Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
HÜNER TUNCER’DEN ‘MUSTAFA KEMAL’İN SAVAŞLARI’ ‘Atatürk’ü yeterince tanımıyoruz!’ Doç. Dr. Hüner Tuncer incelemesinde, Mustafa Kemal Atatürk’ün, Trablusgarp Savaşı’yla başlayan ve Ulusal Kurtuluş Savaşı ile sona eren 11 yıllık dönemde yer alan savaşlarda oynadığı yaşamsal rolü ayrıntılarıyla anlatıyor. GAMZE AKDEMİR gamze.akdemir@cumhuriyet.com.tr n Mustafa Kemal’in dehasını savaştığı tüm cephelerde tarihi gerçekler ışığında ortaya koyuyorsunuz. İncelemenizin kronolojisiyle başlamak isterim söyleşimize. Kitabıma, Mustafa Kemal’in 19111912 yıllarında yer alan Trablusgarp Savaşı’nda oynadığı önemli rolle başlıyorum. Bunu Mustafa Kemal’in Balkan Savaşı’ndaki (1913), Çanakkale Deniz ve Kara Savaşlarındaki (1915) ve Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi (1916) ile IrakFilistinSuriye Cephesi’ndeki (19171918) katkılarıyla sürdürüp, mimarlığını yaptığı Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda (19191922) oynadığı yaşamsal rolle sonlandırıyorum. “‘ATATÜRKÇÜ VE ‘ATATÜRKÇÜ OLMAYAN’ SINIFLANDIRMASI AYIPTIR!”’ n İncelemenin farkını açarak devam edelim; kitabınızla amaçladığınız nedir? Ne yazık ki Atatürk’ü yeterince tanımıyoruz! 1950’den itibaren ülkemizi yöneten hükümetler, Atatürkümüzü gerçek kimliğiyle halkımıza tanıtmaktan bilinçli olarak kaçınmışlar ve bunun sonucunda, toplumumuzda “Atatürkçü” ve “Atatürkçü olmayan” diye yapay bir ayrışmanın doğmasına yol açmışlardır. Atatürkçü olmamanın anlamını ben bir türlü kavrayamıyorum. Çünkü bugün bizler, ülkemizde özgür ve bağımsız bireyler olarak yaşayabiliyorsak, bunu tek bir kişinin varlığına borçluyuz! İşte ben, “Atatürkçü olmama” gibi büyük bir ayıptan bir an önce dönülmesini sağlayabilmek amacıyla, bu kitabı kaleme aldım. n Çanakkale Savaşlarını Mustafa Kemal’in ismini anmaksızın anlatan ve yazan sözde tarihçilere ne sözünüz var? Ben bu soruya, İngiliz resmi tarihinde yer alan şu değerlendirmeyle yanıt vermek istiyorum: “Çanakkale’de geleceği elinde tutan komutan, üstün şahıs Mustafa Kemal’di. Mustafa Kemal’in Çanakkale muharebelerinde göstermiş olduğu çok yüksek sevk ve idare, fedakârlık ve feragat, her türlü övgünün üzerindedir ve bu hususta ne söylense azdır. Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşlarının kaderinde tek belirleyici rolü oynamış, Çanakkale’nin kaderini tayin etmiştir. Kı sacası Gelibolu Muharebeleri, bütünüyle Mustafa Kemal’in üstün deha ve zekâsıyla etkili olduğu bir tarihi anlatır.” MUSTAFA KEMAL: ‘İKİ DÜŞMANLA SAVAŞTIM!’ n Gerek Seddülbahir’de gerek Arıburnu’nda İngilizlerin planlarına ilişkin komutanlarını uyaran ama bu uyarıları göz ardı edilen Mustafa Kemal, bu duruma nasıl isyan etmiştir? Mustafa Kemal, bu konuda şöyle demekteydi: “Tüm savaş günlerinde iki düşmanla savaşmak zorunda kaldım: Dış düşman ve Türk yüksek komutası.” n Kitabınızda, “Büyük dev let adamı Atatürk, ta 1913 yılında Cumhuriyet ilkesinden söz etmektedir. Ülkemizde Cumhuriyet rejimini kuran, tek başına Atatürk’tür. Bazı aydınlarımızın ileri sürdüğü gibi, Cumhuriyet yönetiminin kurulmasında ‘Atatürk’ün silah arkadaşları’nın hiçbir payı olmamıştır” diye yazıyorsunuz. Bu sözlerinizi açar mısınız? Mustafa Kemal, 1913 yılında askeri ataşe olarak Sofya’ya giderken, İstanbul’da Kâzım (Özalp) Bey’e şöyle demekteydi: “Bu hanedandan (Osmanlı hanedanı) memlekete hayır yoktur. Diktatörlük milletleri mesut ve müreffeh kılmaz. Devletin esasını Cumhuriyet prensiplerine göre hazırlamak lâzım.” 23 Temmuz 1919 tarihinde toplanan Erzurum Kongresi’nde de Mustafa Kemal Mazhar Müfit Bey’e, “zaferden sonra hükümet şeklinin Cumhuriyet olacağını” not ettirmiş ti. Ancak Mustafa Kemal’in arkadaşlarının çoğu, Cumhuriyet’in ilan edildiği 1923 tarihinde bile Cumhuriyet düşüncesinden çok uzaktı. TRABLUSGARP’TA MUSTAFA KEMAL RUHU n Trablusgarp… Mustafa Kemal’in halkla bütünleşmesi açısından da bir dönüm noktası… Trablusgarp’ta İtalyanlara karşı mücadelede nasıl bir strateji izledi ve Trablusgarp Savaşı’ndan neler öğrendi Mustafa Kemal? Mustafa Kemal ve arkadaşları, Trablusgarp Savaşı’nı, kendi sorumlulukları altında ve Hükümet’ten bir şey beklemeksizin başlatmışlar ve başarıyla sürdürmüşlerdi. Trablusgarp’ta yeni bir Türk ruhu uyanmaktaydı. “Mustafa Kemal Ruhu”, belki de ilk kez, İtalyanlara karşı savaşan genç Osmanlı subaylarını sarmıştı. Batılılarca “hasta adam” olarak nitelendirilen Osmanlı Devleti, yeni bir ruhla canlanmış gibiydi. Tobruk Muharebesi Mustafa Kemal’e, daha sonra Çanakkale Savaşlarında çok işine yarayacak olan bir askerlik dersi vermişti: Denizden topçu ateşiyle desteklenen bir düşmanın karaya çıkartma yapmasını önlemek imkânsızdı. YABANCI KOMUTANLAR VE RESMİ TARİHÇİLER NE DİYORDU? n Tüm mevcut kuvvetlerin Mustafa Kemal’in kumandasına verilmesine ilişkin, Liman von Sanders ile Mustafa Kemal arasındaki o çarpıcı diyalogdan yola çıkarak sorarsam; birbirleri hakkındaki görüşlerine ilişkin neler söylersiniz? Öncelikle Liman von Sanders ile Mustafa Kemal arasındaki o çarpıcı diyaloğu kısaca hatırlatmak isterim: Ordu Kurmay Başkanı Kâzım (İnanç) Paşa; Liman von Sanders adına Mustafa Kemal’i telefonla arayarak, Liman Paşa’nın, Çanakkale kara savaşlarının seyrine ilişkin Mustafa Kemal’in ne gibi bir önlem alınmasını düşündüğünü öğrenmek istediğini iletmişti. Mustafa Kemal’in, bu soruya yanıtı şu oldu: “Bu dakikada tek bir önlem kalmıştır ve bu da, bütün mevcut kuvvetlerin tahtı kumandama (komutam altına) verilmesidir.” Sanders, alaylı bir karşılık vermiş ve “Çok gelmez mi?” diye sormuştu. Mustafa Kemal’in yanıtı ise şu oldu: “Az gelir!” Von Sanders, Mustafa Kemal’in sorumluluk almaktan hoşlanan bir subay olduğunu düşünerek, onu 9 Ağustos 1915’te Anafar talar Grup Komutanlığı’na atamıştı. Mustafa Kemal ise genel olarak Alman subaylarının ve komutanlarının Osmanlı Ordusu’nda görevlendirilmesine karşıydı, çünkü Almanlar, öncelikle kendi ülkelerinin çıkarları doğrultusunda hareket edeceklerdi. ‘TÜM MUHABEREBELERİN TEK MİMARIYDI’ n Mustafa Kemal’in Ulusal Kurtuluş Savaşı konusundaki düşünceleri en önemlisi kuşkusuz. Söyleşiye noktayı onun sözleriyle koyalım. Kuşkusuz. Mustafa Kemal Nutuk’ta, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı şöyle değerlendiriyordu: “Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle neticelendirilmiş olan bu harekât; Türk ordusunun, Türk subaylar ve kumanda heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihte bir daha tespit eden muazzam bir eserdir. Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve bağımsızlık fikrinin ölümsüz abidesidir. Bu eseri vücuda getiren bir milletin evladı, bir ordunun başkumandanı olduğumdan ilelebet mesut ve bahtiyarım.” Mustafa Kemal Paşa, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda yer alan bütün muharebelerin tek mimarıydı! n Mustafa Kemal’in Savaşları / Hüner Tuncer / Cumhuriyet Kitapları / 256 s. / 2020. 4 11 Haziran 2020