Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
KITAP l BEBEK l ÇOCUK cumhuriyetkitapcocuk@gmail.com l GENÇ BURCU YILMAZ l HAFİZE ÇINAR GÜNER l SİMLÂ SUNAY TAŞ KÂĞIT MAKAS Sudan çıkmış balıklar, böcekler ve ötekiler... Aslında herkes farklı mıdır? Yoksa bazıları daha mı farklıdır? Normali tanımlamanın güçlüğünü düşününce farklı olanı anlamak da zorlaşıyor haliyle. Alışıldık olanın dışında kalanı farklı veya sıradışı olarak tanımlamak çok kestirme bir çözüm. BURCU YILMAZ Y akın zamana dek evin dışını dehşetli bulurdum. Bu kimi zaman öyle bir hal alırdı ki havuz başında bir heykel gibi hissederdim kendimi. O heykeli kalakaldığı yerden alıp eve götürmek başkalarına düşmesin diye saatlerce dururdum kaskatı kesildiğim yerde. İş bu raddeye varmamışsa herkesin bana baktığını, dahası onları rahatsız ettiğimi, çok dikkat çektiğimi, bir an önce ayaklarının altından çekilsem iyi edeceğimi düşünürdüm en iyi ihtimalle. Çocukluktan kalma hasarlardı sanırım bunlar. O zamanlar kimsenin beni anlamadığını, çok farklı olduğumu düşünürdüm. Bu hislerle “Olsun, farklı olmak aynı olmaktan iyidir” diye baş etmiş ve ne heykel ne de böcek olmuştum. Büyüyünce daha büyük bir heykel ve daha büyük bir böcek oluyorsunuz oysa. Buna sosyal fobi diyor doktorlar ve sizi “düzeltmeyi” beceriyorlar. * Size bu satırları karantinamın sekizinci gününde yazıyorum. Haftalar önce yazmak üzere ayırdığım iki kitap, durumuma pek uygun düşüyor. İç seslerimden birkaçı “Bir zamanlar evden hiç çıkmak istemeyen, kış uykusuna yatmak isteyen bir ayı olmayı diliyordunuz Burcu. Peki şimdi dükkânda işler nasıl?” diye soruyor. Dükkânda işlerin kesat olmaması için elimden geleni yapıyorum ama zorlandığımı itiraf etmeliyim. Yalnız olmadığımı sanıyorum. Fran Pintadera’nın yazıp Christian Inaraja’nın resimlediği Sâfi ve Ötekiler ile Maria José de Telleria’nın ya zıp çizdiği, henüz Türkçeye çevrilmemiş Come Un Pesce Fuor D’acqua (Sudan Çıkmış Balık Gibi) kitaplarındaki kahramanlarla özdeşlik kurup bugünümü de böyle kurtarıyorum. SÂFİ Sâfi başkalarına benzemeyen bir adam (en azından o öyle sanıyor). Kimsenin onu anlamadığını kimi zaman da kendisinin hiçbir şeyi anlamadığını düşünüyor. Kendini dünyada hiçbir yere oturtamadığı için fark edilmeden gelip geçmeye bakıyor (ah Sâfi, büyük böcekler öyle kolay kolay gözden kaçmıyor) ama bu her zaman işe yaramıyor. Ne odakta olmayı seviyor ne görünmez olmayı… Bu dünyada kendi yerini bulmanın hiç kolay olmadığını biliyor. Bir defacık olsun kendini tuhaf bir böcek olarak görmemek istiyor Sâfi ama dünyanın geri kalanıyla bazı ortak yönleri olduğunu da biliyor. Neredeyse… Sâfi ve Ötekiler, çizerin resmin kitaplardaki rolünün önemini apaçık ortaya koyan bir kitap. Aynı zamanda yazar çizer uyumunun önemini… Zira yazılı metin bizi Sâfi’nin başkalarından ne kadar farklı olduğuna ikna etmeye çalışırken resimler onun da aslında herkes gibi olduğunu ya da herkesin Sâfi gibi olduğunu gösteriyor ve metnin ironisi apaçık ortaya çıkıyor. Kolayca didaktik olabilecek bir konuyu; hepimizin biricikliğini öte yandan bu biricikliğin doğurduğu birliği hem neşeli hem ironik biçimde ele alan kitap, basit ve renkli çizimleri, Türkiye’de alışık olduğumuz resim kitaplarınkinden farklı formuyla kendini hemen fark ettiriyor. Kitabın yayımcısı Nesin Yayınevi’nin, yayımladığı çeviri kitapların güzelliği, farklılığı ve kalitesiyle okurlar için yıllardır ayrı bir yerde durduğunu söyleyebilirim. Son yıllarda yayımladığı telif resim kitap ları göz önünde bulundurunca, benzer ayrıcalıkta bir yeri bu anlamda da edineceğini sanıyorum. Öte yandan, resim kitaplarının arkasındaki yaş cetvelini 7’den 70’e, yani hem küçüklere hem büyüklere, olarak değiştirmeleri de bu tür kitapların sadece okul öncesi çocuklara hitap ettiği yönündeki anlamsız yargıyı kırmaya yönelik anlamlı bir karşılık olmuş. İKİ BALIK Kitaplarına kelimenin tam anlamıyla bayıldığım bir İtalyan yayınevi var: Kite Edizioni. Bir okur olarak, yabancı bir kitaba baktığımda onun yayınevini tahmin edebilmem, yayıncının başarısını gösterir bir nitelik. Come Un Pesce Fuor D’acqua’nın Kite Edizioni’den çıkmış olması yayınevine ve kitabın yaratıcısı Maria José de Telleria’ya duyduğum hayranlığı bir kat daha artırtı ve beni hiç şaşırtmadı. Bu defa kahramanımız iki çocuk. Kitabın kapağında, adının altında “anzi due” yazıyor daha küçük puntolarla. Bu “aslında iki” anlamına geliyor. Yani “Sudan Çıkmış Bir Balık Gibi Aslında İki” diyebiliriz kitabın tam adına. Kitabın asıl kahramanı oğlan kendini daima dışarıda kalmış, kafası karışmış, kaybolmuş hissediyor. Ve kimse ona bir şey demese de aslında herkesin her şeyi fark ettiğini anlıyor. Tam da bu sahnede oğlanın başında pek sevimli, üç çizgiden ibaret kırmızı bir külah / şapka beliriyor. Kahramanımız suratını asmış uzaklaşırken bisikletli bir kız çocuğu, elinde oğlanın külahı, sesleniyor: “Hey, şapkanı unuttun!” Ardından külahı oğlanın başına yerleştiriyor ve her şey değişiveriyor. Artık zamanın ve mekânın dışında hissetmekten birlikte zevk alıyorlar. Kaybolmayı kendileri tercih ediyor ve kimse bir şey demese de onlar farklı olduklarını biliyor ve bunu seviyorlar. Bu arada başlarında aynı kırmızı külah olan başka çocuklar da görüyoruz sayfalardan birinde. Kısacık, güçlü bir metin böyle incelikli, üzerine kafa yorulmuş çizimlerle buluşunca ortaya kalp eriten bir kitap çıkıyor. Bu satırların yazarı, Telleria’nın çizimlerine bakmanızı salık veriyor size. Basit çizgilerin ne denli samimi ve güçlü bir etkisi olduğuna ikna olacaksınız. Come Un Pesce Fuor D’acqua, arka kapağında “Var olmanın pek çok yolu var.” diyerek kitabın neredeyse bütün meselesini ortaya koyuyor. Yine de metin, çizimlerinin etkisiyle, konuyu birazcık daha açıyor. Aslında herkes farklı mıdır? Yoksa bazıları daha mı farklıdır? Normali tanımlamanın güçlüğünü düşününce farklı olanı anlamak da zorlaşıyor haliyle. Alışıldık olanın dışında kalanı farklı veya sıradışı olarak tanımlamak çok kestirme bir çözüm. Dilerim, karantinalarımızdan böceklere dönüşmüş halde çıkmayız ama daha önemlisi dilerim dünyanın kendisi kocaman bir böceğe dönüşmez. n Sâfi ve Ötekiler / Fran Pintadera / Resimleyen: Christian Inaraja / Çeviren: Ayşe Nihal Akbulut / Nesin Yayınevi / 2020 / 40 s. / 6+ yaş Come Un Pesce Fuor D’acqua / Maria José de Telleria / Kite Edizioni / 2018 / 28 s. / 6+ yaş 10 2 Nisan 2020