Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İSMAİL GÜZELSOY’DAN ‘Kıpırdamıyoruz’ Yazar, yeni romanında; aşkı, insan olmayı, bizi biz yapan değerleri eski İstanbul’un dekor olduğu bir kıyamet senaryosunun içinde anlatıyor. Kıpırdamıyoruz, kötülük ve iyiliği yeniden tanımlayan, okura son günlerini yaşadığını sanan bir toplumun, nasıl bir psikolojiyle kaosa sürüklenebildiğini fotoğraflayan etkileyici bir roman. SİNEM GÜNDEM ARALIK 2020 ‘‘Zaman kadar uzakta” diyor romanın kahramanı Settar, rüyasında uzaktan duyduğu bir sesi köpeği Dilidışarıda’ya anlatırken… Anlıyorum ki tek bir derdi yok bu hikâyenin. İyilik ve kötülüğün dışında zaman ve durmak da bu romanın ana tasası. Settar’ın “Kıpırdamıyoruz” dediği anlarda aklına kazıdığı insanların fotoğrafları da zamanın ve sırların bir dışavurumu. Bu hikâyede durmak, kıpırdamamak insanları, onların dertlerini anlamak aslında. İsmail Güzelsoy, iyilik ve kötülüğün ne kadar da görece kavramlar olduğunu öyle bir anlatmış ki; Dilidışarıda’nın ailesini katleden görevlilerin kendilerini katil olmaktan soyutlayan umursamazlığı, bir anne köpeği ve yavrularını onların elinden kurtarmak isteyen küçük çocuğun saflığı bugün de kafamızı hangi yana çevirsek orada, yanı başımızda. Kötülük, kötülük yaptığına inanamayanların eylemi sanki, öyle sıradan, öyle gerekli… Başka çareleri, başka seçenekleri yokmuş gibi. Eski İstanbul da var Kıpırdamıyoruz’da eski İstanbul’un insanları da… Birkaç güne kıyamet kopacak iddiasıyla karışan şehri anlatırken seyretmeye doyulamayan bir manzara gibi 40’ların, 60’ların İstanbul’u. Zamanın bize unutturdukları da yer almış kitabın satırlarında. KELİMELER BİRİKTİRMEK Bir zamanlar İstanbul bir direksiyonu ya kalası kendine araba yapmış insanların da sokaklarıydı mesela. Güzelsoy “Gündüz ve gece, hiç durmadan trafikte I·stanbul’u turalayan Murat’ın kalastan arabasının önünde bir Chevrolet arması vardı” diye anlatırken Şevrole Murat’ı; sahi hayalden arabalarıyla caddeleri turlayan bu insanlar nereye gittiler diye düşünmemek işten bile değil. “Bir hayatım daha olsa, kelimeler biriktirirdim” diyen kendine ait olmayan bir hikâyeye inandırılarak büyümüş Settar’ın kıyametin kopmasına günler kala kendini arama yolculuğu yer yer yaşanan doğaüstü olaylarla okuyanı ürpertiyor ama aşkın kendiliğinden var olduğunu anlattığı satırlarla da iç ısıtıyor. Hayatı incinmiş ruhlar bahçesi olarak algılayan Settar’ın fotoğrafFETHİ KARADUMAN larını çektiği insanlar yani hepimiz özelinde söylediği gibi “Fotoğraf çektiren herkes zamanda seyahat eder”. FAAL KÖTÜLÜK, PISIRIK İYİLİK! Kıpırdamıyoruz’u okurken küresel bir pandeminin tam ortasında maskeli, mesafeli yeni hayatlarımıza bakıp; kıyameti her an yaşıyor olduğumuz ihtimalini düşünmeden edemedim. Her şeyin birbirine girdiği, yalanla gerçeğin ayırt edilemediği, eskinin ahlakını, saygısını arar olduğumuz bu yeni dönemde de romanın baş kahramanı olan Settar’ın babasının şu sözleri aydınlatmaya yetiyor içinde bulunduğumuz çıkmazı: “Ko¨tu¨lu¨k, acz ile onu temaşa edenlerden kuvvet alır. Ko¨tu¨lu¨k ile iyilik arasında ne fark var, biliyor musun? Ko¨tu¨lu¨k faaldir, iyilik pısırık ve korkaktır. Faal iyiliği icat etmeli”. “Zehirli bir ırmaktı zaman… Kıyısına çıkamadığımız bir nehir ne boğulduk ne kurtulduk” diye anlatmış İsmail Güzelsoy zamanın acımasızlığını. İyilikle kötülüğü, her şeye rağmen kendini arayan insanların var olduğunu da kopacağına sorgusuz sualsiz inanılan kıyamet iddiasıyla. n Kıpırdamıyoruz / İsmail Güzelsoy / Doğan Kitap / 328 s. / 2020. 17 Aralık 2020 19 Çeviren: Barış Özkul, Politika, 148 sayfa Tüm yönleriyle ‘‘diktatörlük hastalığı’’ Epey bir süredir ülkeler liderleriyle, liderlerinin siyasi tercihleriyle ve önüne izm gelen ideolojilerle anılıyor ve anlaşılmaya çalışıyorlar. Bu, aslında toplumsal oluşumların liderlere indirgenebildiği ve diktatörlüğe meyyal bir siyasi kompozisyona da işaret ediyor. Uzun yıllara yayılan demokratik mücadeleler sonucu oluşmuş kurumlar ve gelenekler liderler tara ndan aşındırılıyor ve gereksizleştiriliyor. Ülkemizde Yakupyan Apartmanı romanıyla bilinen elAsvani, Diktatörlük Sendromu’nda liderlerin yükselişinin şekillendirdiği siyasi ortamda, diktatörlüğe evrilme potansiyelinin nedenlerini ve sonuçlarını irdeliyor, toplumların bu liderlere karşı nasıl “bağışıklık” kazanabileceğinin tahliline girişiyor. www.iletisim.com.tr iletisim@iletisim.com.tr vimeo.com/iletisim facebook.com/iletisimyayin twi er.com/iletisimyayin instagram.com/iletisimyayin