23 Ocak 2025 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

WILHELM HERMANN JENSEN’DEN ‘BİR POMPEI DÜŞÜ’ MERHABA 964-1967 yılları arasında tuttuğu ve Doğan Yarıcı ta- Gerçekle düş arasında 1rafından yayına hazırlanan günlükleri Sen Buranın Kışında- sın ile usta yazar Hulki Aktunç (1949-2011) kapağımızda. Us- ‘yürüyen kadın’: Gradiva! tanın 15 yaşında tutmaya baş- ladığı, Erzincan’da askeri orta- 79 yılının 24 Ağustos günü her şeyin başlangıcı sayılır. Aslında okul ve lise yıllarından başla- yıp, okulu terk edip 18 yaşında Vezüv’ün püskürtüleri koskoca kenti yuttuğunda oradaki İstanbul’a dönüşüne kadar tut- yaşamı yok etmişti. Yani başlangıç, bitişin işaret fişeği olmuştu. tuğu günlükleri Aktunç’un sa- Yıllar sonra o küllerin altından çıkan bir kabartmanın yeniden dece iç dünyasını, Erzincan-İs- tanbul gözlemlerini, askeri okul- yaşam bulmasının öyküsü lardaki disiplin anlayışını, o yıl- Bir Pompei Düşü-Gradiva’da (Wilhelm Jensen / Çeviren: ların edebiyat ve yayın dünyası- nı yansıtmakla kalmıyor; siyasi İlknur İgan / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) anlatılan. çalkantılardan, Türkiye üzerin- Bol dökümlü elbisesinin eteğini toplayarak yürümeye başlayan deki hesaplaşmalara değin uza- genç bir kadın var orada. Ayağında sandaletleriyle klasik nıyor. Nursun Erel’in yazısı... Üçüncü sayfamızda, Wil- güzelliğin simgesi bir kadın: Gradiva! helm Jensen’ın Bir Pompei Dü- şü-Gradiva’sını incelediği “Ger- çekle düş arasında ‘yürüyen ka- tığının kanıtı olmalı. Müzelerdeki A. CELAL BİNZET dın’: Gradiva!” başlıklı yazısıyla sayısız antik çağ yapıtlarından bi- A. Celal Binzet yer alıyor. ri olan bu kabartmayı (rölyef) ay- aşamla düş hangi evrede birbirinden M. Sadık Aslankara “Edebi- rıksı kılan nedir? Benzer düşün- kopar? Yoksa veya daha iyisi birbir- yatın akıl kamçısı” başlıklı yazı- Ylerini besleyen iki süreç karşısında celerle yola çıkan bir yazarın an- Gradiva’nın eline dokunma bahanesi sında Sine Ergün, Kopuk, Erdal umarsız tutkuların dolambacında nerelere lattıkları bambaşka düşüncelerin kapılarını olarak konuya eklenen sinek, ince ve ya- Beşer, Ruhun Ayrıksı Tangosu savrulur insan? İçinden çıkılmaz soruların araladı bir gün. ratıcı bir zekânın ürünü kanımca. Bu ne- ve Susan Schneider’ın Yapay yanıtlarını bulmak çok zor. Günümüzde Vatikan Müzesi’nde yer denle kavranması güç bir olay örgüsü- Sen’ini irdeliyor. Şurası kesin ki, bellek, en için- alan ve yaratıcısı bilinme- Y. Bekir Yurdakul, Nazlı Eray’ın nün içine çekilen okur için de zor zaman- den çıkılmaz anlarda kendine bir yen bir yapıt karşısında on- okuyucuları küçük Naz’ın baba- lar pusuda bekliyor. çıkış yolu buluyor. Bulunan çözü- dan etkilenerek oturup ro- annesiyle yaşadığı köşkte yaşa- Oldukça farklı bu roman Jung’un dikkatin- nanlar çevresinde, kendine özgü mün mantıklı olup olmaması umu- man yazmak düşüncesi her den kaçmamış olmalı ki Freud’a da önermiş. büyülü gerçeklik rotasında koca- şeyin gidişini değiştirmeye runda değil kimsenin. Önemli olan Freud da Gradiva üzerine “Sanrı ve Düş” man ve sahici bir dünyanın kapı- kendi evreni içinde mutlu olmak. yetecekti. başlıklı incelemesini 1906 yılında tamamlamış. sına götürdüğü Naz ve Köşkteki Bir Pompei Düşü-Gradiva’yı (Wil- Alman yazar Wilhelm Her- Oradaki bir saptamaya göre Hanold’un sanrısı, Vampir’ini inceliyor. mann Jensen (1837-1911) helm Jensen / Çeviren: İlknur İgan yaşadığı kasaba sokaklarında gezinirken Feridun Andaç, “Anadolu an- / Türkiye İş Bankası Kültür Yayın- Gradiva adını verdiği romanı- Gradiva’nınkine benzeyen bir yürüyüş bul- latıcısı: Abbas Sayar” başlık- ları) okurken benzer sorular dö- nı 1800’lerin sonlarına doğru maya değin uzanabiliyor. lı yazısında, “yerel / bölgesel yazdı. Gradiva “ilerleyen ka- nüp duruyor havada. Kurmaca içinde bir gerçeklik tasarlamış edebiyatın kurucu yazarların- İnsanlık tarihinin en drama- dın” demek. dan biri” olarak nitelediği Abbas Jensen. Yine o gerçekliğin bir başka düşe tik olaylarından biri olan Vezüv Eski çağ ozanlarının savaş Sayar’ı merceğe alıyor. uzanan çapraşık sürecini anlatmış satırlarında. yanardağının patlamasıyla kül- tanrısı Mars Gradivus’a gön- Mazlum Vesek, Işık Öğütçü’nün Doğrusu istenirse yanılsamanın bir başka ler altında kalan Pompei kentinin derme yaparak bu adı seçmiş- babası Orhan Kemal’den uyar- boyutu daha var. kalıntılarından çıkarılan sayısız taşlaşmış ti Jensen. Kabartmadaki görüntüden etkile- ladığı ve ustanın çok yönlü ya- Asıl konu kadından çok Norbert Hanold’un beden yanında bir kentte bulunması gere- nen yazar, bu duyguyu yazdığı roman kah- zarlığının altını tiyatro aracılığıy- sanrıları üzerine kurulu. Kurmaca bir gerçekliği ken nesneler toplamı barındırdıkları gizler- ramanı Norbert Hanold’a yüklemekte du- la bir kez daha çizdiği çalışması simgeleyen bu genç erkeğin karşısına aldığı Üç Oyun’u inceliyor. le gün ışığında artık. raksamayacaktı. mermer kadın imgesi üzerinden tutkularını Orhan Tüleylioğlu, İtalyan doğa Bir döneme can vermiş kişilerin şu anda Arkeoloji öğrencisi Hanold’un Gradiva’ya açığa vurması değinilen çapraşıklığın boyu- felsefecisi, gökbilimci ve matema- hareketsiz olmalarındaki hüzün, ölüm ve tutkuyla bağlanması yaşamını altüst eder. tunu göstermesi bakımından izlenmeye değer. tikçi Galileo Galilei’nin Ay, Jüpi- ölümsüzlük duygularıyla sarsıyor izleyeni. Odasındaki duvara astığı bir kopyasıyla ara- İster istemez yaşananların ne ölçüde ger- ter (uydularıyla birlikte) ve çıplak O zamanların günlük yaşamından bir kesit sında oluşan görünmez bağ sanrı boyutu- gözle görülemeyen diğer gökci- çeklik olduğu sorunsalını gösteriyor roman. dondurulmuş durumda. na dönüşür. İşin bu noktasında gerçeklik- simleri üzerine gözlemlerini kap- Çünkü, uzun erimde her gerçekliğin sonsuza 79 yılının 24 Ağustos günü her şeyin ten düşe doğru bir kayış başlayacaktı. Ya- sayan yapıtı Yıldızlardan Gelen karışma gibi bir yapısı olduğunu unutmayalım. başlangıcı sayılır. Aslında Vezüv’ün püs- şadığı dünyadan kopmanın yarattığı ruh- Haber’ini merceğe alıyor. Alışılagelmiş bir aşk öyküsü gibi görünen kürtüleri koskoca kenti yuttuğunda ora- sal bozukluk bir noktadan sonra kendi iç- Sıdıka Yılmaz, Bob Dylan’ın (Ro- romanın derinliklerine inildikçe düşünsel daki yaşamı yok etmişti. Yani başlangıç, gerçekliğini yaratır. bert Allen Zimmerman) New York’a boyutun sınırsızlığına tanık olunuyor. Üste- bitişin işaret fişeği olmuştu. Yıllar sonra o Bir mermere oyulmuş görüntüye duyulan gelişiyle başlayıp 90’lara kadar ya- lik tek kişiyle sınırlı olmayan bir oluşumla küllerin altından çıkan bir kabartmanın ye- tutkulu aşkla sürüklenen Hanold, Antik dün- şam mücadelesini kaleme aldığı yüz yüzeyiz. Yazılanlar okundukça za- niden yaşam bulmasının öyküsü anlatılan. yanın düşsel zamanlarında sevdiği kadınla Anılar’ını değerlendiriyor. man zaman herkeste görülebilecek sınırsız Bol dökümlü elbisesinin eteğini toplaya- buluşmayla yeni bir sürece geçmekte ge- Ali Ekber Ataş, Kıymet Erzin- sanrıların dışavurumunun açıklanabilir can Kına’nın, “kadınların, kadın- rak yürümeye başlayan genç bir kadın var cikmez. Romanda ilginç bir kurgulama ve olması hiç de kolay değil. Adı bilin(e)mey- lar tarafından Al Karısı diyerek orada. Ayağında sandaletleriyle klasik gü- akış planının varlığı hemen dikkatleri çekiyor. aşağılandığı,“bilmiş kadınların en sanatçı eliyle taştan yaratılmış klasik zelliğin simgesi bir kadın. Arkasından, onu Anlatıdaki çapraşık sistemde geçmişin sa- da Al Karısı” denilerek damga- kadın figürü üzerine yüzyıllar sonra bir ro- esenlemeye çalışan bir elin döktüğü su gö- nal dünyasıyla gerçeklik arayışını açıklamak landığı bir dönemin altını çizdiği rülüyor. Gideni su ile yolcu etmek.. Toplu- kolay olmasa gerek. Ortada oldukça karma- man yazarının kurguladığı öykünün trajikliği Umay Ana’dan Al Karısı’na-Atla mumuzda da var olan bir geleneğin örne- şık bu durum var. Roman kahramanının düş düşündürücü. Mutlak aşkın sınırsızlığını Gelip Yaya Kalanlar’ını inceliyor. ğini orada görmek, adına kültür denen olu- ortamındaki kadının gerçekliğini test etme gösteren yapıtın dilimizde yayımlanmasını Vitrindekiler, Güncel ve Bul- şumun binlerce yılın birikimiyle ortaya çık- yöntemi bile çok ilginç. bir kazanç görüyorum. n maca ile düşün trafiği sürüyor! İyi okumalar... l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Arif Kızılyalın l Yayın Yönetmeni: Gamze Akdemir l Tasarım: Bahadır Aktaş l Grafik: Mehmet S. Aman l Sorumlu Müdür: Özgür Soyer l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli- İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Reklam Genel Müdürü: Esra Bozok l Reklam Rezervasyon: Tel: 0 (212) 343 72 74 Mail: reklam@cumhuriyet.com.tr l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. AŞ, Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A/41 KITAP Bahçelievler - İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear