22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

‘Ah, mogadişu, sevgilim’... Şair, romancı, öykücü ve gazeteci Maik Nwosu, 1965’te Onitsha’da doğdu. Nijerya tarihinin en çalkantılı dönemininde Lagos’ta on bir yıl gazetecilik yaptı. General Sani Abacha askeri iktidarının baskılı günlerini yaşadı. The Source adlı politik tabanlı bir derginin kuruculuğunu üstlendi. Şiir, öykü ve yazılarıyla Okike, Drumvoices Revue, New Writing, Dublin Quarterly, El Ghibli, Fictional International gibi dergilerde göründü. Afrika edebiyatı, Afrika Diasporası edebiyatı, Sömürgecilik sonrası dönem edebiyatı, dünya edebiyatı, edebiyat teorisi ve göstergebilim alanlarında çalışmalar yaptı. 1995’te Suns of Kush adlı şiir kitabıyla Nijerya Yazarlar Birliği Cadbury Şiir Ödülü’nün sahibi oldu. Şiirlerinde siyah halkın kötü koşullarını lirik bir anlatımla dile getiren Nwosu’nun ikinci şiir kitabı Stanzas from the Underground baskı aşamasında. Şair, hâlen Denver Üniversitesi’nde profesör olarak dünya edebiyatı dersleri veriyor. MAIK NWOSU / ŞİİRLER / ÇEVİREN: İLYAS TUNÇ ARABULUCUNUN BALADI I. shantali, insanoğlunun mevsimleri dönüyor sonsuzluğun menteşeleri gibi bazen çekiliyor, itiliyor bazen mamba yılanının göğüs şişirmesi sanki hatta, kehanet tabletlerinin serin bulutlara ebelik ettiği zamanlarda bile silahlar uzanıyor duman çıkararak ama sessiz hani, nerelerde barış? bağladılar elini ayağını senin mogadişu’da zindan perçinlemişti suskunluklarını nasıl bir acıydı bu? oysa bunu sormak belki de hesaplamak demektir ölüm alanlarını yutan sessizliğin çaplarını, köpek ısırıklarının çaplarını yürüyorken çamurlarda ruhlar hangi reel sayılar bırakılsın istatistik uzmanlarına? pazar yerlerimizde öğrendik biz de dilsizlerin mevsimlik dillenmelerini ufacık kavların kocaman çatırtılarını tavuk kamyonunu gözeten bekçi başı ashikod gibi ama savaşlar görmüş bilgeliğin patlamaları nerde? artık sen de biliyorsun, shantali savaş alanlarına yayılıyor kölelik peki, ne cevaplar verebilir kölelik özgürlüğe? II. gök gürültüsü gibiydi ilk titreme uzaklaştırdılar bizi tören alanından uzaklaştırdılar bizi oranın sakin içtenliğinden mavi berelilerin ceza vereceğini duyurdular sonra yazgımıza sevk ettiler yeni barış gündeminin askerlerine Maik Nwosu fark ettim bir kez daha mogadişu’nun ölüm tarlalarında kardeşin kardeşe kabilenin kabileye karşı olduğunu fark ettim ataların kanında donuklaşmış kavgaları, kaçtım kıyamet patriklerinden kaçtım onların beyin kıvrımlarının kan ve salgısından kaçtım kambur kardeşlerinin mülteci sığınağına hani, nerelerde koruyacağımız barış? birer birer saymak kopan kolları, bacakları, saymak alacakaranlık kıyımlarının şarapnellerini iyice düşünmek güpegündüz gerçekleşen katliamın ruhlarını, iskeletlerini kızıl haç şurupları aramak çalılıklarda bunlar mı var öyleyse barış gündeminde? bu yüzden onların kendi gündemidir asker bereleri şimdi ben yarım yamalak biliyorum niçin gaziler uğulduyorlar ‘sarayevo, sevgilim’ diye geçmişi özlemenin bütün yerçekimiyle birlikte korkutuyor bunlar beni: kaderine terk edilmiş tapınaklardan gelen bu güçlü müzik günahları bağışlatmayan bu ölümcül dini törenler oysa ıslık da çalacak mıyım gaziler gibi bir gün ‘ah, mogadişu, sevgilim’ diye? III. yurt eninde sonunda ruhların davetkâr kalabalığın arasındaki saygın yoklukta önce kaçışımı engellediği sonra onayladığı yerdi: ‘özel insan umoru shantali, barış uğruna sevdiğini yitirmiş’ sevdiğiniyitirmiş? görünmez ayakizleri nedeniyle boğulmalar yitip giden vaatler üzerinde beklentiler bu yüzden yüreğim bırakacak mı çarpmayı? Malumfashi, nerede malamla? nerede arkada bıraktığım yaşam incecik yarılmış sakız kabağının içinde mi? ölüm bir kalleşliktir, mairo ölüm aldı seni benden görkemli ölümsün ama sen saraybosna ve mogadişu’nun bütün amansız yakarışlarından görkemli bence sen mi olacaksın görkemli yeniden diriliş de bir gün ağıtlar kuruttuğu zaman camilerimin gözyaşlarını Malumfashi, nerede mairo? taradım iç bölgelerini kuzeyin yuhaladım kalabalık askeri bölgelerini geçerek güneyin ölüsü olan sessiz bir yankıyla yuhaladım uyumsuz hüzünlü bir uluma şimdi duyuyorum senin sesini de mısır toplayan kadınların korkulu ürpertisinde görüyorum senin gamzelerini sütçü kadının göğsünde mollaların duyumsanan eksikliğinde duyuyorum senin öğütlerini sonunda dank etti kafama mogadişu’dan çıkarılan ders: kardeştir insanlar birbirine benzer acılar korumalıyız barışı bu yüzden ah, mogadişu, sevgilim” IV. ve sen gelecekteki görevini yapmalısın, shantali johannesburg. gaza. monrovia. kigali alevler içinde dünya ana haber yıkıntılarını besleyen büyük bir fabrika bungun, yeni bir çağdır bu sınır tanımayan askerler için büzülmüş, kaplumbağa kabuğuna dönmüştür küremiz kurtuluş artık tek başına olamaz hatta, barış uğruna bazen büyük yanlışlıklar yapılsa da daha kötüdür hiçbir şey yapmamak diyebilirim ki savaş alanları yetkiler, yönergeler bilmez oysa, belirsiz olan rollerdir sadece ruhlar değil ruh, korunması gereken barışın uzandığı şu enlemdir ve de büyük, yeni bir çağdır, shantali saraybosna çığlıklarının dünyayı ele geçirdiği, mogadişu’daki saldırıların küremizin omurgasını titrettiği bir çağ bağırsaklarında politika vardır o çağın evet, politika vardır ama tutku da vardır ve o tutku daha büyüktür çağdaş, gözüpek dünyanın ruhundan. n KITAP 174 Ocak 2018
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear