Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Liu Xia / Şiirler İngilizceden çeviren: Yeliz Altunel Liu Xia, (1961 ) yenilikçi bir şair, fotoğrafçı ve ressam. 1982 yılında şiir ve kısa öykü yazmaya başladı; çalışmaları Çin’in önemli dergilerinde yayımlandı. 1989’daki Tiananmen meydanı olaylarından sonra şiir yayımlamayı bıraktı ve uzun süreli bir ev hapsi cezası aldı. Bu süreçte şiir çalışmaya devam etti ve otuz yıllık çalışmaları ancak 2015 yılında toplu olarak yayımlandı. Almanya’nın uzun süreli kampanyaları sonucu serbest bırakıldı ve Almanya’da yaşamaya başladı. Şiirleri kaçınılmaz bir şekilde lirik ve belgelere dayalıdır; gerçek hayatını alır ve poetik bir kayıt tutarlar. Liu Xia şiiri çalınmış bir hayatta benlik davasıyla ilgilidir; imgeleri heyecandan uzak ve kederlidir. cevatcapan33@gmail.com kaos Marguerite Duras beni seçti. zamanın merdiveninden çekip indirdi, kendi kendime geçirdiğim günlerimi bitirdi. memnun değilim artık sadece günlük hayatımın dış yüzeyini izlemekten. kafama vurulmasını istiyorum ve acı hissetmeyi. beni meşgul eder gerçek bir kaoshayali imgelerle kuşatılmışım. her yerde tuhaf gölgeler ve tuzaklar var her yerde artık bu odanın sahibi değilim. talan edilmişim. bana emirler yağdırır çılgın sarhoş Duras. bir şey imha edilecekse geride iz bırakma lütfen. gösterişsiz ama kararlı bir işaret verecek bir el olmalı hâlâ şeffaf olmayan her şey için. o yunkendim için bağdaş kurmuş burada otururken, tanrı gibi şeffaf, bir sigara yakarım. insan dünyasında tehlikeli bir oyun oynayan başka bir ben görürüm eğleniyorsun, bir kostüm giymiş, tuhaf tuhaf oynuyorsun. umursamaz olmaman için sana her yolu hatırlatmayı deniyorum. sen uyurken korkuyorum, ışıkları söndürüyorum sen üst kata çıkarken. şemsiyen olmadığında şiddetli yağmur yağdırıyorum. biraz olsun umursamıyorsun kendi kendiyle coşturulan bir çocuk gibi. ateşli oynuyorsun oyunlarını. aklı başında bir tanrı olmamanı kıskanıyorum. bir kadeh şarap ver bana. bir ev dolusu alkışla ya da tek başına geceye ağlayan bir kişiyle sonlanmasına aldırmadan oyunu seninle oynamama izin ver. boş laflar Nijinsky adlı adamın bedenindeki ruhum ben. sıskayım, az yerim, yalnızca ruhun beni beslediği kadar. nefret ederim karın şişkinliğinden. dansı engeller. kalabalıktan korkarım, onlar için dansetmektenneşeli dans isterler, ama neşe ölümdür. hiçbir şey hissetmezler, hayatımın onlarınkine uymasını isterler yalnızca. kalabalıklardan sakınmak için evde kalırım. bu hapishanede bir hayatı hissetmek için kendimi bir odaya kapatıp, duvarlara ve tavana gözlerimi dikerim. bedeniyle düşünen bir filozofum, biyolojik bir tiyatroyum, kurgusal değilim, dili şiir olan ruhun bedeniyim, ben prosodiyim. uyku hapları ve alkol işe yaramıyor. bitkinim ve durmak istiyorum ama içimdeki bu ruh bırakmayacak. gitmem gerek, gitmek çok yükseklere ve aşağı bakmak. o yüksekliğe varana dek gitmem gerek gitmem gerek. öğle vakti güneşli ve tozlu bir parkın içinde yaşlı bir kadın bir bebek arabasını sürüyor. bazı oyuncak bebekler arabada dik oturuyor kendilerini anne babalarının ellerinden kurtarır ve parkın bir ucundan yakına koşar çocuklar. kadın yavaşça yürür ve oyuncak bebekler sessiz, ama çocuklar tuhaf bir şekilde öğle vaktinin çığlığını duyabilir. sendeler ve bebek arabasını takip ederler, oyuncak bebeklerden onları süren kadına ileri geri bakarlar. gösteriyi izler uzaktan anne babalar; çocuklarına adlarıyla seslenirler ama sesleri kayıp Güneş ile toz arasında. kadın sakin sakin yürür, adımları düzenli kimse bilmez nereye gittiğini ya da kim olduğunu. 12 4 Temmuz 2019