Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
AYFER TUNÇ’TAN ‘KURU KIZ’
‘Romanımın hareket noktası taşranın
yok olan değerleri ve açgözlülük!’
Edebiyatımızn usta kalemlerinden Ayfer Tunç yeni romanı Kuru Kız (Can Yayınları) ile okuyucuları,
işgüzar, çıkarcı, dedikoducu komşular, akrabalar ve beton dünyaların çakallarıyla çevrili acı tatlı
hayatından kopup tam da boğucu pandemi ortamı sonrası gittiği Arjantin’in Ushuaia’sında capcanlı bir
macera yaşayan orta yaşlarndaki kahramanı “kuru kız”la birlikte taşranın karanlığından alıp
dünyanın bir ucuna götürüyor. Şimdilik daha ötesi yok. Günümüz insanının çıkmazlarına
metaforlaşan serüveniyle bir tamam gerçekçi ve yazarının ifadesiyle de mutlu sona azimli bir roman
Kuru Kız. Ayfer Tunç ile tüm zamanların mağdurları üzerine, yenilikçi, ezber bozan ve
“Hulki Aktunç’a selam olsun. Gidenler dönmeyenler” cümlesiyle bitirdiği romanı Kuru Kız’ı konuştuk.
rekiyordu, fiziksel engeli olmayan, sırtındaki yükü taşıya-
cül olduklarını duyumsadı-
bilen ama sıra dışı. Çünkü bizim gibi toplumlarda normal-
ğı ve deneyimlediği işgüzar,
den sapma fazlasıyla dikkat çekicidir, farklı kişi açık veya
çıkarcı, dedikoducu kom-
gizli alay konusu olur.
şuları, akrabaları ve parti-
li, eski il başkanı o müteah-
‘YENİ ZAMAN İNSANLIĞIN ERDEMLERİNİ
hit, o beton dünyaların çakallığı içerisinde hayatta kala-
BİZDE DAHA HIZLI TÖRPÜLÜYOR!
bilmek için bulduğu çare nedir?
Merhametli insanlardan oluştuğuna inanan toplumumuz
Her ne kadar çirkin bir kızın hayat serüveni gibi görünse
farklı olana karşı pek de merhamet göstermez aslında, öteki-
de en başta söylediğim açgözlülük bu romanın ana zemini-
leştirir, dışlar. İsim takar mesela, en hafifi de hilkat garibesidir.
dir. Açgözlülük boşuna yedi ölümcül günahtan biri değildir.
Yaşadığımız bu yeni zaman insanlığın erdemlerini bütün
İnsanoğlu açgözlüdür, bulaşıcıdır, insandan insana geçer
dünyada törpülüyor aslında, bizde biraz daha hızlı törpülüyor.
ve sonunda bütün topluma yayılır. Açgözlülük mantar spo-
Kuru kız eğer normal, eli yüzü düzgün bir genç kız olsaydı
ru gibidir; uyur, uygun ortam bulduğunda hemen canlanır.
onu dünyanın sonuna götüren bu farkındalığı yaşamayacak-
Yaşadığımız son depremden sonra, İstanbul’da oturdu-
tı. Öyle bir genç kızı çevre rahat bırakmaz çünkü. Eli yüzü
ğu apartmanda, binalarını yıkıp kentsel dönüşüme sokarak
düzgünse kadın olarak maldır, hele üstünde küçük de olsa
rant elde etmek isteyen bir komşusu olmayan var mı? Ne-
bir mülk varsa mal olmakla kalmaz, av haline gelir.
redeyse her apartmanda en az bir kişi deprem korkusunu
Kuru kız eli yüzü düzgün olmadığı halde kardeşi ölüp
körükleyerek rant peşinde koşuyor.
yalnız kalınca aşırı kolay av olarak görülüyor. Bu av sanıl-
Kuru kızın bu çemberde bulduğu çare akıllı olduğunu
ma haline yanıtı da akıl oluyor.
hissettirmemek, amacına ulaşana kadar sessiz ve deriNden
gitmek, dikkat çekmeden yaşamak.
‘MUTLU SONA AZİMLİ BİR ROMAN!’
n İnsanlara, çevresine karşı düşünceleri herkesin ne
n Estetiğe ilişkin vurgulardan biri de onunla evlenmek
çok yalan söylediği yönünde kuru kızın.
isteyen obez balıkçı Miguel. İçi adım adım ısınan, hayattan
Öyle; çünkü biz yalancı bir toplumuz. Ben 35 yıldır ya-
keyif almaya başlayan bir kadınlık yaşıyor uzun bir süre
zıyorum, 35 yıl önce yazdıklarımda da yalancı ve ikiyüzlü
sonra. Mutlu sona azimli bir roman değil ama hayatın için-
bir toplum olduğumuz vurgusu vardı, hâlâ var. Yalan bizde
deki asgari de olsa o umut ışıklarını da ıskalamıyorsunuz.
suç değildir, ortaya çıkması suçtur.
Bence mutlu sona azimli bir roman. Hayatını tersten ya-
Yalan sürtüşmeyi azaltmak, sorunu ertelemek için kulla-
şamak vurgusu bunu amaçlıyor. İlk kırk yıl hasta anne ba-
nılan bir araçtır. Ancak acı olan şu ki bütün dünya yalanın
baya bakmak gibi hayatın en ağır yükü çocuk sırtına bindi-
egemenliğinde yaşamaya başladı artık.
rilerek yaşamış, varsa bir kırk yıl daha ömrü onu el üstün-
İçinde bulunduğumuz yeni zaman post truth kavramıyla
de tutularak, sevilerek geçirmek isteyen bir kadının romanı.
tanımlanıyor. Hakikat sonrası diye çeviriyoruz ama özünde
CANAN AŞIK Hayatının Ushuaia’daki devamını düşünürsek Miguel’le
yalanın gerçeğin yerine geçtiği, yalanla gerçeğin ayırt edi-
evlendiğini, çocuk sahibi olduğunu, kavgacı ama tatlı iki
lemediği bir zamanı kastediyoruz.
GAMZE AKDEMİR görümcesiyle dedikodu yaparak, kocasıyla ara sıra kavga
ederek ama severek, sevilerek ve mutlu olarak, normal ve
‘YENİ KUŞAKLAR HULKİ AKTUNÇ OKUMALILAR’
[email protected]
şanslı insanlar gibi yaşadığını hayal edebiliriz.
n “Hulki Aktunç’a selam olsun. Gidenler dönmeyen-
Bir okurum kuru kızın Ushuaia’daki hayatını daha çok
SIRA DIŞI BİR KARAKTER! ler” cümlesiyle bitiriyorsunuz romanınızı. Kuru kız Hul-
okumak istediğini söyledi. Devam romanı yazar mıyım di-
n O güne dek olduğu yere mıhlandığı acı tatlı hayatından ki Aktunç’u çok sevdi, en çok neden?
ye sordu. Yazacak bir şey yok ki bu kadar işte, bir cümle.
Çünkü bir: Kitabının adında hayatının amacını buldu, git-
tam da o boğucu pandemi ortamı sonrası bir gayretle kopup
mek ve dönmemek. İki: Tesadüfen rastladığı Hulki Aktunç’tan
ta Arjantin’in Ushuaia’sında capcanlı bir macera yaşayan
‘BÜTÜN TÜRKİYE TOKİ OLDU!’
başka kimseyi bilmiyordu zaten. Hulki Aktunç’a selam ol-
“kuru kız”ın dünyanın “şakalarına” yanıtı ne olmuştur?
n Müstakil evleri kutu gibi... Ve komşular... Ah o kom-
sun, çünkü Aktunç Türk edebiyatının kıymeti yeterince bi-
Kuru kız için pandemi dünyanın bir yerinden aydınlan-
şular... Çevreyi ve çehreyi dolduran küçük, kâgir evler ve
linmeyen en iyi birkaç isminden biridir.
maya başladığının işaretidir, yanıtı da az rastlanır bir cesa-
insancıklar... Metaforlaşıyor romanda.
Yeni kuşaklar insan olmak istiyorlarsa eğer Hulki Ak-
rettir, toplumun kadınlara varoluşları için biçtiği rolün sır-
İnsanlar değerlerini bir anda kaybedebilirler, bir gün
tunç okumalılar, Vüs’at O. Bener, Leyla Erbil, Ferit Edgü,
tına yüklediği ağır yükü indirip gitmek cesaretini göster-
başlarına bir şey gelir, çok acı bir ders alırlar ve iyi insan
Onat Kutlar, Feyyaz Kayacan okumalılar. Müfredata gir-
mek. Bu büyük bir yanıttır, gittiği yer de anlamlıdır, indir-
olmaktan vazgeçebilirler. Bir günde değişen insanlara rast-
meyen yazarları bulup okumalılar.
diği öyle ağır bir yüktür ki, soluğu dünyanın sonunda alır.
larız. Ama toplumların erdem kayıpları bir günde olmaz,
Ben insanın özünün kötü olduğuna ama varlığını sürdü-
n Hayatını tersten yaşama ihtimali üzerine böylesine
süreç içinde yaşanır.
rebilmek için kötücül özünü iyilikle değiştirmesi gerektiği-
farklı bir kahraman merkezinde gelişen bir roman kur-
Biz 12 Eylül’den beri giderek hızlanan bir şekilde erdem
ni bildiğine inanıyorum. İnsanlık bu nedenle 20. yüzyılda
gulamaya nasıl karar verdiniz? Neden uzun, neden kuru
kayıpları yaşayan bir toplumuz.
dünya iki büyük savaş yaşadı. Bu nedenle belirli aralıklar-
bir kahraman kurgulamayı tercih ettiniz?
Kuru Kız’da bunu karakteri çevreleyen bir unsur, ev-
la düştüğü kötülük batağından iyilikle çıkmaya çalışıyor.
Bu romanın hareket noktasını bugünkü taşranın yok
lerinin etrafını giderek hızlanan bir şekilde saran yüksek
İnsanoğlu kötülükten ders alıyor ama sonra dersini unutu-
olan değerleri ve tüm değerlerin yerini dolduran açgözlü- apartmanlar metaforuyla kullandım.
yor. Cemal Süreya’nın bir dizesiyle bitirerek söz sanatları-
lük oluşturdu. Betona tapan, bedelini defalarca depremler-
Bugün bütün Türkiye TOKİ oldu. Taşra şehirlerini birbi-
nın anası olan şiire de bir selam vermek isterim. “Sözgelimi
le ödediği halde rant ihtirasından vazgeçmeyen taşra. Bu-
rinden ayıran hiçbir özellik yok artık, taşra şehirlerinin ta-
okul kitaplarına girmez şiirim/ Bütün çocuklar anlar da.”
n
nu dolaylı bir şekilde anlatmak istedim. mamını bir ve aynı kılan bir yapılaşma var.
Bu hikâyede karakterin sıra dışı bir yapısının olması ge- n Kuru kızın arsalarına göz dikenleri, genellikle kötü- Kuru Kız / Ayfer Tunç / Can Yayınları / 216 s. / 2023.
4 4 Mayıs 2023