Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                Doğayla kavga... Nereye kadar?
Sevgili Ucube, doğadaki yerimizi yeniden anımsatıyor bize. Yaşam kaynağımız, “meyvesi de gölgesi 
de başkaları için” bizim için olan ağaçların dilini, toprağın sabrını, çalışmanın ve işe yaramanın 
değerini yeniden keşfetmemizi onca kalabalık ve gürültü içinde aklımızda yer edecek bir incelikle 
dillendiriyor, tartışıyor. Unutmayalım hayatımız sunulanla yetinmelerimize sığmayacak, verilinin 
sınırlarına hapsedilmeyecek denli değerli ve anlamlıdır.
“İnsan, rakta ve iş yapmanın verdiği hazda sak- satıyor. Anne babanın; “oğlan çocuk”ları 
Yaman’ın doğumuyla ansızın “büyük” hali-
Belki de kendine ne kadar soru lı olduğuna da getiriyor sözü.
sorarsa Kahramanınız çocuklarsa o anlatı sü- ne getirdikleri “kız çocuk”ları Yaprak’la iliş-
kileri üzerinden toplumsal cinsiyet eşitsiz-
O kadar insandır.” recinde büyürler, farklılaşırlar, değişirler. 
İyi edebiyat yapıtları kahramanların ve ka- liğine derin ve ciddi bir itiraz yükseltirken 
Ahmet Çuhacı
davranışlarımızın nedenlerini, altında ya-
rakterlerin yanı sıra okurları da büyütür 
tanları da sorgulamaya, yüzeysel yargıla-
Y. BEKİR YURDAKUL ama duyarlıklarını, soru sorma becerile-
malardan, tutarsız yaklaşım ve değerlen-
rini, hayallerini, doğaya ve yaşama say-
dirmelerden uzak durmaya da çağırıyor.
Bir yandan “Başka dünya yok!” der- gılarını azaltmadan, yitirmeden...
Sahi, tutarlı davranmayı ne zaman ve 
ken bir yandan hayat bulduğumuz şu 
nasıl başarabiliriz? 
İÇ İÇE İKİ ANLATI
savunmasız gezegene yapmadığımı-
Örneğin, “hayat normal giderken,  
zı bırakmıyoruz. “Savunmasız” de- Sevgili Ucube, yazmayı seven 
günün birinde bir meteor suya düşer...  
Yaprak’la, ona sataşmaktan bir an ol-
mem boşuna değil; yıkıyoruz, kesiyo-
O sudan içen herkes birdenbire içinden 
sun geri durmayan oğlan kardeşi 
ruz, bombalıyoruz, kırıp döküyoruz, hiç-
geçenleri olduğu gibi dile getirir mi?” 
bir uyarısını dikkate almıyoruz. Yaman’ın çatışmalarıyla açılıyor. Yaka-
Değilse aklımızdakiyle söylediğimizin, 
sını Yaman’dan kurtardığı anlarda yaz-
Arada yüz yüze bıraktığı kimi yıkım-
söylediklerimizle yaptıklarımızın çeliş-
mayı sürdürdüğü anlatının kahramanı 
ları saymazsak onca saldırımıza karşı 
memesinin başka bir yolu mu vardır?
Tılsım’la da daha açılışta tanışıyoruz. 
elinde olan ya da geliştirdiği bir savun-
Galiba sevgi, sözle değil, ayrılan  
Roman, iç içe akan iki ayrı yapıt gi-
ma mekanizması da yok. Ancak direni-
zaman, verilen değerle ölçülüyor.
bi görünse de aslında bir bütünün par-
yor küllerinden yeniden doğmak, sonu-
Sessizce yaşayıp durduklarımızı göz-
çaları gibi çıkıyor karşımıza; bir yanda 
nu hazırlayan “düşman”ına biraz daha Yine insanın, “İyi insanlar ağaçlara ben-
den geçirmek, zihin çekmecelerimizde 
zer./ Ağaçlar güneş altında/ Dimdik du- gerçekliğimiz olay örgüsünün gölgesin-
yaşama olanağı sağlamak için...
unuttuğumuz sorularımızı o tutsaklıktan 
de ustaca işlenirken bir yanda da ara-
rurlar gün boyu/ Gölgeleri başkaları için-
Gezegenin neresine, hangi bölgesine 
kurtarmak, zamanımızı başkalarının/  
yış, direniş ve savunma süreçlerine iliş-
baksanız doğal yaşama düşmanlık be- dir/ Meyveleri de…” diye seslenişi ano-
erkin dayattıklarıyla değil kendi seçim-
nim “eski bir şiir” olarak mı kalmalıydı? kin kafa yormaya, doğanın sundukları-
cerileri karşılıyor sizi. Bilimin, sanatın, 
lerimizle değerlendirmek istiyorsak  
nın kıymeti üzerine düşünmeye çağırı-
Ya da heykel sanatının büyük ustası Meh-
edebiyatın, sağduyunun çığlıkları kimi 
Sevgili Ucube’nin bize de söyleyeceği 
yor okurunu.
kara parçalarında neredeyse hiç duyul- met Aksoy’un, “Yıllardır heykeller yaparım, 
çok şey var! 
n
Anadolu’nun birçok yöresinde ağaç-
bir ağacın doğada ortaya çıkan formunu 
muyor ya da bölgesel kalan savunma-
ların, doğanın korunması için çeşitli ma-
yakalayamadım.” Saptaması duyulmama-
ların yanında “Sana düşman, bana düş-
Sevgili Ucube / Sevgi Saygı / Günı-
salsı anlatılardan ve bir kutsallık yak-
man, düşünen insana düşman” kâr hır- lı mıydı? Sahi, Albert Camus’nün “Ağaç 
şığı Kitaplığı / 234 s. / 10+ / 2022.
laşımından yararlanılmıştır. Anısı güzel 
sı temelli saldırganlık küresel boyutlarda vardır, insan var olur.” çağrısında anlaşıl-
Şadan Gökovalı’nın çabalarıyla “Ana-
bildiğini okumayı sürdürüyor. mayacak ne var?
dolu Çınarı” olarak tescillenen Salih-
Objektifimizi ülkemize çevirdiğimiz- Yoksa Ahmet Çuhacı’nın, “Ağaç kü-
li yakınlarındaki yüzlerce yıllık çınarın 
de fotoğrafa yansıyan yıkımın çok daha ser, beton küsmez.” uyarısını “küse-
küçücük bir dalının bile doğal etkiler 
belirgin olduğu gözden kaçmıyor. Kes- ni keserim, küsmeyeni severim” diye mi 
dışında zarar görmeyişinin altında ya-
melerin, sökmelerin, kurutmaların yet- anlıyoruz?
tan da bu anlatılardır. 
mediği yerde yangınları çağırıyoruz hırs-
Sevgili Ucube’de Derviş dedenin 
larımızı doyurmaya... HAYATIN GİZİ
köyünün yakınlarındaki ormanlık ala-
Sözü doğadan, şu yaşlı gezegeni-
nın “turizm tesisleri” bahanesiyle yok 
DOĞANIN DA BİR DİLİ VAR mizin temel varlığı ağaçlardan açma-
olmasını önlemek için başvurduğu 
Nasıl fark etmiyoruz yabancılaşmala- mın bugünkü dayanağı; 2009’da yayım-
yöntem de aynıdır.
rın yalnızlığı, gitgide yoksunluğu davet lanan ilk çocuk romanı Babam Nere-
ettiğini? Ne zaman uzaklaştık doğadan ye Gitti?’den bu yana yazdığı her metni, 
TUTARLI OLMAK
böyle? Doğanın dilini anlamaz, tanımaz, her yapıtıyla hepimizi düşünmeye, so-
Sevgili Ucube, Tılsım’ın heyecan dolu 
okuyamaz olma hallerimizi daha ne ka- rularımızı çoğaltmaya onların izini sür-
yolculuğunun mekânı, Yaprak’ın sığınağı 
dar sürdüreceğiz? meye çağıran Sevgi Saygı’nın yeni yapı-
olarak bütün can-
Ağacın, toprağın gösterdiği sabrı unut- tı Sevgili Ucube oldu.
lılığıyla ormandan 
tukça mı beton yapılara sıkışmış hayatla- Sahnemizi sıkı dokulu anlatımıyla dol-
söz açarken aslın-
rımız “hız”a teslim oldu; birbirimize kar- duran bu büyüme öyküsü; aslında bizi 
da hayatın başka 
şı anlayışlı olmanın ötelerine savrulduk? doğaya dönmeye, ağaçların dilini yeni-
olmazsa olmaz-
Oysa doğa; ağacı, yeşili, cümle börtü den öğrenmeye çağırırken, hayatı mutlu 
larını da anım-
böceğiyle çığlık çığlığa sesleniyor bize. bir süreç olarak ele almanın gizinin top-
2 Haziran 2022
16
Desen: HUBAN KORMAN
            
    
