Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
BEHÇET ÇELİK’TEN ‘PATİKALARIN İYİ YANI’
,
‘Patikaların iyi yanı
her an yolda olmak!’
Behçet Çelik, İletişim Yayınları tarafından yayımlanan ve 11 öyküden oluşan Patikaların İyi Yanı’nda, yüksek
binalarla kuşatılmış kalabalık şehirlerde yaşayan kent insanının çıkmazlarını, sıkıntılarını, iç dünyalarını
dile getiriyor. Yollarda harcanan, kasvetli mekânlarda uzun çalışmalarla geçen zaman, işsizlik, parasızlık,
çaresizlik üçgeni, emeğin sömürüsü, anlaşılamadığımız sığ ilişkiler, paranoya ve sanrılarla kuşatılmış beyinlerimiz,
yalnızlığımız hepsi var bu öykülerde.
ha dönmemek üzere saptığımı düşünürdüm…
NURDANE ÖZDEMİR SAĞKAN
Patikaların iyi yanı, oradan yürüdüğün-
de ‘aman, yola girdim’, ‘eyvah, yoldan
çıktım’ derdi olmaması. Her an yoldaymış-
KOKULAR VE DOKULAR!
sın, ayak bastığın her yer yolmuş.”
Behçet Çelik tüm roman ve öykü kitapla-
rında olduğu gibi Patikaların İyi Yanı’nda
DURMA, ANI HİSSET!
da (İletişim Yayınları) iç dünyada olup bi-
“O Andan da Geçmek”te, eskimiş bir
tenlere, oradaki karanlık noktalara, küçük
sallanan sandalyenin bir denge noktası-
anlık ışıklar tutma çabasını sürdürüyor.
nın olduğunun farkına varılması; “o an-
Geçmişle hesaplaşmalar, geçmişin bu-
dan geçtiğini” bilmek olarak anlatılıyor.
güne uzantıları, şimdimize etkileri tüm öy-
Önemli olan, o anda durup kalmak değil, o
külerde kendilerine yer buluyor.
anı hissedebilmek. Şehirlerin taşarak, say-
Öyküler birbirinden çok farklı temaları an-
fiye yerlerini de içine katması.
latıyor görünse de kahramanların iç sıkın-
“Toprağa birer kama gibi saplanmış si-
tıları, çıkmazları, çözüm arayışları, düşün-
teler” yüksek binalar, viyadük ve üst geçit-
ce ve duyguları, benzer yanlar barındırıyor.
lerle, eskinin izlerinin silinmesi anlatılırken
Öykü isimleri, öykülerin içerikleri hak-
“Yine de buraların sayfiye olduğu zaman-
kında fazla ipucu vermiyor, öykünün bü-
ların ruhu, bir yerlerde kalmış,” deniliyor.
tünlüğü içinde yerini alıyor. Öykülerde
“İnce U” isimli öyküde, iyiliklerin, jest-
mekân betimlemeleri de önemli bir yer tu-
lerin, kıymetinin geç bilinmesi, insan do-
tuyor, seçilen sözcükler, mekânları bize
ğasının olağan sonucu olarak anlatılıyor.
göstermek için açılan kapılar gibi.
dildiğimiz işyerlerimiz, evlerimiz, seyrel- nün kahramanı Beril, ailenin en sağlam diya-
“Göz Aşinalığı”nda, orta yaştaki Engin ve
Öykülerde yer alan kokular ve dokular
me telaşıyla kapatılan pencereler, battani- log kurma yolunun küsmek barışmak oldu-
üniversiteyi yeni bitiren Banu’nun her gün
da dikkat çekici: “Rutubetli, kireçle bada-
yenin altına sığınmalar var. ğunu söylüyor ve ailecek hiçbir şey yapma-
aynı kafeye gidip göz aşinalığına karşın
nalanmış, rengi dalga dalga atmaya yüz
dan, hep bir şeyler beklediklerini fark ediyor.
hiç selamlaşmamaları, bir tesadüf sonucu
tutmuş bir duvarın tozsu kokusu.”
DİYALOG VE SUSMAK!
“Amcası daldığı yerden dönmek bilme-
gece yarısı parkta karşılaşmalarıyla başla-
Daha çok güneş vurduğunda hissedilen
“Lahmacunun Kıtırı ya da Kesintisiz Boş- yince…” ve halanın ağır susuşuna atfen
yan tanışmaları anlatılıyor.
giysilerin küllüğün, ucuz şarabın birleşmiş
luk” isimli öyküde, düşüncelerin de cismi, “Bu kez bir şeye benziyor susuşu, hem de
“Bulutun İçinde” öyküsünde, umudun
rahatsız edici kokusunun yayıldığı portatif
ağırlığı olduğu, uzayda yer kapladıkları, bir çok benziyor” gibi cümlelerle yazar, bir
hep var olduğu, “Her şey bitti, buraya ka-
giysi dolabı. Yazarın “Yalnızlığın bir kokusu
sıkışmışlık, boşlukta kalmışlık etkisiyle var- durum öyküsüne sözcüklerin kıvraklığını
darmış dedim. Değilmiş, asıl o zaman baş-
varsa tam da bu” diyerek yaptığı benzetme.
lıklarını hissettirdikleri, düşüncelerin denge- katarak, akıcılığı da artırıyor.
lıyormuş, her şey bittikten sonra” cümlele-
Kitabın ilk öyküsü “Seyrelme
mizi bozduğu zamanlarda, düşüncelerden de riyle anlatılıyor.
Telaşı”nda, şehrin tozunun güneşe ait zan-
düşülebildiğini görüyoruz. ‘BASTIĞIN HER YER YOL!’
“Kim inkâr edebilir, göze görünenler-
nedildiği saatler, insanlar, hayvanlar ve bi-
Yazar, “Olabilecek en çıkışsız yer bir ka- Kitaba da ismini veren “Patikaların İyi Ya-
naların siluetlerinden ibaret oldukları, sığ le, içe doğanların, kendimizi apansız ara-
fesin içi, parmaklıkların ardı değil, kesinti- nı” öyküsünü en iyi karakterlerden Nermin larında bulup yanlarına sokulduklarımı-
arkadaşlıkların birlikte yenilen yemekle
siz boşluk” diyor ve bunun aklın zihnin öte-
doldurulan boşlukları… dile getiriyor: “Bir ana hikâyesi var insan zın, harflerin, tınıların, görüntülerin, ka-
sinde bir korku ve dehşet yarattığını anlatı- ömrünün, yaşam yolu gibi bir şey, bir de tali
Teknolojinin bir yandan yaşamımızı ko- rabasanlar, kaygılar, sanrılar gibi, hiç
laylaştırıp, diğer yandan insanlardan uzak- yor. Öyküye ismini veren “Lahmacunun kı- yollar, sokaklar, hikâye parçacıkları. Böyle değilse onlar kadar dahil olmadığına
laştırması görünmez boşlukların farkına tırı,” bir tesadüf gibi aradan öyküye giriyor. zannederdim. Birkaç yıl öncesine kadar bu hikâyemize…” diyen yazar, bizi de bu dü-
varmamız. Kale duvarları gibi içine hapse- “Upuzun Cümleler” isimli öyküde, öykü- ana yolun sona erdiğini, ana yoldan bir da- şüncelerin akışına katıyor. n
MICHAEL STOLLEIS’TEN ‘YASANIN GÖZÜ’
anınmış hukuk tarihçisi Michael Stolle- bugünkü hukuk devletine kadar “yasa” kavra- üzerine tanrısal özelliklerin yüklendiği göz, mo-
is, Yasanın Gözü’nde (Ayrıntı Yayınları / mının temelinde görmek, gözlemek ve denetim dern dünyada yasaların her yerde geçerli olan
T Çev. Arif Çağlar / 112 s.), yasaların ege-
düşüncesinin yattığını ve bunun geçirdiği evrele- egemenliğinin ve herkesin yasalar önündeki eşit-
menliğinin simgesi “her şeyi gören göz”ün tarih
ri canlı bir şekilde gözler önüne seriyor. liğinin, kısacası hukukun nesnelliğinin gösterge-
içinde taşıdığı anlamları hukuk açısından inceli- si olarak kullanılmıştır.
Bugün Akdeniz ülkelerinin çoğunda yaygın
yor. Kitapta, yasaların üstünlüğü ilkesinin Eski bir biçimde nazarlıklarda kullanılan göz simge- Özellikle Alman anayasa, idare ve kamu hu-
Mısır uygarlığından günümüze dek göz simge- si Eski Mısır’ın adaleti temsil eden hem Tanrı kuku tarihi konusunda uzman olan Michael Stol-
siyle gösterdiği süreklilik zengin bir görsel mal- hem Kral Osiris’in asasındaki gözdür ama aynı leis, Alman hukuk tarihinde devlet fikri, adalet
zeme ve dille anlatılıyor. Stolleis kitabında tarih- zamanda Fransız Devrimi’nin de adalet simgesi kavramı, anayasa ve sosyal hukuk konularındaki
ten güçlü ve çarpıcı alıntılarla en eski çağlardan olmuştur. Eski dünyada ve geleneksel kültürde çok sayıda kitap ve makalesiyle tanınıyor. n
12 KITAP
17 Haziran 2021