Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
>> deyişle “insanın özsel başkalaşımı” diye kavrar ve olumlar. “KUTSAL, KUŞKU VE ELEŞTİRİ KALDIRMAZ” n Marx ve Engels, Aydınlanma ve bahsettiğiniz yabancılaşmaya nasıl bakıyor? n Marx ve Engels, insan emeğinin sömürüsünü en büyük bağımlılık olarak görür. Bu filozoflara göre sömürü, insanı özüne yabancılaştırır. Bu nedenle sömürü ve baskıyı yaratanlar, insanı insansızlaştıran koşullar ve üretim ilişkileri ortadan kaldırılmadan çalışanlar ve üretenler özgürleşemez. Sömürülenler açısından feodalizmin yerine kapitalizmi koymakla özgürlük sağlanamaz. Aydınlanma, değer üreten insanın değersizleştirilmesini ortadan kaldırdığı zaman, uğruna savaşım verilmesi gereken bir ilke hâline gelir. Ayrıca Aydınlanma’nın güvencesi, insanın çok yönlü olması ve estetik üretmesi. n Aydınlanma’nın kutsalla ilişkisi nasıl? n Her şeyi, dolayısıyla kutsalı da üreten insan. İnsanın insanlaşmasını amaçlayan Aydınlanma açısından, insan aklını ve bilincini karartmamak koşuluyla kutsal olağan sayılıyor. Öte yandan kutsal, kuşku ve eleştiri kaldırmaz. Bu nedenle Aydınlanma karşıtları, baskı ve sömürüyü sürdürmek için kutsalı araçsallaştırır ve dinsel bağnazlığa dönüştürür. Aydınlanma ve dinsel bağnazlık arasında sürekli bir irdeleşme ve savaşım yaşanır. Hegel’in deyişiyle “Aydınlanma, kutsalın alanı olan gökyüzünü, yeryüzüyle aydınlatır.” “SİVİL İTAATSİZLİK YAPILABİLMELİ!” n Kant, Aydınlanma bağlamında adalet ve sivil itaatsizlik kavramlarını nasıl yorumlar? n Adaleti, Aydınlanma’nın temel ilkeleri arasında sayan Kant’a göre eleştirel akıl, adaletsizliklere karşı çıkma özgürlüğünü de kapsar. Adaletin özü, bireysel özgürlüklerdir ve özgürlük katıksız bir akıl kavramıdır. Bütün hukuksal olanaklar tüketildikten sonra adaleti savunma amacıyla sivil itaatsizlik yapılabilmeli çünkü sivil itaatsizlik, özgür yurttaş olmanın ayrılmaz bir parçası. n Her iki çalışmanızda da yer verdiğiniz Anadolu ve Türk Aydınlanması’nın temel nitelikleri neler? n Anadolu ve Türk Aydınlanması’nı üç ana kaynak ve doğrultuda irdelemeye çalıştım: Birincisi, Ahmet Yesevi’den Nâzım Hikmet’e değin uzanan yazınsal Aydınlanma, Anadolu ve Türk Aydınlanması’nın en güçlü kaynağı ve taşıyıcı gücü. Türkler, şiiri tarihin her döneminde duygu ve düşüncelerini anlatmada kullandı. Bunun yanı sıra aydınlanmacı bir düzyazı edebiyatı da son yüz elli yıldan beri güçlenip şiiri bastırıyor. AnadoluTürk Aydınlanması’nın ikinci kaynağı düşünsel Aydınlanma. Türkiye, düşünsel Aydınlanma bakımından özellikle on beş ve on dokuzuncu yüzyıllar arasında endişe verici ölçüde verimsiz. Bu, henüz aşılamadı. Ülkemizde Aydınlanma felsefesinin temel yapıtlarını da kapsayan kuramsal bir tartışma yeterince yapılamıyor. Türkiye Aydınlanması’nın önündeki en büyük engel bu. Üçüncü kaynak eğitsel Aydınlanma, özellikle Cumhuriyet döneminde başlatıldı ancak aynı bilinç ve coşkuyla sürdürülemedi. Günümüzde yazınsal Aydınlanma’nın güçlenmesine karşın, düşünsel ve eğitsel Aydınlanma endişe verici ölçüde güçsüzleştiriliyor. “ATATÜRK, TÜRKİYE’YE ÖZ DİLİNDE DÜŞÜNME OLANAĞI VERDİ” n Türkiye’de Aydınlanma ve Atatürk İlkeleri kitabınızda, dil ve düşünme arasındaki ilişkiyi özellikle öne çıkarmanızın nedeni ne? n Atatürk, çok derin bir duyarlılık ve bilinçle Dil Devrimi’ni öne çıkarmıştı. Bu çok tutarlı bir yaklaşım çünkü kitabımda da serimlemeye çalıştığım gibi dil, düşünmenin dolayımı. Düşünme dilde gerçekleşir, dil üzerinden anlatılır. Düşünme ise dili geliştiren tek kaynak. Düşünme olmadan dil, dil olmadan düşünme olamaz. Arap alfabesinin bırakılarak Latin alfabesi temelinde yaratılan yeni yazı, Türk ulusuna öz dilinde düşünme olanağı verince Arapçanın din ve bilim dili olmasından kaynaklanan ve dil ikiliğine yol açan durum ortadan kaldırıldı. Söz konusu nedenlerle Atatürk’ün gerçekleştirdiği atılımlar arasında alfabe değişikliğiyle başlayan Dil Devrimi, devrim adını hak eden köklü bir yenilik. Bu devrim, Türk ulusunun iletişim, düşünme ve sanatsalbilimsel ilerleme gereksinmesine yanıt verdiği için çok kısa sürede benimsenip kalıcı hâle geldi. Düşünsel özgürleşme olanağı veren devrimden ötürü Türk ulusu, Mustafa Kemal Atatürk’e derin bir sevgi saygı duyuyor. Türkçenin gürül gürül akan ırmağı olan Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Nâzım Hikmet ve Yaşar Kemal, Türkçenin sanat ve edebiyat dili olarak yetkinleşmesine yaptığı büyük katkıyla kalıcılaştı. Dil Devrimi, aynı zamanda her türlü gericiliğin ve sömürünün bilincine varılmasına ortam hazırladığı için toplumsal özgürleşme, çoğulculaşma, eşitleşme ve insan haklarını geliştirme anlamında Aydınlanma’ya da uygun ortam hazırladı. Dilsiz toplumun kültürü ve tarihi olmaz. Atatürk’ün büyük bir kararlılıkla gerçekleştirdiği ve ölüm döşeğinde bile “Aman dil!” diye sayıkladığı Türkçe, onun en büyük ve vazgeçilmez emaneti. Türk ulusu, Türkçeyi korumaya özen göstermeli; kendi varlığını ve geleceğini güvenceye almak için Türkçenin üzerine titremeli. n Doğu‘dan Batı‘ya Aydınlanma / Onur Bilge Kula / Tekin Yayınevi / 348 s. Türkiye‘de Aydınlanma ve Atatürk Devrimleri / Onur Bilge Kula / Tekin Yayınevi / 392 s. KITAP 1517 Mayıs 2018 “Deli” Doktorları, Sigmund Freud’dan C. G. Jung’a ve Alfred Adler’den Erich Kandel’e bir dâhiler geçidi. Mistik bir bilim olarak doğuşundan, günümüzde hayat kurtaran bir bilim haline gelişine kadar geçen uzun yolculukta, akıl almaz sahtekârlıklar, tuhaf tedavi yöntemleri ve pek çok ilginç vaka psikiyatrinin bilinmeyen öyküsünde okuru bekliyor. "DELİ" DOKTORLARI Psikiyatrinin Bilinmeyen Öyküsü Dr. Jeffrey A. Lieberman Çeviren: Funda Sezer 392 sayfa FELSEFE 101 Platon ve Sokrates'ten Sartre ve Heidegger'e Düşünce Tarihi Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey Paul Kleinman Çeviren: Şükrü Alpagut 288 sayfa GENYİEŞNLİETBİALSMKİŞI İNSAN NASIL İNSAN OLDU M. İlin, E. Segal Çeviren: Ahmet Zekerya 624 sayfa www.sayyayincilik.com / www.saykitap.com Tel.: (0212) 512 21 58 • eposta: dagitim@saykitap.com www.facebook.com/sayyayinlari www.twitter.com/sayyayinlari www.instagram.com/sayyayincilik