25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Halikarnas Balıkçısı ile başlattığı “Mavi Yolculuk” nizm propagandası yapmak” suçundan yargılanıp beraat ettiler. ses alırız/ Halı verir kilim alırız/ Kara tahta verir hayat alırız/ Bodrum’a ve Ege’ye yoğun bir ilgi çekti. Bu yargılama serüveni Babeuf Dosyası adıyla kitaplaştırıldı. Diploma verir değer alırız/ Lisan verir dil alırız/ Tesbih ve- Aynı yıl, insanımızı ortaçağların karanlığında hümanist rir pergel alırız/ Hacıyağı verir zeytinyağı alırız/ Meta verir ‘MAVİ VE KARA’ İLE ANADOLUCULUK düşünceleriyle parıldayan bir yıldız olan Yunus Emre sevgi- fizik alırız/ Turan verir memleket alırız/ Hemşehri verir yurt- BİLİNCİMİN İLK YAPITAŞLARINI DÖŞEDİ si ve bilgeliğiyle kucaklaştırdı: Yunus Emre’ye Selâm. taş alırız/ Salon verir sokak alırız/ Hazırlop veririz alınteri “Anadoluculuk” düşüncesini geliştiren halk, özgürlük, 12 Mart döneminde eşi Magdi Rufer ve dostları Vedat Günyol, alırız/ Cânan verir dost alırız/ Gözyaşı verir ümit alırız.” n demokrasi, aydınlık, ilericilik-gericilik, din ve bilim, dev- Azra Erhat, Tilda Gökçeli ile birlikte “TKP kurucusu olmak”la rimcilik, softalık, eğitim, sanat, Köy Enstitüleri, Dil Dev- 1 Sabahattin Eyuboğlu’nun tek başına ya da Azra Erhat, suçlanıp tutuklanıp 4 ay Maltepe Askeri Cezaevinde kaldılar. rimimiz gibi hâlâ tartışılan ve gündemimizde olan konula- Vedat Günyol, Mina Urgan’la birlikte yaptığı onlarca çeviri- “İki kişinin birbirini sevmesiyle başlar uygarlık” di- ra ışık tutan denemelerinden oluşan Mavi ve Kara (Ataç Ki- si arasında Eflatun/ Şölen, Devlet, Plutarkhos/ Lykurgos’un yen Sabahattin Eyuboğlu, Vedat Günyol ve Azra Erhat’la tabevi, 1961) dönemin en başarılı yapıtlarından biri oldu ve Hayatı, Rousseau/ Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev, Sart- Rabelais’nin Gargantua’sını çevirdikleri günlerde kalp yet- Ataç Armağanı’nı kazandı. re/ Çağımızın Gerçekleri, Camus/ Denemeler, Bir Alman mezliğinden öldü. Cumhuriyet dönemi edebiyatımızın hâlâ geçerliliğini ko- Dosta Mektuplar, Russel/ Düşünceler, Einstein/ Dünyamı- İnsan, Yaprak, Ağaç, Tercüme Dergisi, İmece, Ufuk- ruyan düşünceleri, uyarıları, öngörüleri ve önermeleriyle en za Bakış... gibi deneme kitapları ve Aristophanes/ Eşek Arı- lar, Yeni Ufuklar, Varlık, Ülkü, Forum dergilerinde ve Tan, değerli yapıtlarından biri olan Mavi ve Kara’yı okumayan ları, Lysistrata, Aiskhylos/ Zincire Vurulmuş Prometheus, Cumhuriyet, Ulus, Vatan gazetelerinde yayımlanan dil, ede- bir aydın düşünemiyorum. Euripides/ Bakkhalar, Moliere: Kadınlar Mektebi, Cimri, biyat, sanat, şiir, resim, heykel, mimarlık, tiyatro, sinema, Mavi ve Kara, Vedat Günyol’un önsözdeki deyişiyle “Bütün Marcel Ayme/ Başkasının Kellesi... gibi oyunlar da vardır. folklor yazıları ve gezi notları ölümünden sonra Azra Erhat o kültür ağırlığı etkinliği, birikimi yanında, insanca, insanlıkça 4 tarafından hazırlanarak Sanat Üzerine Denemeler (1974) 2 Konuşmalar 1945-1950/ Çağdaş Türk Edebiyatı- görüşleri, duyuşları berisinde, bir dil şöleni sunuyor sizlere. adlı kitapta toplandı. nın Kıyıcığında 1956-1960 (Cem Yayınevi, 1995), Ve- Öyle bir şölen ki gelmiş geçmiş Türk yazarlarının en ustasıy- Cumhuriyet kültürünün oluşturulmasındaki öncü kimli- dat Günyol’un Orhan Burian ve Sabahattin Eyuboğlu’yla la karşılaşmış olmanın mutluluğuna kavuşturacaktır sizleri.” ğiyle bütün bir kültürü kucaklayan, halkçı bir tavırla yazdığı söyleşmelerini içeren bir edebiyat tarihi belgesidir. Mavi ve Kara’nın “Halkımızın tarihi Anadolu’nun tari- denemelerinin en önemli özelliği dogmatizme karşı savaştı. hidir” düşüncesini savunduğu ilk yazısı “Bizim Anadolu”, 3 24 Haziran 1960’ta dostu İsmail Hakkı Tonguç ölünce Örnekse: “...Dil devrimi, çağdaş bir millet olma ve halkçı Anadolululuk bilincimin ilk yapıtaşlarını döşedi. Kuşağımın Tonguç’a Kitap’ı hazırlayan ve ertesi yıl İmece dergisini bir devlet kurma çabalarımızın en başarılısı sayılabilir. birçok insanında da aynı duyguları yarattı: kuranlar arasında olan Eyuboğlu’nun köy enstitüleri sev- Bu devrim bir dil yerine başka bir getirmiş, yeni bir dil ya- “Bu memleket niçin bizim? Dört yüz atlıyla Orta dası, ölümünden sonra 1979’da yayımlanan Köy Enstitü- ratmış değildir; sadece halktan kopuk bir sarayın uydurma ve Asya’dan gelip fethettiğimiz için mi? Böyle diyenler gerçek- leri Üzerine adlı kitapta açıkça görülür: halka kapalı yazı dilini kitaplıklarda bırakıp, halkımızla bir- ten benimsemiyor ama yurt saymıyorlar bu memleketi. Gur- “Her devrimci kurum gibi Köy Enstitülerini de dışarı- likte yüzyıllardır hor görülen Türkçeyi yücelterek kitapların, bette biliyorlar kendilerini yaşadıkları yerde. Hititler, Frig- dan ve içeriden yıkanlar oldu. Dışarıdan yıkanlar, bilerek yasaların bilim ve sanatların tek dili olmasına yol açmıştır. yalılar, Yunanlar, Farslar, Romalılar, Bizanslılar, Moğol- bilmeyerek, Para’nın uşaklarıydı; içeriden yıkanlar, bile- Din elden gidiyor diye laikliğe karşı gelenler kadar, dil lar da fethetmişler Anadolu’yu. Ne olmuş sonunda? Anado- rek bilmeyerek Para’nın uşaklarının uşakları oldular.” elden gidiyor diye dil devrimine karşı koyanlar da halkı al- lu onların değil onlar Anadolu’nun malı olmuş. Mehmet Başaran onun bu sevdasını mektuplarıyla an- datmakta, bilerek bilmeyerek eski düzenin çıkarcı ve sömü- Bu memleket bizim olduğu için bizim, fethettiğimiz için de- lattı: Sabahattin Eyuboğlu ve Köy Enstitüleri/ Tonguç’a rücü kalıntılarına hizmet etmektedirler. ğil. Aramıza dışarıdan gelenler çoğunluk olsa bile -ki değil ve Yakınlarına Mektuplarıyla (Cem Yayınevi, 1990). Dil devrimi hiç kimseyi konuştuğu dili bir başka türlü konuş- elbette- kaynaşmış, halleşmiş hepsi. Fetheden de biziz artık, maya ve yazmaya zorlamış değildir, laikliğin de hiç kimseyi 4 1981-1982’de Bütün Yazıları I- Söz Sanatları, Bütün fethedilen de. Eriten biziz, eriyen de. Biz bu toprakları yoğur- belli inanca zorlamadığı gibi...” (“Dil Devrimimiz Üstüne”) Yazıları II- Görsel Sanatlar adıyla genişletilen yapıt, 2000 muşuz, bu topraklar da bizi. Eyuboğlu, deneme türünün kurucusu, öncüsü ve en büyük yılında Mavi-1, Mavi-2 adıyla yayımlandı (T. İş Bankası Onun için en eskiden en yeniye ne varsa yurdumuzda öz temsilcisi olan Montaigne’nin Denemeler’ine yazdığı bir Kültür Yay.). malımızdır bizim. Halkımızın tarihi Anadolu’nun tarihidir. önsözde şunları yazdı: “...Denemeler’i okuyan şu iki der- - (…) Sayısız devletler, medeniyetler bizim sırtımızda yüksel- Sabahattin Eyuboğlu, İmece dergisinde yayımlanan, ko si almamazlık edemez: Doğanın istediği gibi düşün ve yaşa; nuyu örneklerle işlediği şiirle Fransızca notlarını kitaplaş- miş, bizim sırtımızda çökmüş. hiçbir kitabın, hiçbir dogmanın kölesi olma. Aldanmıyorsam Yetmiş iki dil konuşmuşuz Türkçede karar kılmazdan ön- tırdığı Şiirle Fransızca (1966), “Anadolu halkının bağrın- Batı kültürünün Montaigne’den bugüne kadarki gelişmesi ce. Hepsinin tadı kalmış damağımızda. Aylarımızın, günleri- da açılmış bir kızıl güldür” dediği Pir Sultan Abdal (1977) genel olarak bu iki derse sadık kalmıştır…” mizin, köylerimizin, kentlerimizin adlarına bakın. Ne değişik ve Gökyüzü Mavi Kaldı (“Halk Edebiyatından Seçmeler”, eller, ne değişik halk oyunlarında tutuşmuş, ne horonlara, Yaşar Kemal’le birlikte, 1978) adlı kitaplara da imza attı. EYUBOĞLU: ‘YAZDIKLARINA YÜREĞİNİ ne halaylara girmişiz. Doğuyla Batı sarmaş dolaş olmuş bi- Ölümünden Sonra Yeni Ufuklar dergisinin Mart 1973 KOYMAYAN YAZAR KANDIRSA DA zim içimizde. Ya o ya bu değil, hem o hem buyuz biz…” tarihli 234. Sayısı, 42 yazarın yazısıyla “Sabahattin Eyu- DOYURMAZ, SESLENSE DE UYARMAZ!’ boğlu Özel Sayısı” olarak yayımlanan Eyuboğlu’nun hak- “Yazdıklarına yüreğini koymayan yazar kandırsa da doyur- MAGDİ RUFER, VEDAT GÜNYOL, kında son yıllarda iki kitap yayımlandı: maz, seslense de uyarmaz...” “Kitabına ciğerini koyanın kelle- AZRA ERHAT, TİLDA GÖKÇELİ İLE Sabahattin Eyüboğlu Kitabı (Haz. Emel Koşar, Mühür YARGILANIP HAPİS YATTI! si koltukta gerek...” diyen Sabahattin Eyuboğlu’nu, Yaprak’ın Kitaplığı, 2014) ve Bir Mavi Yolcu: Sabahattin Eyuboğlu ilk sayısında (1 Ocak 1949) çıkan “Alışveriş” şiiriyle analım: Vedat Günyol’la birlikte Çan Yayınları’nda çeviri dizisini (Hatem Türk, Serander Yayıncılık, 2017). sürdürürken 1964’te Babeuf’tan çevirdikleri Devrim Yazıla- “Gül verir yonca alırız/ Bülbül verir serçe alırız/ Edebiyat rı savcılıkça toplatıldı. Ertesi yıl bu çeviri nedeniyle “komü- verir yalın söz alırız/ Şarkı verir türkü alırız/ Tek ses verir çok * Sabahattin Eyuboğlu. AYLA BURÇİN KAHRAMAN’DAN ‘ONUNCU AY’ Sonu içinde saklı öyküler... lı. Kahraman, genç bir kadının dört duvar arasında umarsızlıklarla ve İBRAHİM BERKSOY kıstırılmışlıklarla geçen sancılı dokuz ayın sonunda doğurmasından debiyat dergilerinde öykülerini okuduğumuz, öykülerinde kuşa- sonra başlayan onuncu ayı anlatıyor. tılmış dünyalardaki çaresizliği ve etik sorgulamaları konu edi- Kahraman, öykülerinde içten içe bir kor gibi yanan / yakılan kuşa- E nen Ayla Burçin Kahraman’ın, “Kayıp” (Gaip), “Geride Ka- tılmış, kıstırılmış dünyaların -hem iç dünyaların hem de dış dünyala- lan”, “Bitmeyen Senfoni”, “Köse”, “Onuncu Ay”, “Yedi Nokta Bir” rın- gerisindeki çaresizliği, o çaresiz anlarda verilen kararları, o karar- ve “Gül Açımında” adlı ödüllü öykülerin de yer aldığı ilk kitabı Onun- ların beraberinde getirdiği etik sorgulamaları konu ediniyor. cu Ay’da (İthaki Yayınları), kimileri ulusal ve uluslararası yarışmalar- Öykülerinde sıklıkla kadınların özelinde çaresizlik olgusunu işle- da ödül alan, tematik bir bütünlük içinde birbirini çağrıştıran, birbirine yen Kahraman, “Gaip” öyküsünde, hayal kırıklıklarıyla dolu geçmi- yaslanan 17 öykü yer alıyor. şini bir kuyuya atıp üzerine beton döken Hurinur’un çaresizliğini ku- Ankara’da Türkçe öğretmenliği yapan Kahraman’ın öykülerinde yularda saklı eşini her gün karakollarda aramanın huzursuzluğuyla ka- açıkça yer adı belirtilmese de anlatılan yerler, yazarın doğup büyüdü- leme alıyor. ğü Antakya’dan izler taşıyor. Birbirine açılan pencerelerin, bir diğerini tetikleyen öykülerin yer Hatay’a özgü lezzetler (kömbe, tarçın kokulu, baharatlı kurabiyeler aldığı Onuncu Ay’da Kahraman’ın dil ve anlatım özellikleri olabildi- vb.), yerel deyişler (ıssız tarlada bir siyeç), doğa betimlemeleri, defne ğince çağrışımlara açık, son derece tutarlı ve zengin. kokusu, eski sokaklar, mahalleler ve meydanlar okuyucuya öykülerin geçtiği yerler hakkında yeterince ipucu veriyor. Düşünsel yönünün yanı sıra öykülerinde oluşturmayı başardığı ağır, kasvetli, Kitaptaki diğer öyküler gibi “Onuncu Ay” adlı öykünün de sonu içinde sak- yoğun atmosferde bu dil ve anlatım işçiliğinin de önemli bir payı var. n 14 11 Ocak 2024
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear