Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Bir örnek vereyim: Kaynağı “Hikâye-i Tayyarzade” adlı
bir halk hikâyesi olan “Binbirdirek Batakhanesi - Yeni
Bir Söylenti”nin yazılma aşamasında Aktunç’un Binbir-
direk Mahallesi Muhtarı’ndan izin alıp hikâye mekânını
gezdiğini biliyorum. Orayı ben de gezmiştim: Çember-
litaş-Piyer Loti Caddesi’ndeki reklam ajansından yürü-
yerek iki dakikada ulaşılan Binbirdirek Sarnıcı 1980’li
yıllarda bakımsızdı, mezbelelikti ama ben, orayı gör-
dükten sonra hikâyenin okura vermek istediklerini, do-
kusunu eksiksiz algılamış, etkilenmiştim.
Günümüzde ise sarnıç kolayca ziyaret edilmekte,
bambaşka etkilenmelere neden olmaktadır. Çünkü 700
yıllık bu Bizans yapısı, 1979’da taverna yapılmaya ça-
lışılmasına karşın, girişim gerçekleşmemiş ama bu dü-
şünce 2000’de geliştirilerek mekân, lokantaya diskote-
ğe, düğün salonuna dönüştürülmüştür.
3- Ten ve Gölge’nin benim için bir başka özelli-
ği ise Kurtarılmış Haziran’dan aşina olduğum İs-
rafil Tayfa’nın bu kitap da da karşıma çıkması; ba-
zı hikâyelere - belirleyici olmasalar da - kediler’in
sızmasıydı: Bunu ilginç bulmuştum, zira “Gidenler
Dönmeyenler”de ve Kurtarılmış Haziran’da “kedi”
o gün - bugündür deyip - büyük olasılıkla teknenin yö-
sözcük olarak bile geçmiyordu.
nünü adaya çevirecektir: ‘O gün, bugün’dür ve gecikil-
Oysa Ten ve Gölge’nin “Algılar Efendisi” bölü-
memelidir: Kitabın adı zaten Kurtarılmış Haziran’dır.
mündeki “Alkarısı İçin Dua”da kedi sesleri acı inle-
melere dönüşüyor, “Atkestaneleri Düşüyordu”da an-
TAYFA LAL OLURSA...
latıcı kedilerle birlikte koşuyordu.
7- Bilindiği gibi İsrafil Sur’unu ya da borusunu iki kez
“Lodos Düğünü”nde ise İsrafil Tayfa saçları okşan-
üfleyecek, ilkinde kıyamet-yok oluş gerçekleşecek. ikin-
‘KURTARILMIŞ HAZİRAN’
dığında kedi gibi mırıldanıyor; “Anacığım, anacığım,
cisinde yeni bir hayat - ahiret başlayacaktır. Dolayısıyla
5- Okurun Kurtarılmış Haziran’da İsrafil Tayfa ile
yalnız sen anlarsın beni” diyordu…
İsrafil Tayfa’nın borusunu ya da Sur’unu üflediği zama-
tanıştığı ilk öykü, Yedi Askı bölümündeki “İlk Balığın,
Daha önce Hulki Aktunç’un hikâyelerinde dolaşan
na yönelmek üzere Ten ve Gölge ile devam ediyorum:
Trakonya”dır. Kentin dolayısıyla denize kıyısı olan ev-
kedilere; Güz Her Şeyi Bilir’deki Sisip’e, Uşu’ya ve
Bu kitapta İsrafil Tayfa, ismiyle eylemiyle yalnız-
lerin henüz uyanmadığı sabahın erken saatinde ava çık-
iyi ya da can acıtıcı özelliklere sahip diğer kedilere de-
ca “Lodos Düğünü”nde yer alır. Tayfa’nın sızdığı di-
mak üzere hazırlanan Tayfa’nın yüreği, içi kıpır kıpır
ğinen bir yazı yazmış hatta Aktunç’un kalbindeki ve
ğer metinleri araştırmayı okura bırakıyor, “Lodos
renkli balıklarla dolu livar gibiydi:
zihnindeki iki muhayyel kediden söz etmiştim: Kal-
Düğünü”ne ve “Adım İsmail” adlı hikâyedeki “meç-
Yosunların arasındaki yaşam mücadelesi veren pa-
bindeki yardımsever, gani gönüllü bir çelebi; zihninde-
hul tayfa”ya yöneliyorum:
vuryayla hoşbeş ediyor, bir önceki akşam Yoğutçupark
ki ise meraklı, hınzır, kırkambar bir oyunbazdı.
“Lodos Düğünü”nde tayfaya ve arkadaşlarına onca yıl
Açıkhava Sineması’nda gördüğü filmdeki kızı hatırlıyor,
yaşadıkları, binbir emekle yaşanır kıldıkları barakalarının
HİKÂYE MELEĞİ BORUSUNU onunla yeni bir filmin hayalini kuruyordu.
yıkım kararı duyurulacak ve bu olumsuz gelişme İsrafil
ÖTTÜRENE KADAR... Tam da o sıra o akşam birlikte sinemaya gittiği arka-
Tayfa’nın - belki de o gün - hiç konuşmama kararı al-
Bu yazının ağırlıklı kişisi ya da kişileri Aktunç daşı Feridun, bugün gecikmek yok deyip başkalarını ta-
masına neden olacaktı: “Zaten sessiz adamdı, ama şim-
hikâyelerinin bir başka çoğul kahramanı İsrafil Tay- kip etmek üzere hızla yanından geçip gider. Oysa akşa-
di hayatı boyunca hiç konuşamayacak gibi suskundu..”
fa olacak... Çoğul ve kişileri dedim çünkü İsrafil Tay- ma iyi bir film vardı, birlikte gidebilirlerdi.
Ten ve Gölge’nin “Algılar Efendisi” bölümünde yer
fa; adı üstünde balıkçı olmasına karşın kimi zaman bil- Tayfa, hiçbir gün gecikme gibi bir sorunu olmayan
alan Adım İsmail adlı hikâyede meçhul tayfa onu ve
ge bir hikâye yazdırıcısı, kimi zaman sarhoş ve sevda- Feridun’un birilerinin peşine takılıp koşmasına anlam
arkadaşını merakla özenerek izleyen delikanlıya tene-
lı bir serseri mayın hatta “Adım İsmail” hikâyesindeki verememiş ve alınmıştı. Balığa yalnız çıkabilir, akşam
ke üzerinde pişirdikleri ikram edecek, ama ağzını açıp
meçhul tayfa olarak okura kendini hatırlatmaktan ge- sinemaya yalnız gidebilirdi. Gün ilk trakonyanın çarp-
tek bir kelime etmeyecekir: Tayfa lal olmuştur…
ri durmayacaktır. masına, dikenlerinin batırmasına gerek bile kalmadan
Bir Yer Göstericinin Hayatı’nda yer alan “İsrafil
Kısacası ilk kez Kurtarılmış Haziran’da karşılaşılan zehrini tayfanın içine akıtmıştı: Yalnızlık ve kuşku…
Borusu’nu Çalıyor” şöyle başlar: “Dostları bilirdi: Dün-
İsrafil Tayfa, Ten ve Gölge’de adıyla sanıyla yer alır
15-16 HAZİRAN OLAYLARI VE
yanın çivisi çıktı çıkalı İsrafil Tayfa hiç konuşmamıştı.”
ama o, kimi zaman suskunluğuyla, kimi zaman anlatıcı
‘KURTARILMIŞ HAZİRAN’
Sonrası mı, sonrası da okurun emeği olsun.
olarak başka metinlere de sızacak ve bu yazınsal eylem
6- Ben, Aktunç’un tayfanın anlam veremediği bugün
“hikâye meleği” borusunu öttürene kadar sürecektir...
TANRI’NIN İYİLEŞTİREN ELİ...
gecikmek yok telaşını Kurtarılmış Haziran bağlamında
ALLAH’IN KULU; İSRAFİL!
‘BİNBİRDİREK BATAKHANESİ’ üstü örtülü olsa da açıkladığı kanısındayım.
NOT: Aktunç’la tartışamadığım için hayıflandığım
EN ÖNEMLİ METİNLERİNDENDİR! Şöyle ki; Feridun’un acele etmesinin nedeni, o günün
konulardan biri de tabii ki, İsrafil ile ilgidir ki, o da şu-
4- İsrafil Tayfa’nın bir hikâye meleği olduğuna 1985’te 15 Haziran olmasıydı. Yetişilmesi gereken yer ise bü-
dur: Eski Ahit’teki kanon dışı kutsal metinlerden biri
Gösteri dergisi için yapılan bir söyleşide karar verilmiş; yük olasılıkla işçilerin büyük yürüyüş için toplanacak-
olan Tobit’in Kitabı’na ve İsrafil’e atfen yapılan bazı
Hulki Aktunç, o gün Selim İleri ile benim Ten ve Gölge’ye ları Kadıköy İskelesi Meydanı’ydı.
dini resimlerde balık önemli unsurlardan biridir.
değin sorularımızı yanıtlamıştı. Bir başka örtülü ipucu da Kurtarılmış Haziran’ın ve
Örneğin Botticini ve Neri de Bicci’nin resimlerin-
Evet, İsrafil Tayfa bir hikâye meleğiydi, Ten ve Gölge’nin Yedi Askı’nın son metni olan “Balıkçıların Gidemediği
de, İsrafil’in yanında balık tutan bir çocuk - Tobi-
sayfaları ve metinleri arasında geçişler yapıyordu hat- Ada”da saklıdır: İsrafil Tayfa’nın çok yıl önce diye be-
as -bulunmaktadır. Konuya ilgi duyanlar 18. yüzyılda
ta yeni bir öykünün yazılmasının yolunu açan küçük de lirttiği bir olayı anlattığı bu hikâyede büyük olasılıkla
Meksika’da yaşayan, yeni İspanya’nın en büyük ressa-
olsa bir gerilime bile neden olmuştu. büyük işçi yürüyüşünden iki gün sonrasına değiniyordu.
mı denilen Miguel Cabrera’nın Balık ve İsrafil içerikli
“Galatalı Bir Yar”in giriş notu şöyledir: “Balıkçı İs- Çünkü Feridun, tayfayı merak ve şaşkınlıkla hem din-
rafil tayfanın, yazıktır unutulmasın diye bana yazdırdı- liyor hem de “ … Hâlâ ah uh ediyordu. İki gün önceki resimlerini de inceleyebilirler. Bunların arasında en il-
ginç olanı, İsrafil’in tek başına koca bir balığı kucakla-
ğı ‘Binbirdirek Batakhanesi’ bir dergide yayımlandık- olaylarda çok dayak yemişti. Bir gözü şiş. Sağ omzunda
çevresi biraz sararmış ezik var..” dığı Başmelek Raphael adlı çalışmadır.
tan sonra Kaptanpaşalı Musa Kâzım beni arayıp bul-
Bütün bunları paylaşmamın, daha doğrusu kendimle
du. O hikayeyi değiştirmemi, eğer bunu yapamazsak Bu alıntı ilkin pek bir şey ifade etmiyor olabilir,
ama İsrafil Tayfa çok yıl önceye ait olayı, Dimitri us- tartışmamın nedeni İsrafil’in Tobias’a Dicle Nehri’nde
bana anlatıklarını ‘Galata Ana’ya bir vasiyet olarak
tuttuğu balığın yüreğinin, karaciğerinin, safrakesesinin
defterime yazmamı istedi. Söylediğine göre, o sarnıcın taya kılıç balığının kuyruk vurması ve ustanın anında
şifa veren organlar olduğunu söylemesidir. Nitekim
asıl kahramanı kendisiydi…” yok oluvermesi ile bağladığında, Feridun “vay anası-
Kahramanı kim olursa olsun “Binbirdirek Batakha- na” diye tepki gösterir. Bu not edilmesi gereken tepki- Tobias’ın kör babasının gözleri balığın safrakesesi sa-
yesinde açılacaktır…
nesi” Aktunç’un en önemli metinlerindendir. Ve bu dir, çünkü “İsrafil Tayfa, dün ona yakın adam öldü di-
çalışmada, başta hikayeyi yazdıran İsrafil Tayfa olmak ye anlatırken bile böyle şaşkın değildi.” Hristiyanlıkta İsrafil’in karşılığı olan Rafael’in
“Tanrının iyileştiren eli” demek olduğu bilinmektedir.
üzere; IV. Murat’ın meddahı Tıflî Ahmet Çelebi’nin es- Evet 15-16 Haziran olaylarında ona yakın işçi ölmüş-
ki veya yeni yazıyla metni yayımlayanların, hikâyeyi tü. Bence 17 Haziran günü İsrafil Tayfa eskiden koca- Güvenilir İslam kaynaklarında ise İbranice bir söz-
cük olan İsrafil’in, “Allah’ın kulu” anlamına geldiği;
“Binbirdirek Batakhanesi Cevahirli Hanımsultan” yemiş, böğürtlen topladıkları adanın karşısına geldikle-
adıyla yeniden yazıp 1968’de Tercüman gazetesinde rinde, artık oranın bir sahibi olduğundan gidemedikle- Arapça karşılıklarının “Allah’ın adamı” anlamına ge-
tefrika eden Reşat Ekrem Koçu’nun hakkı da vardır. rinden yakınacak ama canı çok kocayemiş çektiğinden, len Abdullah ve Abdurrahman olduğu belirtilmiştir.
n
6 29 Haziran 2023