29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

NİHAT ZİYALAN’DAN ‘SEVDAKEŞ’ Kayıp tuzlu bastoncuk! Adana’da Salkım adlı dergide 1954’te şiir yayımlamışım. Nihat (Ziyalan) ve Yılmaz (Güney) da o tarihlerde yayın dünyasına dergilerde girmiş olmalılar. Nihat, akıl almaz bir şey, Türkiye’de yayımlanan şiirlere benzemeyen şiirler yazıyordu o sırada. Ankara’nın, İstanbul’un İkinci Yenilerine benzemeyen şiirler. Tuzlu Bastoncuk (Baton Salé) adlı müthiş bir şiir yayımlamıştı. Nihat’ın yeni kitabı (Yapı Kredi Yayınları) Sevdakeş’teki bir şiirinde (Maya Çaldım Toprağa, s. 64) şu dizelere rastlıyorum: “Yeşilçam’da at koşturur/ Kolu kırık dığıdık/ Zorlamayın/ Soyunamam.” Yıl 1968 ya da 69. Yılmaz, Nihat’la görüşüp bir film işi ayarlamış. Nihat’ın film çekilirken attan düşüp kolunu kırdığını söylediler. Yukarıdaki şiirin ilk iki dizesi, o attan düşmeye gönderme yapıyor. İzleyen iki dizede ise sinemayı bırakmasının ipucu var. ‘TÜRKİYE’DE NİHAT ÖZDEMİR İNCE ZİYALAN’IN YAZDIĞI GİBİ ŞİİR YAZILAMIYOR!’ Dergileri, gönderilen şiir kitapla- ÖZDEMİR, NİHAT, YILMAZ! rını, antolojileri ben de okuyorum. ÜÇ EN YAKIN ARKADAŞ... Okuduklarım, Nihat’ın 1950’lerde Masal bu ya, mevki Adana, yıl yayımladığı şiirlerin düzeyinde bi- 1954, üç arkadaş kılıç yerine şarap le değil. bardağı tokuşturarak “On yıl sonra Gerçekten de Türkiye’de Nihat bizi bütün Türkiye, yirmi yıl sonra Ziyalan’ın yazdığı şiir gibi şiir yazı- bütün dünya tanıyacak!” lamıyor. demişlerdi. Şimdi biri Paris’in Yılmaz’ın (Yılmaz, Yılmaz de- Père Lachaise Mezarlığı’nda ya- diğim Yılmaz Pütün yani Yılmaz tıyor, ikincisi adı Sidney olan bir Güney’dir!) ilk öykülerini, hele memlekette kırk yıldır gurbette, benim önsözümle yayımlanan üçüncüsü bu yazıyı yazıyor. baskıyı, mutlaka okuyun. Benim tanıdıklarım, arkadaşla- Yılmaz o sıralar yazdığı öyküleri rım vardır. En yakın: Nihat ve “Sosyal Romantizm” diye tanımlı- Yılmaz. Çok daha sonra Aziz yordu. Okuyun, üstgerçekçiliğe bal Çalışlar. Nihat’la nasıl tanıştığımı- gibi bulaşmış öykülerdir. Demem zı anımsamıyorum. o ki taşrada taşralı gibi değildik. Yılmaz’ı Mersin’e Nihat getirdi. “Dağdan indim şehre” durumu her- Lise ikide olmalıyım. Akkahve’de hangi bir konuda asla olmadı. okurmuş, pipo tüttürürken kitap Liseyi bitirdik. Nihat bitirme- okuyordum. Nihat şiir yazıyordu. di. Yılmaz 1955’te Ankara hu- Yılmaz öykücüydü. nı açardı. Birkaç kez üçümüz aynı sayı- ler yazıyordu. Türkiye’de kimseye ben- kuk fakültesine yazıldı. Adana’da Dar O gün öğrendim. Nihat, şimdikile- da olduk. Ankara’da yayımlanan ve İkin- zemeyen şiir yazarsan yandın. Piç ya da Film’de dağıtıcı olarak çalışıyordu. rin deyişiyle çok “sosyal” bir insan- ci Yeni’yi icat eden Pazar Postası’nı da yetim muamelesi görürsün. İlle de em- Ben 1956’da Ankara’ya gittim, Hukuk dı. İstanbul’la, Ankara’yla ilişkisi vardı. o haber verdi bize. min, dayın, enişten, kirven, horantan Fakültesi’ne yazıldım. Bize sanki ağabeylik yapıyordu. Varlık, Yücel (1954’te şiirim yayınlan- olacak. Yoksa yandın! Nihat, Adana’da kaldı ama 1957’de as- Adana’da bir sayı yayımlanan Yağ- mış, ilk telif ücretimi almışım), Kaynak Geçenlerde hödüklerden biri, Nihat’a, kere gitti ve evlendi, bana “Kızma!” diye mur dergisinde şiirimi yayımlattı. Ya- (1 Mayıs 1952, 54’üncü sayıdan itibaren “Türkiye’de böyle şiirler yazılmıyor” yazdı. Yılmaz, 1957’de İstanbul’a gitti. An- yımlanan ilk şiirimdi. abone olmuşum. Eylül 1954 sayısında diye yazmış. Olumsuz anlamda. kara Hukuk Fakültesi’ndeki kaydını O yıllarda Mersin, Tarsus, Adana; şiirim yayımlanmış), Yeni Ufuklar ben sildirdim, İstanbul’da iktisat fa- İstanbul ve Ankara’dan bağımsız bir (1954’te şiirim yayımlanmış), Pa- kültesine yazıldı. edebiyat ve sanat merkeziydiler. zar Postası (1955’te şiir yayımlamı- Aynı yıl, bir gün, çalıştığım Şiir günleri yapılırdı. Milli Eğitim şım), Yeditepe (1956’da şiir yayım- GEE Kütüphanesi’ne telefon et- Bakanlığı’nın kitabevi vardı Adana’da. lamışım) gibi dergileri okuyorduk. ti. Kızılay’da Piknik’in önün- Kitap da satan gazete dükkânları vardı. Adana’da Salkım adlı dergide de buluştuk. Oradan Ulus’a doğ- Adını unuttum, Adana’da yazlık kah- 1954’te şiir yayımlamışım. Buna ve-gazino işleten bir kabadayı vardı. Şi- ru yürüdük. Dil-Tarih ve Coğraf- göre Nihat ve Yılmaz da o tarih- ya Fakültesi’nin önüne geldiği- ir okuma günleri düzenler, kazananlara, lerde yayın dünyasına dergilerde miz zaman “Ben sinemaya başlı- tenekesiyle zeytinyağı, kutusuyla ma- girmiş olmalılar. karna ve don-gömlek armağanı verirdi. Nihat, akıl almaz bir şey, yorum. Benden sonra Nihat ve sen geleceksiniz” dedi. Adana’da solcu bilgin Kolonyacı Türkiye’de yayımlanan şiirle- Şükrü, Mersin’de folklor bilgini, ede- Şaşırmıştım. Gide gide Hergele re benzemeyen şiirler yazıyordu biyat öğretmeni Cahit Öztelli, Paris’ten o sırada. Ankara’nın, İstanbul’un Meydanı’nda bir otele vardık. Atıf Yılmaz ve Nurhan Nur’la, film gelen resim öğretmeni Haşmet Akal İkinci Yenilerine benzemeyen şiir- vardı. Ve asıl önemlisi Akkahve vardı. ler. Tuzlu Bastoncuk (Baton Salé) ekibiyle tanıştım. Nihat, İstanbul’la, Ankara’yla mektup- adlı müthiş bir şiir yayımlamıştı. İş ciddi ve gerçekti. Bu Vatanın laşıyordu. Yılmaz’la beni Vedat Günyol’a Kitaplarına almadı bu şiiri. Çocukları ve Alageyik’i çekmek (Yeni Ufuklar) tanıtan Nihat’tır. O yıllar- Bir gün kızarak sordum. Meğer için Kapadokya’ya gidiyorlardı. da Yeni Ufuklar’da bir şey yayımlamak yitirmiş ve bulamıyormuş. Yılmaz başrol oynayacaktı, ayrıca >> çok önemliydi, öteki dergiler kapıları- Nihat kimseye benzemeyen şiir- asistanlık da yapacaktı. 16 17 Haziran 2021
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear