22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

‘DÜNYAYA AÇILAN SİNEMAMIZ VE YENİ BİR KUŞAK TÜRK SİNEMASI (20102020)’ ‘Büyük bir öfke içindeyim, dikensiz gül de batarmış!’ Atillâ Dorsay’ın yeni kitabında, yenileriyle karışmış kimi eski Yeşilçam anıları da var; Altın Ayı veya Altın Palmiye’ye uzanan başarılar, bizi terk edip gidenler, ‘star’lı dedikodular; arada kıvrılan polemikler, atışmalar, anekdotlar da... Ağırlık elbette filmlerin kendisinde. Bu yılların içerdiği çağdaşlıkta, yaratmada, gençleşmede.... Ve görkemli ilk çıkışlarda. Hepsi bu toplamın içinde. GAMZE AKDEMİR gamze.akdemir@cumhuriyet.com.tr n Uzun kronolojisi düşünüldüğünde bu kitabınızın bir öncesini anımsatarak ve peşinen bir sonrasını sorarak başlamalı söyleşimize.... Önceki kitaplarım Bir Ömürden Seçilmiş Tablolar adlı anılarım ve de Sinema Tarihinden: 50 Unutulmaz 50 Film’in ikinci cildiydi. Şimdiyse birçok projem var. Anılarımın tümüyle tartışmalara (hatta kavgalara!) eğilen yeni bölümü; Hayatımın Muhteşem Kadınları adıyla 2025 kadar hanım dostumla ilişkilerim; kendi çektiğim resimlerle süslü bir yeni Beyoğlu kitabı. Sonra da bir Unutulmuş Yazılar serisi. Artık hangileri çıkarsa... n Bu kitabınızın içerdiği 20102020 dönemi önemli bir dönemdi... Kesinlikle öyleydi ve yazılmalıydı. Ben zaten ortalama 10 yılda bir oturup yazdığı eleştirileri derleyen bir adamım. Bu, 70’lerden beri böyle. Yani son yarım yüzyılın tüm önemli filmlerinin kaydını tuttuğum söylenebilir. Bir tür çağdaş sinema vakanüvisi... 2020 önemli bir yıldı benim için. Çünkü Türk filmi yazılarımı 2010’dan beri kitaplaştırmamıştım. ‘İKİ ÖNCEKİ KUŞAK VEDA FİLMLERİNİ VERDİ’ 2014 yılında sinemamızın 100. yılını kutlarken yazdığım 100 Yılın 100 Türk Filmi ayrı. Orada işi başından almış ve deyim yerindeyse eski filmleri de keşfetmiştim. Ayrıca 2015’ten bugüne (oraya dek olanlar kitaplaşmıştı) yabancı filmler var. O da harika bir dönem olmuştu. O kitabın adı da Ne Çok Başyapıt Keşfettik Hayatımızı Değiştiren Filmler (20152020) olacak ve bir ay içinde çıkacak. n Dört bölümden oluşan Dünyaya Açılan Sinemamız ve Yeni Bir Kuşak’ın bölümlerinden de bahseder misiniz? Salt film eleştirileri değil. Yaşayan ve yitirdiğimiz sanatçı portreleri ve anılarla KURTULUŞ ARI koşut ilerliyor okuma. Alfabetik olarak dizilmiş 180 filmin yanı sıra, o yıllarda yaşadığım, karıştığım, tanık olduğum ve üzerlerine yazdığım olaylardan bir demet koydum. Sayısız yazı içinden özenle seçerek... Bunlar sanıyorum ki filmlerle koşut olarak ve de üçüncü bölümü oluşturan On Yılın Büyük Kayıpları bölümüyle birlikte, 2010’lara hak ettiği nostaljiyle bakmamızı sağlayacak. Sonra benim gözümle her yılın en iyi on filmi ve yine bana göre on yılın 60 filmi var. Böylece iyi bir filmi unutma riski kalmadı! n 20102020 arasında eski kuşağın az çalıştığına, sinema bayrağını gençlerin dalgalandırdığına inanıyorsunuz... Eski derken, iki önceki kuşak veda filmlerini verdi: Şerif Gören, Reis Çelik, Sinan Çetin, Erden Kıral, Osman Sınav, İsmail Güneş gibi...Orta kuşak diyebileceğimiz o efsanevi kuşak elbette yine iş başındaydı: Nuri Bilge, Ceylan, Zeki Demirkubuz, Reha Erdem, Derviş Zaim, Semih Kaplanoğlu Yeşim Ustaoğlu gibi... Arada kalan bir kuşak da öyle: Bence eskiyle yeniyi birleştirme ustaları olan Çağan Irmak, Yavuz Turgul, Tayfun Pirselimoğlu gibi. Cem Yılmaz veya Yılmaz Erdoğan da kendi alanlarında öyle..Tıpkı Ümit Ünal gibi. Ya da apayrı bir zirve olan Onur Ünlü. Elbette benim Türk sinemacısı saydığım Fatih Akın ve Ferzan Özpetek için de aynı şey söylenebilir. Ki ben onlara Fransa’dan Deniz Gamze Erguvan’ı kattım: Mustang’ın yönetmeni. ‘YENİ KUŞAK UMUT TAZELEDİ’ Ama bir de yeni kuşak geldi. Ve öyle iyi işler yaptılar ki, sinemaya umudumuzu tazelediler. Emin Alper, Pelin Esmer, Tolga Karaçelik, Özcan Alper, Mahmut Fazıl Coşkun, Kıvanç Sezer. Emre Yeksan, Ramin Matin... Ya da birer filmle kalsalar da biz eleştirmenlerin belleğine giren isimler ki kitapta niye devam etmediklerini sorguluyorum. n Bir de kitabın hatırlattığı, tümüyle unutulmuş filmlerden söz ediyorsunuz? Evet, kimileri doğru dürüst gösterime bile girmemiş veya gözden kaçmış filmler. Ki bazıları için notlar almışım. Onları geliştirerek birer eleştiriye dönüştürdüm. Böyle tam 11 film var. Şayet okurlarsa, yönetmenlerinden bir minnet duygusu da bekliyorum!.. n Kitabın sonlarında 10 Yılın En İyi Filmleri (ki 60 filmlik bir liste yapmışsınız) ilk 10 filmi söyler misiniz? Yönetmenleriyle birlikte söyleyeyim: Kış Uykusu (Nuri Bilge Ceylan), Kelebekler (Tolga Karaçelik), Ahlat Ağacı (Nuri Bilge Ceylan), Daha (Onur Saylak), Küçük Şeyler (Kıvanç Sezer), Bulantı (Zeki Demirkubuz), Sen Aydınlatırsın Geceyi (Onur Ünlü), Kız Kardeşler (Kıvanç Sezer), Kar (Emre Erdoğdu), Ayla (Can Ulkay). MASKELİ DÖNEMİN DAMGASI n Bu kitap yazıldığı “maskeli” korona döneminin açık koşulları ve artık tarih olmuş gerçeklerinin damgasını nasıl taşıyor? Öyle bir taşıyor ki....Dediğim gibi, zaten geçen yaz kotaracağım iki kitapla tam olarak çakıştı, koronavirüs olayı....Eve kapanmak zorunlu hale gelince, hele biz “65 yaş üstü”lere özel yasaklar getirilince, ben de “Bu tam fırsat, otur çalış” dedim kendi kendime... Üç aylık bir maratonla, iki kitap büyük ölçüde oluştu. Ve ben o yorgunlukla biraz tatile gittim: Mudanya kasabasına... Orada kalp ağrıları başladı ve arttı. Bursa’daki hastaneye gidince de teşhis kondu: Acele bypass. Hem de altı damardan... Neyse, ameliyat filan olup bitti. Ama benim aklım kitaplarda. Tam bir “profesyonel deformasyon”.. Birkaç hafta sonra döndük ve ilkini bitirebildim. Tüm bu olup biteni, bu yaşımda kaderin bir büyük sınavı sayıyorum. ‘TÜRKİYE BÖYLESİNE BÖLÜCÜ BİR İKTİDAR GÖRMEDİ’ n Özgürlüklerin böylesine kısıtlandığı, özellikle de medya üzerinde tam bir baskının oluştuğu döneme, dönemlere ve muhalif sanatçılara yaşatılanlara ilişkin hangi değerlendirmeleriniz var? Her aydın, hatta her aklı başında vatandaş gibi büyük bir öfke içindeyim. Türkiye böylesine bölücü, hukuka ve adalete böylesine sırt çevirmiş bir iktidar görmedi. Sözüm ona demokrasinin bu son aşamasında, sıra geldi AYM, barolar ve meslek odaları, AKP’de olmayan belediyeler veya HDP’de kalmış son yerel yönetimlerin tasfiyesine... Türkiye’yi kendileri için tüm dikenlerinden arınmış bir gül haline getirmek istiyorlar. Ama dikensiz gül de batarmış!... n Dünyaya Açılan Sinemamız ve Yeni Bir Kuşak Türk Sineması (20102020) / Atillâ Dorsay / Remzi Kitabevi / 272 s. 16 15 Ekim 2020
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear