Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ÖYKÜDENLİK… Hemingway çıraklığından yazarlığa… Ferit Edgü, “‘1950 Kuşağı’ adını alacak” kendileri için, “toplumdaki değişim rüzgârını arkalarına almış yirmi yaşlarındaki bir avuç gencin, yazın dünyasına yeni bir yön vermek istemelerine şaşmamak gerektir” diyor. Yazarlığa niyetlenenler bugün ne istiyor peki? 23Temmuz, yazınımızın benzersiz değeri Fethi Naci’yi yitirişimizin on ikinci yıl dönümü. Onun verimleri, yalnız yeni başlayanlar için değil her yazar açısından baştan sona birer ders niteliği taşıyor taşımasına ama yetkeliğine bu gözle bakanlar nerede peki Fethi Naci’nin? Onu sevgiyle, minnetle anıp yazarlık üzerine söylenenlere geçelim gelin biz. Ölümünden çok sonra Onat Kutlar’ın kimi öyküleri, Karameke (YKY, 2009) adlı kitapta bir araya getirilirken Ferit Edgü, kaleme aldığı “Sunu”sunda sözü 50 Kuşağına getirip “yarışırcasına ilk kitaplarımızı çıkardık”, “yeryüzünün tüm gerçek yazarları gibi kendi dünyamızı kurmanın peşindeydik,” diyor. Ferit Edgü, “yarışırcasına” kitap yayımlamaktan söz etse de 1950’lerde yıl içinde kaç şiir, öykü kitabı, roman yayımlanıyordu dersiniz? 1980’lere dek neredeyse değişmeden birkaç on kitapta kaldı bu sayı. Bu alanda patlama 80’den sonra yaşandı görece, 90’dan 2000’den sonraysa tutulamadı denebilir pekâlâ. Geçmişte kitapsız göçen yazarlar olurdu, günümüzde herkes kitaplı. Artık iki bine giden şiir, öykü, roman kurmaca kitap yayımlanıyor her yıl. İlk kitaplar var ayrıca. Yazarlık atölyeleri de birçok kentte yazar fabrikası olarak çalışıyor. Bu arada sergenlerde yaratıcı yazarlık üzerine kitaplar dizi dizi. Karantinada bile atölye çalışmalarının çevrimiçi sürmesi alana dönük iştahı gösteriyor zaten. BİR BÜYÜK YAZARLIK ANITI: ERNEST HEMİNGWAY Adı bilinen yazarların, “yazma”ya dönük kaleme getirdikleri de ilgi görüyor. Ernest Hemingway, örnekçe halindeki yazarlığıyla dünya edebiyatının başta gelen adlardan biri. Yazarlıkta yapıp etmeleri, söyledikleri dikkate alınan, üzerine yapıtlar üretilmiş bir “anıt” da diyebiliriz onun için. Son olarak Larry W.Phililips’in derleyip yayına hazırladığı Yazma Üzerine (Çev.: Elif Derviş, Bilgi, 2019) adlı yapıt bu bağlamda yetkeliğine örnek. 1958’de, “Ben hep yazar olmak istemiştim,” diyen Hemingway, gençken de şöyle söylüyor: “Yazmak zor bir iş (.) ama hiçbir şey insana kendini daha iyi hissettirmiyor.” (25) 1925’te delikanlıyken söyledikleri, onun nasıl bir bilinçle yola çıktığını ortaya koyuyor: “Tüm öykülerimde gerçek hayatın verdiği hissi anlatmaya çalışıyorum…” (45) Hayatı olduğu gibi anlatmayı değil bunu bizde yeniden kurdurma yönündeki kararlılığını sergiliyor yazar. Yine bu yıllarda kulağa küpe yapılacak şu sözleri de anımsanmalı onun: “…[B]en bir sözcüğü, yerine başka bir şey gelebiliyor mu diye düşünmeden asla kullanmam…” (97) Aradan çeyrek yüzyıl geçtikten sonra bu kez şöyle ek liyor: “…[E]ğer bir yazar sözlüğe ihtiyaç duyuyorsa yazmamalı. Sözlüğü baştan sona en az üç kez okuyup sonra da ihtiyacı olan birine ödünç vermiş olması gerekir.” (50) Hemingway, Yazma Üzerine adlı yapıtta, dünya edebiyatında neden önemli bir yazar olduğunu da ortaya koyuyor böylece. BELMA ÖTÜŞ BASKETT; “SONSUZA DEK HEMINGWAY”... Hemingway’in Türkiye yayıncısı Bilgi, Belma Ötüş Baskett’in büyük emek ürünü Sonsuza Dek Hemingway (2020) adlı yapıtını da dağarına aldı. Bu çok yönlü inceleme, yazınbilimsel değeriyle kılavuz alınabilecek temel başvuru yapıtı. Söz konusu başucu kaynağında, Hemingway, bir roman karakteri olarak mercek altına alınıyor. Gerek yaşamı gerekse yapıtları açısından yazarı öne alan Belma, kitabını, başkalarının yazdığı yaşamöyküsel, kurmaca yapıtlarla da destekleyip yaratıcı bir Hemingway portresi çıkarıyor. Örnekse Kübalı yazar Leonardo Padura Fuentes’in Hemingway’i roman karakteri olarak işlediği Elveda Hemingway adlı romanı üzerine aktardıkları çarpıcı onun. (233 vd.) Yazar, “Boston’daki Hemingway Kütüphanesi’nde yaptığım çalışmalarda Hemingway’in müsveddelerini görme, inceleme şansım oldu,” deyip onun, “Türkiye’den yolladığı haberlerin geçirdiği evreler” (151) üzerinde duruyor. Büyük yazarın Türkiye, Türkler konusundaki yazıları, edebiyat dışı okur kesiminin de ilgisini çekecektir kuşkusuz. Yazarlığa soyunanlarsa yazın devi Hemingway’e özgülenmiş seçkin bir yapıtla karşı karşıya. DÜNYA DAMLASI Haruki Murakami; “Mesleğim Yazarlık”… ‘‘Y azarlık” alanında kendilerine yayın arayanların genelde başvurabileceği bir başka yapıt, Haruki Murakami’den: Mesleğim Yazarlık (Çev.: Ali Volkan Erdemir, Doğan, 2019). Murakami, başlangıcından günümüze kendi yazarlık yaşamıyla kur duğu, bağla, yine kendi okurunu da buna katıp özyaşamöyküsel tatla sürdürdüğü denemeler toplamında kimi yazarlara yer açıp alanda yapılabileceklere yönelik metinleriyle ön açıyor. Sözgelimi Dostoyevski için söylediği şu söz kimin ilgisini çekmez: “Bence Dostoyevski kesinlikle çok büyük dolapları olan kocaman bir beyne sahipti.” (153) Murakami, yararlı öneriler getiriyor. Örnekse, “Deneyimlerime göre, ken di özgün yazım tarzını ve hikâyelendirme şeklini bulup ortaya çıkarmak için ilk çıkış noktası ‘kendime bir şeyler katmalıyım’ düşüncesinden ziyade ‘kendimden bir şeyler eksiltmeliyim’ olmalı” (72) sözü, göz ardı edilebilir mi? Sonuçta andığım bu üç yapıtın bize imleyip gösterdiği şu: İsteyen herkes, yazarlığa soyunabilir. Diyelim niyetlendiniz. Ama şu sorudan kurtaramazsınız asla kendinizi: Yazar olmak istediniz, oldunuz, ama sizin yapmak istediğiniz ne? Ayşenur Tanrıverdi; “Yeryüzünün Derinliklerinde…” H erhangi bir not yok ama anlaşılıyor, Yeryüzünün Derinliklerinde Olup Bitenler, öykü demeti bir ilk kitap. İlk kez okuyorum zaten Ayşenur’u. Yazar bütün öykülerini, fantastik evrenler üzerine kuruyor. Bu temelde acelesi olup heyecanla anlatan biri havasında geliştirdiği metinlerle geliyor yapıtında. Buna grotesk uçlarla ironik yaklaşımlar eşlik ederken anlatı farklı renkler kazanıyor. Ayşenur, olayları coşkuyla sıralıyor ama birer aktarı olarak bırakmıyor, olaylara değil ardındaki anlam öbeklerine, artalana götürüyor bizi, o zaman öykü, farklı katmanların, çoksesli anlamlandırmanın önünü açıyor. Parlak söyleyiş örneklerine karşın dilde özensizliklere rastlanmıyor değil. Kimileyin kendini “kurma”nın cazibesine kaptırdığı izlenimi de bırakıyor yazar. Olgusal gereçleri kurgu evrenine yerleştirip bunlara yeni hayat veriyor böylece. Anlatmaya girişmeden öykü kişilerini yapılandırıp okura kurdurmakta, verdiği birkaç ayrıntıyla bunlara yeni hayat kazandırıp dikkati çekiyor. “Bisküviniz Bayım”, “Bir Büyükada Ziyareti” vb. bu yanıyla anılabilir. Yazar, öykülerine serptiği çeviri şiirlerle metinlerin hiçbirine çevirmen adını eklememiş. Çeviriler kendisine mi ait peki? Yine de geleneksel öyküleme dışında farklı biçemle anlatı kurmaya girişmiş bir yazar var karşımızda. Dikkatle izleyeceğim onu. Bakalım bizleri nerelere, hangi yazınsal serüvenlere uçuracak? www.sadikaslankara.com, her perşembe öyküroman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor. 10 23 Temmuz 2020