22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

ALBERTO MANGUEL’DEN “YABANCI BİR ÜLKEDEN HABER GELDİ” OKURLARA ‘Utanılacak mahrem eylemler’ Alberto Manguel; Avrupa’nın zaman zaman açıp çoğunlukla kendi penceresinden bakarak yorumladığı yakın tarihin sayfalarını yeniden okuyor “Yabancı Bir Ülkeden Haber Geldi”de. Bu okuma, birçok karanlık noktanın üzerinden geçerken neredeyse kimsenin kendi ölümünden sorumlu olmadığı bir zaman dilimini kapsıyor. ALI BULUNMAZ alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr E debiyat eleştirileri, antolojileri, araştırmaları ve okumaların okumasıyla tanıdığımız Alberto Manguel’in az sayıdaki kurmaca eserine bir yenisi eklendi; Yabancı Bir Ülkeden Haber Geldi. Manguel; ailesiyle birlikte Kanada’nın bir sahil kentine yerleşen emekli Fransız askeri Antoine Berence etrafına ördüğü hikâyede Fransa, Arjantin, Cezayir ve Kanada dörtgeninde, sessizlik ve karanlık üzerine bir romanla çıkıyor karşımıza. “ÇÖKÜŞ NE ZAMAN BAŞLADI?” Berence’in emeklilik günleri, aynı zamanda yanında getirip açmaya pek niyetli olmadığı eski defterlerin bulunduğu ve orduda görev yaptığı yıllara ilişkin muğlaklıkların yanı sıra eşi Marianne’ın suskunluğunun sürdüğü, gereğinden fazla “huzurlu” ve sakin bir dönem. Bu durum fazla uzun sürmezken Antoine ve Marianne’ın kızı Ana da dâhil oluyor romana. Emekliliğini, kütüphaneyi andıran evi ile sahil kentinde, çok az uyuyarak ve bazen Cezayir’deki “şanlı” günlerini düşünerek geçiriyor Antoine. Kızı Ana tam bir deniz ve kumsal âşığı, eşi Marianne ise ancak aldığı ilaçlarla uyuyabiliyor. Ana’nın bir arkadaşının boğularak ölmesi, deyim yerindeyse domino etkisi yaratırken pek çok şey bu olayın ardından çözülüyor. Ana, matem günlerinde, annesinin şarkılar söylediği ve her şeyin gözüne daha renkli göründüğü Buenos Aires günlerini hatırlıyor. Manguel, Antoine’ın uzun zamandır zihninde dolaşıp duran soru aracılığıyla tekinsizliği artırıyor: “Çöküş ne zaman başladı? Marianne hangi aşamada kaçmayı seçip de bir göl kadar kocaman ve yayvan bir şeye dönüşüp benden uzaklaştı? Sanki zaman onun için durmuş, taşlarını yosun ve likenle kaplamış, etrafını dikenli çalılar la çembere almış gibi.” Bu arada Ana, Arjantin’de yaşadığı dö nemde, yakın arkadaşlarından birinin ailesinin öldürüldüğünü öğreniyor. Romanın ArjantinKanada hattı, yavaş yavaş ortaya çıkan sırlar üzerine kurulurken meseleler dallanıp budaklanıca Ana’nın etrafındaki Arjantinli gençlerin ailesinin çoğunun cinayete kurban gittiği anlaşılıyor. Olaylarla birlikte mekânları da çeşitlendiren Manguel, Cezayir’den Fransa’ya ve Arjantin’e dek uzanan, yine Antoine ve Ana’nın başrolde olduğu bir fasla geçerken ailenin geçmişiyle birlikte yakın tarihi eşeliyor. “BURASI” VE “ORASI” Antoine’ın Cezayir günlerinden aklında kalan iki önemli kare var: Birincisi, ülkesinde katliam yaptığı için Fransızları öldürmeyi kendisine hak gören bir Cezayirli. İkincisi, Fransız askerlerinin tecavüz ettiği kadınlara kürtaj yapan bir doktor. Antoine için Cezayir, “gelişigüzel” şiddet demek. Kuralsız savaş yıllarında, iyi ve kötü insanlar arasındaki sınır belli belirsiz hâle gelirken yaşam bir şekilde akıyor: “İnsanlar ölürdü ve tanıdığımız birinin öldüğü neredeyse hiç olmazdı. Doğum günleri, bayramlar ve yağmurlar gelip geçerdi. Hepsi buydu.” Antoine’a göre farklı olansa “bir hakika tin zamanla ihanete dönüşme ihtimali.” Manguel bu ağır ifadeyi, ileride hem Antoine ve eşi Marianne’ın hem de kızları Ana’nın hayatını değiştirecek öğelerle güçlendiriyor. Buna dair ipucu veren cümle ise şöyle: “Her daim utanç duyacağımız birtakım mahrem eylemler vardır hayatımızda. Bit kadar küçüktür bunlar ve bizden başka hiç kimse varlıklarından haberdar değildir.” Cezayir Savaşı’nın kirine pasına bulaşan Antoine’ın ana hikâye olduğu romanda Manguel, “Burası” ve “Orası” diye bir bölümleme yapmış. “Burası” yani Kanada; unutmayı, günahlardan arınmayı ve olmayan bir şeye dönüştürülen geçmişi temsil ediyor. “Orası” ise üç alt bölümden oluşuyor: Savaşın ve gürültünün hâkim olduğu Cezayir, devrim ve aşkla örülü Paris, bu ikisinin karması melankolik kent Buenos Aires. Manguel, bu bölümlerde üst üste bindirdiği ve birbirini tamamlayan olaylar kurguluyor. Manguel; Avrupa’nın zaman zaman açıp çoğunlukla kendi penceresinden bakarak yorumladığı yakın tarihin sayfalarını yeniden okuyor Yabancı Bir Ülkeden Haber Geldi’de. Bu okuma, birçok karanlık noktanın üzerinden geçerken neredeyse kimsenin kendi ölümünden sorumlu olmadığı bir zaman dilimi ile eski günlerin sumen altı edilip yeni bir yaşam kurularak vicdan rahatlatılmaya uğraşıldığı dönem arasındaki gerilimi açığa çıkarıyor. n Yabancı Bir Ülkeden Haber Geldi / Alberto Manguel / Çeviren: Yeşim Seber / Yapı Kredi Yayınları / 212 s. Aile İçi Muhabbet A nneleri Meyyuse’nin yarattığı karamsarlık ve üzüntü çemberinden kurtulmaya çalışan, birbirine benzemez beş kardeş. Eğitim, meslek edinme ve özellikle gönül ilişkilerinde geleneksel aile yapısının dayatmaları... Toplumsal beklentiler karşısında bireyin sevgi ve özgürlük arayışları... Örselenen yürekler, ödenen bedeller... Kısacası muhabbetle şiddetin aile içinde sürekli yer değiştirdiği bir Türkiye resmi. 27 Mayıs 1960 sonrasında, Erzurum’dan Ankara’ya göç eden Güven ailesinin Yenimahalle’de başlayan hayat mücadelesi, Şiir Erkök Yılmaz’ın akıp giden Türkçesiyle hayat buluyor. Eray Ak, Şiir Erkök Yılmaz’la “Aile İçi Muhabbet”i konuştu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre ölümünün üzerinden yetmiş yıl geçen kimi yabancı yazarların yapıtları, Türkiye’de çığ gibi raflara düşüyor! Bunun en belirgin örneğini yasal telif kısıtlaması 2013’te kalkan Stefan Zweig’da gördük, ardından Wolfgang Borchert’in kısa öyküleri art arda yeniden yayımlandı; 2018’de ise bu Alman kalemler kervanına 1947’de ölen Hans Fallada da katılacak mı acaba? Robert Schild, Türkçede şimdiye kadar beş kitabı yayımlanan Fallada’ya bakıyor. Alberto Manguel; Avrupa’nın zaman zaman açıp çoğunlukla kendi penceresinden bakarak yorumladığı yakın tarihin sayfalarını yeniden okuyor “Yabancı Bir Ülkeden Haber Geldi”de. Bu okuma, birçok karanlık noktanın üzerinden geçerken neredeyse kimsenin kendi ölümünden sorumlu olmadığı bir zaman dilimini kapsıyor. Ali Bulunmaz değerlendirdi. Bol kitaplı günler... KITAP İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Murat Sabuncu lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Editörler: Ali Bulunmaz, Eray Ak l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Faruk Eren l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Direktörü: Deniz Tufan l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 37 Haziran 2018 turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear