29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

ozelsevgi@yahoo.com.tr Tane tane anlatalım… H aftalar önce, “Güvendiğim bir gazeteci TV’de bir sürü genç işsiz, bir sürü işçi kapı önünde dedi. ‘Sürü’ sözcüğü insanlar için kullanılır mı?” yazan okuru, “Benzetmeli benzetmesiz olarak nerede kullanırsanız kullanın; ‘sürü’ sözcüğü ‘hayvan(lar)ı’ çağrıştırıyor. Okur haklı; bence de güvenilen gazeteci gençler ve işsizler için ‘sürü’ sözcüğünü kullanmamalıydı. Türkçe böyle bir dil; sözcükleri yerli yerinde kullanmadığınızda dinleyenle okuyanı hiç istemeden tedirgin edebilirsiniz” diye yanıtlamıştım. Yanıtımı okumamış olan birkaç okurdan “sürü”yle ilgili ve öfke yüklü iletiler aldım; sevincim şundan, öfkenin adresi ben değilim; TV’lerin sunucu ya da TV’lerin tartışma izlencelerine katılanlar… “Sürü”nün,  “düzensiz insan topluluğu” ve benzetmeli olarak da “pek çok” gibi anlamları var; anlatımda hangi amaçla kullanıldığı önemli; “insan” için pek kullanmıyoruz. Yerli yersiz kullananlara kızan okurlara önce, “anlam”ın düşünülmesini öneriyorum. “Söz ağızdan çıktığında, kalemden düştüğünde ilkin anlamla yüzleşiriz. Çokanlamlılık bütün diller için geçerli bir anlam olayıdır; Türkçede daha da baskındır. ‘Sürü’ örneğindeki gibi söz cüklerin çokanlamlı olması Türkçenin anlatım gücünü yoğunlaştırmaktad ır.” “TANE” Değerli okurum İ. Telmen de “insan” için “tane” kullanılır mı diye soruyor. “Son zamanlarda pek fazla ve çok yanlış kullanılan ‘tane’ sözcüğüne dikkatinizi çekmek isterim. TV su Gönderin Basalım Sizi Stok Derdinden Kurtaralım! 250 ve 500 adetlik kağıt dahil paketler ! www.kitabafon.com info@kitabafon.com 2,95 TL 'den başlayan fiyatlar *MEGAR uygulamasını App Store veya Google Play'den indirip ilanı okutun ve  Artırılmış Gerçeklik deneyimini yaşayın! nucularından, akademisyenlere, milletvekillerinden, STK önderlerine çoğu kişi olur olmaz bu sözcüğü kullanmakta. Örneğin anlı şanlı TV sunucusu ‘üç tane şehidimiz’ var diyebilmekte Futbolcu sayısı ‘tane’ olarak ifadelendirilmekte” diyor. Ben de bir iki TV sunucusu ve programcısını aramış, “tane” sözcüğünü yanlış kullandıklarını söylemiştim; değişen bir şey olmadı. “Canlı bir varlığı ‘tane’ ile anlatmak bana göre hakarete yakın” diyen Sayın Telmen’in uyarısına teşekkür ederim; bu sayfadan herkese bir çağrı yapalım; bir olayı bir durumu aktarırken “kelle” sayar gibi “beş tane şehit; altı tane profesör; yirmi tane öğrenci…” demek yanlıştır! “ATILMAK” Sayın Telmen’in yanlış kullanıldığına inandığı bir sözcük de “… atılmak. Herhangi bir kurumdan işten çıkartılan kişileri neden ‘atıldı’ diye adlandırıyoruz ki? İşten çıkartılan kişi cansız bir varlık mı? Malzeme mi? Bu sözcük de kişi onuruna yakışmayan ifade biçimi.” Son yıllarda, özellikle sudan nedenlerle ve KHK’lerle işinden olan onlarca yurttaş var. Bilgisunara (internete) “KHK ile işten atılan(lar)” diye girildiğinde onlarca haber buluyoruz; başlıklar ve haberler, “atılmak” eylemiyle oluşturulmuş. “Atılmak” sözcüğünü, “atmak eylemine konu olmak” diye tanımlıyoruz;  “atmak” eyleminin sözlüklerdeki anlamlarından biri, “(bir kimseyi) uzaklaştırmak, göndermek, ilgisini kesmek”tir. Bu kez Sayın Telmen’e, “Haklısınız!” diyemiyorum; çünkü dünden bugüne, özellikle AKP döneminde, “cansız bir varlık, bir eşya, bir malzeme” gibi kapı dışarı edilen yurttaşlar, işten çıkartılmıyor, bal gibi atılıyor. Eylem dil açısından doğru; ancak insancıl, hukuksal olup olmadığı başka bir yazı konusu… YAZARLAR, ÇEVİRMENLER İki hafta önce “telif” ve çeviri yapıtlarda kullanılan dilden yakınan okurların uyarılarından söz etmiştim; oklar yine bana döndürüldü; sorunun özüne inmediğimi, yazarları, çevirmenleri koruduğumu, eleştirmekten çekindiğimi söyleyen okur lara teşekkür ederim. Evet, yazarları ve çevirmenleri korumayı çok istiyorum da… Böylesi korumanın, “kayırmak” olarak değerlendirilmemesini beklerim; her biri ekinsel dünyamızı varsıllaştıran düşün ve sanat insanlarına diş bileyenlerin at koşturduğu bu dönemde yerim belli; kuşkusuz yazarlardan çevirmenlerden yanayım; eleştirmekten de çekinmem. Son yıllarda “telif” ve çeviri kitaplarda Türkçesi varken Türkçe sözcüklerin yeğlenmediği görülüyor. Okur tepkisini doğru buluyorum; benim düşüncem de bu doğrultuda. Her yaştaki sevgili yazarlarımızın, özellikle “genç” yazarların kitaplarıyla çevirilerinde yabancı sözcüklerin baskın oluşu; yazım, anlatım çelişkileri ve yanlışlarının yoğunluğu görülüyor. Ancak yazım ve anlatım çelişkileri ve yanlışlarında yayınevlerin de payı büyük. Öyle ki kimi yayınevlerinden çıkan türü değişik kitaplarda, dahası aynı yazarın yapıtlarında bile başka başka yazım biçimlerini görebiliyoruz. Bir seçici kurulda görevliydim; değerli çevirmenler emek verip okunması gereken yapıtları dilimize aktarmış, yayınevleri emekle gün ışığına çıkarmış. Çoğunun konusu sarıp sarmaladı beni; bir yandan iyi ki çevrilmiş diye sevinirken bir yandan da keşke bu denli emek verilen yapıtlarda bu denli anlatım ve yazım yanlışı (hatta kargaşası) öne geçmeseydi diye düşündüm. Kuşkusuz çeviri, çok zor ve çok sorumluluk isteyen bir eylemdir; her çeviriye gecesini gündüzünü katan çevirmenlere uyarıda bulunmak, ders vermek beni aşar; yalnızca deneyim ve önerilerimi paylaşabilirim. TÜRKÇE DÜŞÜNEREK Çevirmen, doğallıkla çevirdiği yapıtın anlatım ve yazım biçiminden etkilenebilir; ancak yapıtı özgün diliyle okuyup Türkçeyle düşünerek Türkçeye aktarmak durumundadır. Her dilin sözdizimi ve anlam özellikleri kendine özgüdür. Yıllar önce yayın sorumlusuyken yalnız çevirmenin değil, benim ve içinde olduğum ekibin atlamasıyla bir çeviri kazası yaşamıştık. Çevirideki anlatım sorunlarını düzeltmeye çabalarken olmadık yerde, Afrika’da rengeyikleri koşturmuş, baskıdan gelen kitabı hemen bir zamanlar var olan SEKA’ya hamur olması için göndermiştik. Kimi çevirmenlerin en çok benzetmeli anlatımlarda, özellikle deyimlerde epey zorlandığına çok tanık oldum. Bugün de çevirilerde benzer zorluklar yaşanıyor olabilir; bunun yanı sıra bana göre kimi çevirmenlerin sözcük seçiminde de büyük sorun(lar) var. Önerim çevirdikleri dile olduğu gibi Türkçeye de yakın durmaları… Bitirirken dilimize görkemli yapıtlar kazandıran çevirmenleri tek tek saymak isterdim; bu olanaksız; çünkü çevirdiği yapıtı kendisi yazmış gibi okutan çok çevirmenimiz var. Bizleri Türkçenin gücüyle çevirdiği yapıtın doğduğu yere taşıyan çevirmenleri saygıyla selamlıyorum. n 6 28 Kasım 2019
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear