- ri olduğunun tanığı, “Cevat Şakir, he- leme hali ise ondaki anlatıcı bakışı- pı aralayan ilk anlatı olarak okudu- nın ruhsal dokusunu oluşturan öğe pimizden büyük şair” diyen Nâzım ğumu hissetmiştim. Özellikle yarat- Hikmet’tir. Halikarnas Balıkçısı’nı, olarak karşımıza çıkar. Bu anlamda ma dürtüsü, gündelik gerçeklik, sa- Fowles’un günlükleri bir tür “yazarın / Şadan Gökovalı’nın sözleriyle say- natsal yaratıcılık, yara- gı ve özlemle anıyoruz: “Ne mut- anlatıcı”nın laboratuvar not- tıcı yazarlık, sanat / tak- lu Balıkçı’ya ki Anadolu’su;/ Ne mutlu ları gibidir. lit, sanat / doğa üzerine Anadolu’ya ki Balıkçı’sı var.” Şunları da söylemek iste- söyledikleri sizi de dü- Diğer ustamız ise ilk basımı rim: Kaybeden insanın öykü- şünmeye sorgulamala- 1968’de yapılan Hasretinden Pranga- sü Fowles’u hep ilgilendirmiş- ra yöneltiyordu. lar Eskittim’de yer alan 20 şiiriyle he- tir. Tutkuyla örülen hayatların Örneğin şu söyledik- le ki “Terk etmedi sevdan beni” dize- öyküsünde yaralanma, kaçış, leri: “Hiçbir sanatın özü siyle bir şiir fırtınası başlatan; yaşa- sığınış, acı, örselenme hep gerçek anlamıyla öğre- dığımızı, yaşayacağımızı yazmış; mi- vardır. Öyle ki kahramanını tilemez. Sanat teknikle- tinglerde coşku seli, hücrelerde di- anlatırken ona dair şunu da rinin dünyadaki tüm bil- renç kaynağı, hapishanelerde özgür- belirtecektir: “Henry günahın gisi ancak önceki sana- lük türküsü olmuş; ülkemizin aydınlık yaşama meydan okuma ol- tın taklit ya da kopyala- kavgasının damarını yakalamış, hem- duğunu biliyordu; saçmalık rını sağlayabilir. Herhan- bugünün hem yarının şiirini savun- değil, yüreklilik ve imgelemin gi bir sanat nesnesinde muş; “Ben halkımın mazlum ve gari- eylemiydi. Gerek duyduğun- yerine konulamayacak ban bir ozanıyım. Böyle olmak da yü- dan, güdülerinden ötürü gü- olan şey, son çözümle- ce bir onurdur” demiş, yine saygı ve nah işliyordu; David korkusundan yapamıyordu.” mede, asla onun tekniği ya da ustalığı değil, sanatçının kişiliği, özlemle andığımız bir ölümsüz; Anlatılarında her türlü kötülüğe, körlüğe, yabanıllığa mey- onun benzersiz ve bireysel duyguların ifadesidir.” Ahmed Arif (23 Nisan 1923 / 2 Hazi- Fowles, zaman algınızı değiştiren bir anlatıcı. Yaratıcılıkta dan okuyan biridir John Fowles. Bize sunduğu dünya bir ran 1991). “var olma şekli”dir. Kendini yakalamak isteyen insanın öykü- görme>kavrama>deneyimin anlatma yolculuğunuzu nasıl bi- Feridun Andaç’ın John Fowles’in çimlediğini gösterir her bir anlatısında. O nedenle, Fowles’un sünü buluruz onda. Sıklıkla da, “yaşamın uzlaşma ve güven- yazınını irdelediği “Bakışı yaratabil- lik arzusuyla” dolu olduğunu hatırlatır bize. Ve kabuk bağla- andığım kitabıyla, Aristos: Yaşam Üzerine Notlar, Mantissa, mek!” başlıklı yazısı... açılış / gösteren metinleri olarak okunmalı derim. yan yaralarımızı da hatırlatır elbette. Alev Coşkun’un Yakup Kepenek’in Abanoz Kule ise, yabanıl öğrenme arzusunun yaratıcı ben- ‘ZAMAN TÜNELİ’NDEN ‘GÜNCE’LERE Cumhuriyet Çağdaşlaşmasından Gü- likte nasıl bir “zamanlama duygusu” var ettiğini gösteren anla- Fowles, yazısını / yazarlığının iklimini en çok anlattığı de- nümüze Türkiye’nin Ekonomisi adlı ça- tısıdır. Öyle ki Fowles burada, bitek olana değil, “çoğul”a yö- nemelerini, söyleşilerini bir araya getiren kitabı Zaman Tüne- lışmasını merceğe aldığı incelemesi... nelir. Onun yazma / yaratma deneyiminin neredeyse tüm ka- li (Çev. Sühe Sertabiboğlu, Ayrıntı Yay.) bir bakıma ona ayna Gamze Akdemir’in Murat Ağırel ile yeni pılarını açar. Olanla oldurulana bakarız onunla. tutar. Fowles okuru için bir keşif yolculuğudur bu. kitabı Havala üzerine söyleşisi... Türki- Anlatılan David Williams’ın öyküsünde kendisini de buluruz. Jan Relf’ın bu kitaba yazdığı “Önsöz”de altını çizdiği şu dü- ye İş Bankası Kültür Yayınları’nın “Çağ- Eksilenenlerle tamamlananı, yaratıcılığın gücünü, deneme yanıl- şünce, sanırım Fowles’u iyi anlatır: “Fowles’un sanatı, adanmış daş Dünya Edebiyatı Dizisi”nin tanıtımı... mayla ortaya çıkarılabileni… Onun anlatılarında var olan “uzak- bir sanattır; ahlak yönünden de, siyaset yönünden de tarafsız M. Olgay Söyler’in Timaş Yayınları’nın lık, yabancılık, anlaşılmaz içtenlik” burada ilkin kendini gösterir. değildir.” Onu anlamak için bir çıkış noktası olabilir bu bakış. Türk Mitolojisi Ajandası üzerine de- Beş farklı anlatının ilkidir Abanoz Kule. Yaratma özgürlüğü Bir de şunu eklemek isterim: Entelektüel sürgünlüğü. Kendini ğerlendirmesi... Arif Kaplan’ın Antony üzerine yeniden düşünmemize kapı aralar. Bizi durduranın, ta- sürgün kılma öyküsü ise her adımda bu yazılarına, günlüklerine Beevor’un Rusya-Devrim ve İç Savaş: şıyanın ne olduğunu da gösterir. Parçalanan bir dünyanın di- yansır. Dışta duran, içi bakarken de ötede olup bitenleri adım 1917-1921’ine ilişkin değerlendirmesi... li onun anlatılarında yeni bir anlatım biçimine dönüşür. Şunu Y. Bekir Yurdakul’un Katherine adım izleyip sorgulayan… Sanırım bir yazarın bu yanlarını an- der bir yerde: “Anlatım soyut dilbilgisi kuramları değil, insan lamak için özanlatı niteliğindeki metinleri okumak kaçınılmaz. Rundell’ın Neden Çocuk Kitaplarını gereksinimleri üstüne kurulmalıdır veya konuşulan sözcük dı- Okumalıyız ile Feo ve Kurt adlı yapıt- İşte onun “günce”lerinin 1949-1965 yılları arasını kapsayan şında bir şeyin üstüne. Gerçek sözcük.” birikimini okumaya öyle başlamalı. Bir tür “Fowles Kroniği” larını incelediği “İki çift gözle görmek Örtük olanın dilini açığa çıkarır, Fowles. Ötede kalanı görür, için...” başlıklı yazısı... olarak nitelendirmeye başlıyorum her satırını okurken. Benzer- gösterir, yorumlayarak anlatır. Dahası dönüştürerek demek ye- Emek Yurdakul’un çocuk edebiya- siz bir günlük demeliyim. Yazma arzusu kadar yaşama bakışı, rinde olsa gerek. Kendini hemen ele veren bir anlatıcı değil- tının yetkin yapıtlarını değerlendirdiği kavrayışı, edebiyata ve doğaya adanmış bir ömrün seyir def- dir. Fowles, gösterirken düşündürür, sorgulatır. Hem dünya- Güncel... Mustafa Başaran’ın hazırla- teri adeta. Okudukça yazacağım bir “günce” ile baş başayım nın çözülüşünü hem de insan ilişkilerindeki çözülme / yaban- dığı Bulmaca bu sayımızda yer alan günlerdir. (Çev. Süha Sertabiboğlu, Ayrıntı Yay.) cılaşmayı karşılaşmalarla anlatır. diğer inceleme ve söyleşiler. Bir yanıyla yazara, diğer yanıyla da kendinize doğru bir İşte o dünyanın dilini kürerken kahramanı, “İstesek bile yolculuğa çıkıyorsunuz. Evet, Fowles okuru, sanırım önce masum olmayı beceremeyiz” diyebilme cesaretini gösterir. İyi okumalar... buradan başlamalı… Zira yaşanan “uzaklaşma, anlayışsızlık, içtenlik maskesinin” n lİmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Yayın Yönetmeni: Gamze Akdemir l Tasarım: Bahadır Aktaş l Sorumlu Müdür: Aslan Yıldız l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli- İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Uets: 25999 - 15079 - 37611 l Reklam Genel Müdürü: Esra Bozok l Reklam Rezervasyon: Tel: 0 (212) 343 72 74 Mail: reklam@cumhuriyet.com.tr l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. AŞ, Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. KITAP No: 11A/41 Bahçelievler - İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear