25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

>> n Antropontolojik yaklaşım; insanın ya da kişinin (hem bilgi hem de eylem öznesinin), karşılaştığı durumları neyle karşılayacağı, bunlara ilişkin nasıl bir duruş geliştireceği konusunda son derece zihin açıcı bir rol üstleniyor. Kişiyi; eylemleri ve ilişkileri, eylemleri ile ilişkilerinin düşünsel ve dilsel boyutu üzerinde düşündürüyor. İnsan var oluşunun nelerin toplamına denk geldiği konusunda zihin açıcı bir yol izliyor. Kör bir adalet ve, mekanik bir eşitlik kavrayışıyla insan dünyasında gerçekten etik nitelikli bir sonuç elde edilemeyeceğini, antropontolojinin eşliğinde daha doğrudan bir biçimde görebiliyoruz. İnsan dünyasının elbette sorunlu durumlarını felsefietik bilgiye dayalı bir duruşla örneğinizin imlediklerini hesaba katarsak eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri daha da derinleştirecek, benim sık sık kullandığım bir deyimle mekanik ya da kör bir eşitlik ve adalet kavramıyla mı çözmeye çalışıyoruz? İşte antropontoloji insanın arada oluşundan hareketle derinlikli çözümlemeler yapmayı olanaklı kılıyor; karşılaştığımız durumları nasıl karşıladığımız konusunda bizi uyarıyor; bizi yüzeysel olmaktan, salt teknikmekanik olmaktan, körleşmekten kurtarıyor. n Dünyanın gündeminde belli başlı krizler var. Örneğin mülteci sorununu, özcülük temelli ayrımcılığı ve kadına yönelik şiddeti aşmada antropontolojik bakışın insanlara katkısı ne(ler) olabilir? n Antropontoloji, bilgi ve eylem öznesinin var oluşsal krizlerini, bunalımlarını, durumduruş çözümlemesi yaparak gözler önüne sermeye çalışıyor. Mülteci sorunu, özcü bakış açısından kaynaklanıyor, bu da ayrımcılığa yol açıyor. Buna maruz kalanlar, ya zorunlu göçle yerinden yurdundan oluyor ya da tehlikenin farkına varanlar yine zorunlu olarak göç ediyor. O zaman da antropontolojinin ve varlık karşısında belli bir tutum geliştiren tüm felsefi görüşlerin de kendine göre çözümleme yapabileceği temel düşünsel noktalara ulaşılabiliyor. Varlıkla hesaplaşmanın önemi iyice ortaya çıkıyor. Felsefi görüşler, boş laf yığını ya da romantik çağrışımlarla kendini göstermek istemiyorsa sağlam bir yönelimle, varlıkla nasıl bir hesaplaştığını, Nicolai Hartmann’ın deyişiyle “varlık ilgileri”ni nasıl kurduğunu belirgin kılmalı. İşte antropontoloji, bu bağlamda oyunu insandan yana kullanıyor. Kadına ilişkin geliştirilen özcü tutum da ayrımcılığın taşıyıcı temeli olarak içselleştiriliyor ve bu karşılama biçimi, zaman içinde “kadına yönelik şiddet” diye değerlendiriliyor. Özcü olmayan bakış açısıyla kadına yaklaşıldığında, bütün özcü tutumlar, bunun eşliğinde sergilenen tüm eylemler, şiddet olarak algılanıyor. Sergilenen eylemler, kurulan ilişkiler aynı; peki ne değişti? Eylemleri, ilişkileri değerlendirme biçimi... Vaktiyle “şiddet” sayılmayanlar, artık “şiddet” içeren eylemler olarak değerlendiriliyor. n Avrupa ve ABD başta olmak üzere, yeryüzünün dört bir yanında popülist politikacılar sahnede. Bunlar yerine, antropontoloji kavramını merkeze alan siyasetçi sayısı artsa dünyada neler farklılaşır sizce? n Dediğiniz gibi popülizm ve popülist politikacılar sahnede. Politikacıların; insanı ve insanlık durumlarını insanca karşılamaya yönelik belli bir görüşü olsa; felsefi düşünüşün ve bilmenin öznesi hâline gelebilse, dünya daha iyi olabilir. Özellikle ant ropontolojik yaklaşım onları özcü tutumlardan kurtarabilir. İnsanın, arada olmasından hareketle sürekli değiştiğini, çeşitli özellik ve niteliklerden oluşan benliğini öğrenen ve insan hakları kavrayışına sahip bir politikacı, bir karar verici olarak daha iyi, başka deyişle insanca politikalar üreterek insan haklarını koruyup geliştirebilir. Çünkü böyle bir politikacı; insanı antropontolojiye dayanarak kavrayınca bir karar verici olarak ona göre eylemde bulunup sorunlu durumlar karşısında, insan haklarına dayalı bir duruş geliştirecektir. İnsan gereksinimleriyle insansal değerler arasındaki gerilimi, antropontolojik yaklaşımla aşmaya çalışacaktır. “GERÇEKLİK BÖLGELERİ ARASINDAYIZ” n Kitabınızda, sanal gerçeklikle ilgili bölümde “arada olma” ifadesi bir kez daha karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda, insan ve eylemleri antropontoloji ile nasıl açıklanabilir? n “Arada olma”, antropontolojinin temel kavramı. Günümüzde teknolojinin yarattığı yeni gerçeklik türü “sanal gerçeklik” ve “artırılmış gerçeklik” üzerine ayrıntılı olarak düşünmeliyiz. Sanal gerçeklikte eylemlerimizi sergileyip ilişkiler kuruyoruz. Günümüz dünyasında farklı biçimlerde kendini gösteren gerçeklik bölgeleri arasındayız. Üstelik sanal gerçekliğin payı her geçen gün biraz daha artıyor. Antropontoloji işte bu farklı gerçeklik boyutlarını da hesaba katarak işin psikolojik ve sosyolojik boyutlarına dokunmadan, salt felsefenin sınırları içinde, insandünyabilgi/bilgi olmayan ilişkilerine yeniden dokunmamızı sağlıyor. İnsana, onun var oluşuna dayalı bir ontoloji ya da bir tür insanontolojisi olarak antropontoloji, bizi özellikle bilgi ve bilgi olmayan arasındaki farkı anlamada uyarıyor; ağlar arasında (internet) bir varlık ve bir ağdaş (netizen) olarak da... n Ludwig Wittgenstein, “Yeni bir sözcük, tartışma toprağına atılmış taze bir tohum gibidir” demişti 1929’da. Antropontoloji, hangi tartışmaları başlatabilir ya da hangilerini yeniden gündeme getirebilir? n Antropontoloji, her şeyden önce sorun görmeyi, olup bitenler arasında bağlantı kurmayı sağlayan düşünsel ve bilgisel etkinlik. İnsan temelli bir varlıkbilgisi ya da insan ontolojisinin, bu kadar çok çeşitlenen ve farklı niteliklerde ortaya çıkan sorunları ilkin saptamada, ardından çözümlemede ve sonunda çözüme kavuşturmadaki işlevselliğinden söz etmek mümkün; felsefeyi “boşsöz” (flatus vocis) olmaktan kurtarabiliyor. Antropontoloji, insan varlığına doğrudanlık içinde ayna tutuyor. n Son olarak; antropontoloji, felsefeciler arasında nasıl yankı buldu? n Genç felsefecilerin, özellikle tezlerinde bu terimi işlevsel kıldığına tanık oluyorum. Ancak bazıları da görmezden gelebiliyor. İlk kez bu başlıkta bir kitap yayımlandı. Bundan böyle, terim daha çok kişi tarafından fark edilecek. Kavram yaratmanın, varlık ilgisi bakımından zenginleşme olduğuna inananlardanım. Türkçede yaratılan felsefi söylemlerde de bu ve benzer zenginleşmelere gereksinim olduğu kanısındayım. n Antropontoloji ya da İnsanVarlıkbilgisi / Betül Çotuksöken / Notos Kitap / 232 s. KITAP 1314 Haziran 2018
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear